Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/2534 E. 2019/1718 K. 16.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2534
KARAR NO : 2019/1718
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
DAVANIN KONUSU: Hakem Kararının Tebliğe Çıkarılması / Saklanması
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/07/2019
Yukarıda yazılı Sigorta Tahkim Komisyonu kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan ön inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Dava ve uyuşmazlık, trafik kazasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.Eldeki dava dosyasında mahkemece; sigorta tahkim komisyon müdürü tarafından gönderilen, İtiraz Hakem Heyeti Kararı için hakem esas numarası alınmış ancak karar numarası verilerek saklama kararı yazılmadan ve karar tebliğ işlemleri tamamlanmadan dosya, istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmiştir. Bunun üzerine dairemizce eksikler belirtilerek dosyanın ilk derece mahkemesine geri çevrilmesine karar verilmiştir. Bu kez mahkemesince Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Genel Müdürlüğünün yazısı eklenerek hiçbir işlem yapılmaksızın karar numarası da alınmaksızın dosya derdest olarak tekrar dairemize gönderilmiştir.Daha önce verilen kararda da vurgulandığı üzere Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 04/12/2018 tarih, 2018/5787 E. ve 2018/11726 K. sayılı kararı ile Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 31/05/2018 tarih, 2018/1476 E. ve 2018/4167 K. sayılı kararlarında ” 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30. maddesinin 23. fıkrasında, bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun hükümlerinin sigortacılıktaki tahkim hakkında da kıyasen uygulanacağı belirtilmiş, karar tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nın tahkim usulüne ilişkin tebligatı düzenleyen 438. maddesinde de taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça tebligatın 11/02/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılacağı düzenlenmiştir. Bu itibarla hakem kararı kendisine verilen mahkeme, hakem kararının kendisine verildiğini ve kararın neden ibaret olduğunu iki tarafa da yazılı olarak tebliğ etmelidir. Her iki taraf hakkında da temyiz süresi ancak bu tebliğ tarihinden itibaren işlemeye başlar.” denilerek Sigorta Tahkim hakem kararlarına karşı istinaf/temyiz süresinin Mahkeme tarafından verilecek saklama kararının tebliğ tarihinden itibaren başlayacağı kabul edilmiştir. Aynı konuya ilişkin Anayasa Mahkemesi kararı da bulunmaktadır. Bu karar ile ilgili süreç incelendiğinde; Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 29/09/2014 gün ve 2014/13789-2014/12826 sayılı kararı ile davacı …’un temyiz başvurusunun sigorta tahkim komisyonu kararının tebliğ tarihinden itibaren süresinde yapılmadığı gerekçesi ile süre yönünden reddine karar verilmiştir. Bu karar üzerine davacı …., Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunmuştur. Anayasa Mahkemesi’nin 2015/465 başvuru numaralı ve 12/09/2018 tarihli kararında (bu başvurunun konusu oluşturan Hakem kararı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 28/03/2019 tarih, 2018/5708 E. ve 2019/3784 K. sayılı ilamında temyiz incelemesine konudur) istinaf/temyiz süresinin İlk Derece Mahkemesince verilen saklama kararının tebliğ tarihinden itibaren başlaması gerektiğine vurgu yapılarak temyiz süresinin hakem kararının tebliğ tarihinden itibaren başlatılmasının Anayasa’nın 36.madesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamında mahkemeye erişim hakkının ihlal edeceği gerekçesiyle bireysel başvurunun kabulüne karar verilmiştir.İşte bu karardan sonra Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 28/03/2019 tarih, 2018/5708 E. ve 2019/3784 K. sayılı ilamı ile başvuru konusu olan temyiz dosyası ele alınarak ” T.C. Anayasası madde 153/1 gereği Anayasa Mahkemesi kararları kesin olup madde 153/6 gereği yargı organlarını bağladığından, maddenin diğer fıkraları büyük ölçüde norm denetiminde verilen iptal kararlarını düzenlerken belirtilen fıkralarda kararlar arasında ayrım yapılmadığından (Göztepe, Ece, Bireysel Başvuru Kararlarının Bağlayıcılığı ve İcrası Sorunu ile Kurumsallaşma İhtiyacı, Anayasa Yargısı, C.33, AYM Yayınları, Ankara 2016, s. 96), dolayısıyla bireysel başvuru sonucu verilen kararlar da kesin olduğundan (İnceoğlu, Sibel, Anayasa Mahkemesi’ne Bireysel Başvuru: Türkiye ve Latin Modelleri, On İki Levha Yay., İstanbul 2017, s. 130) Dairemiz’in 29.9.2014 gün ve 2014/13789-2014/12826 sayılı temyiz isteminin süreden reddi kararının kaldırılmasına,” karar verilerek esastan inceleme yapılmıştır. Nitekim Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin aynı yöndeki 04/12/2018 tarih, 2018/5787 E. ve 2018/11726 K. sayılı kararı ile de hakem kararı kendisine verilen mahkemenin, hakem kararının kendisine verildiğini ve kararın neden ibaret olduğunu iki tarafa da yazılı olarak tebliğ etmesi gerektiği, her iki taraf hakkında da temyiz süresinin ancak bu tebliğ tarihinden itibaren işlemeye başlayacağı yönünde karar verilmiştir. T.C. Anayasası’nın 153/1.maddesi gereğince Anayasa Mahkemesi kararları kesindir. Anayasa’nın 153/6.maddesi gereğince Anayasa Mahkemesi kararları yargı organlarını bağlar. Bu nedenle Anayasa Mahkemesinin 2015/465 başvuru numaralı bireysel başvuru üzerine vermiş olduğu 12/09/2018 tarihli kararı ile Sigorta Tahkim Komisyonu hakem kararlarına karşı istinaf/temyiz süresinin İlk Derece Mahkemesince yazılacak saklama kararının tebliği ile başlayacağı kabul edildiğine göre bu karar hem Dairemizi hem de İlk Derece Mahkemesini bağlayıcı niteliktedir. Nitekim bireysel başvuruya konu davada Yargıtay 17. Hukuk Dairesince, Anayasa Mahkemesi kararından sonra verilen kararda Anayasa’nın 153/6.maddesi gereğince Anayasa Mahkemesi kararlarının yargı organlarını bağlayacağına vurgu yapılarak, karara uyulmuş ve temyiz süresi, İlk Derece Mahkemesince verilen saklama kararından başlatılarak esastan temyiz incelemesi yapılarak karar verilmiştir.Bu durumda İlk Derece Mahkemesince hakem kararının kendisine verildiğini ve kararın neden ibaret olduğunu iki tarafa da yazılı olarak (başka bir ifadeyle saklama kararı yazmaksızın) tebliğ etmeksizin istinaf işlemlerini yapması, taraflar açısından istinaf harcının yatırılacağı ve istinaf dilekçesinin verileceği mercii konusunda belirsizlik doğuracaktır. Kaldı ki yukarıda açıklandığı üzere istinaf süresinin başlayacağı tarihin belirlenmesi bakımından da saklama kararı yazılarak tebliğ edilmesi zorunludur. Dolayısıyla eldeki dosya da olduğu gibi saklama kararı yazılarak tebliğ işlemlerinin yapılmaması usul, yasa, Yargıtay kararları ve belirtilen Anayasa Mahkemesi kararına aykırıdır. Öte yandan Dairemiz tarafından istinaf süreci ile ilgili eksiklikler belirtilerek dosya iade edildiği halde mahkeme yazı işleri müdürünün eksik işlemleri tamamlamadığı, Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Genel Müdürlüğünün yazısı eklenerek dosyanın tekrar gönderildiği görülmektedir. Dairemiz tarafından verilen ilk kararda belirtilen eksiklikler istinaf sürecine ilişkin olup bu eksiklikler tamamlanmadan dosya da istinaf incelemesi yapılması da olanaklı değildir. Bu nedenle elde ki davada ilk olarak verilen geri çevirme kararında belirtilen eksiklikler giderilerek istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmesi için dosyanın HMK’nın 352. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesine geri çevrilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;Dosyada daha önce verilen geri çevirme kararı gereğince işlem yapılmak üzere HMK’nın 352.m gereğince dosyanın 2.kez GERİ ÇEVRİLMESİNE,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 16/07/2019.