Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/2386 E. 2022/415 K. 24.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2386
KARAR NO: 2022/415
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI: 2016/281 Esas, 2019/316Karar
KARAR TARİHİ: 03/04/2019
DAVA TARİHİ: 15/03/2016
DAVA TÜRÜ: Kasko rücu ( İtirazın iptali şeklinde açılan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/03/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkili şirket nezdinde kasko sigorta poliçesi kapsamında sigortalı olan … plakalı araç ile davalı şirketin işleteni olduğu ve diğer davalı …’ın sürücüsü bulunduğu … plakalı araç arasında 01/01/2015 tarihinde trafik kazası meydana geldiğini, kaza tespit tutanağında ve ekspertiz raporuna göre sürücü …’ın %100 oranında kusurlu bulunduğu, kaza sonucu meydana gelen hasarın müvekkili şirket tarafından sigortalısına 12/03/2013 tarihinde 20.300,00-TL olarak ödediğini, söz konusu ödeme neticesinde zarar sorumlusu aracın işleteni ve sürücüsüne karşı icra takibi başlatıldığını, davalılar tarafından borca itiraz edilmesi üzerine takibin durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ve takibin devamına, davalıların haksız olarak yaptığı itiraz nedeniyle %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar cevap dilekçesinde özetle; davanın zaman aşımına uğradığını, davaya konu kazanın davacının sigorta ettirdiği aracın kusurlu davranışından dolayı vuku bulduğunu, ödendiği söylenen bedelin fahiş olduğunu, piyasa şartlarından uzak olduğunu, hasar bedelini kabul etmediklerini belirterek davanın reddini ve davacının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini istemiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; ”..Alınan heyet raporunda sürücü …’ın olayın meydana gelmesinde %40 oranında tali kusurlu olduğu, mevcut veriler kapsamında olayda başkaca kusurlu kişi, kurum ve kuruluş bulunmadığı, nörolog değerlendirmesine muhtaç olmasına rağmen müteveffa sürücünün de kusurlu olduğu dikkate alındığında teknik açıdan olayın münhasıran alkol nedeniyle meydana geldiğinden bahsetmenin mümkün olmadığı belirtilmiştir. Raporda, pert total (tam zıya) uygulaması nedeniyle hasarlı hali-sovtaj bedeli davacı sigorta şirketine bırakılmak üzere uğradığı zararın 20.300.00- TL olduğu tespit edilmiş olup davacı sigorta şirketinin dava konusu durdurulan ilamsız icra takibini kaza tutanağında izafe edilen %100 kusur oranına göre 20.300,00- TL asıl alacak üzerinden takip başlattığı, kusur durumlarına göre … plakalı taşıtın davalı sürücünün, maliki-işletenı şirketin sorumlu olduğu miktarın (20.300,00 TLx0,40=) 8.120.00-TL olduğu, ödeme tarihi olan 12/03/2015 tarihi ile takip tarihi arasında işlemiş faiz miktarının 420,46- TL olduğu mahkememizce tespit edildiğinden davanın kısmen kabulü ile takibin 8.540,46- TL üzerinden devamına, asıl alacak 8.120,00-TL’ye takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, % 20 icra inkar tazminatı olan 1.708,92- TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine karar vermek gerektiği’, gerekçesiyle, Davanın KISMEN KABULÜ ile takibin 8.540,46-TL (8.120,00-T+420,46-TL) üzerinden devamına, asıl alacak 8.120,00- TL’ye takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, % 20 icra inkar tazminatı olan 1.708,92- TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine, karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili ve davalılar vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. İstinaf nedenleri: davacı vekili, kaza tespit tutanağında ve ceza dosyasında alınan ATK raporunda davalı sürücünün kazanın meydana gelmesinde asli kusurlu olduğunun açıkça belirtildiğini, davalı sürücünün yüksek derecede alkollü olarak sigortalı araca arkadan çarptığını, ATK raporundan ayrılmayı gerektiren bir durum olmadığı halde yerel mahkemece alınan elverişsiz rapora göre ve kusur hususunda çelişkiler giderilmeden karar verildiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir. Davalılar vekili, son derece hatalı bilirkişi raporuna göre karar verilmesinin doğru olmadığını ceza dosyası bekletici mesele yapılmadan karar verildiğini, kazanın tamamiyle davacıya sigortalı araç sürücüsü müteveffa …’ın kusuru ile meydana geldiğini, çelişkiler giderilmeden karar verildiğini, %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesinin hatalı olduğunu, davacının kötü niyetli olup kötü niyet tazminatı taleplerinin yerel mahkemece dikkate alınmadığını belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir. 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, İstinaf edenin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; Dava; kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkin itirazın iptali davasıdır. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 53. maddesi (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 74. md.) gereğince; hukuk hakimi, kusurun bulunup bulunmadığı ve oranına ilişkin ceza mahkemesi kararı ile ve dahi kusura ilişkin saptamaya dayanan beraat kararı ile de bağlı değil ise de ceza mahkemesince belirlenmiş ve kesinleşmiş olan maddi olgu ile bağlıdır. 1-Dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle; her ne kadar kaza tespit tutanağı ve ceza dosyası kapsamında alınan 01.06.2015 tarihli ATK raporunda, sürücü …’ın arkadan çarpma nedeniyle asli ve tam kusurlu olduğu, müteveffa sürücü …’ın ise kusursuz olduğu belirtilmiş ise de; 18.09.2018 tarihinde istinaf ilamı (İst BAM 19. CD, 2018/1836 Esas, 2018/2568 Karar) ile kesinleşen ceza dosyasında somut olayın, sırf sanığın, müteveffanın kullandığı araca arkadan çarpması nedeniyle meydana geldiği yönündeki kabulün ve bu yöndeki ATK raporunun doğru görülmediği, somut olaya konu trafik kazasının, hükme esas alınan İTÜ 3’lü heyet tarafından düzenlenen 20.06.2017 tarihli raporda belirtildiği şekilde müteveffa …’ın yan yoldan D-100 karayoluna girdikten sonra sol şeride geçerek sanık …’ın sevk ve idaresindeki aracın önüne aniden çıkması sonucu meydana geldiğinin kabul edilmiş olmasına, bu şekilde ceza dosyasında kesinleşen maddi vakıya göre kazanın meydana gelmesinde davalı sürücü …’ın hızını düşürüp fren tedbirini almakata geç kalması nedeniyle tali, müteveffa sürücü …’ın hatalı doğrultu değiştirmesi nedeniyle asli kusurlu olduğunun anlaşılmasına, yerel mahkemece alınan ve İTÜ 3’lü heyet tarafından düzenlenen 04.09.2018 tarihli raporda ise müteveffa sürücü …’ın %60 asli, sürücü …’ın %40 kusurlu olduğu belirtilmiş olup, iş bu raporun kesinleşen ceza dosyasında hükme esas alınan 20.06.2017 tarihli rapor ve kesinleşen maddi vaka ile uyumlu olmasına ve davacının yaptığı takipte kötü niyetli olmamasına göre; davacı vekilinin istinaf itirazlarının tümden, davalılar vekilinin sair istinaf itirazlarının ise açıklanan nedenlerle esastan reddi gerekmiştir. 2-Davacı tarafın davalılardan rücuen tazminat talep ettiği, davacının rücu şartlarının bulunup bulunmadığı ve kapsamı ile zararın miktarının belirlenmesi, yargılama kapsamında bilirkişi raporu alınmasıyla mümkün olduğundan, talep edilen tazminat miktarının likit (muayyen, belirli) olmadığı gözetilmek suretiyle, yasal şartları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu gibi davalılar aleyhine icra inkar tazminatına karar verilmesi doğru değil ise de bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, davacının icra inkar tazminatı talebinin şartları oluşmadığından reddine karar verilmesi gerektiği, bu nedenle davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile hükmün 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle kabulü ile HMK 353/1.b.2 maddesi gereğince kararın kaldırılıp, yanılgılı husus düzeltilmek suretiyle yeniden hüküm tesisi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır. (Bknz. Yargıtay 17.HD’nin 2016/17363Esas,2019/9535 Karar sayılı ilamı)
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan gerekçelerle; I-)1-İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/04/2019 tarih ve 2016/281 Esas, 2019/316 Karar sayılı kararına karşı, davacı vekilinin istinaf itirazlarının yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK.nun 353/(1)-b-1 bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE, (a)-Alınması gerekli 80,70-TL harçtan, başlangıçta alınan 44,40 -TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30-TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, (b)-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, II-)1-İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/04/2019 tarih ve 2016/281 Esas, 2019/316 Karar sayılı kararına karşı, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle reddine, yukarıda (2) bentlerde açıklanan nedenlerle KABULÜNE; (a)-Davalılar tarafından yatırılan istinaf peşin karar ve ilam harcının istek halinde kendilerine iadesine, (b)-İstinaf aşamasında davalılar tarafından yapılan diğer giderlerin ise takdiren üzerinde bırakılmasına, (c)-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, III-)1-İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/04/2019 tarih ve 2016/281 Esas, 2019/316 Kararsayılı kararının KALDIRILMASINA,HMK’nın 353/(1)-b-2 maddesi uyarınca, KALDIRILIP DÜZELTİLEN HÜKMÜN YERİNE GEÇMEK ÜZERE; (a)-Davanın KISMEN KABULÜ ile takibin 8.540,46-TL üzerinden devamına, asıl alacak 8.120,00-TL’ye takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, (b)-Yasal şartları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE, (c)-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 583,40-TL nispi karar ve ilam harcından, başlangıçta yatırılan 259,78-TL peşin harcı mahsubu ile bakiye 323,62-TL nispi karar ve ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına, (d)-Davacı tarafından yatırılan 259,78-TL harç ile, yine davacı tarafından yapılan posta, tebligat ve bilirkişi ücreti olan 1.366,50 TL yargılama giderinden davanın kabul edilen kısmı üzerinden hesaplanan 542,59 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, (e)-Davalılar tarafından yapılan herhangi bir yargılama masrafı bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, (f)-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, davanın kabul edilen kısmı üzerinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.725,00-TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili alınarak davacıya verilmesine, (g)-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, davanın reddedilen kısmı üzerinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.725,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, (h)-Taraflarca yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın, karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda ve HMK.m. 362/1-a hükmü uyarınca KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi.24/03/2022