Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/2200 E. 2021/2002 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2200
KARAR NO: 2021/2002
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/03/2019
NUMARASI: 2018/58 Esas – 2019/240 Karar
DAVA TÜRÜ : Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/12/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; vekil edeni şirket nezdinde ZMM sigortalı bulunan … plaka sayılı araç ile dava dışı … plaka sayılı aracın karıştığı 10/01/2008 günlü trafik kazasında davalı …’ün yaralandığını, kaza tespit tutanağında kazanın oluşumunda … plaka sayılı sigorta araç sürücüsü … ile kazaya karışan dava dışı karşı araç sürücüsünün eşit kusurlu olduğunun belirlendiği, bu nedenle davalının vekil edeni şirkete yaptığı başvuru sonucunda kendisine 16/09/2018 günlü ibraname karşılığında 22/09/2018 tarihinde 9.434,00-TL ödeme yapıldığını, ancak daha sonra olayla ilgili olarak Erzurum 3. Ağır Ceza Mahkemesince görülerek sonuçlandırılan ve Yargıtay denetiminden de geçmek suretiyle kesinleşen 29/12/2010 gün ve 2009/137 E., 2010/154 karar sayılı ilamla, sigortalı araç sürücüsü …’ün kazanın oluşumunda herhangi bir kusurunun olmadığı belirlenerek beraatına karar verildiği, bu durumda davalıya yapılan ödemenin sebepsiz bir ödeme niteliğinde olduğu gözetilerek yapılan ödemenin iadesi amacıyla davalı aleyhine İstanbul … İcra müdürlüğünün … Esas sayılı dava dosyası ile takibe geçildiğini, bu takibin itiraz üzerine durduğunu belirterek haksız itirazın iptali ile birlikte davalının %20 ‘den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir, Davalı vekili cevabında özetle; zamanaşımı definde bulunarak, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; Davaya konu olayda trafik kazası 10/01/2008 tarihinde meydana gelmiştir. Davacı tarafça davalı tarafa ödeme 22/09/2008 tarihinde yapılmıştır. Davaya konu trafik kazasının ceza yargılaması sonucu kesinleşmesi 16/01/2014’tür. Davacı taraf 16/01/2014 tarihinde sigortalısının kusurlu olmadığını öğrenmiştir. KTK 109/IV maddesi gereğince davacı taraf bu tarihten iki yıl içerisinde eldeki davayı açması gerekirken 11.01.2017 tarihinde işbu davayı açmıştır. Davalı taraf süresinde zaman aşımı def’inde bulunmuştur. Davacı taraf iki yıllık zaman aşımı süresi içerisinde işbu davayı açmadığından davanın zaman aşımından reddine karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur denilmek suretiyle davanın zamanaşımından reddine karar verilmiştir.Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. İstinaf nedenleri; vekil edeni sigortacının, tazmini ile yükümlü olmadığı zararı sebepsiz yere tazmin ettiğinin ceza mahkemesi kararı ile öğrenildiğini ve yapılan ödemenin iadesi için de 13/01/2016 tarihinde takibe geçildiğini, bu durumda takip tarihi itibariyle 2 yıllık zamanaşımı süresinin geçirilmediğinin kabulü gerekirken, dava tarihi itibariyle sürenin dolduğu görüşünden hareketle davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğuna yöneliktir. İstinaf edenin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; Dava, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasından kaynaklanan sebepsiz zenginleşme iddiasına dayanılarak başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali isteğine ilişkin olup, taraflar arasındaki uyuşmazlığın sebepsiz zenginleşme hükümleri kapsamında değerlendirilerek sonuçlandırılması gerekir.6098 sayılı TBK’nun 82/1 maddesinde; “Sebepsiz zenginleşmeden doğan istem hakkı, hak sahibinin geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her halde zenginleşmenin gerçekleştiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar” denilmekte olup, aynı kanunun Zamanaşımının Kesilmesi başlıklı 154.maddesinde, hangi hallerde zamanaşımının kesileceği tek tek belirtilmiş olup 156/1 maddesinde de açıkça zamanaşımının kesilmesiyle birlikte yeni bir sürenin başlayacağı hüküm altına alınmıştır. Dava konusu trafik kazası ile ilgili olarak Erzurum 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülerek sonuçlandırılan 2009/137 E., 2010/154 K.sayılı ilamla, davacı sigorta şirketi nezdinde sigortalı bulunan araç sürücüsü …’ün beraatına karar verildiği ve bu kararın Yargıtay 12. Ceza Dairesince yapılan temyiz incelemesi sonucunda 16/01/2014 günlü kararla onandığı, davacı sigorta şirketi tarafından ceza mahkemesince verilen bu karar ilgi tutulmak suretiyle davalıya yapılan ödemenin yersiz ödeme haline geldiği ileri sürülerek, yapılan ödemenin iadesi amacıyla 13/01/2016 tarihinde İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile davalı aleyhine takibe geçildiği ve bu takibin davalının 26/01/2016 günlü itirazı üzerine durdurulduğu ve görülmekte olan itirazın iptaline ilişkin davanın da 11/01/2017 tarihinde, itirazın iptali davası açılması için yasanın öngördüğü 1 yıllık süre içerisinde açıldığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, davacının yaptığı ödemenin yersiz ödeme olduğunu öğrendiği tarihin, en erken 16/01/2014 olduğu, bu tarihten itibaren yasanın aradığı 2 yıllık zamanaşımı süresi henüz dolmadan, 13/01/2016 tarihinde icra takibine başlanıldığı, icra takibine geçilmesiyle kesilen zamanaşımı süresinden sonra yeniden başlayan süre içerisinde de eldeki davanın 11/01/2017 tarihinde açıldığı, dolayısıyla zamanaşımı süresinin geçirilmediği gözetilerek işin esasına girilmesi ve oluşacak duruma göre bir karar verilmesi gerekirken (bkn. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 23/10/2018 gün ve 2015/18341 E., 2018/9475 K.sayılı ilamı) hatalı değerledirme sonucunda yazılı biçim ve şekilde davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın HMK.m.353/1-a/6 madde hükmü gereğince kaldırılması gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜ ile, İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/03/2019 tarih ve 2018/58 E. – 2019/240 K. sayılı kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın belirtilen şekilde işlem, araştırma ve yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40-TL maktu istinaf harcının talebi halinde kendisine İADESİNE, 4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 5-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından yapılan diğer istinaf yargılama giderlerinin ise ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sonucunda verilecek hükümde dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda ve HMK.m. 353/1-a hükmü uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 16/12/2021