Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/2181 E. 2022/204 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2181
KARAR NO: 2022/204
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/02/2019
NUMARASI: 2015/581 ESAS 2019/191 KARAR
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/02/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalıların işleteni, sürücüsü ve ZMM sigortacısı bulunduğu … plaka sayılı otobüsün, 11/03/2012 günü yolcuları indirmek için durağa yanaştığında vekil edenlerinin babası …’ın araçtan inmek isterken sürücünün kontrolsüz bir biçimde kapıyı kapatarak hareket etmesi üzerine otobüsten düşerek yaralandığını, daha sonra kaldırıldığı hastanede hayatını kaybettiğini, olayla ilgili olarak İstanbul 19. Asliye ceza mahkemesinde görülen 2013/250 Esas sayılı dosyada ceza yargılamasına ilişkin dosyada ATK Trafik İhtisas dairesince temin edilen 02/10/2014 günlü raporda, kazanın oluşumunda araç sürücünün asli kusurlu olduğu, ölenin ise herhangi bir kusurunun olmadığının tespit edildiğini ileri sürerek 6100 sayılı yasanın 107.maddesi uyarınca yargılama sırasında belirlenecek destekten yoksun kalma, ölüm öncesi tedavi gideri ve defin masraflarına karşılık maddi tazminat ile birlikte 80.00,00-TL manevi tazminatın kaza tarihinden işletilecek faiziyle davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiş; 20/09/2016 günlü dilekçe ile de manevi tazminata ilişkin 80.000,00-TL’lik tazminat talebinin her bir davacı için ayrı ayrı 20.000,00-TL olmak üzere toplam 80.000,00-TL olduğunu, cenaze ve defin masrafı olarak 10.000,00-TL harcama yapıldığını, bu nedenle her bir davacı için ayrı ayrı 2.500,00-TL tazminat talebinde bulunduklarını açıklamıştır. Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; kazanın oluşumunda vekil edeni araç sürücüsü …’un herhangi bir kusuru bulunmadığını, kazanın araçtan inmeye çalışan yolcunun dengesini kaybetmesi nedeniyle düşmesi sonucunda meydana geldiğini ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini savunmuş; ayrıca aracın … Sigorta Şirketi nezdinde İMM ve kasko sigortalı olduğunu belirterek, davanın bu şirkete ihbarını talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş vekili cevabında özetle; davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; davacıların, destek tazminatı talep etme hakları olmadığı, cenaze ve defin gideri olarak toplam 3.000,00-TL zarar oluştuğu, bu durumda her bir davacının 750,00-TL tazminat talep edebileceği, ancak maddi tazminat bakımından harç yatırılmadığı için davacı tarafa davayı ıslah etmeleri ve davayı ıslah etmeleri için kesin süre verildiği, fakat kesin süre gereklerinin davacı tarafça yerine getirilmediği, kazanın oluşumunda davalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğu, bu durumda tarafların sosyal ekonomik durumları gözetildiğinde, davacıların manevi tazminata ilişkin taleplerinin kısmen kabulü gerektiği benimsenmek suretiyle; “1- İş bu davanın maddi tazminata ilişkin istemin verilen kesin sürede ıslah edilerek davalıya tebliğ ettirilmediğinden Reddine, Manevi tazminat yönünden, Davacı … için 5.000-TL nin, Davacı … için 5.000-TL nin, Davacı … için 5.000-TL nin, Davacı … için 5.000.-TL manevi tazminatın 11.03.2012 kaza tarihinden itibaren davalılar … ve … yasal faizi ile birlikte alınıp davacılara verilmesine, fazla istemin reddine, 2-Karar ve ilam harcı 1.366,20-TL nin peşin ve tamamlama harcı ile alınan 503,24-TL den düşümü ile kalan 862,96-TL bakiye ilam harcının davalılar … ve …’tan alınarak Hazineye gelir kaydına, ” karar verilmiştir.Karara karşı davalılardan … ve … vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.İstinaf nedenleri; kazanın oluşumunda vekil eden araç sürücüsü …’un hiçbir kusuru olmadığı halde manevi tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğu, ceza dosyasında kusur konusunda iki farklı rapor bulunduğu, bu nedenle verilen kararın temyiz edildiği, ceza mahkemesi kararının kesinleşmesinin beklenilmesi gerektiği halde, yargılama sırasında temin edilen kusur raporu doğrultusunda karar verilmesinin isabetsiz bulunduğu ayrıca maktulün düştüğü yerin yüksek olmaması nedeniyle ölüm olayının gerçekleşmesinde kaldırıldığı hastanenin bir ihmali veya kusuru olup olmadığının da araştırılmamış olmasının hatalı olduğu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması gerektiğine yöneliktir. İstinaf edenin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; Dava; trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkin olup, manevi tazminata ilişkin hüküm bölümüne yönelik davalılar vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır.1-Haksız bir fiil sonucu zarar oluştuğu iddiasıyla ilgili bir talepte bulunulması halinde, kazanın oluşumunda taraf kusurlarının ne olduğunun belirlenmesi esaslı unsurdur. Somut olayda; davacı taraf, kazanın meydana gelmesinde davalı tarafın asli ve tam kusurlu olduğunu ileri sürmüş, davalı taraf ise kazanın oluşumunda davacıların miras bırakanı yolcunun kusurlu olduğunu ve müteveffanın kaldırıldığı hastanenin ölümün meydana gelmesinde kusuru olup olmadığının incelenmesi gerektiğini ileri sürmüş, mahkemece görüşüne başvurulan ve emekli trafik polisi olduğu anlaşılan …’in katılımı ile düzenlenen 24/04/2017 günlü heyet raporunda; kazanın oluşumunda, davalı araç sürücüsü …’un % 100 kusurlu olduğu, müteveffa yolcu …’a yükletilebilecek bir kusur kusuru bulunmadığı sonucuna varılmıştır. 24/04/2017 günlü rapordaki belirleme ve değerlendirmelerin, dosya ve oluşa uygun denetlenebilir gerekçeler içermesi, bu rapordaki belirleme ve değerlendirmelerin kaza tespit tutanağı ve olayla ilgili olarak İstanbul 19.Asliye Ceza Mahkemesinde görülerek davalı araç sürücüsünün mahkumiyeti ile sonuçlandırılan ve UYAP sorgusundan anlaşıldığı üzere Yargıtay 12.Ceza Dairesinin 2018/296E,-2019/8908 K sayılı onama kararıyla temyiz incelemesinden geçmek suretiyle 17/09/2019 tarihinde kesinleşen 2013/250E,- 2015/261 Karar sayılı ceza dosyasındaki belirleme ve değerlendirmelerle de örtüşmesi karşısında hükme esas alınmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davalılar vekilinin kazanın oluşumundaki taraf kusurlarına ilişkin istinaf itirazları isabetsiz olduğu gibi, yaralı olarak hastaneye kaldırılan …’ın ölümü ile meydana gelen trafik kazası arasında illiyet bağı bulunduğunun ceza yargılaması neticesinde açıkça tespit edilmesi nedeniyle, ileri sürüldüğü gibi ölüm olayının gerçekleşmesinde davalı taraf dışında ayrıca hastaneye yükletilebilecek bir ihmal veya kusur varsa bile, bu durumun görülmekte olan davada davacıları ilgilendiren niteliğe sahip olmaması, ancak rücuda dikkate alınabilecek bir husus bulunması karşısında mahkemece davalıların bu yöndeki talepleri üzerinde durulmamış olmasında da yanılgı mevcut bulunmadığından, bu yönü amaçlayan istinaf itirazı da yerinde değildir. 2-Davalılar vekilinin, manevi tazminatın miktarına yönelik istinaf itirazlarına gelince; Kaza tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanununun 47.maddesine göre (benzer düzenleme 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56/1. Maddesinde de mevcuttur) hakimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak manevi tazminat adı ile hak sahibi yararına takdir edeceği para tutarı, adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden; hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Dava konusu olayda zararlandırıcı eylemin tarihi, olayın meydana geliş şekli, kusur durumu, ölümün karşılaşılabilecek en ağır sonuç oluşu, davacılar ile ölenin yakınlığı, paranın alım gücü, tarafların dosyaya yansıyan sosyal ve ekonomik durumları dikkate alındığında, ölümle sonuçlanan taksirli eylem nedeniyle hükmü altına alınan manevi tazminat miktarlarının yukarıda açıklanan ilkelere ve 4721 sayılı TMK’nun 4.maddesinde düzenlenen takdir hakkının kullanılmasına ilişkin kural gözetildiğinde istinaf edenlerin sıfatına göre fazla bulunmaması karşısında, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;1-Yukarıdaki başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına yönelik olarak davalılar … ve … vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK.m.353/1-b/1 hükmü gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf yasa yoluna başvuran davalılardan karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu hükümleri uyarınca alınması gereken 1.366,20-TL nispi istinaf karar ve ilam harcından, istinafa başvuru sırasında peşin olarak yatırıldığı anlaşılan 341,55-TL’nin düşümü ile kalan 1.024,65-TL harcın davalı … ve davalı …’tan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 4-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan giderlerin üzerinde BIRAKILMASINA, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK.m.362/1-a hükmü gereğince miktar itibariyle KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.17/02/2022