Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/196 E. 2021/151 K. 28.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/196
KARAR NO: 2021/151
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/07/2018
NUMARASI: 2015/223 E. – 2018/729 K.
DAVA: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/01/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; Müvekkili …’nin 04/09/2014 tarihinde bisiklet kullandığı esnada sürücü davalı … Bingol’ün sevk ve idaresindeki … plakalı aracın çarpması sonucu ağır yaralandığını ve bu kaza neticesinde malul olduğunu, kazada müvekkilinin kaza tespit tutanağında 1. dereceden, araç sürücüsü …’ün ise 2. dereceden kusurlu bulunduğunu, davalı …’nın kazaya karışan aracı sigortalayan firma olduğunu, kusurlu aracın sürücüsünün davalı …, aracın sahibinin ise diğer davalı … Tic. A.Ş. Olduğunu, kaza esnasında henüz 8 yaşında olan müvekkilinin ağır derecede yaralandığını, bu trafik kazasına bağlı olarak ömrünün sonuna kadar taşıyacağı cismani zararları olduğunu, tedavi süresinde yapılan masrafların müvekkillerinin zorluk çekmelerine neden olduğunu, her ne kadar müvekkillerinin davalı … şirketinden 13.000-TL almış dahi olsalar da Mahkemece yapılacak aktüerya hesabında müvekkili küçüğün sakatlığı sonucunda alması gereken tazminat miktarının altında olduğunun görüleceğini, bu nedenlerle davalıların tüm tedavi giderleri ile çalışma gücündeki kaybın tümünün maddi tazminatının aktüer hesabı yaptırılarak kaza tarihinden itibaren işleyecek olan faiziyle birlikte fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000-TL maddi tazminatın ve diğer davalılar araç sürücüsü … ve araç sahibi … A.Ş. Den 80.000-TL tutarındaki manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili 23/02/2018 tarihli dilekçesiyle istediği maddi tazminat miktarını 39.632,46 TL’ye yükseltmiştir. Davalı … A.Ş vekili; dava konusu kaza nedeniyle tutulan trafik tespit tutanağına göre davacı küçük …’ın 11 yaşını ikmal etmeden bisiklet kullanması ve tehlike doğurucu hareketleri karayolu güvenliğini tehlikeye düşürmü olması nedeniyle 1. derecede kusurlu olduğunu, davacı küçüğün anne ve babasının ise kaza tarihinde henüz 8 yaşında olan küçük ile ilgili gözetim yükümlülüklerini yerine getirmedikleri gerekçesi ile birinci derecede kusurlu bulunduklarını, araç sürücüsü …’ün ise sevk ve idaresindeki aracın yük ve teknik özelliklerine görüş yol hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uygun olarak kullanmadığı gerekçesi ile ikinci derecede kusurlu bulunduğunu, normal seyir halinde iken hız tahdit kurallarına uygun halde seyir eden aracın dahi aniden önüne manevra eden bir başka araçtan kurtulmasına olanak olmadığını, kaza tespit tutanağına göre … plakalı araca atfedilen kusurun kabul edilmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle keşif yapılarak kusurun bilirkişi raporu ile belirlenmesinin gerektiğini, davacıların talep ettiği manevi tazminat miktarının çok yüksek olduğunu, manevi tazminatın davacılar için bir zenginleşme aracı haline getirildiğini, ancak kazanın meydana gelmesinde 8 yaşındaki çocuklarının bakım ve gözetiminde ihmalleri bulunan davacı anne ve babanın 1. derecede kusurlu olduklarının ortada olduğunu, hal böyle iken hukuki yaptırıma tabi tutulması gereken bu ihmalin tam tersine manevi tazminat ile ödüllendirilmek istenmesinin adalet ve hakkaniyet ölçülerine uygun düşmediğini, bu nedenlerle haksız ve yersiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Diğer davalılar davaya cevap vermemişlerdir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda “Dava, davalı sürücü … yönetiminde bulunan ve davalı … A.Ş.’nin maliki olduğu, diğer davalı … Sigorta A.Ş. tarafından ZMSS (Trafik) poliçesi ile sigortalanmış olan aracın davacı …’a bisikleti ile birlikte çarpması sonucu davacı küçükte oluşan maluliyet nedeniyle davalılardan maddi ve manevi tazminat isteminden ibarettir. Mahkememizce icra edilen yargılama ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde Kazanın oluş şekli, kusur durumu, tarafların ekonomik ve sosyal durumu, paranın satın alma gücü nazara alınarak takdiren davacı için 10.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar Davalılar … ve … A.Ş den alınarak davacıya verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle “Davanın KISMEN KABULÜ ile 1-Tüm davalılar aleyhine açılan maddi tazminatın KABULÜ ile; davacının 39.632,46-TL maddi tazminat isteminin KABULÜ ile davalı … yönünden temerrüt tarihi olan 01/12/2014 diğer davalılar yönünden kaza tarihi olan 04/09/2014 tarihinden itibaren işleyen avans faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine,2-Davalılar … ve … A.Ş yönünden manevi tazminat isteminin KISMEN KABULÜ ile 10.000-TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 04/09/2014 tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine, Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE” karar verilmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalı … Sigorta vekili ile davalı … A.Ş. vekili tarafından süresi içinde istinaf başvurusu yapılmıştır. Davalı … Sigorta vekilinin istinaf nedenleri: Bilirkişiler tarafından gerekli ve yeterli inceleme yapılmadan hatalı hesaplanan tazminat tutarının kabulünün, davacının küçük olmasına ve geçici iş göremezlik tazminatını hak edememesine rağmen bu tür tazminata da hükmedilmesinin ve gözetim görevini yapmayan ebeveynlerin kusuru olduğu halde bunun dikkate alınmamasının hukuka aykırı olduğuna ilişkindir. Davalı … A.Ş. vekilinin istinaf nedenleri: davacının küçük olmasına ve geçici iş göremezlik tazminatını hak edememesine rağmen bu tür tazminata da hükmedilmesinin, gözetim görevini yapmayan ebeveynlerin kusuru olduğu halde bunun dikkate alınmamasının ve manevi tazminata hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğuna ilişkindir. İstinaf edenlerin sıfat ve istinaf neden ve kapsamıyla sınırlı olarak yapılan incelemede: Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir. Davacı …’nin 04/09/2014 tarihinde bisiklet kullandığı esnada davalı sürücü davalı …’ün sevk ve idaresindeki … plakalı aracın çarpması sonucu ATK raporu kapsamında %18 oranında meslekte çalışma gücünde kayıp olacak ve 6 ay geçici iş göremezlik oluşturacak şekilde yaralandığı, olayda davacı …’nin %70, davalı sürücünün ise %30 oranında kusurlu bulunduğu anlaşılmaktadır. 1-Sorumluluğu doğuran olayın, zarar görenin vücut bütünlüğünü ihlâl etmesi hali 6098 sayılı TBK m. 54’de özel olarak hükme bağlanmıştır. Sorumluluk hukukunun temel amacı, bir kimsenin malvarlığında iradesi dışında meydana gelen eksilmeleri aynen veya nakden gidererek zarar görenin zarar verici olay sonucunda malvarlığında eksilen değer yerine nitelik veya nicelik yönünden eş bir değer koymaktır. Zarar görenin malvarlığında eksilen değer yerine aynı nitelikte bir değer konulması mümkün olduğu takdirde bu değer; bu mümkün olmadığı takdirde, nicelik yönünden, yani para ile ona denk bir değer konulur ve zarar verenin yerine getirmek zorunda olduğu bu yükümlülüğe tazminat yükümlülüğü adı verilir. Tazminat yükümlülüğünün, bir diğer ifadeyle zarar verenin ödeyeceği tazminat miktarının tespit edilebilmesi için, öncelikle zararın hesaplanması gerekmektedir. Zarar görenin malvarlığının zarar verici olaydan sonraki durumu ile böyle bir olay meydana gelmeseydi göstereceği durum arasındaki farkı ifade eden zarar, eşyaya ilişkin olabileceği gibi kişiye ilişkin de olabilecektir. Vücut bütünlüğünün ihlalinden doğan zararların da kişiye ilişkin zarar kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Çalışma gücü, zarar görenin iş gücünün, yani beden ve fikir gücünün, gelir getirici şekilde kullanılması demektir. Burada asıl önem arz eden kazanç kaybı veya azalması değil, kazanma gücünün kaybı veya azalmasıdır. Bu kayıp ve azalmadan doğan olumsuz ekonomik sonuçlar, zararı oluşturur (EREN Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, B. 9, … 2006, s. 713).Bununla birlikte Yargıtay’ın yerleşik uygulaması gereğince kişinin vücut bütünlüğünün ihlâli nedeniyle ortaya çıkan beden gücü kayıplarının gelirinde veya malvarlığında bir azalma meydana gelmese dahi tazminat gerektirdiği kabul edilmekte ve bu husus güç kaybı tazminatı olarak ifade edilmektedir. Bu durum, ilk bakışta sorumluluk hukukundaki zarar kavramına aykırı gibi görünse de, burada vücut bütünlüğü ihlâl edilen kişinin aynı işi zarardan önceki durumu ve diğer kişilere göre daha fazla güç sarf ederek yaptığı gerçeğinden hareket edilmekte ve zararı, fazladan sarf edilen bu gücün oluşturduğu kabul edilmektedir. Bunun gibi çalışma yaşına gelmemiş küçükler yönünden de, bedensel zarar sonucu oluşan maluliyet nedeni ile evde ya da dışarıda aileye yardımcı olma, eğitim alma, yeme, içme vb. gibi tüm yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinde emsallerine göre sarfetmesi gereken fazla çaba veya güç (efor) bir ekonomik değer olarak gürülmeli ve bu nedenle bir zarar oluştuğu kabul edilmelidir. ( Bkz.Yargıtay 17. HD.sinin 2015/6649 E/2018/8 K sayılı kararı) Somut olayda; hükme esas alınan bilirkişi raporunda, kaza tarihinde 8 yaşında olan ve %18 oranında beden gücü kaybına uğrayan davacı … için geçici iş göremezlik tazminatı hesaplanmış ve mahkemecede bu miktara hükmedilmiştir. Davacı kaza tarihinde 8 yaşında olup gelir getiren bir işte çalışması söz konusu olmasa da bedensel zarar sonucu oluşan %18 oranındaki maluliyet nedeni ile evde ya da dışarıda aileye yardımcı olma, eğitim alma, yeme, içme vb. gibi tüm yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinde emsallerine göre sarfetmesi gereken fazla çaba veya güç (efor) bir ekonomik değer olarak gürülmeli ve bu nedenle bir zarar oluştuğu kabul edilmelidir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda bu duruma işaret edilerek geçici iş göremezlik dönemi için belirlenen tazminata hükmedilmiş olmasında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı gibi, aynı durum askerlik yaparken de oluşacağından ve hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporunda da davacının askerlikte geçireceği süreyi de kapsar şekilde belirlenen zarar miktarı efor tazminatı olarak değerlendirilmesi gerektiğinden ve %18 oranında maluliyete % 70 oranındaki kusur indirimi ve sigorta şirketince daha önce yapılan ödemelerin güncellenerek yapılan hesaplama şekli yönünden de başkaca bir eksiklik bulunmadığından,bu raporun hükme esas alınmasında herhangi bir yanlışlık tespit edilemediğinden davalıların bu yöne ilişen istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56/1. maddesine göre, hakimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak manevi tazminat adı ile hak sahibi yararına takdir edeceği para tutarı adalete uygun olmalıdır.Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden; hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Dava konusu olayda, kazanın meydana geldiği tarih, kusur durumu, davacıda meydana gelen yaralanmanın niteliği, davacının yaşı, tarafların, dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, olay tarihindeki paranın alım gücü, manevi tazminatın bir sebepsiz zenginleşme aracı olmaması ile yukarıda açıklanan ilkeler göz önünde tutulduğunda; mahkemece takdir edilen manevi tazminat miktarı yerindedir. Bu nedenle aksine ilişen davalı … Tic. A.Ş. vekilinin istinaf itirazının reddi gerekmiştir. 3-Somut olayda yaralanan küçük …’nin anne ve babasının aile başkanı sıfatı ile gereken gözetim görevlerini yapmadıklarından kusurlu olup olmadığı hususu, iş bu davanın kazada yaralanan … adına açılmış olduğu dikkate alındığında, bu yöndeki bir kusurun eldeki davada davacı …’ye yansıtılması hukuken mümkün bulunmadığı gibi, müteselsil sorumlu olan davalı işleten ve sürücü kendi kusurları ile sorumlu bulunduklarından, davalı … A.Ş. vekilinin bu yöne ilişen istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir. Hal böyle olunca, dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının ve maddi tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında ve mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde her hangi bir usulsüzlük de bulunmadığına göre; tüm tarafların istinaf taleplerinin HMK 353/1-b/1 maddesi uyarınca esastan reddi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-Usul ve yasaya uygun olan ve yukarıdaki başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına yönelik olarak davalı … A.Ş. vekili ile … Sigorta A.Ş. vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK.m.353/1-b/1 hükmü gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf yasa yoluna başvuran davalılardan maddi tazminat yönünden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu hükümleri uyarınca alınması gereken 2.707,29 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin olarak alındığı anlaşılan (2x 676,82=) 1.353,64 TL’nin düşümü ile kalan 1.353,65 TL istinaf karar ve ilam harcının davalı … A.Ş. ile davalı … Sigorta A.Ş.’den müteselsilen alınarak Hazine’ye gelir KAYDINA, 3-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı … A.Ş.’den manevi tazminat yönünden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu hükümleri uyarınca alınması gereken 683,10 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin olarak alındığı anlaşılan 170,78 TL’nin düşümü ile kalan 512,32 TL istinaf karar ve ilam harcının davalı … A.Ş.’den alınarak Hazine’ye gelir KAYDINA, 4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5-İstinaf yasa yoluna başvuran davalılar tarafından yapılan giderlerin kendi üzerlerinde BIRAKILMASINA, HMK. m.353/1-b/1 hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK.m.362/1-a gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 28/01/2021