Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/266
KARAR NO : 2021/169
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/09/2018
NUMARASI : 2014/1142 E. – 2018/880 K.
DAVA : Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/01/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; müvekkili…’ın 30/07/2013 tarihinde …’nin sevk ve idaresinde olan … plakalı araçta yolcu konumundayken karşı istikametten gelmekte olan davalı …’in kullanmakta olduğu tescilsiz araç ile çarpıştığını, çarpışma sonucunda yaralamalı, maddi hasarlı kaza meydana geldiğini ve müvekkilinin bu kaza neticesinde malul olduğunu, müvekkili …un kazanın meydana gelmesinde yolcu konumunda olması sebebiyle kusursuz olup kazaya araç sürücüsü …i’nin ve davalı …’in kusurlu bulunduklarını, kaza sonrasında müvekkilinin yaralandığını ve bu trafik kazasına bağlı olarak ömrünün sonuna kadar taşıyacağı cismani zararları oluştuğunu, bu kaza neticesinde hem bedenen hem de ruhen yıpranmış olup uzun süre kazanın etkilerinden kurtulmak için uğraştığını, Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi Engelli Sağlık Kurulu Raporunda müvekkilinin kaza neticesinde %20 oranında vücut fonsiyonunu kaybettiğini ve bu özürlülük durumunun sürekli olduğunun, müvekkilinin bu kaza sonucunda uğradığı cismani zararlar neticesinde iş göremez hale geldiğini, tedavi sürecinde yapılan masrafların müvekkili ve ailesi için zorluk çekmelerine neden olduğunu, tüm bunların yanında müvekkilinin çektiği acıların ruh halinin bozulmasına ve hayata küsmesine neden olduğunu, müvekkili …’un kazan önce bodyguard olarak çalışmakta olduğunu ve geçimini bu işle sağladığını, aylık ortalama gelirinin 2.000 TL’nin üzerinde iken kaza nedeniyle bu mesleğini yerine getiremediğini beyan ederek davanın kabulü ile müvekkili …’un 30/07/2013 tarihinde trafik kazası neticesinde sakat kalması ile kazadan sorumlu araçlardan biri olan …plakalı aracın sigorta şirketi olması sebebiyle …den, davalılardan …’in …’un maddi tazminatının aktüer hesabı yapılarak kaza tarihinden itibaren başlayarak işleyecek olan faiziyle birlikte fazlaya ilişkin hakların saklı kalmak kaydı ile şimdilik 5.000 TL tutarındaki maddi tazminatın davalılardan tahsiline ve 20.000 TL tutarındaki manevi tazminatın davalı …’den tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Bilahare de 27.02.2018 tarihli dilekçesiyle maddi tazminat miktarını117.065,81 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı … vekili; müvekkil kurumun davacı tarafa ödemede bulunarak üzerine düşen tüm sorumluluğu yerine getirdiğini ve davacının tüm zararının karşılandığını, davacı yanın talep ettiği maluliyet tazminatı için dava öncesi müvekkil kuruma başvurduğunu, müvekkil … nezdinde açılan 119969 Sayılı hasar dosyasına iletilen evraklar çerçevesinde aktüeryal hesaplama yaptırıldığını ve aktüer raporu ile hesaplanan 26.523 TL tutarındaki maluliyet tazminatının 23/06/2014 tarihinde müvekkil kurum tarafından davacı yana ödendiğini, davacıya 26.523 TL tutarındaki maluliyet tazminatının ödenmesi neticesinde müvekkil kurumun davacı yan tarafından ibra edilmiş olduğunu, yapılacak yargılamada müvekkil kurum aleyhine hüküm kurulması halinde müvekkil kurumun sorumluluğunun kazaya sebep olan tescilsiz aracın kusuru oranının dikkate alınarak belirlenecek ve bu aracın kusurunun olmaması durumunda müvekkil kurumun sorumluluğundan bahsedilemeyeceğini, daimi maluliyetin varlığından söz edebilmek için tıbbi tedavinin sona ermesi ve daimi maluliyetin kati surette tespiti gerektiğini, müvekkil kurum tarafından davacıya 26.523 TL tazminat ödemesi gerçekleştiğini, söz konusu tazminat hesaplaması yapılırken Hazine Müsteşarlığının 2010/4 Sayılı Genelgesi’ne göre %2 teknik faiz uygulandığını, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından davacıya ödenmiş veya ödenen rücuya tabi tazminat miktarının araştırılarak tespit edilmesi halinde müvekkil kurumca davacıya ödenecek olan tazminattan mahsup edilmesi gerektiğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Davalı … ( …) Sigorta A.Ş vekili; Müvekkil sigorta şirketinin işletenin ilgili kanun gereğince sorumlu olduğu hallerde sigortalının kusuru oranında ve teminat limiti dahilinde sorumlu olacağını, davacı tarafın sigortalı araçta yolcu olsa dahi müvekkilinin kusur sorumluluğunun esaslarınca sorumlu olacağından mutlak surette kusur incelemesi yaptırılmasını ve davacı yolcunun kusuru tespit edilirse müterafik kusur indirimi yapılmasını, diğer davalı traktör sürücüsünün kusurlu olduğunun dikkate alınarak sigortalı … plakalı araç sürücüsünün kusurunun üstünde müvekkiline sorumluluk yükletilmemesini talep ettiklerini, dava konusu husumetin öçözümünde Borçlar Kanunu’nun haksız fiil hükümleri uygulanacağından haksız fiillerde yasal faiz uygulanacağının izahtan vareste olduğunu, zira davanınticari iş niteliğinde olmayıp taraflar arasında sözleşme ilişkisi dahi bulunmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili; Davacıların dilekçesi ile müvekkil hakkında, “…Meydana gelen trafik kazası sonucu davacıda oluşan %20 oranında kalıcı cismani zarar sebebi ile şimdilik 5.000 TL maddi ve 20.000 TL manevi tazminatın müvekkil ile diğer davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi…” talebi ile dava ikame ettiğini, davacıların iş bu davasınon haksız ve fahiş olduğunu, meydana gelen trafik kazası sonrasında Müvekkil Hakkında yapılan Tahkikat neticesinde Sakarya 4. Asliye Ceza Mahkemesinde 2014/185 E. Sayılı dosya ile dava açıldığımı, bu davada daha keşif yapılarak delillerin toplanmamış olup yargılamanın derdest olduğunu, öncelikle bu dosyanın bekletici mesele yapılması gerektiğini, davacıların dilekçelerinde belirttiklerinin aksine , ilk önce kazanın meydana gelmesinden çok sonra olay mahalline gelen ve tamamen kendi kanaat ve çevredekilerin abartılı tahminlerine dayalı beyanlarını dikkate alınarak kaza tespit tutanağı tutulduğunu, ancak dava esnasında ve özellikle ceza dosyası içerisinde yapılacak olan keşifte, kaza oluşumu gören şahitlerin ifadeleri ile kusurun çoğunluğunun karşı taraf araç ve sürücülerinde olduğu müvekkilin ise olayın meydana gelmesinde kusursuz veya çok hafif kusurlu olacağının ortaya çıkacağını, davacıların dilekçeleri ile talep ettikleri maddi ve manevi tazminat taleplerinin haksız ve fahiş olduğunu, gerek 2918 sayılı Yasa hükümleri ve gerekse T.Borçlar Yasası hükümleri gereğince talep edilecek tazminatların kusura dayalı tazminat olduğunu, manevi tazminat talebinin ise tazminat yükümlüsünün ağır kusuru halinde mümkün olduğunu, davacının dilekçesinde belirttiği ve Ümraniye Eğ. ve Ar. Hastanesinden alınan raporun kabul edilmesinin mümkün olmadığını, keza davacının mevcut durumu ile müvekkil arasında illiyet bağı bulunmadığını, davacının eskiye dayalı da maluliyeti bulunduğu gibi, yine bu dava içerisinde usulüne uygun ve yönetmelikte belirtilecek şekilde hakem hastaneden alınacak raporda bu kadar yüksek ve fahiş bir maluliyetin olmadığının ortaya çıkacağını, diğer taraftan ise davacının ekonomik ve sosyal durumu dikkate alındığında tazminat taleplerinin pek fahiş ve zenginleştirici mahiyette olduğunu beyan ederek öncelikle yetkisizlik kararı verilerek davanın yetkili sakarya asliye ticaret mahkemesi’ne gönderilmesine, eğer esasa girilecekse müvekkil hakkında açılan davanın ve tazminat taleplerinin reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonunda “Dava, trafik kazasından kaynaklanan maluliyet nedeni ile davacı tarafından istenen maddi zararın tazmini ve davacının maluliyeti sonucu uğranılan manevi zararın tazminine ilişkindir. Maddi tazminat açısından; davacı vekilince maluliyet nedeni ile maddi tazminata ilişkin dava 27.02.2018 tarihinde ıslah ile 117.065,81TL ye arttırılmıştır. Davacının 15.10.1982 doğumlu olduğu, davalıların aşağıdaki hükümdeki şekli ile sorumlu olduğu, kişinin işlemiş ve işleyecek aktif- pasif kazanç hesabının değerlendirilmesi ve sonucu olarak davalılardan temerrütten itibaren yasal faiz isteyebileceği dikkate alınmıştır. Davacının kaza nedeni ile hüküm kurmaya elverişli açık ve net denetlenen bilirkişi heyetinden alınan rapor gereği ve ıslah da dikkate alınarak maluliyeti nedeni ile hükümde belirlenen miktar kadar (davalı … şirketi açısından poliçe limitine dikkat edilerek) maluliyeti nedeni ile zararını davalılardan talep edebileceği anlaşılmıştır. Saptanan ve hukuksal durum bu olunca; sürücülerin kusur durumuna da dikkat edilerek hesaplanan hükümde belirlenen maddi zarar miktarının davalılar tarafından tazmininin gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki biçimde hüküm kurulmuştur. Manevi tazminat açısından; davacının dava konusu olan trafik kazasında; yolcu olarak yukarıda izah olunduğu üzere olayda % 25 kusurlu olan sürücünün aracında bulunduğu, davalı …’ nin yukarıda izah olunduğu üzere % 75 kusurlu sayılması gerektiği hususuna dikkat edilmiştir. Davalının belirlenen kusurları gereğince TBK ve KTK gereğince manevi tazminattan sorumlu olduğu anlaşılmaktadır. Davalı … şirketinin manevi tazminattan sorumlu olmadığı ayrıca manevi tazminat klozunun bulunmadığı anlaşılmaktadır. Manevi tazminat açısından yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere sigorta şirketi dışındaki kusur oranı ile sorumlu olan sürücü ve araç işleten olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte sorumludur. Davacının kaza sonucu % 23.2 oranında meslekte kazanma gücünden sürekli kayba uğradığı teknik rapordan anlaşılmaktadır. Tarafların/ gerçek kişi mali sosyal durumuna, davacının yaşına ve yolcu olması durumuna dikkat edilmiştir. Davacının asgari geçimi dikkate alınarak statüsüne ve sosyal hayatına etkileri değerlendirilmiştir. Mahkememizce taktir olunan manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar her olaya göre değişebileceğinden, somut olayda taktir hakkını kullanılırken, somut olaya etkili olan nedenler de objektif ölçülere göre irdelenmiştir ve gösterilmiştir. Mahkememizce özel haller yaş, maluliyet oranı, kusur… vb göz önünde tutularak, manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar verelen tutar adalete uygun değerlendirilmiştir. Davacının gerçek kişi davalılardan istemiş olduğu 20.000,00 TL manevi tazminatın günümüz şartlarında davacının sosyal statüsü, tarafların mali sosyal durumları ve olayda yolcu olması nedeni ile yüksek bir rakam olduğu anlaşılmaktadır. İstenilen manevi tazminat para tutarı, aslında ne tazminat ne de cezadır,çünkü mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını amaç edinilmediği gibi, kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir, aksine, zarara uğrayanda bir huzur duygusu uyandırmayı, aynı zamanda ruhi ızdırabın dindirilmesini amaçlamaktadır. Bu nedenle tazminata benzer bir fonksiyonu da vardır, bu nedenle bu tazminatın sınırı amacına göre belirlenmiştir, taktir edilen miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır ilkelerine de dikkat edilmiştir. Manevi tazminat, kusurlu tarafın fiili sonucu bozulan ruh huzurunun, duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabın kısmen ve imkan nisbetinde iadesini amaçladığından mahkememizce T.M.K.nun 4. maddesi gereğince hak ve nesafete göre takdir hakkı kullanılarak, manevi tazminat miktarı tespit edilmiştir. Mahkememizce belirlemeyi yapılırken somut olayın özelliği, zarar görenin ve kusurlu tarafın ekonomik ve sosyal durumu, paranın alım gücü, kaza nedeniyle duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabı gözetilmiştir. Maddi ve hukuki olgular; hukuk- hak- nesafet- hakkaniyet- ülkenin ekonomik koşulları- tarafların ekonomik sosyal durumları- paranın satın alma gücü- davalının ve tarafların kusur durumları- olayın ağırlığı- olay tarihi- gelişen hukukta tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oran- davacının yaşı cezadan çok mağduru tatmin edici- manevi tazminatın bölünmezliği ile birlikte değerlendirilmiştir. Manevi zarardan davacının kaza nedeni ile maluliyeti sonucu elem duyduğu muhakkak olduğundan davalı …’ nin sorumlu olduğu anlaşılmış, davacı ve davalı tarafların ekonomik ve sosyal durumları, zararın ağırlığı, yüzdesel kusur nazara alınarak manevi tazminatın zenginleşme aracı olarak kullanılamayacağı hususu da dikkate alınmak suretiyle paranın satın alma gücü karşısında hakkaniyet gereğince makul bulunan- vicdanen kanaat edinilen talep edilen manevi tazminatın davacıya verilmesi gerekmiştir. Mahkememizin de kabulünde olduğu üzere, davalı tarafın kusuru oranında davacıyı malul ettiği bu kusurlu davranışların aynı zamanda hayatın olağan akışında mağduriyet yaşayan herkesi etkileyebilecek nitelikte olduğu, davacının tinsel aleminde üzüntü, elem , keder ve manevi yıkıma vücut verdiğine kanaat getirilmiştir. Mahkememizce, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TBK 58, 60, TMK 24,25, Anayasa’nın Temel Hak ve Özgürlükler Hükümleri doğrultusunda TMK 4. maddesi uyarınca ) dikkate alınarak davacı yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekmiş, tüm dosya içeriğine göre vicdanen- takdiren ve kanunen aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. Faiz davacı tarafından istenilmekle haksız fiil oluşturan kaza tarihinden itibaren yasal faize yönelik karar değerlendirilmiştir. ” gerekçesiyle “1-Davacının maddi tazminat davasının kabulü ile; 117.065,81 TL’nin davalı …Sigorta A.Ş (Eski ünvanı : … Sigorta A.Ş) yönünden dava tarihi olan 09/09/2014 tarihinden itibaren, davalı … yönünden temerrüt tarihi olan 20/06/2014 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacıya verilmesine,2-Davacının manevi tazminat davasının kısmen kabulü – kısmen reddi ile; 10.000 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 30/07/2013 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile davalı …’den tahsiline, davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,” karar verilmiştir.İlk derece mahkemesi tarafından verilen karara kaşı davalı …Sigorta vekili ile davalı … vekili tarafından süresi içinde istinaf başvurusu yapılmıştır.
Davalı … Sigorta Şirketi vekilinin istinaf nedenleri: Davacıya müvekkilince ödenen 27.970,00 TL’nin hiç dikkate alınmamasının ve davalı G.H. tarafından yine davacıya ödenen 26.523,00 TL’nin ise güncellenmeden dikkate alınmasının ve davacının faiz başlangıç ve türüne ilişkin talebi ret edildiği halde, lehlerine vekalet ücretine hükmedilmemesinin hukuka aykırı olduğuna ilişkindir.Davalı … vekilinin istinaf nedenleri: Davacıya davalı sigortalarca yapılan ödemelerin güncellenmemesinin ve %100 oranında kusur üzerinden hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğuna ilişkindir.
İstinaf edenlerin sıfat ve istinaf neden ve kapsamıyla sınırlı olarak yapılan incelemede:Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir.Mahkemece hükme esas alınan 12.09.2017 tarihli aktüarya bilirkişi raporunda davalı sigortalı araç sürücülerinin %75-%25 kusurlu olduğu değerlendirmesi ile PMF-1931 tablosu üzerinden davacının 6 ay geçici iş göremezliği ve %23,2 oranında maluliyeti ve kazancı da asgari ücret esas alınarak yapılan hesaplamada, davacının talep edebileceği toplam maddi tazminatın kusur indirimsiz 143.588,81 TL olacağı; diğer davalı … H. Fonu tarafından yapılan 26.523,00 TL’lik ödeme düşüldükten sonra bakiye toplam tazminat bedelinin 117.065,81 TL olacağı mütalaa edilmiş; mahkemece de bu görüş kabul edilerek 117.065,81 TL maddi tazminata hükmedilmiştir.Zarar ve yararın denkleştirilmesi ilkesi gereğince, davacıya yapılan sigorta ödemesinin, ödeme günü ile destekten yoksun kalma tazminatının hesaplandığı güne kadar geçen süredeki işlemiş yasal faizi de hesaplanarak, ödeme tutarı ile birlikte hesaplanan tazminattan tazminatından indirilmesi gerekir.Somut olayda, davacı tarafa Güvence H. Fonu tarafından 27/02/2014 tarihinde 26.523,00 TL ödendiği bildirilmiş; davacı taraf da bu bedelin ödendiğini kabul etmiştir. Bu itibarla, davalı tarafından ödenen tazminatın ödemenin yapıldığı tarih ile zarar hesabının yapıldığı tarih arasında işleyen yasal faizi hesaplanarak güncellenmesi ve güncellenmiş miktarının, tazminat miktarından mahsup edilmesi suretiyle hesaplama yapılması gerektiğinden, mahkemece bu şekilde hesaplama yapılmayan bilirkişi raporuna göre karar verilmesi hatalı bulunmaktadır.Yine yargılama aşamasında ileri sürülmemiş olsa da davalı … Sigorta Şirketi vekili istinaf dilekçesinde, davacıya 16/07/2014 tarihinde 27.970,00 TL ödeme yapıldığını bildirmiştir. Ödeme itirazı bir defi olarak her zaman ileri sürülmesi mümkün bulunduğundan, böyle bir ödemenin yapılıp yapılmadığının davacı vekilinden sorulması, gerekirse istinaf itirazında bulunan davalı … şirketinden ileri sürdüğü ödemeye ait belgeleri sunmasının istenmesi, böyle bir ödemenin yapıldığının anlaşılması halinde az yukarıda açıklandığı şekilde güncellenmek suretiyle güncellenmiş miktarının, tazminat miktarından mahsup edilmesi suretiyle hesaplama yapılması da gerekeceğinden, davalı … Sigorta Şirketi vekilinin ve davalı … vekilinin bu yöne ilişen istinaf itirazları da yerindedir.
Davalı … Sigorta Şirketi vekili ile davalı … vekilinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
Hal böyle olunca, davalı … vekilinin ve davalı … Sigorta Şirketi vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenle kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının HMK m.353/1-a/6 uyarınca kaldırılmasına, kaldırma gerekçesine göre diğer istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, kaldırma gerekçesine göre işlem yapılması için dava dosyasının mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;
1-Davalılar … Sigorta A.Ş vekili ile … vekilinin istinaf başvurularının yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜ ile, İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/09/2018 tarih ve 2014/1142 E. – 2018/880 K.
sayılı kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın belirtilen şekilde işlem ve yargılama yapılarak yeniden bir hüküm kurulmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davalılar tarafından yatırılan istinaf karar ve ilam harcının istekleri halinde kendilerine İADESİNE,
4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5-Davalılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sonucunda verilecek hükümde dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda ve HMK.m. 353/1-a hükmü uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 28/01/2021