Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/2640 E. 2022/790 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2640
KARAR NO: 2022/790
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/03/2019
NUMARASI: 2018/69 Esas 2019/277 Karara bağlı olarak verilen 29/04/2019 tarihli ara karar
DAVA TÜRÜ: Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/06/2022
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı şirkete ait davalı sigorta şirketi tarafından kasko poliçesi ile sigortalı … plaka sayılı aracın olay tarihinde meydana gelen trafik kazasında hasar gördüğünü, hasar onarım bedelinin araç maliki tarafından müvekkiline temlik edildiğini, araçta 2.226,55 TL hasar tespit edildiğini ve müvekkili tarafından ekspertiz ücreti olarak 354,00 TL ödendiğini, kaza nedeni ile oluşan hasar onarım bedelinin davalı sigorta şirketi tarafından kasko poliçesi kapsamında tazmin edilmesi gerektiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; kaza sebebiyle oluşan hasar onarım alacaklarının şimdilik 500,00-TL’sinin kaza tarihinden, kabul görülmez ise ihtar tarihinden itibaren işletilecek en yüksek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, araçta ki değer kaybının tespiti için harcanan ekspertiz ücreti masrafı olarak 354,00 TL’nin HMK’nın 323/F gereğince (Yargıtay 17. H.D. 2015/6276 E. Ve 2016/4564 K. sayılı kararı gereği) yargılama gideri olarak davalıdan tahsiline, yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini, talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; temliknamenin sıhhatinden şüphe ettiklerini, hasar bedelini kabul etmelerinin mümkün olmadığını ve davacının eksper ücretini talep edemeyeceğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “Somut durumda, dava dışı temlik eden şirkete ait olan … plaka sayılı araç, 05/11/2017 tarihinde meydana gelen kazada hasarlanmış, hasar bedeli 05/12/2017 tarihli temlik sözleşmesi ile davacıya temlik edilmiştir. Araç, kaza tarihini kapsar şekilde, 20/08/2017-20/08/2018 tarihleri arasında davalı sigorta şirketi nezdinde kasko sigortası ile sigortalıdır. Bilirkişi eli ile tespit edildiği üzere araçta meydana gelen hasar bedeli 2.226,55 TL’dir. Davacı, talep sonucunu, bilirkişi tespiti doğrultusunda arttırmıştır. Mahkememiz hukuk bilgisi dışında teknik bilgiyi gerektiren bu hususta bilirkişi tarafından tespit edilen hasar bedeline mahkememizce de itibar edilmekle, bu miktarın temerrüt tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Davacının bir diğer istemi de değer kaybının tespiti için yapılan ekspertiz masrafının tahsili istemidir. 6100 sayılı Yasanın 323/1-ç maddesi delaleti ile 406/2.maddesi uyarınca geçici hukuki korumalara ilişkin diğer kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır. Buradan hareketle 5684 sayılı yasanın 22/17.maddesi uyarınca maddî hasarla sonuçlanan trafik kazaları için yetkili sigorta eksperleri tarafından düzenlenmiş, örneği İçişleri Bakanlığınca tespit olunacak rapor, sigorta tazminatının ödenmesinde Karayolları Trafik Kanununun 99. maddesindeki kaza ve zarara ilişkin tespit tutanağı hükmündedir. Eksperler tarafından düzenlenen raporlar delil niteliğindedir. 5684 sayılı yasanın 22/19.maddesi uyarınca sigorta eksperinin, sigortacı veya sigorta ettiren ya da sigorta sözleşmesinden menfaat sağlayan kişiler tarafından atanması, eksperin iş kabulü, asgari ücret tarifesinin tespiti de dahil olmak üzere ekspertiz ücretinin belirlenmesi ile ilgili usul ve esaslar Birlik ve Sigorta Eksperleri İcra Komitesinin görüşleri alınarak yönetmelikle düzenlenir. Bu madde uyarınca çıkarılan Sigorta Eksperleri Atama Yönetmeliğinde ise eksper ücretleri düzenlenmiştir. Bu yasal düzenlemelerden hareket edildiğinde, 5684 sayılı yasa uyarınca delil niteliğinde olan eksper incelemesi, 6100 sayılı yasa uyarınca geçici hukuki koruma başlığı altında düzenlenen delil tespiti niteliğindedir ve aynı yasanın 323/1-ç maddesi uyarınca, bu işlem için yapılan giderler yargılama giderlerindendir. Bu nedenlerle, davacının ekspertiz ücretine ilişkin talebi yargılama giderleri kapsamında değerlendirilmiştir.” gerekçesi ile; 1-Davanın kabulü ile 2.226,55 TL ‘nın 16.01.2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 2-Alınması gerekli 152,09 TL harçtan peşin alınan ve tamamlama sureti ile yatırılan harcın mahsubu ile eksik kalan kısmın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL başvuru harcı, 35,90 TL peşin harç ile 29,49 TL tamamlama harcı ve davacı tarafından karşılanan 1.359,50 TL yargılama gideri ile 354,00 TL ekspertiz giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 267,18 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, (Dava konusunun para alacağına ilişkin olup, doğrudan Tarifenin 3.Kısmına tabi olduğu, Tarifenin 13.maddesinde belirtilen ikinci kısım ikinci bölümde gösterilen hukuki yardımlardan olmadığından 13.madde kapsamında değerlendirilemeyeceği, zira anılan maddenin Tarifenin 2.Kısım 2.Bölümüne giren yani konusu para olmayan veya para ile değerlendirilemeyen davalara ilişkin olduğu, eldeki davanın ise doğrudan konusunun para olduğu nazara alınarak vekalet ücreti Tarifenin 3.Kısım hükümlerine göre hesaplanmıştır.) karar verilmiştir. Davacı vekili tarafından vekalet ücreti ile ilgili tavzih talebinde bulunulmuş, mahkemece 29/04/2019 tarihli ara karar ile; “AAÜT’de nisbi vekalet ücretinin maktunun altında kalamayacağına dair hüküm bulunmadığı, tashihi gerektirir hesap hatası bulunmadığı; hükümde açıklama gerektiren veya tereddüt oluşturan fıkra da bulunmadığı, taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile değiştirilemeyeceğinden tavzih yapılmasının mümkün olmadığı, taleplerin üst mahkemece değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmakla talebin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.” gerekçesi ile talebin reddine karar verilmiş, ara karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekilinin istinaf başvuru sebepleri; Mahkemece Avukatlık Ücret Tarifesinin 2. Kısım 2. Bölümünde öngörülen hukuki yardımlardan olmadığı gerekçesine dayanılmış ise de, tarifenin 2. kısım 2. bölümünde, “Asliye Hukuk Mahkemelerinde dava takibi”nin sayıldığı, huzurdaki davada da Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde (Asliye Ticaret Mahkemesi Tarifede ayrıca sayılmadığından Asliye Hukuk Mahkemesi olarak değerlendirilmelidir) dava takibi yapılmış olduğundan, tarifenin 13. maddesi uyarınca vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği, huzurda takip edilen davanın, tarifenin 2. kısım 2. bölümü kapsamında sayılmamasını gerektiren hiçbir husus olmadığı, HMK’nın 305. madde hükmünün yeterince açık olmaması veya icrasında tereddüt uyandırması yahut birbirine aykırı fıkralar içermesi halinde, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her birinin hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebileceği yönünde olduğu, bu nedenle mahkeme kararı aleyhinde tavzih yoluna başvurulmuşsa da mahkemenin AAÜT’nde nispi vekalet ücretinin maktunun altında kalamayacağına dair hüküm bulunmadığı, tashihi gerektirir hesap hatası bulunmadığı, hükümde açıklama gerektiren veya tereddüt oluşturan fıkra da bulunmadığı, taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçların tavzih yolu ile değiştirilemeyeceği gerekçesiyle tavzih talebimizin reddine karar vermesinin hatalı olduğu, icrasında tereddüt uyandırdığı, hususlarına ilişkindir. İstinaf edenin sıfatı ve istinaf sebepleri ile kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan incelemede; Dava; kasko sigorta sözleşmesine dayanılarak açılmış araç hasar bedeli ile ekspertiz ücretinin davalı sigorta şirketinden tahsili isteğine ilişkindir. 29906 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak 02/12/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6773 sayılı kanunun 41.maddesi ile değişik HMK’nın 341/2. maddesi hükmü uyarınca miktar ve değeri 3.000,00-TL’yi geçmeyen mal varlığına ilişkin davalar hakkında ki ve bu davalara bağlı olarak verilen ilk derece mahkemesinin ek/ara karar mahiyetinde ki kararları kesin olup, eldeki davanın hüküm tarihi olan 2019 yılı itibariyle kesinlik sınırı 4.400,00-TL’ye çıkartılmıştır. Dosya içeriğinden; davalı sigorta şirketi nezdinde 20/08/2017- 20/08/2018 tarihleri arasını kapsar biçimde genişletilmiş kasko filo poliçesiyle sigortalı bulunan ve sigortalı … Limited Şirketine ait … plaka sayılı aracın, 05/11/2017 tarihinde trafik kazasında hasarlandığı, kasko sigortalı araçta oluşan hasar bedelinin poliçe kapsamında giderilmesi için araç maliki sigortalının temlikine dayanılarak davalı sigortacıya yazılı başvuruda bulunulduğu, bu talebin karşılanmadığı, davacı tarafından fazlaya ilişkin haklar saklı olmak üzere 500,00-TL’nin tahsili istemiyle dava açıldığı, bilirkişi incelemesi sonrası davacının talebini 2.226,55-TL olarak arttırdığı, yerel mahkemece davanın kabulü ile 2.226,55-TL’nin davalıdan tahsiline karar verildiği, davacın diğer talebi olan eksper ücretinin de yargılama giderleri içerisinde davalıdan tahsiline karar verildiği, dolayısıyla da dava değerinin 2.226,55 TL olduğu, az yukarıda açıklanan 4.400,00 TL kesinlik sınırının altında kaldığı, asıl davada verilen karara karşı kararın kesin olması nedeniyle istinaf yasa yolunun kapalı olması durumunda, bu karara bağlı olarak verilen ek kararların ve ara kararlarında kesin olacağı ve istinaf yasa yolunun kapalı olacağı, dolayısıyla da davacı vekilinin 29/04/2019 tarihli ara kararla reddedilen istemi yönünden de istinaf yasa yolunun; kararın kesin olması nedeniyle kapalı olduğu, anlaşılmıştır.
Hal böyle olunca da, hükmün tamamlanması/tavzih isteminin reddine karar verilmesinde sonucu itibariyle bir isabetsizlik bulunmadığından, istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1.maddesi hükmü gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş aşağıda yazılı olduğu şekilde karar verilmiştir.
K A R A R/ Gerekçe uyarınca, 1/İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/03/2019 tarih ve 2018/69 Esas 2019/277 Karar sayılı kararına ve 29/04/2019 tarihli ara kararına yönelik davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 maddesi hükmü uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2/İstinaf eden davacıdan alınması gereken 80,70-TL harçtan peşin yatırılan 44,40-TL harcın düşümü ile 36,30-TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3/İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4/İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına, HMK’nın 353/1-b/1.maddesi hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.09/06/2022