Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/2143 E. 2022/538 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2143
KARAR NO: 2022/538
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/11/2018
NUMARASI: 2016/1226 Esas 2018/1072 Karar
DAVA: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/04/2022
Yukarıda bilgileri yazılı ilk derece mahkemesinin kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava açan dilekçesinde özetle; 04/10/2011 kaza tarihinde plakası ve sürücüsü tespit edilemeyen bir aracın aniden yola çıkması neticesinde … plakalı motosikleti ile seyir halinde olan müvekkilinin direksiyon hakimiyetini kaybederek kaza yapmasına ve yaralanarak malul kalmasına sebep olduğunu, yaralanmasına bağlı zararların giderilmesi hususunda davalı nezdinde yapılan başvurunun ise reddedildiğini belirterek, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 2.000,00 TL geçici iş göremezlik ve sürekli sakatlık tazminatının, olay tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderlerinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini, talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, kazanın davacının kendi kusuru sonucu tek taraflı olarak meydana geldiğini, olaya kusuru ile dahil olan ikinci bir motorlu aracın bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini, talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; Davacının yaralanmasına neden olan trafik kazasının gerçekleşmesine etki eden başka bir kusurlu eylem yada davranışın bulunduğu hususunun davacı tarafça ispat edilemediği görüşünden hareketle; ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmiş, verilen karara karşı davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekilinin istinaf başvuru sebepleri; Somut olayda, plakası belirlenemeyen bir aracın kazaya sebebiyet verdiğinin sabit olduğu, 14.11.2011 tarihli araştırma tutanağında; cd görüntülerinde olaya karışan plakası, rengi, marka ve modeli belli olmayan araçla ilgili alınan kamera görüntülerinin net olmadığı için kazaya karışan aracın, şahıs ve şahısların kimliklerinin tespitinin ve yakalanmalarının mümkün olmadığı hususunun belirtilmesi karşısında, kazanın münferiden davacının kusuruyla gerçekleştiğini kabule yasal olanak bulunmadığı, hazırlık aşamasında yapılan soruşturmanın yetersiz olduğu, mahkeme gerekçesinde soruşturma dosyasına değinildiği ve takipsizlik kararının başka aracın olmaması sebebi ile verildiğinin vurgulandığı, soruşturma dosyasında verilen bu hatalı takipsizlik kararının mahkemenin kararına da etki ettiği, eksik inceleme ve araştırma neticesinde verilen kararın hatalı olduğu, mahkemece meydana gelen kazada kusur tespiti yönünde inceleme yaptırılmamasının usul ve yasaya aykırı olduğu, hususlarına ilişkindir, İstinaf edenin sıfatı ve istinaf sebepleri ile kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde; Dava, trafik kazasına bağlı yaralanma nedeniyle, geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir. İncelenen dosyadaki bilgi ve belgelere göre davacının; 04/10/2011 kaza tarihinde … plakalı motosikleti ile seyir halindeyken trafik kazası yaparak yaralandığı, yaralanmasına sebep olan trafik kazasına, plakası ve sürücüsü belirlenemeyen başka bir araç sürücüsünün sebep olduğu iddiasıyla davalı aleyhine maddi tazminat istemiyle görülmekte olan davayı açtığı, anlaşılmaktadır. Görülmekte olan davada davacı vekili; 04/10/2011 tarihinde meydana gelen ve davacının yaralanması ile sonuçlanan trafik kazasının, münferiden davacının kusurlu davranışları neticesinde gerçekleşmediği, plakası tespit edilemeyen başka bir araç sürücüsünün kusurlu davranışlarının (-aniden yola çıkması nedeniyle davacının araç hakimiyetini kaybetmesi neticesinde-) trafik kazasının gerçekleşmesine sebep olduğu iddiasında bulunmuş, davalı vekili ise; trafik kazasının münferiden davacının kusurlu davranışları neticesinde tek taraflı gerçekleştiği ve davalının sorumluluğunu gerektiren, tespit edilemeyen bir etkinin trafik kazasının gerçekleşmesine sebep olduğundan söz edilemeyecek olması nedeniyle de davalıya husumet yöneltilemeyeceği, savunmasında bulunmuştur. Davacı tarafın iddiaları, davalı tarafın savunmaları, ilk derece mahkemesinin kararı ve gerekçesi ile istinaf başvuru nedenleri göz önüne alındığında, somut olayda taraflar arasında ki uyuşmazlık; Davacının yaralanmasına sebep olan trafik kazasının, münferiden davacının kusurlu davranışı neticesinde gerçekleşip gerçekleşmediği, kazanın gerçekleşmesinde objektif olarak davalının sorumluluğu kapsamında ki başka bir sebebin (-aracın, sürücünün vb-) etkili olup olmadığı, hususlarından ibarettir. Bilindiği üzere meydana gelen zararlı sonuçtan, sonucun meydana gelmesine etki edenlerin kusurları nispetinde sorumlu oldukları hallerde, sonucu doğuran etkilerin kusurlarının ne olduğunun tam olarak tespit edilmesi, sorumluluk hukukunun temel ilkelerindendir. Kusur, öğretide hukuk düzeninin kınadığı, hoşgörmediği, hukuka aykırı davranış biçimi olarak tanımlanmaktadır. Trafik kazaları yönünden kusur, sorumluluk hukukunun temel ilkelerine, toplumun değer yargılarına ve yürürlükteki yasaların emredici hükümlerine aykırı eylem ve davranışlar olarak da tanımlanabilir. Tazminat hesaplarında “kusur” temel ölçülerden biridir. Kusursuz sorumluluklarda dahi, bazı ayrık durumlar dışında, kusur (sorumluluk) ölçüsü belirlenmek gerekmektedir. Kusur incelemesi yapılırken, eylemin yasa, tüzük ve yönetmeliklerle belirlenen kurallara aykırılığını saptamak yeterli olmayıp, ayrıca hangi eylem ve davranışın zararı doğurduğu üzerinde durulmalıdır. Bir eylem ve davranış, kurallara aykırı olmakla birlikte, zarar bu eylemin sonucu değilse, eylem ile zarar arasında nedensellik bağı kurulamıyorsa, kurallara aykırı davranan kişi, zarardan sorumlu tutulamaz. Dolayısıyla da sonuç ile iddia edilen sebep arasında nedensellik bağının bulunması, sorumluluk için zorunlu koşullardandır. Somut olayda olduğu gibi trafik kazalarında kusur tespiti yapılırken, iddia edilen kusurlu davranışın mutlaka fiziki temas şeklinde (-örnek olarak iki aracın çarpışması, yada kaza yapan araca fiziki müdahalede bulunulması vb gibi-) olması aranmamalı, sonuca objektif olarak etki edip etmediği, sonuç ile davranış/eylem arasında nedensellik bağının bulunup bulunmadığı, üzerinde durulmalıdır. Kusur incelemesi yapılırken: a)Zararlı sonucu doğuran kusurun varlığı saptanmalıdır. b)Kusurun varlığı saptandıktan sonra nedeni araştırılmalı; hangi davranışın yasalara, hukuka ve kurallara aykırı olduğu belirlenmelidir. c)Kusurlu sayılmanın yasal dayanakları gösterilmelidir. Trafik mevzuatı ve bu hususla ilgili diğer mevzuata göre hangi kural ve kurallara aykırı hareket edildiği ve bu aykırılığın zararlı sonucu doğurma nedeni belirlenmelidir. d)Bütün bu aşamalardan geçildikten sonra, nedenleri ve dayanakları belirtilmek suretiyle kusur oranı saptanmalıdır. Açıklamalardan sonra somut olaya gelince; Yapılan yargılama neticesinde her ne kadar ilk derece mahkemesince, davalının savunmaları ve Cumhuriyet Başsavcılığı’nın olaya ilişkin yaptığı soruşturma neticesinde aldığı kovuşturma yapılmasına yer olmadığı yönündeki kararı dayanak alınmak suretiyle, davacının yaralanmasına neden olan trafik kazasının gerçekleşmesine etki eden başka bir kusurlu eylem yada davranışın bulunduğu hususunun davacı tarafça ispat edilemediği görüşünden hareketle davanın reddine karar verilmiş ise de, meydana gelen kazaya ilişkin olay yeri ve olay anına ilişkin kamera kayıtları, tanık ifadeleri, 14/11/2011 tarihli araştırma ve CD çözümleme tutanakları, olaya ilişkin bilgisine başvurulanların ifadeleri tam olarak incelenip değerlendirilmeden, en önemlisi de konusunda uzman bilirkişiler vasıtasıyla olayın incelenip değerlendirilmesi temin edilip rapor alınmadan eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak varılan sonuç ve verilen karar dosya kapsamına uygun olmamıştır. O halde ilk derece mahkemesince yapılacak iş, dosyanın Adli Tıp Kurumu, İTÜ Kürsüsü veya Karayolları Genel Müdürlüğü Trafik Fen Heyeti gibi kurumlardan seçilecek konusunda uzman bilirkişi kuruluna tevdii ile, Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturma dosyası, meydana gelen kazaya ilişkin olay yeri ve olay anına ilişkin kamera kayıtları, tanık ifadeleri, 14/11/2011 tarihli araştırma ve CD çözümleme tutanakları, olaya ilişkin bilgisine başvurulanların ifadeleri irdelenerek tüm dosya kapsamı ile oluş şekline göre olaydaki kusur oranlarının duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespiti ve meydana gelebilecek çelişkilerin giderilmesi yönünden ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık rapor alınması, ondan sonra dosyadaki tüm deliller birlikte değerlendirilip varılacak sonuca göre karar verilmesinden ibaret olup, bütün bu hususlar yerine getirilmeden eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Hal böyle olunca da, davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile diğer istinaf sebepleri incelenmeksizin kararın HMK’nın 353/1-a/6. maddesi hükmü gereğince kaldırılmasına, yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesini karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
K A R A R/ Açıklanan nedenlerle, 1/Yukarıda başlıkta bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, istinaf incelemesine konu kararın HMK’nın 353/1-a/6.maddesi hükmü gereğince kaldırılmasına, 2/Dosyanın, açıklanan hususlarda inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine iadesine, 3/İstinaf yasa yoluna başvuran davacıdan tahsil edilen harcın istek halinde iadesine 4/Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 5/İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, HMK’nın 353/1-a/6. maddesi hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.14/04/2022