Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/2042 E. 2022/591 K. 28.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2042
KARAR NO: 2022/591
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/12/2018
NUMARASI: 2016/1068 Esas – 2018/927 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/04/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalıların ZMM sigortacısı ve işleteni bulunduğu … plaka sayılı aracın neden olduğu trafik kazasında, vekil edeni sigorta şirketi nezdinde kasko sigortalı … plaka sayılı aracın hasarlandığını, araç hasar bedelini sigortalıya ödeyen müvekkilinin sigırtalısının haklarına halef olunduğunu, bu nedenle yapılan ödemenin zarar sorumlusu davalılardan tahsili amacıyla İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı (eski esası …’tir) dosyası ile takip başlatıldığını, bu takibin davalıların itirazı üzerine durduğunu belirterek haksız itirazların iptali ile birlikte takibin devamına ve alacağın %20 den az olmamak kaydıyla davalıların icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmalarına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından yapılan icra takibi müvekkili şirketin sorumluluğunu ortaya koyan ve hasarın teminat kapsamı dahilinde olup olmadığı hususunu ortaya koyan hiçbir delil tebliğ edilmediğini, davacı tarafın davayı müvekkili şirkete ihbar etmemesi ve savunma hakkının elinden alınması nedeniyle kötü niyetli olduğunu, müvekkili şirketin sorumluluğu maddi talep ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, araçta meydana gelen gerçek zararın dışındaki tüm zarar kalemleri teminat dışı olduğunu, bu nedenle poliçe genel şartları madde 3/son fıkra uyarınca “dolaylı zararlar” kapsamında olması nedeniyle “değer kaybına” dair talepler teminat dışında kaldığını, davanın müvekkili şirketin sorumluluğu bulunmadığını, Yargıtay kararlarında kazanç kaybının açıkça teminat dışında olduğunu, talebinn reddinin gerektiğini, aracın kiralık olduğunu, davacının da araç kiralama işi ile iştigal ettiğini, piyasada kiralık araçların değeri, hususu kullanıma tahsil edilen araçlara göre çok daha düşük olduğunu, değer kaybıda söz konusu olmadığını, davacıya ait aracın arazi aracı olduğunu, hasar veya sair sebeple yıpranması nedeniyle doğal olarak değer kaybına uğradığını, talep edilen miktarın fahiş olduğunu, hasar miktarı davacının kendi beyanlarına göre ve tek taraflı tespitte belirlendiğini, bu bakımndan gerçek zarar miktarının belirlenmesinin gerektiğini, kaza nedeniyle hasar gören kısımda yeni parçlara kullanıldığını, bu yeni parçlara nedeniyle bir kıyet artışı ve kazanç elde edilmişse veya edilecekse buna göre makul bir indirim yapılmasının gerektiğini, düzeltileilir nitelikteki parçaların ayırt edilerek zararın denkleştirilmesinin gerektiğini, davacıya ait aracın tramer kayıtları çıkartılarak önceki hasarların tespit edilmesinin gerektiğini, manevi taminat talebi, trafik sigortası teminatı dışında olduğunu, müvekkili şirket açısından manevi tazminatı talebi yönünden de sorumluluğunun bulunmadığını, davacının davanının kabulüne karar verilmesi halinde manevi tazminat talebi yönünden davanın reddinin gerektiğini, dava haksız ve mesnetsiz olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini ve davacı aleyhine % 20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı hükmedilmesini istemiş; bilirkişi raporuna karşı sunduğu 05/02/2018 günlü itiraz dilekçesinde de; davacı sigorta şirketi ile aralarında yapılan yürürlük tarihi 01/04/2005 bulunan protokol gereğince davacı sigorta şirketinin rücuan tazminat talebinde bulunamayacağını ileri sürmüştür. Diğer davalı … Ltd. Şti ise; yargılama oturumlarına katılmamış ve herhangi bir savunmada bulunmamıştır. Mahkemece; iddia, savunma, toplanan deliller, bilirkişi raporları, icra takip dosyası ve tüm dosya kapsamı gözetilerek; Davalı … Şirketi icra dairesinin yetkisine de itiraz etmiş ise de, davalı borçlu şirket ile davalı … Sigorta AŞ hakkında birlikte takip başlatıldığı, davalı … Sigorta’nın yerleşim yerinin Anadolu İcra Dairelerinin yetki sınırları içinde bulunduğu, dava konusu olayda sigorta şirketinin merkezinin bulunduğu yerin ortak yertkili yer olduğu dikkate alındığından, davalı … şti’nin icra dairesinin yetkisine yönelik itirazının yerinde olmadığının ve itiraz dilekçelerinin tebliğ edildiğine ilişkin belgeye de rastlanılmadığından görülmekte olan davanın hak düşürücü süre içinde açıldığının kabulü gerektiği; talep konusu kazanın oluşumunda davalı tarafa ait … plaka sayılı araç sürücüsünün %75 oranında, davacı sigorta şirketi nezdinde kasko sigortalı bulunan … plaka sayılı araç sürücüsünün de %25 oranında kusurlu bulunduğu, kasko sigortalı bulunan araçta oluşan hasar bedelinin 6.500,000-TL olduğu tespit edilmiş ise de, talep ve ödeme miktarının 6.598,00-TL olduğu gözetildiğinde, kusur durumuna göre davalıların bu bedelini 4.943,49-TL’sinden sorumlu tutulabileceği, davacı taraf icra takibinde asıl alacaktan başka işlemiş faiz talebinde de bulunmuş ise de takipten önce davalı tarafa ihtarname gönderildiğine ilişkin delil bulunmadığından, işlemiş faiz talebinde haklılık olmadığı, alacak yargılamayı gerektirdiğinden davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin yerinde bulunmadığı, davalı … Sigorta A.Ş’nin davacının kötüniyetli takip başlatıldığına ilişkin iddiasını kanıtlayamaması nedeniyle de bu davanın kötü niyeti tazminatı talebinin de reddi gerektiği gerekçesiyle; “Davanın KISMEN KABULÜNE, 1-Davalıların İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazlarının kısmen iptaline, takibin 4.903,49 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık % 15 oranında ve değişen oranlarda avans faiz işletilmesine, 2-Alacak yargılamayı gerektirdiğinde davacının inkar tazminat talebinin reddine, 3-Davalı sigortanın kötü niyet tazminat talebinin reddine, ” karar verilmiştir. Karara karşı davalı … Sigorta A.Ş vekili ( eski ünvanı … Sigorta A.Ş) Avukat … tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Her ne kadar istinaf eden vekil tarafından sunulan 09/07/2019 tarihli dilekçe ile istinaf yasa yoluna başvuru hakkından feragat edildiği beyan edilmiş ise de, davalı … Sigorta A.Ş vekilinin dosyada mevcut 04/08/2017 günlü vekaletname kapsamında istinaf/ kanun yollarından feragat etme yetkisi bulunmadığı anlaşıldığından, feragatın geçerli olmadığı sonucuna varılarak istinaf incelemesine geçilmiştir. İstinaf nedenleri; dosyaya ibraz edilen 01/04/2005 yürürlük tarihli protokol hükümlerine göre, davacı sigorta şirketinin müvekkiline rücu hakkı bulunmadığı halde yazılı biçim ve şekilde davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu, ayrıca kazanın karayolunda meydana gelmediğinin göz ardı edildiği ve kusurun belirlenmesinde de yol durumunun dikkate alınmadığı, bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması gerektiğine yöneliktir. İstinaf edenin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; Dava; kasko sigortalı araçta trafik kazası sonucunda meydana gelen hasar bedelini sigortalısına ödeyen sigortacının, ödediği bedeli zarar sorumlusu olduğunu ileri sürdüğü davalılardan rücuan tahsili amacıyla başlattığı icra takibine vaki itirazın iptali isteğine ilişkindir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde ve takdirinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığına, kasko sigortalı araçta meydana gelen gerçek zararın ve taraf kusurlarının ne olduğuna ilişkin olarak Makine Yüksek Müh. Prof. Dr. … tarafından düzenlenen 15/01/2018 günlü rapordaki belirleme ve değerlendirmelerin, dosyaya, oluşa uygun, denetlenebilir gerekçeler içermesi ve olayla ilgili olarak Jandarma görevlilerinin katılımı ile düzenlendiği anlaşılan 28/08/2010 günlü tutanaktaki tespitlerle de örtüşmesi karşısında, söz konusu bu raporun hükme esas alınmasında herhangi bir yanılgı mevcut olmadığına, ayrıca 28/08/2010 günlü tutanak ekindeki krokiye göre kazanın, şantiye sahasında bulunan ve araç trafiğine açık yolda meydana geldiği sabit bulunduğundan, yerleşmiş yargısal içtihatlara göre karayolu sayılması gereken nitelikteki bir yolda meydana gelen kazanın, trafik kazası niteliğinde olduğu yönündeki kabulde bir isabetsizlik bulunmadığı gibi talep konusu kaza nedeniyle düzenlenen 28/08/2010 günlü tutanağın davalı tarafın tek taraflı beyanına göre değil, olay yeri fotoğraflarına ve kazanın meydana geldiği inşaat sahası görevlisi beyanlarına göre düzenlendiği anlaşıldığından, sigorta şirketlerinin birbirine rücu talepleri hakkında düzenlenen ve 01/04/2005 tarihinden itibaren geçerli olduğu belirtilen protokol hükümlerine aykırı olarak rücu talebinde bulunulduğu yönündeki davalı taraf itirazının da haklı bir itiraz niteliği taşımadığı görüldüğünden, davalı sigorta şirketi tarafından ibraz edilen protokol dikkate alınmaksızın hüküm tesis edilmiş bulunmasında da bir isabetsizlik olmaması karşısında yerinde olmayan davalı taraf istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-Usul ve yasaya uygun olan ve yukarıdaki başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına yönelik olarak davalı sigorta şirketi vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK.m.353/1-b/1 hükmü gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı sigorta şirketinden Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 334,96-TL’nispi istinaf karar ve ilam harcından, istinafa başvuru sırasında peşin olarak yatırıldığı anlaşılan 83,80-TL’nin düşümü ile kalan 251,16-TL’nin davalı … Sigorta A.Ş’den ( eski ünvanı … Sigorta A.Ş) alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK.m.362/1-a hükmü gereğince kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 28/04/2022