Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/1842 E. 2022/499 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/1842
KARAR NO: 2022/499
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/11/2018
NUMARASI: 2015/906 Esas – 2018/1084 Karar
DAVA: Kasko Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/04/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … şirketi nezdinde kasko sigortalı bulunan vekil edeni şirkete ait ticari servis aracı olarak kullanılan … plaka sayılı otobüsün, 11/08/2015 tarihinde park halindeyken, bir başka aracın çarpıp kaçması neticesinde hasarlandığını, araçta oluşan 4.485,00-TL hasar bedelinin poliçe kapsamında giderilmesi için davalı şirkete yapılan başvurunun ise, talep konusu hasarın poliçe vadesinden önce gerçekleştiği, bu nedenle talebin değerlendirilemeyeceği bildirilerek reddedildiğini, oysa davalı sigortacının hasarın poliçenin düzenlenmesinden önce meydana geldiği yolundaki iddiasının gerçeği yansıtmadığını ileri sürerek, fazlaya ilişen haklar saklı kalmak kaydıyla aracın serviste hasarlı olarak bekletildiği süre içinde oluşan kazanç kaybı zararına karşılık olarak 7.250,00-TL ve araç hasarına karşılık olarak da 4.485,00-TL olmak üzere toplam 11.685,00-TL maddi tazminatın kaza tarihinden işletilecek reeskont faiziyle birlikte davalı … şirketinden tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı … şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın 03/08/2015 tarihinde sigortalandığını, sigortalı aracın kazaya karıştığına ilişkin resmi makamlarca düzenlenmiş bir kaza tespit tutanağının olmadığını, hasar bildiriminden sonra yapılan incelemede sonucunda; sigortalı aracın önceki poliçesi ile davalı şirket tarafından düzenlenen poliçe arasında 4 ay olduğu ve sözleşme düzenlenmesinden 8 gün sonra hasar ihbarında bulunulduğu ayrıca davacının talep konusunu oluşturan hasırın hangi tarihte oluştuğunu ispata yarayacak herhangi bir belge ibraz edemediği tespit edildiğinden hasarın poliçenin düzenlenmesinden önce gerçekleştiği ve poliçenin teminatı kapsamı dışında kaldığının kabul edilmesi gerektiğini, ayrıca kazanç kaybına ilişkin talebin dolaylı zarar niteliğinde bulunması nedeniyle kasko sigorta poliçesi teminatı kapsamı dışında olduğunu, vekil edeni sigorta şirketinin sorumluluğu yoluna gidilecek olur ise de gerçek zararın tespit edilmesi gerektiğini, müvekkili bakımından temerrüt hali oluşmadığından, en fazla dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilebileceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı gözetilerek; “…11/08/2015 tarihli kazada … plakalı araç sürücüsünün aracın park halinde olması nedeniyle kusurunun olmadığı her ne kadar davalı … şirketince kaza ile hasar arasında uygunluk bulunmadığı kazanın poliçe düzenlenme tarihinden önce olduğunun belirtilmiş olsa da , mahkememizce alınan 21/06/2018 havale tarihli bilirkişi raporunda davaya konu trafik kazasında dosyadaki mevcut bilgiler kapsamında … plakalı araca park halinde çarpıldığı, sigorta şirketinin bunun aksini ispat yükünün kendisinde olduğu, sigorta şirketinin soyut beyanları dışında kazanın poliçe düzenlenme tarihinden önce olduğuna ilişkin bir delil sunulmadığı gibi basiretli bir tacir gibi davranması gereken sigorta şirketinin eksper raporundan anlaşılacağı üzere poliçenin vasıtanın görülmeden düzenlendiğine dair yazılı beyan temin edildiği de dikkate alınarak davalı tarafın beyanlarına itibar olunmadığı, bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olduğu, somut olaya uygun denetime elverişli ve gerekçeli olması nedeni ile hükme esas alınan 21/06/2018 havale tarihli bilirkişi raporuna göre davacı aracında 4.484,99 TL hasar oluştuğu ve sigorta poliçesi kapsamında kazanç kaybının ek primle verilecek teminatlar kapsamında bulunduğu ancak davacı poliçesinde ek teminat ile poliçe kapsamına dahil edilmediği anlaşılmakla araçta oluşan hasar kaybı 4.484,99 TL yönünden davanın kabulüne kazanç kaybı talebinin yukarıda açıklanan nedenlerle reddine karar vermek gerektiği” gerekçesiyle; “-Davanın KISMEN KABULÜ İLE, 4.485,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, -Sigortaya başvuru tarihi olan 11/08/2015 tarihinden 8 iş günü sonrası olan 20/08/2015 tarihinden itibaren ticari faiz uygulanmasına, -Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE, ” karar verilmiştir. Karara karşı davalı … şirketi vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. İstinaf nedenleri; sigortalıya ait araçta meydana geldiği ileri sürülen hasarın, poliçe süresi içerisinde meydana geldiğine ilişkin iddianın somut olarak kanıtlanamadığı ve rizikonun oluştuğu tarihe ilişkin dosya arasında herhangi bir MOBESE kaydı kaza tespit tutanağı bulunmadığı halde, mahkemece yazılı şekilde vekil edeninin sorumluluğu yoluna gidilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğuna yöneliktir. İstinaf edenin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; Dava, kasko sigortalı araçta 11/08/2015 tarihinde başka bir aracın çarpıp kaçması sonucunda meydana gelen trafik kazası sonucunda oluşan araç hasar bedeli ile aracın tamir edildiği sürece uğranılan kazanç kaybı zararının tazmini isteğine ilişkindir. Dosya kapsamından, davacı şirkete ait aracın davalı … şirketi nezdinde 03/08/2015-03/08/2016 tarihleri arasını kapsar biçimde kasko sigortalı olduğu, davacı sigortalı tarafından 11/08/2015 tarihinde meydana gelen kaza neticesinde aracın hasarlandığına dayanılarak sigorta şirketine başvuruda bulunulduğu, ancak davalı sigortacı tarafından kazanın sigorta sözleşmesi düzenlendikten sonra meydana geldiği konusunda oluşan tereddütlere dayanarak ödeme yapmaktan kaçındığı anlaşılmakta olup bu hususlarda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki temel uyuşmazlık, davacı tarafa ait aracın hasarlanmasına neden olan kazanın, poliçenin düzenlenme tarihinden önce mi yoksa sonra mı meydana geldiği, yani oluşan rizikonun poliçenin teminatı kapsamında bulunup bulunmadığı ve rizikonun teminat kapsamında olup olmadığı hususunun kim tarafından kanıtlanması gerektiğine ilişkindir. Kasko Sigorta Poliçesinin teminat kapsamını belirleyen A.1 maddesine göre gerek kullananın iradesi dışında araca ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketli bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile üçüncü kişilerin kötü niyetli muziplikle yaptıkları hareketler, aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların tümünün sigortanın teminatı kapsamında olduğu anlaşılmaktadır. Bundan ayrı TTK’nın 1409/1 maddesi uyarınca sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı maddenin ikinci fıkrası hükmüne göre de; rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekir. Ancak, Kasko Sigorta Poliçesi Genel Şartları ile TTK’nın 1446/2 maddesi uyarınca, sigortalı rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyi niyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde imiş gibi ihbar ederse ancak o durumda ispat yer değiştirip oluşan rizikonun teminat içinde kaldığını ispat yükü sigortalıya geçer. Somut olayda, davacı tarafça sigortalı aracın 11/08/2015 tarihinde park halindeyken hasarlandığını tespit ettikten sonra durumu sigortacıya bildirildiği, sigorta şirketinin gönderdiği çekici marifetiyle servise alınarak ekspertiz incelemesine tabi tutulduğu ve ekspertiz tarafından oluşan hasar bedelinin KDV hariç 4.835,63-TL olacağının tespit edildiği, ancak ekspertiz raporundaki hasarın park halinde olabilme ihtimalinin düşük olduğu, önceki sigortalılık durumunun 09/05/2015 tarihin sonlandığı, ve yeni poliçenin 03/08/2015 tarihinde düzenlendiği hususu ile poliçenin düzenlenmesinden 1 hafta sonra hasar oluştuğuna dayanılarak talepte bulunulduğu şeklindeki tereddüt oluşturan tespitler nedeniyle, hasarın poliçenin düzenlenmesinden önce gerçekleştiği varsayımından hareketle sigortacının ödeme yapılmaktan kaçındığı anlaşılmaktadır. Ancak aracın davacı sigortalının bildirimde bulunduğu tarihte değil de daha önce hasarlandığı yani hasarın poliçenin düzenlenmesinden önce gerçekleştiği konusunda sigortacı tarafından herhangi bir somut bilgi ve belge sunulamadığı görülmüştür. Hal böyle olunca, az yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler gereği kural olarak ispat yükü üzerinde bulunan davalı … şirketinin aracın poliçenin düzenleme tarihinden önce hasarlandığını somut olarak kanıtlayabildiğinden söz edilemeyeceğine ve ekspertiz raporundaki varsayıma dayalı soyut nitelikteki bir takım değerlendirmelerin de tek başına ispat yükünün yer değiştirmesini sağlamayacağına diğer bir anlatımla oluşan rizikonun teminat içinde kaldığını kanıtlama yükünün sigortalıya ait bulunduğu sonucunu doğurmayacağına göre, mahkemece yazılı biçim ve şekildeki gerekçe ile davacı sigortalının araç hasarına yönelik talebin kabulüne karar verilmesinde herhangi bir yanılgı tespit edilemediğinden, davalı … şirketi vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/11/2018 gün ve 2015/906 E. – 2018/1084 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK.m.353/1-b/1 hükmü gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf yasa yoluna başvuran davalıdan Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 306,37-TL nispi istinaf karar ve ilam harcından, istinafa başvuru sırasında peşin olarak yatırıldığı anlaşılan 76,60-TL’nin düşümü ile kalan 229,77-TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 4-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin üzerinde BIRAKILMASINA, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK.m.362/1-a hükmü gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 14/04/2022