Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/2593 E. 2021/2120 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2593
KARAR NO: 2021/2120
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 31/10/2018
NUMARASI: 2015/380-Esas 2018/1098-Karar
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/12/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 01/01/2014 tarihinde Kastamonu Tosya’da meydana gelen trafik kazası neticesinde müvekkili …’nun imam nikahlı eşi ve desteği …’ın vefat ettiğini, meydana gelen trafik kazası sonucunda müvekkilinin maddi ve manevi açıdan mağdur olduğunu, söz konusu kazanın oluşumunda … plakalı vasıta sürücüsü olan müteveffanın kusurlu ve sorumlu olduğunu, kazaya sebebiyet veren aracın olay tarihinde geçerli ZMMS poliçesi olmadığını belirterek, bu nedenle fazlaya dair talep ve hakkı saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL maddi tazminatın ihtarnamenin tebliğ tarihinin 8 iş günü sonrası olan 26/03/2015 tarihinden itibaren ticari temerrüt (avans) faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya sebebiyet verdiği iddia edilen taşıtın cinsinin tespitinin gerektiğini, yargılamaya konu tazminat talebinin hukuki dayanağının, sözleşmeden değil, kanundan kaynaklandığını, bu nedenle davacıların, üçüncü kişi sıfatına haiz olmaları mümkün olmadığından bahisle …’ndan tazminat talep etme hakları bulunmadığını, … tarafından davacılara tazminat ödemesi yapıldığı takdirde, davacıların zarara sebebiyet veren müteveffanın mirasçısı olmasından bahisle, yapılan ödeme oranında … tarafından kendilerine rücu edileceğini, bu nedenle müteveffanın kusuru oranında davacıların alacaklı – borçlu sıfatları da birleştiğini, davaya konu destekten yoksun kalma tazminatının uzman bilirkişilerce hesaplanması gerektiğini, davacı, müteveffa ile nikahsız olarak yaşadığını iddia etmekte olup maddi tazminat hesabında Borçlar Kanununun 52. maddesi gereğince indirim yapılması gerektiğini, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından davacıya ödenmiş veya ödenen rücuya tabi tazminat miktarı tespit edilerek müvekkil kurum tarafından ödenecek tazminattan mahsup edilmesi gerektiğini, …’nın sorumluluğunun poliçedeki teminat limiti ve kusur oranı ile sınırlı olduğunu, davacı tarafın temerrüt tarihinden itibaren ticari avans faiz talebi haksız olup, ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edilebileceğini belirterek, haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “Somut olayda, 01/01/2014 tarihinde ZMMS poliçesi bulunmayan motosikleti ile seyir halinde iken meydana gelen tek taraflı trafik kazası neticesinde davacılar desteğinin vefat ettiği, kazanın meydana gelmesinde müteveffanın asli ve tam kusurlu olduğu, destekten yoksun kalma tazminatının yansıma zarar olması nedeniyle destek şahsının kusuruna denk gelen tazminat isteminin MK.’nun 2. maddesi kapsamında objektif iyi niyet kurallarına aykırılık oluşturduğu kanaatine varılmakla davanın reddine dair oluşan vicdani kanaat ile aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.” gerekçesi ile; davacının davasının REDDİNE karar verilmiş, verilen karar süresinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekilinin istinaf sebepleri; Gerekçeli kararda aracın sürücüsünün kusurlu olması sebebi ile …’nın sorumlu olmadığından davanın reddine karar verilmiş ise de …’nın müvekkilinin zararından sorumlu olduğu, müteveffanın ölümü sebebiyle 3.kişi konumunda olan ve müteveffanın desteğinden yararlanan müvekkilinin zarar gördüğü açık olup, davacının destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla dava açtığı, sürücü tam kusurlu olsa bile, destekten yoksun kalan davacı zarar gören üçüncü kişi konumunda bulunduğundan davalı sigorta şirketi sorumlu olacağından, ilk derece mahkemesince tazminata hükmedilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin hatalı olduğu hususlarına ilişkindir. İstinaf edenin sıfatı ve istinaf sebepleri ile kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan incelemede; Dava, trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma maddi tazminatı istemine ilişkindir. 01/01/2014 tarihinde … plakalı vasıta sürücüsü olan …’ın meydana gelen tek taraflı trafik kazası neticesinde vefat ettiği, ölenin birlikte yaşadığı imam nikahlı eşi olan davacının destekten yoksun kalma tazminatı istemiyle bu davayı açtığı, anlaşılmıştır. Somut olayda; kaza tarihine göre uygulanması ve uyulması gereken yasal hükümler ile yargısal içtihatlar ve dairemizin süreklilik kazanan kararları gereğince; sürücü ister kendi kusuru, ister bir başkasının kusuru ile ölmüş olsun, ölüm destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğuran bir sonuç olduğundan, desteğin kusurunun destekten yoksun kalanlara yansıtılamayacağı, sürücünün tam kusurlu olması halinde dahi 3.kişi konumunda olan destekten yoksun kalan kişilerin tazminat isteme hakkına sahip olduğu, bu durumda 3.kişi sıfatıyla dava açan destekten yoksun kalan kişiler bakımından BK’nın 135. maddesinde düzenlenen alacaklı-borçlu sıfatlarının birleşmesi durumunun da gerçekleşmeyeceği gözetilmek suretiyle, vefat edenin destek olduğu sübut bulan davacı yararına tespit edilen destekten yoksun kalma maddi tazminatına hükmedilmesi gerekirken, kazanın meydana gelmesinde müteveffanın asli ve tam kusurlu olduğu, destekten yoksun kalma tazminatının yansıma zarar olması nedeniyle destek şahsının kusuruna denk gelen tazminat isteminin MK.’nun 2. maddesi kapsamında objektif iyi niyet kurallarına aykırılık oluşturduğu görüşünden hareketle, destekten yoksunluk tazminatının istenemeyeceği kanaatiyle davanın reddi kararı isabetli olmamıştır. Ancak bu yanılgının giderilmesi (davacının hak edeceği destekten yoksun kalma maddi tazminatı tam olarak tespit edildiğinden) yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, davacılar vekilinin istinaf talebinin kabulü ile kararın HMK 353/1-b/2 maddesi uyarınca kaldırılarak esas hakkında yeniden hüküm kurulması gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-)İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 31/10/2018 tarih ve 2015/380 Esas 2018/1098 Karar sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin HMK’nın 353/1-b/2 maddesi gereğince KABULÜNE, a-)İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan harcın talep halinde davacıya İADESİNE, b-)İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, c-)İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin takdiren kendi üzerinde bırakılmasına, 2-)İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 31/10/2018 tarih ve 2015/380 Esas 2018/1098 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, a-)Davanın KABULÜ ile; 136.642,63-TL destekten yoksun kalma tazminatının 26/03/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan (limitle bağlı) tahsili ile davacıya verilmesine, b-)Yürürlükte bulunan Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 9.334,05-TL harçtan peşin yatırılan 27,70-TL ile ıslah harcı olarak yatırılan 463,29-TL olmak üzere toplam 490,99-TL harcın mahsubu ile bakiye 8.843,06-TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, c-)Davacı tarafından peşin yatırılan 27,70-TL ile ıslah harcı olarak yatırılan 463,29-TL olmak üzere toplam 490,99-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, d-)Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap ve takdir edilen 16.931,05-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, e-)Davacı tarafından yapılan 600,00-TL bilirkişi ücreti, 31,80-TL başvuru harcı, 361,10-TL müzekkere ve tebligat gideri olmak üzere toplam 992,90-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 3-)Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/7/2017 tarih ve 7035 sayılı Kanunun 31 inci maddesiyle değişik HMK’nun 361/1. madde hükmü gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 23/12/2021