Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/1832 E. 2022/498 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/1832
KARAR NO: 2022/498
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/12/2018
NUMARASI: 2017/812 Esas – 2018/1303 Karar
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/04/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı sigorta şirketi nezdinde … nolu poliçe ile ZMM + İMM sigortalı bulunan ve dava dışı …’in sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın neden olduğu 25/09/2015 günlü trafik kazasında, araç içerisinde yolculuk eden vekil edeninin kızı …’in hayatını kaybettiğini, sigorta şirketine destekten yoksun kalma tazminatı talebi ile yapılan başvuru üzerine müvekkiline 16.745,23-TL tazminat ödemesi yapılmış ise de, bu ödemenin gerçek zararı karşılamadığını, ayrıca poliçede 25.000,00-TL limit belirlenerek manevi tazminatların da teminat kapsamına alındığını ileri sürerek, fazlaya ilişen haklar saklı kalmak kaydıyla 1.000,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının sigortacıya başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte, 25.000,00-TL manevi tazminatın da kaza tarihinden işletilecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş; 22/11/2018 günlü ıslah dilekçesi maddi tazminata ilişkin istek miktarını 55.825,71-TL’ye çıkarttıklarını açıklamıştır. Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya neden olduğu ileri sürülen … plaka sayılı aracın, vekil edeni şirket nezdinde 18/11/2014-18/11/2015 tarihleri arasını kapsar biçimde … nolu poliçe ile ZMM sigortalı olduğunu, davacının yaptığı başvuru üzerine kendisine 23/10/20015 tarihinde 16.745,23-TL ödeme yapılarak, maddi tazminata ilişkin sorumluluğun karşılandığını, söz konusu poliçede 25.000,00-TL’lik ek İMM teminatı bulunmakta ise de, bu teminat kapsamına manevi tazminatların dahil olmadığını, ayrıca ölen çocuğun araçta koruyu ekipman olmadan taşınması nedeniyle müterafik kusur indirimi yapılması ve SGK tarafa rücua tabi bir ödeme yapılıp yapılmadığının da mükerrer ödemeye neden olmaması için araştırılması gerektiğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı gözetilerek yapılan yargılama sonucunda; dava dışı …’in sevk ve idaresindeki aracın neden olduğu 25/09/2015 günlü tek taraflı trafik kazasında araç içerisinde yolcu olarak bulunan ve davacının kızı olan küçük …’in hayatını kaybettiği, kazanın meydana gelmesinde araç sürücüsünün tam kusurlu olduğu, davacının sigorta şirketine yaptığı başvuru üzerene kendisine ödeme yapılmış ise de bu ödemenin yetersiz olduğu, aracın davalı sigorta şirketi nezdinde kaza tarihini kapsar biçimde ZMM ve İMM sigortalı olması nedeniyle davacının davalı sigorta şirketinden maddi ve manevi tazminat talep edebileceği benimsenmek suetiyle; maddi tazminat bakımından düzenlenen 19/11/2018 günlü aktüer bilirkişi raporu doğrultusunda; “Bedensel zarar bakımından davanın kabulü ile 55.825,71 TL ‘nin 23/10/2015 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE, Manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile 15.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihi olan 18/09/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, Fazlaya ilişkin kısmın REDDİNE,” karar verilmiştir. Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. İstinaf nedenleri; vekil edeni sigorta şirketi nezdinde düzenlenen … nolu sigorta poliçesinde manevi tazminatlar bakımından bir teminat bulunmadığı halde, müvekkilinin manevi tazminatla sorumluluğu yoluna gidilmesinin isabetsiz olduğu, ayrıca hükme esas alınan aktüer raporda; davalı sigorta şirketi tarafından yapılan ödeme tarihinde davacının maddi zararının 43.549,37-TL olduğunun tespit edildiği, bu durumda yapılan ödemenin bu miktardan düşülerek, buna göre hüküm tesis edilmesi gerekirken, söz konusu raporun sonuç kısmında belirtilen 55.825,71-TL ile sorumluluğu yoluna gidilmiş olmasının hatalı olduğu ve yargılama sırasında açıkça ileri sürüldüğü halde, müterafik kusur indirimi yapılmaksızın karar verilmiş olmasının da doğru bulunmadığı, bu nedenlenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması gerektiğine yöneliktir. Dava; trafik kazası sonucunda meydana gelen ölüm olayına dayanılarak açılmış maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir. İstinaf edenin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; 1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde ve özellikle; aktüerya hesap uzmanı olduğu anlaşılan … tarafından düzenlenen 19/11/2018 günlü hesap raporundaki belirleme ve değerlendirmelerin kaza ve hesap tarihindeki yasal içtihatlar ile dosyaya ve oluşa uygun denetlenebilir gerekçeler içermesi, ödeme tarihindeki verilere göre yapılan hesaplama neticesinde davacının uğradığı gerçek zararın 43.549,57-TL olduğu anlaşıldığından, davacıya yapılan 16.745,23-TL’lik bir ödemenin yetersiz olduğunun açıkça tespit edilmesi karşısında bu raporun hükme esas alınmasında ve söz konusu raporda güncel verilere göre doğru biçimde hesaplanan sonuç tazminat miktarına hükmedilmiş olmasında istinaf edenin sıfatına ve istinaf nedenlerine göre usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davalı vekilinin bu yönü amaçlayan istinaf itirazının reddi gerekmiştir. 2-Görülmekte olan davada, davacının küçük çocuğu bulunan …’in içinde yolcu olarak bulunduğu araç sürücüsünün tam kusuru ile neden olduğu trafik kazasında hayatını kaybettiği, küçüğün kaza tarihinde 5 yaşında olduğu, araç sürücüsünün babası bulunduğu ve fakat davacı annenin kaza sırasında çocukla birlikte yolculuk etmediği, başka bir şehirde bulunduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, müteveffa küçüğün yaşı ve davacı annenin araçta çocukla birlikte yolculuk etmediği, çocuğun uygun olmasa bile taşınma şekline etkili olamayaçağı gözetildiğinde, çocuğun uygun olmayan koşullarda seyahat etmesi/veya ettirilmesi şeklindeki eylem bakımından talepte bulunanın veya ölenin müterafik kusurlu olduğundan söz edilemeyeceğinden, mahkemece maddi tazminat bakımından herhangi bir müterafik kusur indirimi yapılmaksızın karar verilmiş olmasında da bir yanılgı mevcut değildir. 3-Ne var ki somut olayda, görülmekte olan davanın davalı sigorta şirketi nezdinde düzenlenen … nolu ZMM sigorta poliçesine dayanılarak açıldığı ve bu poliçeye ihtiyari mali sorumluluk sigortasının da dahil edilmiş bulunduğu görülmektedir. Motorlu Kara Taşıtları İhtiyari Mali Mesuluyet Sigortası Genel Şartlarının 1.maddesinde “Sigortacı, işbu poliçede gösterilen aracın kullanılmasından doğan ve Karayolları Trafik Kanununa ve Umumi Hükümlere göre aracın işletenine terettüp eden hukuki sorumluluğu ve bu poliçede teminat kapsamında olmak şartıyla Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası hadlerinin üzerinde kalan kısmını, poliçede yazılı hadlere kadar temin eder. İşbu sigorta, sigorta ettirenin haksız taleplere karşı müdafaasını da temin eder” denilmektedir. Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere, İMM sigortası, ZMM sigortasının teminatı altında bulunan zarar kalemleri bakımından, ZMM sigortasının teminat limitini aşan kısımlar bakımından işletenin sorumluluğunu poliçeye eklenen miktar kadar üstlenmeyi sağlayan bir sigorta koludur ve manevi tazminatlar ZMM sigortasının teminatı kapsamında değildir. Motorlu Kara Taşıtları İhtiyari Mali Mesuluyet Sigortası Genel Şartlarının 3.maddesine göre; manevi tazminat talepleri, ek sigorta sözleşmesi ile, İMM sigorta teminatı kapsamına alınabilir ise de, bunun olabilmesi için bu durumun poliçede ayrıca ve açıkça gösterilmesi yani manevi tazminatların İMM sigorta poliçesine dahil edildiğinin anlaşılmasını gerektirir. Diğer bir ifade ile; ZMM sigorta poliçesine İMM sigortasının dahil edilmesi tek başına poliçe teminatına manevi tazminatların da dahil edildiği sonucunu oluşturmaz. Bu açıklamalar ışığında davanın dayanağını oluşturan poliçe değerlendirildiğinde; manevi tazminatların, poliçenin teminatı kapsamına alındığı ve poliçeye dahil edildiği konusunda herhangi bir düzenleme ve açıklama bulunmadığı tespit edilmiştir. Hal böyle olunca, mahkemece poliçenin teminatı kapsamında olmaması nedeniyle, davacının davalı sigorta şirketine yönelttiği manevi tazminata ilişkin talebin reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı bir takım değerlendirmeler sonucunda, davalı sigorta şirketinin manevi tazminatla sorumluluğu yoluna gidilmiş olması doğru olmamıştır. Ancak bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, davalı vekilinin manevi tazminata ilişkin hüküm bölümüne yönelik istinaf itirazının kabulü ile, ilk derece mahkemesince verilen kararın HMK.m.353/1-b/2 hükmü uyarınca kaldırılmasına, istinaf konusu yapılmayan hususlar ile reddedilen istinaf itirazları nedeniyle taraflar yararına oluşan usuli kazanılmış haklar ile harcın da kamu düzeninden olduğu gözetilerek yanılgılı olduğu sonucuna varılan hususun düzeltilmesi suretiyle yeniden esas hakkında hüküm tesis edilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/12/2018 gün ve 2017/812 E. – 2018/1303 K. sayılı kararına karşı davalı sigorta şirketi vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun yukarıda (3) sayılı bentte gösterilen nedenlerle KABULÜNE, öteki istinaf itirazlarının ise yukarıda (1) ve (2) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle REDDİNE, 2-İstinaf yasa yoluna başvuru sırasında davalı tarafından peşin olarak yatırıldığı anlaşılan 1.209,60-TL nispi istinaf karar ve ilam harcının talep halinde istinaf eden davalıya İADESİNE, 3-İstinaf eden davalı tarafından yapılan diğer giderlerin ise takdiren üzerinde bırakılmasına, 4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5-İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/12/2018 gün ve 2017/812 E. – 2018/1303 K. sayılı kararının HMK.m.353/1-b/2 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, 5/1-Bedensel zarar bakımından davanın kabulü ile 55.825,71 TL ‘nin 23/10/2015 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE, 5/2-Davacının davalı sigorta şirketine yönelik olarak açtığı manevi tazminat davasının pasif dava ehliyeti yokluğundan REDDİNE, 5/3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu hükümleri uyarınca maddi tazminat yönünden belirlenen 3.813,45-TL TL nispi karar ve ilam harcından, 88,81 TL peşin harç ve 188,00 TL ıslah harcı toplamı 276,81 TL’nin düşümü ile kalan 3.536,64- TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine, 5/4- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu hükümleri uyarınca reddedilen manevi tazminat davası yönünden alınması gereken 80,70-TL maktu karar ve ilam harcının davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine, 5/5- Davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen maddi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 6.490,83 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 5/6-Davalı sigorta şirketinin vekille temsil edilmiş olması nedeniyle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümleri uyarınca reddedilen manevi tazminat davası bakımından belirlenen 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı sigorta şirketine verilmesine, 5/7-Davacı tarafından yapılan toplam 744,90- TL yargılama giderinden davanın kabul red miktar ve oranı göz önüne alınarak hesaplanan 513,98- TL yargılama gideri ile 88,81 TL peşin harç, 31,40 TL başvuru harcı, 4,60 TL vekalet harcı ve 188,00 TL ıslah harcı toplamı olan 826,79- TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 5/8-Yatırılan gider avanslarından arta kalanın ilgilisine iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda ve HMK.m. 362/1-a hükmü uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 14/04/2022