Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/2086 E. 2021/2175 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2086
KARAR NO: 2021/2175
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/02/2019
NUMARASI: 2018/1019 E- 2019/150 K
DAVA: Trafik Kazasından Kaynaklanan Destekten Yoksun Kalma Maddi Tazminatı
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/12/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 14/12/2015 tarihinde, müvekkillerinin murisi …’ın yolcu olarak bulunduğu motosiklet ile … plakalı aracın çarpışması sonucunda meydana gelen trafik kazası sonucunda …’ın vefat ettiğini, kazaya karışan … plakalı araç sürücüsü … hakkında Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2016/227 esas sayılı dosyasında dava açıldığını, iş bu davada alınan bilirkişi raporlarında …’in asli kusurlu olduğunun tespit edildiğini, davacılar murisinin vefat etmesi nedeniyle annesi … ve Babası …’nın oğullarının desteğinden yoksun kaldıklarını, … plakalı aracın trafik sigortacısı olan davalı sigorta şirketine müvekkillerinin başvurduklarını, açılan hasar dosyasında hesaplama yapılarak müvekkillerine bir miktar ödeme yapıldığını, ancak bu hesaplanan tutarın eksik olduğunu ileri sürerek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik davacılar için ayrı ayrı 5.000,00- ‘er TL olmak üzere toplam 10.00,00-TL maddi tazminatın sigortaya başvuru tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kazanın tescilsiz motosiklet sürücüsünün aşırı hızlı olmasından kaynaklandığını, desteğinin yolcu olarak bulunduğu motosiklet sürücüsünün asli kusurlu olduğunu, müvekkili şirket tarafından davacılara toplam 61.360,00-TL ödeme yapıldığını, davacının tüm zararları karşılandığından ve davacıların müvekkili şirketi ibra ettiğinden sorumluluğunun kalmadığını, davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, ayrıca davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte davacılar desteğinin ehliyetsiz sürücünün aracına binmesi ve kask takmaması sebebiyle müterafik kusuru bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda;”….Somut olayda; olay nedeniyle davalı tarafından davacıya poliçe hükümleri gereğince ödeme yapılmış ve taraflar arasında 17/08/2016 tarihli ibraname imzalanmıştır,18/08/2016 tarihinde de davacılara ödeme yapılmıştır. Eldeki davanın 31/10/2018 tarihinde açılmış olmasına göre, KTK 111. maddede öngörülen 2 yıllık hak düşürücü sürenin geçirildiği anlaşılmaktadır. Davalı vekili süresinde verdiği cevap dilekçesinde zaman aşımı definde bulunmuştur. KTK 111. maddesi uyarınca ödemenin (ibranın) yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde ibranın iptali için dava açılmadığından davanın zaman aşımın auğradığı’ gerekçesiyle, Davalı vekilinin zamanaşımı itirazının kabulü ile davanın zamanaşımı nedeni ile reddine, karar verilmiştir. Karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. İstinaf nedenleri: Davacılar vekili; davanın ceza zaman aşımı süresinde açıldığını, öte yandan ibranamenin ihtirazi kayıtla imzalandığını, bu nedenle KTK 111. maddesinin somut olayda uygulanmaması gerektiğini, kararın hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir. 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, İstinaf edenin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma maddi tazminatı istemine ilişkindir. 2918 sayılı KTK’nun 111. maddesi uyarınca, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Yasa’nın bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi, yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir. Yerel mahkemece, taraflar arasında 17/08/2016 tarihli ibranamenin imzalandığı, 18/08/2016 tarihinde davacılara ödeme yapıldığı, davanın 31/10/2018 tarihinde açıldığı, bu nedenle KTK’nın 111.maddesinde öngörülen 2 yıllık hak düşürücü sürenin geçirildiği kabul edilerek davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş ise de; ibranamenin geçerli bir belge olabilmesi için kayıtsız ve şartsız olması gerekliliği karşısında, 17.08.2016 tarihli ibranamenin davacılar vekilince ” fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak” imzalanması, ihtirazi kayıt içermesi göz önünde bulundurulduğunda, söz konusu belgenin geçerli bir ibraname olarak kabul edilemeyeceği açıktır. Yapılan toplam 61.360,00-TL ödeme davacı tarafın kabulünde ise ancak makbuz hükmünde kabul edilebilir. Açıklanan nedenlerle mahkemece bu husus gözetilmeden eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.(Bknz. Yargıtay 17. HD’nin 2015/8203 Esas, 2018/2286 Karar sayılı ilamı) Öte yandan, KTK’nın 111. maddesinde düzenlenen 2 yıllık süre hak düşürücü süre olup, yerel mahkemece resen dikkate alınması gerekir. Bu itibarla; yerel mahkemece davanın hem KTK’nın 111.maddesi gereğince 2 yıllık sürede açılmadığı belirtilerek hem de davalının zaman aşımı definin kabulü ile davanın zaman aşımından reddine karar verilmesi de doğru görülmemiştir. Bu halde yerel mahkemece yapılacak iş, ceza zamanaşımı süresinde açılan ve KTK’nın 111.maddesinin uygulanma imkanı bulunmayan eldeki davada, davanın esasına girilip yargılamaya devamla, davalı tarafça davacılara yapılan ödeme de dikkate alınmak suretiyle, toplanmış ve toplanacak tüm deliller bir arada değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesinden ibarettir. Açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile kararın HMK’nın 353/1.a/6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın belirtilen şekilde işlem ve yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmesi sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/02/2019 tarih ve 2018/1019 Esas, 2019/150 Karar sayılı kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın belirtilen şekilde işlem ve yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-Davacılardan tahsil edilen istinaf karar harcının istek halinde kendilerine iadesine, 4-İstinaf yasa yoluna başvuran davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ise ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sonucunda verilecek hükümde dikkate alınmasına, 5-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda ve HMK.m. 353/1-a hükmü uyarınca KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi.30/12/2021