Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/2646 E. 2022/301 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2646
KARAR NO: 2022/301
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/03/2019
NUMARASI: 2014/1042 ESAS 2019/236 KARAR
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 09/09/2014
BİRLEŞEN BAKIRKÖY 3 ASLİYE TİCARET
MAHKEMESİ 2014/1298 ESAS, 2014/540 KARAR NUMARALI DOSYASI;
BİRLEŞEN DAVA TARİHİ: 04/12/2014
DAVA TÜRÜ: Trafik Kazasından Kaynaklanan Maddi ve Manevi Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/03/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 09.08.2014 tarihinde,müvekkili …’ın … plakalı aracı ile kendi şeridinde seyir halinde iken, davalıların sürücüsü ve işleteni olduğu sol şeritten gelen … plakalı çekicinin savrularak müvekkilinin aracına çarpması sonucunda meydana gelen trafik kazasında aracının zarar gördüğünü, müvekkilinin aracında meydana gelen hasar değer kaybı ve aracını kullanmadığı günler için ikame araç bedeli olarak şimdilik 1.000,00-TL belirsiz alacağın kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan tahsilini karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davaı vekili 17.11.2015 tarihli dilekçe ile talebini 40.350,80-TL olarak artırmıştır. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının kazanın meydana gelmesinde tam kusurlu olup, müvekkili şirkete ait … plaka sayılı aracın sürücüsü …’nın meydana gelen kazada herhagi bir kusuru bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir. Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … Sigorta Şirketi nezdinde ZMMS sigortası ile sigortalı … plakalı araçla diğer davalı … kendi sevk ve idaresinde seyretmekte iken 09/08/2014 tarihinde tamamen kendi kusuru ile sebep olduğu trafik kazasında müvekkiline ait olan ve dava dışı … sevk ve idaresinde bulunan … plakalı aracın hasarlandığını, hasar nedeniyle araçta değer kaybı oluştuğunu belirterek fazlaya ilişkin talep hakkının saklı kalması kaydıyla şimdilik 1.000,00- TL belirsiz alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Birleşen davada davacı vekili talebini 04.10.2017 tarihli dilekçesi ile 15.000,00-TL olarak artırmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda;”….Tüm dosya kapsamı ve asıl davanın davacısı ve birleşen dosyanın davalısı …’ın meydana gelen olayda %100 oranında kusurlu olduğu, asıl davanın davalısı …’nın ise kusursuz olduğuna ilişkin Mahkememizin kabulünde olan kusur durumu ile hasar miktarına göre hesaplanan değer kaybı tazminatının davalılardan tahsiline ilişkin davada, 14/05/2015 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan ZMM Genel Şartlarından önceki Yargıtay uygulamalarına göre; aracının modeli, markası, kaza tarihindeki yaşı, kilometresi, önceki hasarları, değişen parçaları vs. gibi hususlar gözönünde bulundurularak kaza tarihi itibariyle serbest piyasadaki 2. el piyasa rayiç değeri (hasarsız haliyle) ile aracın hasarı onarıldıktan sonraki haline göre serbest piyasadaki 2. el piyasa değeri arasındaki farka göre değer kaybı tespit edilmesi gerektiği, 14/05/2015 tarihinden sonra düzenlenen poliçelerle sigortalı araçların karıştığı kazalarda ise ZMM Genel Şartları ekindeki tabloya göre hesaplama yapılacağı uygulamada kabul gördüğü, kaza tarihi ve özellikle sigorta poliçesinin düzenlenme tarihi esas alındığında araçtaki değer kaybının ZMM Genel Şartları ekindeki tabloya göre hesaplama yapılması gerektiği, buna göre hesaplanan değer kaybı miktarı da bilirkişi raporunda 15.000,00-TL olarak hesaplandığı anlaşılmakla, değer kaybı yönünden raporda hesaplanan miktar üzerinden birleşen davanın kabulüne karar vermek gerektiği”, gerekçesiyle; Asıl Davanın REDDİNE, Birleşen Davanın KABULÜ İLE, değer kaybından kaynaklı 15.000,00-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Karara karşı davacı/ birleşen davalı … ve birleşen davalı … Sigorta AŞ vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. İstinaf nedenleri: Davacı/ birleşen davalı … ve birleşen davalı … Sigorta AŞ vekili istinaf dilekçesinde özetle; asıl dosyada davalı …’nın tanık sıfatıyla dinlendiğini, her iki tarafın ortak tanığı …’in beyanlarının ise kusur durumu tespitinde dikkate alınmadığını, haklı davalarının reddedildiğini, kaza tespit tutanağının ATK raporunun davalı …’nın beyanlarına göre hazırlandığını, birleşen davada değer kaybının hesaplanmasında Yargıtay formülünün uygulamadığını, araç km’sinin dikkate alınmadığını, başkaca kazası olup olmadığının araştırılmadığını, eksik araştırma ile karar verildiğini, birleşen davada ıslah edilen kısmın zaman aşımına uğradığını belirterek kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, İstinaf edenin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; Asıl Dava, çift taraflı trafik kazasında karşı araç işleteninden araç hasarı, ikame araç bedeli ve değer kaybı istemine; birleşen dava kazaya karışan diğer aracın, karşı aracın sürücü-işleten ve ZMMS’sinden araç değer kaybı istemine ilişkindir. Somut olayda, maddi hasarlı kaza tespit tutanağında, sürücü …’nin şerit izleme ve değiştirme kurallarını ihlal ettiğinden kusurlu, sürücü …’nın sürekli sol şerit ihlali yaptığından kusurlu olduğunu; trafik bilirkişinin de bulunduğu 3 kişilik bilirkişi heyeti tarafından sunulan 11/11/2015 tarihli raporda asıl davanın davacısı ve birleşen dosyanın davalısı …’ın meydana gelen olayda kusurunun bulunmadığı, asıl davanın davalısı …’nın ise 3’lü virajlı yol ayrımına girmeden en az 100 metre önce hızını ayarlayıp en sağ şeritte olması ve şerit değiştirmemesi gerekirken bu kurallara uymadığından %100 oranında kusurlu olduğu; akabinde Adli Tıp Kurumu İstanbul Trafik İhtisas Dairesi tarafından tanzim edilen 15/06/2017 tarihli raporda fotograflar, CD, keşif tutanağı, kaza tespit tutanağı, ifadeler, çizilen korokiler hep birlikte değerlendirildiğinde çarpışma noktasının en sol şeritte olduğu, vaktin gece, meskun mahal dışı olduğu, olayın sürücü …’nin orta şeritten seyrederken geriyi kontrol etmeden sola yönelmesi ve önünü kapattığı tıra çarpması şeklinde meydana geldiği, bu nedenle asıl davanın davacısı ve birleşen dosyanın davalısı …’ın meydana gelen olayda %100 oranında kusurlu olduğu, asıl davanın davalısı …’nın ise kusursuz olduğu belirtilmiş olup; İstanbul Üniversitesi Trafik İhtisas Dairesi tarafından oluşturulan 3 kişilik bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan 03/10/2018 tarihli raporda ise her iki taşıtta meydana gelen hasar durumu, çekicinin ön tekerlek ve kapı kısmındaki izler nazara alındığında ATK raporuna iştirak edildiği, çekicinin kazayı önleme imkanı bulunmadığı, kaza tespit tutanağı ve 11.11.2015 tarihli rapordaki görüşlerin isabetsiz bulunduğu, aracın teknik özelliğinin kaza ile bir illiyetin bulunmadığı, kazanın orta şeritte seyreden davacı aracının aniden sola yönelmesi nedeniyle meydana geldiği belirtilerek asıl davanın davacısı ve birleşen dosyanın davalısı …’ın meydana gelen olayda %100 oranında kusurlu olduğu, asıl davanın davalısı …’nın ise kusursuz olduğu açıklanmıştır. Dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle; resmi görevliler tarafından tutulan kaza tespit tutanağı aksi sabit oluncaya kadar geçerli resmi belge olup, kazanın oluş şekli yönünden ATK kusur raporu ve İTÜ heyet raporu ile uyumlu olmasına; ATK raporu ile İTÜ heyet raporunun da birbiriyle uyumlu, ayrıntılı, taraf ve yargı denetimine açık ve hükme esas alınmaya elverişli olmasına; her ne kadar duruşmada dinlenen tarafların ortak görgü tanığı …, şerit ihlali yapanın davalı tır sürücüsü olduğu yönünde davacı lehine beyanda bulunmuş ise de tanık olarak dinlenen tır sürücüsü …’nın beyanları, kazanın meydana geldiği yer, CD, her iki araçta meydana gelen hasarlar, krokiler vs nazara alındığında kazanın davacının iddia ettiğinin aksine gerçekleştiğinin kabulünün gerekmesine; dava ve birleşen dava HMK 107. maddesi gereğince belirsiz alacak şekilde açıldığından ıslah zaman aşımına uğramasının söz konusu olmamasına; birleşen dava sadece tırda (çekici) meydana gelen değer kaybı istemine ilişkin olup, 17.01.2019 tarihli bilirkişi raporunda çekicinin km si, markası, modeli, daha önce kazalı olmaması hususları hep birlikte değerlendirildiğinde aracın kaza tarihindeki 2. el değeri 270.000,00-TL ile aracın onarımından sonraki 2. el piyasa değeri 255.000,00-TL arasındaki fark olarak 15.000,00-TL değer kaybına uğradığı belirtilmiş olup, iş bu değer kaybı hesaplama yönteminin Yargıtay içtihatlarına uygun olmasına göre; davacı/ birleşen davalı … ve birleşen davalı … Sigorta AŞ vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1 maddesi gereğince reddine esastan reddine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-Usûl ve yasaya uygun olan ve başlıkta yazılı bulunan Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/03/2019 tarih ve 2014/1042 Esas, 2019/236 Karar sayılı kararına karşı davacı/ birleşen davalı … ve birleşen davalı … Sigorta AŞ vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 1.2024,65-TL harçtan istinaf başvurusu sırasında yatırılan 558,00-TL harcın mahsubu ile bakiye 466,65-TL harcın davacı/ birleşen davalı … ve davalı … Sigorta AŞ’den tahsili ile hazineye irad kaydına, 3-İstinaf başvurusunda bulunan davacı/ birleşen davalı … ve birleşen davalı … Sigorta AŞ tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, asıl dava yönünden HMK’nın 361 ve 362. maddeleri uyarınca asıl dava yönünden gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süresi içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık; birleşen dava yönünden kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.03/03/2022