Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2266
KARAR NO : 2019/3534
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 28/03/2019
NUMARASI : 2017/617 E., 2019/373 K.
DAVANIN KONUSU: TAZMİNAT
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/10/2019
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesi ile; 14/12/2016 tarihinde davalı şirket tarafından trafik sigortası yapılmış … plakalı araç ile davacıya ait … plakalı aracın çarpışması şeklinde meydana gelen trafik kazası sonucu davacının aracında hasar meydana geldiğini, kazanın meydana gelmesinde davacının herhangi bir kusurunun bulunmadığını, davacının aracında oluşan hasar bedelinin tazmini amacıyla davalı sigorta şirketine başvuru yapıldığını, davalının başvuruyu reddettiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00-TL hasar bedelinin davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; … plakalı aracın davalı sigorta şirketinde 20/04/2016-20717 tarihleri arasında sigortalı olduğunu, sigorta azami limitinin 31.000,00TL olduğunu, davacının başvurusunun, sigortalı aracın davacı motosiklete çarpması sonucu oluşabilecek deformasyon dozaj uyumu farklı olduğunun tespiti üzerine kazanın oluşumuna dair kanaat oluşmadığından reddedildiğini, davacı tarafın kaza yerini 3 farklı yer şeklinde göstermesi ve bu yerlerin kaza yapılan yerle farklı olmasına karşın davacı tarafa neden kaza yerini gösteremediği sorulduğunda ise unuttuğunu söylemesinin kazanın farklı kişi tarafından yapıldığından dolayı olay yerinin yanlış gösterildiğini ortaya koyduğunu, davacının dava dışı sigortalısının kusurunun bulunduğunu ispat etmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davacının alacak miktarını önceden tespit ederek gerçek alacak tutarının tam ve kesin olarak belirlenmesine rağmen, belirsiz alacak davası açmasında hukuki yararının olmadığı, 6100 sayılı HMK’nun 114/h maddesi gereğince hukuki yararın dava şartı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. Davacı vekilinin istinaf sebepleri; alacağın kusur ve hasar durumunun tespiti açısından temin edilecek bilirkişi raporu ile belirlenebilecek nitelikte olduğu, bu nedenle dava açmakta hukuki yararları bulunduğu, aracın dava açılmadan önce satılmış olmasının bu durumu değiştirmeyeceği, verilen kararın hatalı olduğu hususlarına ilişkindir. Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat talebine ilişkin bulunmaktadır. istemine ilişkindir.Davacı, meydana gelen trafik kazası sonucu uğradığı zararın, kaza tutanağı, kaza ve hasara ilişkin fotoğraflar ve yapılacak bilirkişi incelemesi yoluyla bulunulacak hasar bedelinin tespitini ve tazminini istemiştir.İsviçre ve Alman Hukukunda yer alan “belirsiz alacak davası”, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Hukukumuza kazandırılmıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 107. maddesinde;(1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkansız olduğu hallerde alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.(2) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini arttırabilir.(3) Ayrıca, kısmi eda davasının açılabildiği hallerde, tesbit davası da açılabilir ve bu durumda hukuki yararın var olduğu kabul edilir.” şeklinde düzenlenmiştir.Birinci fıkraya göre, alacaklı muhatabını, talepte bulunacağı hukuki ilişkiyi ve talep edebileceği asgari miktarı biliyor, ancak alacağın tamamını tespit edemiyorsa belirsiz alacak açabilecektir. Alacağın tamamının belirlenebildiği halde ise belirsiz alacak davası açılamayacaktır.İkinci fıkrada ise; alacağın miktar veya değerinin tam olarak belirlenebildiği anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmadan talebini arttırabilecektir.Üçüncü fıkrada ise, kısmi eda davasının açılabildiği hallerde, tespit davasının da açılabileceği ve bu durumda hukuki yararın var olduğu kabul edilmiştir.Tam veya kısmi olmasına bakılmaksızın her eda davasının temelinde bir külli tespit unsuru vardır. Başka deyimle eda hükmünde tertip olunan her durumun arkasında sorumluluk saptamasını içeren bir zorunlu ön tespit kabulü mevcuttur” denilmiştir.Belirsiz alacak davasında davacı alacağını dava açtığı sırada belirleyememektedir. Ancak dava sırasında alacağın tespiti, yani belirlenebilir hale gelmesi üzerine yeni bir dava açmasına gerek kalmaksızın, aynı davada alacağının tamamını talep edebilmektedir. Başlangıçta belirsiz olan alacak en geç ispat aşamasında; delillerin toplanması ya da bilirkişi incelemesi yaptırılması ya da hakimin takdiri ile belirlenebilir hale gelmektedir. Talep sonucu belirlendikten sonra belirsiz alacak davası eda davasına dönüşmekte ve eda davasından bir farkı kalmamaktadır.Her ne kadar davacı dava dilekçesinde talep sonucunu açık bir şekilde yazmak zorunda ise de, bu talebini dava açarken tam olarak belirleyemediği hallerde davacının bu durumda zarar görmemesi ve hak arama hürriyetinin olumsuz etkilenmemesi gerekir (Prof.Dr.Hakan Pekcanıtez, Belirsiz Alacak Davası, Ankara-2011 baskı, sayfa 33).Bu çerçevede; eğer talep sonucunun belirlenebilmesi için tazminat bilirkişi incelemesi gerekiyorsa, hakimin takdiri söz konusuysa belirsiz alacak davası da açılabilecektir.Bu durumda, araç hasar tazminatı davaları da belirsiz alacak davası olarak açılabilecektir.Somut olaya göre; dava HMK’nun yürürlükte olduğu zamanda açılmış olup dava açıldığı tarihte HMK 109/2.maddesi iptal edilmiştir. ZMMS sigorta poliçesinde sigorta değeri gösterilmişse de sigortacı gerçek zararla sorumludur. Başka bir söyleyişle sigorta bedeli ile değil sigorta değeri ile sorumludur. Davacı vekili fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 10.000,00-TL talep ederek, talebini belirsiz alacak davası olarak açmıştır. Davacı tarafın iddiasına göre, davalı sigorta şirketince sigortalanan araç sürücüsünün tam kusuru nedeniyle meydana gelen kaza sonucu aracı hasarlanmış olup, davacı aracında oluşan hasar bedelini talep etmiştir. Buna göre, davacının iddiası ile araçta oluşan gerçek hasar bedelinin belirlenebilmesi için kusur ve hasar durumuna ilişkin olarak bilirkişi incelemesi yapılması, taraf delillerine göre yargılama yapılması gerekmektedir. Davacı tarafın, dosyaya aracın tamir masraflarına ilişkin belge sunmuş olması veya aracını başka birisine satmış olması, onun alacağının net olarak belirlenmiş olduğu anlamına gelmemektedir. Bu nedenlerle davacının belirsiz alacak davası açmasında hukuki yararın bulunduğunun kabul edilmesi gerekmektedir(Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 07/04/2016 tarih ve 2015/15474 E., 2016/4472 K. sayılı kararı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 20/11/2017 tarih ve 2016/19560 E., 2017/10761 K. sayılı kararı). Mahkemece, açıklanan nedenlerle işin esasına girilerek hüküm verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın usulden reddine karar verilmesi doğru bulunmamakta olup, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüne, HMK 353/1-a/4-6 maddeleri gereğince verilen kararın kaldırılmasına, dosyanın Mahkemesine geri gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü, istinaf talebine konu İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/03/2019 tarih ve 2017/617 E., 2019/373 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,2- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde işlem yapılmak üzere Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3- Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40-TL nispi istinaf karar ve ilam harcının istek halinde kendilerine İADESİNE,4- Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5- Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin İlk Derece Mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, HMK. m.353/1-a/6 hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.03/10/2019