Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/2444 E. 2019/1617 K. 12.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2444
KARAR NO : 2019/1617
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/02/2019
NUMARASI : 2018/953 E., 2019/96 K.
DAVANIN KONUSU: Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat.
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 12/07/2019
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesi ile; 25/08/2008 tarihinde davacıların içinde yolcu olarak bulunduğu sürücü…’ın sevk ve idaresindeki Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Sigortası bulunmayan … plakalı aracın …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı tıra arkadan çarpması şeklinde gerçekleşen trafik kazası sonucu davacıların yaralandığını ve malul kaldıklarını, kazaya karışan … plakalı aracın Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Sigortasının bulunmaması nedeniyle Sigortacılık Kanununun 14. maddesi gereğince Güvence Hesabına başvuru yapıldığını ancak talebin sonuçsuz kaldığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla her bir davacı için ayrı ayrı 50,00’şer TL maddi tazminatın davalı … Hesabından tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesi ile; dava konusu tazminat talebinin zamanaşımına uğradığını, 6704 sayılı kanun gereği dava açılmadan önce sigorta şirketlerine başvuru şartı bulunduğunu, talebin haksız olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; kazanın 25/08/2008 tarihinde gerçekleştiği, davanın 18/10/2018 tarihinde açıldığı, davaya konu eylem için kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 66/1-e maddesinde öngörülen ceza zamanaşımı süresinin 8 yıl, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 72.maddesi (818 sayılı Borçlar Kanununun 60.maddesi) ve 2918 sayılı KTK’nun 109/1.maddesine göre uzamış zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğu, davanın ise 10 yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonra açıldığı ve davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde zamanaşımı itirazında bulunulduğu anlaşıldığından, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. Davacılar vekilinin istinaf sebepleri; kaza sonrasında Bursa 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2008/412 E., 2009/274 K. Sayılı dosyası ile açılan ceza dosyasından da anlaşılacağı üzere gerçekleşen kazada 2 kişinin öldüğü, birden çok kişinin yaralandığı, bu durumda 5237 Sayılı TCK’nın 66/1-d maddesi gereğince ceza zamanaşımı süresinin 15 yıl olduğu, davanın 15 yılık zamanaşımı süresi dolmadan açılması nedeniyle Mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesinin hatalı olduğu hususuna ilişkindir. Dava, trafik kazası nedeniyle maddi tazminat talebine ilişkin bulunmaktadır. Kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 41. maddesinde haksız fiil tanımlanmış, 60. maddesinde de haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan maddi ve manevi zararın tazmini istemi ile açacağı davaların bağlı olduğu zamanaşımı süreleri özel olarak düzenlenmiştir. BK’nın 60. maddesinde üç türlü zamanaşımı süresi öngörülmüş olup bunlar, zararın ve failin öğrenildiği tarihten itibaren 1 yıllık sübjektif ve nispi nitelikteki kısa zamanaşımı süresi, herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık objektif ve mutlak nitelikte uzun zamanaşımı süresi ile olağan üstü nitelikteki ceza zamanaşımı süresidir.Buna karşılık, özel bir kanun hükmünün, özel olarak zamanaşımı süresi öngördüğü tehlike sorumluluklarında BK m. 60 uygulanmaz. 2918 sayılı KTK’nın 109/I. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar” hükmüne, yine aynı kanunun 109/II. maddesinde ise, “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir” hükmüne yer verilmiştir.Aynı fiil bazen, hem sorumluluğu gerektiren hem de ceza kanunlarına göre cezayı gerektiren bir fiil olabilir. Bu fiile göre Ceza Kanununun daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörüldüğü hallerde, tazminat davasının daha önce zamanaşımına uğraması tutarlı bir çözüm oluşturmaz. Zira cezalandırma, müeyyide olarak tazminattan daha ağırdır. Bu sebeple, kanun koyucu uyum sağlamak amacıyla ceza davası için öngörülen zamanaşımı süresince tazminat davasının da devamını temin bakımından genel olarak BK 60/II (6098 sayılı TBK m. 72/I), özel olarak da KTK 109/II. maddesinde düzenleme yapmıştır. Burada üzerinde durulması gereken, 2918 sayılı KTK’nın 109. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin, tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece fiilin Ceza Kanununa göre cezayı gerektiren bir fiil olmasının yeterli olması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece fiilin cezayı gerektiren bir eylem olmasını yeterli görmekte; bunun dışında, eylemi gerçekleştiren fail hakkında soruşturma yapılmasını, ceza davası açılmış olması veya mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı koşulu aranmamaktadır. Dahası, söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlular (örneğin işleten veya sigorta şirketi ) arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür (HGK’nın 10.10.2001 gün 2001/19-652-705, HGK’nın 16.04.2008 gün, 2008/4-326-325, HGK’nın 05.06.2015 gün 2014/17-2198,2015/1495 ve HGK’nın 16.09.2015 gün, 2014/17-116, 2015/1771 sayılı kararları ile uzamış ceza zamanaşımı benimsenmiştir).Somut olayda; kaza 25/08/2008 tarihinde gerçekleşmiş, kaza sonucu davacılar yaralanmış, Bursa 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2008/412 E., 2009/274 K. Sayılı dosyasından da anlaşılacağı üzere 2 kişi vefat etmiş, birden çok kişi de yaralanmıştır. Yukarıda açıklandığı üzere, KTK’nın 109/II. maddesinde öngörülen ceza zamanaşımı süresinin uygulanması için cezayı gerektiren fiilin varlığı yeterlidir. İki kişinin ölümü, birden çok kişinin yaralanması ile sonuçlanan sözkonusu trafik kazası da bu anlamda cezayı gerektiren bir fiil niteliğindedir. Yasa koyucunun amacı Karayolları Trafik Kanunu uyarınca tehlike sorumluluğunu doğuran olaylarda sorumlulara karşı daha uzun zamanaşımı süresi içerisinde yönelmeyi sağlamaktır. KTK’nın 109. maddisinin 2. fıkrasındaki “cezayı gerektiren fiil” ifadesinin seçilmesi zamanaşımı yönünden yukarıda da açıklandığı gibi soruşturma veya kovuşturma yapılması koşullarının aranmadığı sonucunu doğurmaktadır. Buna göre iki kişinin ölümü birden fazla kişinin yaralanması eylemi için 5237 Sayılı TCK’nın 85/2 maddesinde öngörülen ceza miktarına göre aynı Kanunun 66/1-d maddesi gereğince öngörülen ceza zamanaşımı süresinin 15 yıl olduğu dikkate alındığında dava tarihi olan 18/10/2018 tarihinde zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmaktadır. Bu hale göre zamanaşımı süresinin dolmadığı dikkate alınmak suretiyle işin esasına girilip, tarafların delilleri toplanıp, sonucuna göre bir karar vermek gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru değildir. Bu nedenle davacılar vekilinin istinaf talebinin kabulüne, HMK 353/1-a/6 maddesi gereğince verilen kararın kaldırılmasına, dosyanın Mahkemesine geri gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;
1-Davacılar vekilinin istinaf talebinin KABULÜ ile; İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/02/2019 tarih ve 2018/953 E., 2019/96 K. sayılı kararının yukarıda açıklanan nedenlerle HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,
2- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde işlem ve değerlendirme yapılmak üzere Mahkemesine geri GÖNDERİLMESİNE,
3- İstinaf yasa yoluna başvuran davacılar tarafından peşin olarak yatırılan 44,40-TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendilerine İADESİNE,
4- Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5- Davacılar tarafından istinaf aşamasında yapılan diğer giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararla birlikte değerlendirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.12/07/2019