Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/1663 E. 2019/1079 K. 30.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/1663
KARAR NO : 2019/1079
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/02/2019
NUMARASI : 2017/824 E.- 2019/219 K.
DAVANIN KONUSU: Rücuen Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/05/2019
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı sigorta şirketi nezdinde trafik sigortalı bulunan ve diğer davalı … da sürücüsü olduğu … plaka sayılı aracın neden olduğu 26/03/2004 günlü trafik kazasında araç içinde bulunan … yaralandığını ve … ile İç İşleri Bakanlığı arasında görülen itirazın iptali ve tazminat davası sonucunda, Ankara 23.Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 29/06/2012 gün 2012/191 esas-2012/307 karar sayılı ilamın infaza konulması neticesinde, 11/09/2014 tarihinde üçüncü kişi hak sahibine 390.694,70-TL ödeme yapılmak zorunda kalındığını ve hazine zararı oluştuğunu; 26/03/2004 günlü trafik kazasının sorumlusunun araç sürücüsü davalı … olduğunun Diyarbakır Hava Kuvvetleri Komutanlığına bağlı Diyarbakır Askeri Mahkemesince verilen 30/12/2009 tarih 2009/50-2009/1651 sayılı kararın 13/03/2017 tarihinde dosyasına girmesiyle öğrenildiğini, üçüncü kişiye ödenen tazminattan davalı sürücü ile birlikte davalı sigorta şirketinin de sorumlu olduğunu ileri sürerek, dava dışı hak sahibine ödenen 390.694,70-TL’nin ödeme tarihinden işletilecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalılar, ayrı ayrı süresi içerisinde verdikleri cevap dilekçelerinde özetle; zaman aşımı definde bulunarak davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.Mahkemece, dava konusu trafik kazasının 26/03/2004 tarihinde meydana geldiği, davanın ise KTK’nın 109.maddesinde düzenlenen 10 yıllık genel zaman aşımı süresinin ve TBK’nın 73/1 maddesinde düzenlenen 2 yıllık zamanaşımı süresinin geçirilmesinden sonra 18/09/2017 tarihinde açıldığı görüşünden hareketle; davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.Karara karşı, davacı kurum vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.İstinaf nedenleri; görülmekte olan davanın rücuan tazminat davası olduğu; zaman aşımının, zarar gören ve ödemeyi yapan idarenin dava açmaya emir vermeye yetkili olan organının durum hakkında bilgi edinmesiyle başlayacağını, yetkili organın durumdan haberdar olduğu tarihin de “olur tarihi” 18/08/2017 bulunduğunu, bu durumda, 14/09/2017 tarihinde açılan davanın yasal süre içerisinde açıldığının kabul edilmesi gerektiği halde, yazılı biçim ve şekilde verilen red kararının usul ve yasaya aykırı olduğu hususuna yöneliktir.Dava, trafik kazası sonucunda araç işleteni olan kurumun üçüncü kişi hak sahibine yaptığı ödemenin zarar sorumlusu olduğu ileri sürülen, davalılardan rücuan tahsili isteğine ilişkindir.İstinaf edenin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda;Dosya kapsamından; zararlandırıcı eylem tarihinin 26/03/2004 olduğu, kazada yaralanan üçüncü kişi hak sahibi ile İç İşleri Bakanlığı arasında görülen dava sonucunda, davacı kurumun 390.694,70-TL ödeme yapmak zorunda kalındığı ve görülmekte olan rücu davasının da 18/09/2017 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Borçlar Kanunu 73 maddesinde “Rücu istemi tazminatın tamamının ödendiği ve birlikte sorumlu kişinin öğrenildiği tarihten başlanılarak iki yılın ve herhalde tazminatın tamamının ödendiği tarihten başlayarak 10 yılın geçmesi ile zamanaşımına uğrar. Tazminatın ödenmesi kendisinden istenilen kişi durumu birlikte sorumlu olduğu kişilere bildirmek zorundadır, aksi halde zamanaşımı bu bildirimin dürüstlük kurallarına göre yapılabileceği tarihte işlemeye başlar” hükmü yer almaktadır. Burada sözü edilen 10 yıllık süre genel zamanaşımı süresi olup, davanın zararın ve zarar sorumlusunun öğrenilmesinden itibaren 2 yıl içinde açılması gerekmektedir. Eldeki dava rücu davası olduğuna ve davacı da resmi kurum bulunduğuna göre Yerleşik Yargıtay İçtihadları gereğince, iki yıllık kısa zamanaşımı başlangıç tarihi dava açma konusunda emir vermeye yetkili makamın zarar sorumlusunu öğrendiği ve rücu konusu tazminatın tamamının ödendiği tarihtir.Somut olaya dönüldüğünde; dava açmaya yetkili makam ile ödeme yapmaya izin vermede yetkili makam ve zarar sorumlusunun belirlendiği yargılamayı yapan makam esasen aynı olduğundan ve ödeme yapmaya olur verme tarihi de 16/09/2014 bulunduğundan, davanın en geç 16/09/2016 tarihinde açılması gerekmektedir. Zarar sorumlusunun 2009/50 esas sayılı ceza yargılamasına ilişkin dosyanın “kararın gönderildiği” konulu 13/03/2017 tarihli yazının dosyasına girmesiyle öğrenildiği, bu nedenle zamanaşımı süresinin dolmadığı yolundaki davacı taraf iddiasına gelince; zarar sorumlusunun esasen kim olduğunun Diyarbakır Askeri Mahkemede yapılan yargılama sonunda verilen ve 03/06/2011 tarihinde kesinleştiği anlaşılan 30/12/2009 gün 2009/50-2009/1651 sayılı kararla belirlendiği görülmüştür. Yetkili makamın üçüncü kişi hak sahibine yapılacak ödemeye olur vermesinden sonra, kurumun kendi iç yazışmalarındaki aksama sonucunda, zarar sorumlusunun ancak 13/03/2017 günlü yazının dosyaya girmesiyle öğrenildiği konusundaki iddia iyi niyet kurallarıyla bağdaşmayacağı gibi, davalı taraftan kaynaklanmayan nedenlerle zamanaşımı süresinin başlangıcının kurumun kendi insiyatifi ile istediği tarihe çekmesi gibi bir sonuca neden olacağı da belirgin olduğundan, ilk derece mahkemesince davanın zamanaşımı süresinin geçirilmesinden sonra açıldığı görüşünden hareketle verilen davanın reddine ilişkin kararda herhangi bir isabetsizlik bulunmadığından, davacı kurum vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;1-Usûl ve yasaya uygun olan ve başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına karşı davacı kurum vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun, HMK.m. 353/1-b/1 hükmü gereğince ESASTAN REDDİNE,2-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı kurum yargı harçlarından muaf olduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle taraflar yararına avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,4-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerlerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK.m.361/1 hükmü gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 30/05/2019.