Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/2445 E. 2022/737 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2445
KARAR NO: 2022/737
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/12/2018
NUMARASI: 2015/130 Esas 2018/1219 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 26/05/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 03.04.2014 tarihinde müvekkillerinin mütevaffa oğulları …’ın davalı …’ın sürücüsü, davalı …’ın maliki olduğu, davalı sigorta şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalı … plaka sayılı aracın çarpması sonucunda vefat ettiğini, davalı tarafın kazanın oluşumunda tam ve asli kusurlu olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkilleri için ayrı ayrı 10.000,00’ar -TL maddi tazminatın tüm davalılardan; ayrı ayrı 200.000,00’er -TL manevi tazminatın sigorta şirketi dışındaki davalılardan, sigorta şirketi yönünden 15/05/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, diğer davalılar yönünden kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın, müvekkili şirket tarafından tanzim edilen mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, davaya konu talebin zamanaşımına uğradığından davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, davacının müteveffanın polis olduğunu iddia ettiğini, bu çerçevede İçişleri Bakanlığından davacılara aylık bağlanıp bağlanmadığının müvekkili şirketin mükerrer tazminatla yükümlü kılınmaması için sorulması gerektiğini belirterek davanın reddini, aksi halde davanın İçişleri Bakanlığı ve SGK ya ihbarını istemiştir. Diğer davalılar … ve … vekilleri ise cevap dilekçelerinde özetle; kazanın oluşumunda müvekkili sürücünün kusuru olmadığını, müteveffanın bekar ve çocuksuz olarak öldüğünü, arkasında bakıma muhtaç olan ve kendi baktığı bir kimsesinin bulunmadığını, davacıların müteveffanın anne ve babası olup kendi geçimlerini kendilerinin sağladığını, talep edilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir. İhbar olunan SGK vekili cevap dilekçesinde özetle müvekkili kuruma yapılan ihbar yersiz ve mesnetsiz olduğunu, davaya müdahil olmayacaklarından müvekkili aleyhine sonuç doğuracak hüküm tesis edilmemesini istemiştir. İhbar olunan İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu olayda hayatını kaybeden şahsın polis memuru olduğunu, kanun hükümleri ile bu kanuna dayalı olarak çıkarılan yönetmelik çerçevesinde hayatını kaybeden polis memurunun aile fertlerine kanun kapsamında tazminat verilebileceğinin hüküm altına alınmış olduğunu, herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığının Emniyet Genel Müdürlüğü Personel Daire Başkanlığı’ndan müzekkere ile sorulması gerektiğini, ayrıca polis memurunu çarpan aracın sigortalı bir araç olduğu için araç hakkındaki kaza nedenli maddi hasarların poliçe kapsamında olduğunu ve sigorta şirketi tarafından karşılanması gerektiğini , vefat eden polis memuruna 2330 sayılı yasa gereği herhangi bir tazminat ödemesi yapılmış olsa dahi bu durumun müvekkili idarenin herhangi bir sorumluluğunu doğurmayacağını belirtmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda;”…Aktüer uzmanı bilirkişisi aracılığıyla destekten yoksun kalma tazminat istemine ilişkin talepler yönünden rapor alındıktan sonra davacılar vekili ile davalı sigorta şirketi arasında 20/09/2018 tarihli feragatname ve temlik anlaşması başlıklı sulh sözleşmesi yapıldığı bildirilerek davacılar vekili sulh sözleşmesi uyarınca maddi tazminat yönünden davanın konusu kalmadığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesini talep etmiştir….Yapılan yargılama sonucunda; dosyadaki tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde, davalı sigorta şirketinin ZMSS sigortalısı olup davalı …’ın maliki, …’ın sürücüsü olduğu … plaka sayılı aracın dava dışı olan … plakalı araca çarpması ve çarpmanın eksenine bağlı olarak hakimiyetini kaybedip otomobil ile sola savrularak sol şeritte görevi nedeniyle bulunan polis memuru yaya müteveffa …’a çarpması sonucunda kazanın meydana gelişinde dosyaya celbolunan nüfus kaydından davacıların oğlu olduğu anlaşılan müteveffanın kusurlu olmadığı, davalı sürücünün asli ve tamamen kusurlu olduğu , tarafların ekonomik ve sosyal durumu, tazminat yükümlüsünün aşırı yük altına sokulmaması, tazminatın zenginleşme aracı kılınmaması, ceza niteliğine bürünmemesi, duyulan manevi acıyı ve bozulan manevi dengeyi düzeltecek teselli ve ruhi tatmini sağlayacak ve hayat boyu duyulacak ve çekilecek elem ve acıya karşılık gelecek elem ve hususları nazara alınarak takdiren müteveffa …’ın ölümü nedeniyle davacılar anne ve baba için ayrı ayrı 50.000.00 er TL manevi tazminat istemlerinin kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … yönünden kabulü gerektiğinden aşağıdaki şekilde karar vermek gerektiği” gerekçesiyle; 1-Davacıların Maddi tazminat talepleri yönünden konu kalmadığından ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, 2-Manevi tazminat yönünden davanın KISMEN KABULÜ ile; Davacı … yönünden 50.000,00-TL manevi tazminatın Davacı … yönünden 50.000,00- TL manevi tazminatın 03/04/2014 tarihinden itibaren işleyecek yıllık %9 yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 3- Fazla istemin reddine, karar verilmiştir. Karara karşı davalılar … ve … vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. İstinaf nedenleri: davalılar … ve … vekili, kazada vefat eden polis memuru olup 2330 sayılı yasa kapsamında davacılara ödeme yapılıp yapılmadığı, yapıldı ise hükmolunacak tazminattan mahsubu gerekirken bu hususu araştırılmadan karar verilmesinin doğru olmadığını, hükmedilen manevi tazminatın çok yüksek olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir. 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, İstinaf edenin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir. Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında 2330 Sayılı Kanun’un 6. maddesi hükmüne göre, bu kanun hükümleri uyarınca ödenecek maddi tazminat ile bağlanacak emekli aylığı; uğranılan maddi ve manevi zararların karşılığı olup, yargı mercilerinde maddi ve manevi zararların karşılığı olarak kurumların ödemekle yükümlü tutulacakları tazminatın hesabında, bu kanun hükümlerine göre ödenen maddi tazminat ile bağlanmış bulunan aylıkların göz önünde tutulması gerekmektedir. Somut olayda Emniyet Genel Müdürlüğü Nakdi Tazminat Komisyonu’nun 24.11.2015 tarihli kararı ile 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun ve bu kanuna dayalı olarak çıkartılan Yönetmelik gereğince vefat eden polis memurunun kanuni mirasçıları olan anne ve babasına karar tarihindeki en yüksek devlet memuru brüt aylığının yüz katı üzerinden hesaplanarak anılan kanunun 3/c maddesi doğrultusunda toplam 78.330,00- TL ( ayrı ayrı 39.165,46-TL) ödenmesine, karar verilmiş, 2330 sayılı Yasanın 6. maddesinde “Bu kanun hükümlerine göre ödenecek nakdi tazminat ile bağlanacak emekli aylığı uğranılan maddi ve manevi zararların karşılığıdır” hükmüne istinaden yapılan ödeme davacıların maddi ve manevi zararlarının karşılığı olarak yapılmıştır. Bu durumda 2330 sayılı Yasaya göre yapılan ödeme davadan sonra olup, hakkaniyet ilkesi gereğince mahkemece nakdi tazminat ödemesinin takdiren %50’sinin maddi tazminat, %50’sinin manevi tazminata karşılık yapıldığı kabul edilerek, yapılan yargılama sırasında alacaklının (davacı anne ve babanın) kısmi tediyeyi kabul etmesinin, manevi tazminatın bölünmezliği ilkesinin ihlalini doğurmadığı (HGK’nın 2007/21-269, 2007/269 sayılı kararı da bu yöndedir.) hususları dikkate alınarak ve dahi somut olaya ilişkin diğer özellikler ( kusur durumu, kaza tarihi, tarafların sosyal ve ekonomik durumları gibi…vs) davacılar için manevi tazminatın yerel mahkemece takdir edilmesi gerekir.( Bknz. Yargıtay 17.HD’nin 2015/9694 Esas, 2018/8316 Karar saylı ilamı) Öte yandan, Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, B.K.’nun 47.(6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56.) maddesindeki özel haller dikkate alınarak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, M.K’nun 4.maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nesafete göre hükmedeceği öngörülmüştür. Bütün bu açıklamalar ışığında dosya kapsamına göre, kaza tarihi ( 2014), kazanın meydana gelmesindeki kusur durumu ( davalının %100 kusuru), tarafların sosyal ve ekonomik durumu, manevi tazminatın amacının, zarara uğrayan kişinin duyduğu manevi acıyı bir dereceye kadar yumuşatmak, bozulan manevi dengeyi onarıp düzeltmek, bir teselli, bir savunma ve ruhu tatmin etmek olması, hakimin manevi tazminat miktarını tarafların kusur oranlarına, sosyal ve ekonomik durumlarına, hakkaniyete ve adalete uygun olarak, sebepsiz zenginleşme de teşkil etmeyecek şekilde takdir etmesinin gerekmesi, takdir edilecek miktarın manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da göz önünde tutularak, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olması gerekmesi gibi ilkeler dikkate alındığında davacılar yararına ayrı ayrı takdir olunan manevi tazminatın bir miktar fazla olarak hükmedilmesi doğru görülmemiştir. Ancak bu yanılgı yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden davalılar … ve … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’ nın 353/(1)-b.2 maddesi gereğince yerel mahkemece verilen karar kaldırılıp, düzeltilerek yeniden esas hakkında aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; I-) İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/12/2018 tarih ve 2015/130 Esas, 2018/1219 Karar sayılı kararına karşı davalılar … ve … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, a-)Davalılar … ve … tarafından yatırılan istinaf karar peşin harcının kendilerine iadesine, b-)İstinaf aşamasında davalılar … ve … tarafından yapılan diğer giderlerin ise takdiren üzerlerinde bırakılmasına, c-)İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, II-) İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/12/2018 tarih ve 2015/130 Esas, 2018/1219 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, HMK’nın 353/(1)-b-2 maddesi uyarınca, KALDIRILIP DÜZELTİLEN HÜKMÜN YERİNE GEÇMEK ÜZERE; 1/Davacıların Maddi tazminat talepleri yönünden konu kalmadığından ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, Manevi tazminat yönünden davanın KISMEN KABULÜ ile; Davacı … için 30.000,00-TL manevi tazminatın, Davacı … için 30.000,00-TL manevi tazminatın 03/04/2014 tarihinden itibaren işleyecek yıllık %9 yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsiline, Fazlaya ilişkin istemin reddine, 2/Harçlar Yasası uyarınca; maddi tazminat talebi ile ilgili olarak alınması gereken 35.90-TL karar ve ilam harcının dava açılırken davacı taraf adli müzaharet talebinde bulunarak harç yatırmamış olduğundan , taraflar arasında akdedilen sulh anlaşması doğrultusunda davacılardan alınarak hazineye gelir kaydına, 3/Manevi tazminat talebi ile ilgili olarak da kabul edilen kısım üzerinden alınması gereken 4.098,60-TL nispi harcın dava açılırken davacılar adli müzaharet talebinde bulunarak harç yatırmamış olduğundan tümünün davalılar … ve …’dan alınarak hazineye gelir kaydına, 4/Davacı tarafça yapılan 1.000.00- TL bilirkişi ücreti, 570.00-TL tebligat ve müzekkere gideri ve 8.20 TL vekaletname harcı toplamı olan 1.578,20- TL yargılama giderinin manevi tazminata ilişkin davanın kabul-red oranına (%15) göre 236,73-TL’ sinin davalılar … ve …’dan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacılar üzerinde bırakılmasına, 5/Davacılar tarafından ve davalı … Sigorta Şirketi tarafından yapılan yargılama giderlerinin bu taraflar arasında akdedilen sulh anlaşması doğrultusunda üzerlerinde bırakılmasına, 6/Davalılar … ile … tarafından yapılan 100.00- TL tebligat ve müzekkere giderinin manevi tazminat davasının reddedilen bölümüne ( %85) isabet eden 85.00-TL’sinin davacılardan alınarak iş bu davalılara verilmesine, bakiyesinin iş bu davalılar üzerinde bırakılmasına, 7/Maddi tazminat davası ile ilgili olarak, taraflar arasındaki sulh anlaşması doğrultusunda taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yerolmadığına, 8/Manevi tazminat davası ile ilgili olarak yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 8.600,00-TL nispi vekalet ücretinin davalılar … ile …’dan alınarak davacılara verilmesine, 9/Manevi tazminat davası ile ilgili olarak yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10/2 maddesi uyarınca hesap ve takdir olunan 8.600,00-TL nispi vekalet ücretinin davacılardan alınarak iş bu davalılara verilmesine, 10/Gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 361 ve 362. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süresi içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 26/05/2022