Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/2131 E. 2022/689 K. 18.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/04/2019
DAVA TÜRÜ: Trafik Sigorta Sözleşmesine Dayalı Rücuan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 18/05/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; vekil edeni sigorta şirketi nezdinde 19/10/2013-19/10/2014 tarihleri arasını kapsar biçimde ZMM sigortalı bulunan davalıya ait … plaka sayılı kamyonetin, 03/02/2014 tarihinde …’nın sevk ve idaresinde iken alkollü sürücünün direksiyon hakimiyetini yitirmesi neticesinde aracın yolun sağındaki reklam panosuna çarpmasıyla meydana gelen tek taraflı trafik kazasında zarar gören reklam panosu nedeniyle 3.kişi hak sahibine poliçe teminatı kapsamında 19.381,87-TL ödeme yapılmak zorunda kalındığını, kazanın alkollü sevk sırasında meydana gelmesi nedeniyle müvekkili sigorta şirketinin, sigortalı davalıya rücu hakkı doğduğunu, bu nedenle yapılan ödemenin tahsili amacıyla davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, ancak bu takibin davalının itirazı üzerine durduğunu belirterek, haksız itirazın iptali ile birlikte takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı cevap dilekçesi sunmamış, vekili vasıtasıyla 08/06/2015 günlü bilirkişi raporuna karşı sunduğu 21/06/2015 günlü dilekçede, olay yerinde inceleme yapılmadan ve araç sürücüsü dinlenilmeden kaza tespit tutanağındaki belirlemelere göre düzenlenen kusura ilişkin raporu kabul etmediklerini, seyir esnasında aracın sağa sapmasının normal şartlarda mümkün olup olmadığının incelenmesi gerektiğini ve ayrıca gerçek zarar miktarının da ne olduğunun usulüne uygun şekilde tespit edilmesini istediklerini açıklayarak davaya karşı koymuştur. Mahkemece iddia, savunma, toplanan deliller, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı gözetilerek; “… davacının, davalının işleteni olduğu aracın zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olduğu, aracın reklam panosuna çarparak zarar verdiği, zararın davacı tarafından ilgilisine ödendiği ve işbu rücu davasının açıldığı, araç sürücüsünün alkollü olarak araç kullanırken tek taraflı kaza yaptığı ve yüzde yüz kusurlu bulunduğu tartışmasız olup taraflar arasındaki ihtilafın kazanın münhasıran alkolün etkisiyle olup olmadığı noktasındadır. Araç sürücüsü kaza anında 0,67 promil alkollü olup alkol miktarı yasal sınırın üzerindedir. Aracın kaza yapmasına sebebiyet verecek bir dış etkenin bulunmaması ve araç sürücüsü de yüzde yüz kusurlu bulunduğundan bu haliyle 11/12/2018 tarihli bilirkişi heyetininde üzerinde ittifak ettiği kazanın münhasıran alkolün etkisiyle meydana geldiği anlaşılmakla davacı tarafın davalı tarafa rücu edebileceğine, davacı tarafça ödenen zarar miktarının 25/07/2017 tarihli bilirkişi raporunda kadri maruf bulunduğu anlaşıldığından…” gerekçesiyle davanın kabulü ile; -Davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin 19.337,81 TL asıl alacak ve 416,57 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 19.754,38 TL üzerinden aynen devamına karar verilmiş, verilen karara davalı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. İstinaf nedenleri; dosya kapsamında temin edilen ve ATK İhtisas Kurulu Dairesince düzenlenen 17/07/2018 günlü raporda; kazanın münhasıran alkolün etkisi altında meydana gelip gelmediğinin sadece, alkol düzeyinin tespit edilmesiyle tespit edilemeyeceği, kazanın oluşumuna sebep olabilecek yol, araç, iklim durumu gibi koşulların kazadaki rolünün tespit edilmesi gerektiği ve bu yönde trafik ihtisas dairesinden görüş alınabileceği mütalaa edildiği halde, bu rapora itibar edilmeyerek ve ATK Trafik ihtisas Dairesinden konuya ilişkin kusur raporu alınmadan ayrıca hasara uğrayan reklam panosunun tamirinin mümkün olup olmadığı, mümkünse ne kadar harcama yapılabileceği konuları araştırılmadan yazılı biçim ve şekilde talep gibi karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu, bu nedenlerle de ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması gerektiğine yöneliktir. İstinaf edenin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; Dava; ZMM sigorta poliçesi kapsamında 3.kişi hak sahibine yapılan ödemenin alkollü sevk nedeniyle rücuan sigortalı aleyhine başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali isteğine ilişkindir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığına, her ne kadar ATK 5. Adli Tıp İhtisas Kurulunca düzenlenen 09/07/2018 günlü raporda; Kazanın münhasıran alkolün etkisiyle meydana gelip gelmediği hususunun sadece kişinin alkol düzeyinin değerlendirilmesi ile tespit edilemeyeceği; kaza oluşumuna sebep olabilecek yol, araç, iklim durumu gibi diğer koşulların kazadaki rolünün tıbbi bir konu olmadığı, kusur sorulması halinde Trafik İhtisas Dairesi’nden görüş alınabileceği yönünde görüş bildirilmiş ise de dosyada mevcut olan ve konusunda uzman bilirkişiler tarafından düzenlendiği anlaşılan 08/06/2015 ve 11/12/2018 günlü raporlarda, kazanın oluşumunda tek ve asli kusurlu olanın araç sürücüsü… olduğu, başkaca bir etkinin bulunmadığı, şeklindeki birbirini doğrulayan belirleme ve değerlendirmelerin dosyaya oluşa uygun denetlenebilir gerekçeler içermesi ve bu belirlemelerin aksi kanıtlanana kadar geçerli resmi evrak niteliğinde bulunan kaza tespit tutanağındaki tespitlerle örtüşmesi ve özellikle 11/12/2018 günlü raporda, davalı tarafın ileri sürdüğü “Seyir halindeki aracın sağa sapmasının normal koşullarda normal olup olamayacağı” yönündeki itirazın da değerlendirilmiş bulunması karşısında kusura ilişkin söz konusu bu raporların hükme esas alınmasında bir isabetsizlik mevut olmadığı gibi, gerçekleşen tüm kazalarda taraf kusur, oran ve durumlarının belirlenmesi içi ATK Trafik İhtisas Dairesinden rapor alınmasının gerekmemesi nedeniyle, kazanın oluşumunda tam ve asli kusurlu bulunduğu yeterli ve geçerli kusur raporları ile tespit edilen araç sürücünün kaza anında 0,67 promil alkollü olduğu sabit olduğundan, Yargıtay’ın Yerleşmiş İçtihatlarına göre kazanın salt alkolün etkisi altında gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespiti için gerekli nöroloji uzmanı doktor bir bilirkişinin katılımı ile düzenlenen 11/12/2018 günlü heyet raporundaki kazanın başkaca bir etki olmaksızın alkole bağlı olarak gerçekleştiği yönündeki usulüne uygun tespitin benimsenmiş olmasında bir yanılgı olmadığına ve kazada hasarlanan pano için yapılan belgeye dayalı ödemenin kadri maruf olduğuna ilişkin 25/07/2017 günlü bilirkişi raporuna karşı davalı tarafça süresi içerisinde itiraz edilmediği, dolayısıyla da hasara ilişkin bu belirlemenin davacı taraf bakımından kazanılmış hak oluşturacağının belirgin olmasına göre mahkemece yazılı biçim ve şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olmasında herhangi bir isabetsizlik tespit edilemediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-Usul ve yasaya uygun olan ve yukarıdaki başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına yönelik olarak davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK.m.353/1-b/1 hükmü gereğince ESASTAN REDDİNE,2-İstinaf yasa yoluna başvuran davalıdan alınması gereken 1.139,42-TL’den, istinafa başvuru sırasında peşin olarak yatırıldığı anlaşılan 240,45-TL nispi ve 44,40-TL maktu istinaf karar ve ilam harçlarının düşümü ile kalan 854,57-TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK.m.362/1-a hükmü gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 18/05/2022