Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/2292 E. 2022/727 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2292
KARAR NO: 2022/727
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/03/2019
NUMARASI: 2017/294 Esas – 2019/326 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 26/05/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; her ikisi de davalı … şirketi nezdinde ZMM sigortalı bulunan … ve … plaka sayılı araçların çarpışması neticesinde meydana gelen 24/01/2017 günlü trafik kazasında, … plaka saylı araçta yolcu olarak bulunan vekil edeninin vücudunda kemik kırıkları oluşacak şekilde yaralandığını, sigorta şirketine yapılan başvurudan ise herhangi bir sonuç alınmadığını ileri sürerek fazlaya ilişen haklar saklı kalmak kaydıyla (belirsiz alacak) 500,00-TL’si tedavi ve bakıcı gideri, 500,00-TL geçici iş göremezlik zararı ve 1.000,00-TL ‘si de kalıcı iş göremezlik zararına ilişkin olmak üzere toplam 2.000,00-TL maddi tazminatın temerrüt tarihinden işletilecek ticari faiziyle birlikte davalı … şirketinden tahsiline karar verilmesini istemiş; 10/12/2018 günlü bedel artırım dilekçesi ile de davacının talep edebileceği alacak miktarının bilirkişi raporu ile belirlendiğini beyanla maddi tazminata ilişkin istek miktarını rapor doğrultusunda 64.220,91-TL’ye çıkarttıklarını açıklamıştır. Davalı … şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan … plaka sayılı aracın … nolu poliçe, … plaka sayılı aracın da … nolu poliçe kapsamında vekil edeni sigorta şirketi nezdinde trafik sigortalı olduklarını, ancak müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olması nedeniyle kazanın meydana gelmesinde taraf kusurlarının ne olduğunun usulüne uygun olarak tespiti gerektiğini, ancak görülmekte olan dava açılmadan önce vekil edeni sigorta şirketine usulüne uygun şekilde yapılmış bir başvuru bulunmadığından davanın öncelikle dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesini talep ettiklerini, ayrıca vekil edeni sigorta şirketine tedavi gideri ve bakıcı gideri ile geçici iş göremezlik zararına ilişkin talepler bakımından sorumluluğu yoluna gidilemeyeceğini, bu yöndeki talepler bakımından sorumluluğun yasal düzenleme ile SGK’ya intikal ettiğini, bunun dışında davacıda oluştuğu ileri sürülen sakatlığın ve tazminat miktarının 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMM Sigortası Genel Şartlarındaki düzenlemeler doğrultusunda tespit edilmesini istediklerini ve temerrüt hali oluşmadığından, ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz talebinde bulunulabileceğini beyanla davaya karşı koymuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; davacının yaralanması ile sonuçlanan trafik kazasının oluşumunda kazaya karıştığı belirlenen … plaka sayılı araç sürücüsü dava dışı …’nın %37,5 oranında, … plaka sayılı araç sürücüsü dava dışı …’nın da %62,5 oranında kusurlu olduğu, davacının kaza tarihinde yürürlükte bulunan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümleri uyarınca düzenlenen maluliyete ilişkin raporundan da anlaşılacağı üzere %9 oranında maluliyete uğradığı ve iyileşme süresinin de 4 ay olduğu benimsenmek suretiyle 21/12/2018 günlü aktüer bilirkişi raporu doğrultusunda; -Davanın KABULÜNE, -16.800,70 TL geçici işgöremezlik tazminatının ve -47.422,21 TL sürekli işgöremezlik tazminatının temerrüt tarihi olan 01/03/2017 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili ve davalı … şirketi vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davalı vekilinin istinaf nedenleri; görülmekte olan dava açılmadan önce vekil edeni sigorta şirketine usulüne uygun bir başvuru yapılmadığından, davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği halde esas incelemesi yapılarak kabulüne karar verilmiş olmasının isabetsiz bulunduğu, ayrıca kusura, maluliyete ve gelire ilişkin belirleme ve kabullerin hatalı olduğu, ayrıca geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin talepler bakımından sorumluluğun yasal değişiklikten sonra SGK’na geçtiğinin göz ardı edildiği, bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması gerektiğine yöneliktir. Davacı vekilinin istinaf nedenleri ise; kazaya neden olan … plaka sayılı aracın kamyon ve … plaka sayılı aracın da kamyonet olması nedeniyle avans faizine hükmedilmesi gerekirken, yasal faize hükmedilmiş olmasının isabetsiz bulunduğuna ilişkindir. İstinaf edenlerin sıfatına, istinafların kapsam ve nedenleriyle kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; Dava; trafik kazası sonucunda meydana gelen bedensel zarara dayanılarak açılmış maddi tazminat isteğine ilişkindir. Haksız bir fiil sonucu bedensel zarara uğranıldığı iddiasıyla talepte bulunulması halinde, yaralanan veya malul olanın kaza tarihi itibariyle mesleğinin ve gelirinin belirlenmesi, tazminat miktarının tespitinde önemli bir yere sahip olması nedeniyle bu durumun doğru bir biçimde belirlenmesi gerekmektedir. Bu kapsamda kişinin herhangi bir işi yoksa zarar görenin geliri asgari ücret kabul edilerek raporun hazırlandığı tarihteki net asgari ücret üzerinden hesaplama yapılacaktır. Eğer zarar görenin herhangi bir iş yerinde çalıştığı ya da bir meslek icra ettiği ve asgari ücret üzerinde gelir elde ettiği ileri sürülüyorsa bunun kanıtlanması gerektiğinden, mahkemece öncelikle SGK dan zarar görenin varsa ücret ve gelir durumunu gösterir belgeler getirtilmeli, kişi belirli bir iş yerine bağlı olmaksızın duvar ustası, demirci ustası, sıvacı gibi belirli bir meslek icra eden kişilerden ise ekonomik ve sosyal durumu ile ilgili zabıta araştırması yanında davacının mesleğini fiilen icra ettiği yerdeki meslek odası, dernek vs gibi kuruluşlardan emsal ücretin ne olabileceği sorulup tespit edilmeli ve ayrıca dayanılmış olması halinde bu hususta tanık beyanı alınmalıdır. Somut olayda, davacının kaza tarihinde demir ustası olarak çalıştığını ileri sürerek ustalık belgesi ibraz ettiği, sosyo ekonomik durumunun tespiti için yapılan araştırma tutanağında da davacı …’nın kaza tarihinden önce inşaat işlerinde yevmiye usulü çalıştığını, günlük kazancının 120,00-TL civarında olduğunu bildirildiği, … İş Sendikası cevabi yazısında da; inşaat sektöründe faaliyet gösteren bir şirkette demir işçisi olarak çalışan bir işçinin 2007 yılı itibariyle alabileceği aylık net ücretin sendikalı ise 4.450,00-TL, sendikasız ise 4.050,00-TL olabileceğinin açıklandığı ve mahkemece davacının aylık 4.050,00-TL gelir elde ettiği varsayımından hareketle asgari ücretin 2,620 katı seviyedeki gelire göre hesaplama yapan bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm kurulduğu görülmüştür. Hal böyle olunca mahkemece, davacının dava dilekçesinde demir ustası olduğunu ileri sürdüğü halde, ibraz ettiği ustalık belgesinde betonarme kalıpçısı olduğunun bildirildiği gözetilerek öncelikle davacının demir ustası mı yoksa beton ustası mı olduğu hususunun açıklığa kavuşturulması, iddia edildiği gibi demir ustası ise buna ilişkin belge ibrazının sağlanılması, davacının belli bir işyerine bağlı olarak mı yoksa serbest mi çalıştığı hususunun gerekirse kendisinden sorularak belirlenmesi, belli bir işyerine bağlı olarak çalışmakta ise çalıştığı işyerinden çalışmasına ve aldığı ücrete ilişkin kayıt ve belgelerin getirtilmesi, ayrıca SGK’dan da davacının ücret ve tüm gelirlerini gösterir belgelerin istenilmesi, yapılacak araştırma neticesinde davacının serbest çalıştığı sonucuna varılması halinde tespit edilecek mesleğe göre (demirci, kalıpçı vs.) bir inşaat ustasının yılın her günü iş bulabilmesinin hayatın doğal akışına uygun olmadığı da değerlendirilerek, kişinin fiilen çalıştığı yörede yılın kaç günü çalışabileceği (inşaat yasağı dönemi, hava koşulları vs.) araştırılarak gerçek gelirinin belirlenmesi, dayanılmış olması halinde tanıklarının dinlenilmesi ve oluşacak duruma göre bir karar verilmesi ayrıca, kazaya karıştığı ileri sürülen ve davalı … şirketi nezdinde ZMM sigortalı bulunduğu belirtelen … plaka sayılı araca ait poliçenin de dosyaya kazandırılması gerekirken, tüm bunlar yapılmadan ve davacının belli bir işyerine bağlı olarak çalıştığı da tespit edilmeden, davacının durumuna uygun olmayan … İş Sendikasına ait cevabi yazıda bildirilen emsal ücretin davacı geliri olarak kabul edilmesiyle düzenlenen aktüer bilirikişi raporu doğrultusunda eksik inceleme ve araştırma neticesinde karar verilmiş olması isabetsiz olup HMK.m.353/1-a/6 hükmü kapsamındaki hali oluşturacağından davalı vekilinin açıklanan bu hususa ilişkin istinaf itirazının kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına ve kaldırma gerekçesi gözetildiğinde davalının diğer, davacının ise tüm diğer istinaf itirazlarının bu aşamada değerlendirilmesinin gerekmediği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-Davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf başvurularının yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜ ile, İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/03/2019 tarih ve 2017/294 2019/326 K. sayılı kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın belirtilen şekilde işlem, araştırma ve yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı ve davalı tarafından peşin olarak yatırıldığı anlaşılan nispi ve maktu istinaf karar ve ilam harçlarının talepleri halinde kendilerine İADESİNE, 4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 5-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı ve davalı tarafından yapılan diğer istinaf yargılama giderlerinin ise ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sonucunda verilecek hükümde dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda ve HMK.m. 353/1-a hükmü uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 26/05/2022