Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/2286 E. 2022/4 K. 17.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2286
KARAR NO : 2022/4
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/04/2019
NUMARASI : 2017/892 -E 2019/275 -K
DAVANIN KONUSU : Trafik Kazasından kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/01/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 19.11.2015 tarihinde dava dışı…’nin sevk ve idaresindeki … plakalı aracın sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmiş olması sonucu yolcu olarak araçta bulunan müvekkilinin yaralandığını, sürücünün 2918 sayılı KTK’nın 52/1-b maddesince asli ve tam kusurlu olduğunu, kazaya sebep olan aracın davalı … Sigorta şirketinde trafik sigortası ile sigortalanmış olduğunu, 02.01.2016 tarihinde sigorta şirketine başvurarak maddi tazminat ve temerrüt tarihinden işletilmek üzere faiz istediklerini, fakat sigorta şirketinin taleplerine yanıt vermediğini beyanla, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere belirlenecek tazminatın temerrüt faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini, talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın müvekkil şirkete kanunda öngörüldüğü şekilde yazılı başvuru yapmadığını, davacının başvurusunda bazı eksik belgelerin tespit edildiğini ve bu belgelerin istenilmesine rağmen davacının bu belgeleri sunmadığını, kazaya karıştığı belirtilen aracın müvekkil şirkette 007512-310-403281166 numaralı ZMMS Poliçesi ile sigortalı olduğunu, kusur konusunda ATK raporu alınması gerektiğini, ATK tarafından düzenlenecek bir maluliyet raporu alınması gerektiğini, davacının maluliyetinde kusuru olup olmadığının araştırılması gerektiğini, kazaya karışan aracın kullanım amacının “Yolcu Nakil-Hususi” olduğunu ve bu nedenle yasal faizle hükmedilmesi gerektiğini, faiz başlangıç tarihinin davacının uygun bir başvuru yapamamış olması nedeniyle başvuru tarihinden değil, dava tarihinden itibaren kabul edilmesi gerektiğini beyanla, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini talep ve beyan etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; taraflarca gösterilen delillerin toplandığı, maluliyet oranının tespiti için ATK 2. İhtisas kurulundan alınan raporda davacının %3,3 oranında meslekte kazanma gücünü kaybetmiş sayılacağını ve iş göremezlik süresinin 9 aya kadar uzayabileceği görüşünün bildirildiğini, tarafların kusur durumları ve maddi tazminatın varlığı ve miktarı yönünden bilirkişi incelemesi yaptırıldığı ve bilirkişi heyetinden alınan 26.02.2019 tarihli rapor ile araç sürücüsü dava dışı…’nin tam ve asli kusurlu olduğu, davacı yolcu …’e yüklenebilecek bir müterafik kusur oranının olmadığı, davacının nihai ve gerçek sürekli iş göremezlik maddi zararının 38.069,21 TL olduğu, temerrüt başlangıcının 13.10.2017 dava tarihi ve işleyecek faizin yasal faiz olduğu görüşünün bildirildiği, kazanın meydana gelmesinde davalı sigorta şirketine ZMMS ile sigortalı araç sürücüsünün tam ve asli kusurlu olduğu, davalı sigorta şirketinin bu kusur oranı nispetinde sorumluluğunun bulunduğu, davacının bilirkişi raporuyla belirlendiği üzere 38.069,21 TL tazminat talep edebileceği fakat olay günü aracın durdurularak hatıra binaen davacının taşımış olduğu gözetildiğinde hatır taşıması şartları oluştuğundan belirlenen tazminat miktarından %20 oranında takdiri indirim yapılarak 34.262,29 TL tazminata hükmetmek gerektiği kanaatine varıldığı, ayrıca dava tarihi itibariyle yasal faiz uygulanması gerektiği gerekçesiyle dava kısmen %20 oranında hatır taşıması indirimi yapılarak 34.262,29 TL maddi tazminatın dava tarihi olan 13.10.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Karara karşı davacı … vekili ve davalı …Sigorta A.Ş. Vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.Davacı …vekilinin istinaf nedenleri; hatır taşıması indirimi yapılmasına ilişkin koşulların oluşmadığı, mahkemece verilen kararda hatır taşımasına ilişkin herhangi bir araştırma yapılmadan ve gerekçesiz verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğu, hatır taşıması olduğu kabul edilse dahi hakimin takdir yetkisini kullanarak yaptığı indirimin vekalet ücretinin hesaplanmasında dikkate alınmaması gerektiği, takdiri indirimler nedeniyle davanın kısmen kabul edilmesi halinde kabul edilmeyen miktar yönünden davalı yararına vekalet ücreti takdir edilemeyeceği, hususlarına ilişkindir,
Davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf nedenleri; mahkemece 38.069,21 TL üzerinden yapılan indirimin %20’ye tekabül etmediği, 38.069,21 TL’nin %20’sinin 7.613,84 TL olduğu ve bu miktarın indirilmesiyle birlikte 30.455,37 TL tazminata hükmedilmiş olması gerektiği, ilk derece mahkemesinin kararının hatalı olduğu, hususlarına ilişkindir.
İstinaf edenin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenleriyle kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda:
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.Hatır taşıması ya da hatır için taşıma, kanunlarımızda düzenlenmiş bir olgu değildir. Fakat herhangi bir çıkar karşılığı olmayan hatır taşıması nedeniyle 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 51’inci maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hâkim tazminattan mutlaka indirim yapmak zorunda değilse de indirim yaptığı takdirde indirim oranını objektif ölçüler içinde takdir etmek zorundadır. Bu bakımdan hatır taşıma ilişkisinin değerlendirilmesinde taşıma ya da kullanmanın kimin çıkar ve yararına olduğunun saptanması önemlidir. İşbu dosyada davacı …’in olay tarihinde dava dışı sürücünün aracına bindiği, tarafların birbirlerini tanımadığı fakat ortak arkadaşları nedeniyle davacının araca bindiği, davacının dava dışı sürücüye taşıma karşılığında herhangi bir ücret ödemediği, ücret ödenmesinin kararlaştırılmadığı, dava dışı sürücünün herhangi bir karşılık beklemeden davacı ve arkadaşlarını taşımayı üstlendiği tarafların ceza soruşturma ve kovuşturması kapsamında verdikleri ifadelerden anlaşılmaktadır. Tüm bu hususlardan, söz konusu taşıma ilişkisinin hatır taşıması olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Dolayısıyla ilk derece mahkemesinin, tazminattan müstekar Yargıtay uygulamaları ile belirlenen %20 oranında hatır taşıması indirim yapılması gerektiği yönünde ki kabulünde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Hal böyle olunca da bu hususa temas eden davacı tarafın istinaf istemi yerinde değildir.Ancak, ilk derece mahkemesince belirlenen maddi tazminattan hatır taşıması indirimi yapılarak davanın kısmen kabulüne karar verildiği, yani redde konu miktarın takdiri indirimden kaynaklandığı sabittir. Bu suretle; yerleşmiş yargısal içtihatlar doğrultusunda takdiri indirime isabet eden ve redde konu olan miktar bakımından, davalı taraf yararına vekalet ücreti takdiri gerekmediği ve yargılama giderlerinin paylaştırılmayacağı gözetilmeksizin yazılı biçim ve şekilde karar verilmiş olması doğru olmamıştır. Davacı tarafın bu hususta ki istinaf istemi yerindedir.Davalı vekilinin istinaf nedenlerine gelince; ilk derece mahkemesi, yapılan yargılama sonucunda bilirkişi raporuyla tespit edilen maddi tazminat miktarı olan 38.069,21 TL’den taraflar arasında hatır taşıması ilişkisinin bulunduğu gözetilerek takdiren %20 indirim uygulayarak 34.262,29 TL’ye hükmetmiş ise de, 38.069,21 TL’nin %20’sinin 7613,842 TL olduğu dikkate alındığında, yapılan indirimle birlikte son miktar 30.455,368 olduğu halde mahkemece 34.262,29 TL’ye hükmedilmesi yerinde olmamıştır. Mahkemece her ne kadar %20 indirime karar verilmiş ise de, uygulanan indirimin %10 olduğu anlaşılmaktadır. Bu hususta davalı vekilinin itirazının kabulü gerekmektedir.Yukarıda açıkça gerekçelendirildiği üzere, ilk derece mahkemesince yapılan yargılamada eksiklik bulunmamakla birlikte, verilen kararda indirim oranı yanlış uygulanarak gerektiğinden daha fazla bir tazminat miktarına hükmedilmiş olması ve takdiri indirim nedeniyle reddedilen miktar üzerinden davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekirken hükmedilmiş olması nedeniyle, bu yanılgıların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, davacı ve davalı vekillerinin bu yöne ilişen istinaf istemlerinin kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın HMK’nın 353/1-b/2 hükmü uyarınca kaldırılmasına, istinaf konusu yapılmayan hususlar ile reddedilen istinaf itirazları gözetilerek sadece yanılgılı olan hususların düzeltilmesi suretiyle yeniden esas hakkında hüküm tesis edilmesine ilişkin aşağıda ki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçe uyarınca,
1-İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/892 esas, 2019/275 karar sayılı ve 30/04/2019 tarihli kararına yönelik olarak davacı vekilinin istinaf isteminin kısmen kabulüne, davalı vekilinin istinaf isteminin kabulüne,
2-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı ve davacı tarafça yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde iadesine,
3-İstinaf aşamasında ki giderlerin takdiren yapan üzerinde bırakılmasına,
4-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstanbulİstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/892 esas, 2019/275 karar sayılı ve 30/04/2019 tarihli kararının HMK’nın 353/1-b/2.maddesi hükmü uyarınca kaldırılmasına,
a/Davanın kısmen kabulüne, %20 oranında hatır taşıması indirimi yapılarak davacı yararına 30.455,37 TL maddi tazminatın dava tarihi olan 13.10.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte sigorta şirketinden poliçe teminat limitleri dahilinde tahsiline,
b/Alınması gereken 2.080,40 TL harçtan peşin ve ıslah ile alınan (129,70 Islah + 31,40 P.H. toplamı) 161,10 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 1.919,30 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
c/Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 197,10 TL (31,40 TL BH, 31,40 TL PH, 129,70 IH, 4,60 TL VSH ) harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
d/Davacının yaptığı bilirkişi ücreti 2.400,00 TL, tebligat ve dosya gideri 288,30 TL, 562,00 TL Adli Tıp Ücreti toplam 3.250,30 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
e/Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden 4.111,47 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
f/Yatırılan ve sarf edilmeyen gider avanslarından arta kalanın talep halinde ilgilisine iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK.m.362/1-a hükmü gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 17/01/2022