Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/2599 E. 2022/702 K. 18.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2599
KARAR NO: 2022/702
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/12/2018
NUMARASI: 2011/256 Esas 2018/1162 Karar
DAVA: Tasarrufun İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 18/05/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili bankanın, dava dışı … A.Ş.’ye çeşitli krediler kullandırdığını ve davalı … A.Ş.nin de bu kredileri, başka bazı şirketlerle birlikte, müşterek borçlu- müteselsil kefil olarak imzaladığını, kredi borcunun ödenmemesi üzerine borçlulara Beyoğlu (..). Noterliğinin 05.05.2010/… yev. numaralı hesap kat ihtarnamesi keşide edilerek hesabın kat’edildiğini; borcun ödenmemesi üzerine müvekkil banka tarafından İstanbul (14). Asliye Ticaret Mahkemesi’nden 23.06.2010 gün ve 2010/601 D.İş sayılı dosyası üzerinden 3.180.618-TL için ihtiyati haciz kararı alındığını ve İstanbul (…). İcra Müdürlüğünün E. … sayılı dosyasıyla da, aralarında … A.Ş.’nin de bulunduğu borçlular aleyhine 25.06.2010 tarihinde 3.784.353.72-TL için ilamsız icra yoluyla takibe geçildiğini, müvekkili bankanın ihtiyati haciz kararı çerçevesinde müşterek borçlu- müteselsil kefil davalı … A.Ş.’nin, … Köyü. …. … Mevkii. … parsel sayılı. 47.800 m2 yüzölçümlü, tarla vasıflı taşınmazı üzerine 30.06.2010 tarihinde haciz koydurduğunu, ancak, mahcuz taşınmazın takyidatlı son tapu kaydına göre, bu taşınmaz üzerinde, davalı 3.kişiler …, … ve … lehine 31.08.2009/21260 yev. nosuyla 3.derecede 1,500.000.-TL’lik ipotek tesis edilmiş bulunduğunun anlaşıldığını, müvekkili-alacaklı bankanın, ihtiyati hacizden 10 ay önce yapılmış olan bu ipotek tesisi işleminin “ipotek veren şirketin doğmuş ve doğacak tüm borçlarının teminatı olarak” yapıldığının 31.08.2009/21260 nolu resmi senetle sabit bulunduğunu öğrendiğini, oysa İİK.m.279. f.l. b.l uyarınca “borçlunun teminat göstermeği evvelce taahhüt etmiş olduğu haller müstesna olmak üzere borçlu tarafından mevcut bir borcu temin için yapılan rehin…” işleminin, bu işlem “borcunu ödemeyen bir borçlu tarafından hacizden evvelki bir sene içinde yapılmışsa batıl” olacağını; şu halde, olayda, ihtiyati hacizden 10 ay önce üçüncü kişiler lehine yapılmış olan ipotek tesisi işleminin ihtiyati hacizden evvelki bir sene içinde yapılmış bir tasarruf olmakla iptale tabi bulunduğu, bu nedenle dava konusu tasarrufun İİK.m.280 uyarınca da iptal edilmesi gerektiğini ileri sürerek, 31.08.2009/… yev. nolu tapu işlem belgesi (resmi senet) ile yapılan tasarrufun iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … A.Ş cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davanın zamanında açılmadığından bahisle hakdüşürücü süre ve zamanaşımı itirazının olduğunu, huzurdaki tasarrufun iptali davasında kanunun aramış olduğu şartların gerçekleşmediği, ipotek tesisi işleminin iptale tabi bir tasarruf olmadığını, şirketin aciz durumda olmadığını, davacı bankanın İİK 277 maddesi gereğince davacı sıfatının bulunmadığını, yine davacı tarafın davaya konu ipotek işleminin muvazaalı olduğu iddiasının doğru olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir. Diğer davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilerinin diğer davalı … AŞ’nin eski hissedarları olup, borç ilişkisinin de bu hisslerin devri ile ilgili olduğunu, müvekkleri ile hisse alacıları dava dışı şirketin diğer ortakları …, … vs arasında 30.11.2005 tarihli hisse devrine ilişkin sözleşme imzalandığını, bu sözleşme uyarınca sermaye paylarının tamamının rayiç değerinin 4 milyon TL olduğu hususunda anlaştıklarını ve ödeme planı çerçevesinde hisselerini devrettiklerini, müvekkillerine 1 milyon tl ödeme yapıldığını ancak, 15.12.2007 .. 15.12.2010 arası vadesi olan 7 taksidin ödenmediğini, bazı senetler hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas ve Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyalarında icra takibi başlattıklarını , bunun üzerine 31.08.2009 tarihinde yine bir protokol imzalayarak bir kısım alacağın da ipotek altına aldıklarını , müvekkilleri açısından bu ipotek teminat amaçlı verildiğinden muvazaanın söz konusu olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; ”…Dava konusu tasarruf işleminin alacaklıya zarar verme kastıyla ilgili olarak yapıldığı hususu davacı tarafça kanıtlanamadığı gibi yapılan değerleme raporundan da anlaşılacağı üzere ipotek limiti ve taşınmaz değeri karşılaştırıldığında taşınmazın değerinin davacı alacağını da karşılayacak miktarda olduğu, (1)nolu davalı şirketin maliki bulunduğu taşınmaz üzerinde dava dışı ortaklarının borçlarına teminat teşkil etmek üzere (2)., (3). ve (4) nolu davalılar lehine, (3). derecede, akdi faizli, FBK süreli, 31.08.2009 t. ve 1.500.000,00 TL bedelle tesis edilen ipotek işleminin iptaline dair davada İİK.m.277 ve müteakip maddelerinde belirli yasal koşulların oluşmadığından davanın reddine karar vermek gerektiği ” gerekçesiyle; Davanın REDDİNE; karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili ile davalılar …, … ve … vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. İstinaf nedenleri; Davacı vekili; icra takibine karşı yapılan itirazın iptali davasının derdest olduğunu, henüz kesinleşmediğini, bekletici mesele yapılan iş bu davaya rağmen yerel mahkemece davaya devam edilerek karar verilmesinin doğru olmadığını, icra dosyasında yapılan haciz işlemleri neticesinde davalı borçlunun hacze kabil malı bulunmadığı ve acz halinde olduğunun tespit edildiğini, dava konusu taşınmazın huzurdaki dava açıldıktan sonra 1. derece ipotek alacaklısı … Bankası tarafından ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile satılarak paraya çevrildiğini, taşınmaz üzerindeki müvekkilinin haczine para isabet etmediğini, ipotek tesisinin iptale tabi bir tasarruf olduğunu, ipoteğin resmi senedine dayanak olarak gösterilen 31.08.2009 tarihli sözleşmenin ipoteğin tesisi edildiği tarihte düzenlenmiş adi yazılı bir belge olduğunu, bu nedenle yasadaki anlamda evvelce taahhüt edilmiş olma koşulunu sağlamadığını, davalı borçlu ile diğer davalılar arasındaki ortaklık ilişkisi ve sözleşmenin imzalama zamanı dikkate alındığında tasarrufun iptali gerektiğini, ipotek tesisinin muvazaalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir. Davalılar …, … ve … vekili, harçlandırılmış dava değeri olan 1.500.000,00-TL üzerinden müvekkilleri lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken 2.180,00-TL maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir. 6100 sayılı HMK 355. maddesi gereğince, İstinaf edenlerin sıfatına, istinafların kapsam ve nedenleriyle kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; Dava; tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Dosya kapsamından; davacı … Bankası A.Ş.’nin eldeki davada dava konusu yaptığı İstanbul … Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyasına davalı borçlu … A.Ş.’nin itiraz ettiği ve itiraz üzerine takibin durduğu, akabinde davacı … Bankası AŞ tarafından İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1068 Esas sırasında itirazın iptali davası açıldığı, yapılan yargılama sonunda İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1068 Esas, 2017/Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verildiği; kararın istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi tarafından istinaf başvurusunun esastan reddine (Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere) karar verildiği, Uyap üzerinden yapılan sorgulamada dosyanın temyizen incelenmek üzere Yargıtay’da gönderildiği, halen Yargıtay’da bulunduğu, bu şekilde itirazın iptali davasında verilen kararın henüz kesinleşmediği anlaşıldığından; yerel mahkemece İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1068 Esas, 2017/223 Karar sayılı kararının kesinleşmesinin beklenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile kararın HMK 353/1.a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına; kararın kaldırma sebep ve şekline göre davacı vekilinin sair, davalılar …, … ve … vekilinin tüm istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/12/2018 tarih ve 2011/256 Esas, 2018/ 1162 Karar sayılı kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, -Kararın kaldırma sebep ve şekline göre davacı vekilinin sair, davalılar …, … ve … vekilinin tüm istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 2-Dosyanın belirtilen şekilde işlem ve yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-Davacıdan ve davalılar …, … ve …’dan tahsil edilen peşin harcın istek halinde kendilerine ayrı ayrı iadesine, 4-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı ve davalılar …, … ve … tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sonucunda verilecek hükümde dikkate alınmasına, 5-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda ve HMK.m. 353/1-a hükmü uyarınca KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi.18/05/2022