Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/1577 E. 2021/404 K. 04.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/1577
KARAR NO: 2021/404
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/03/2019
NUMARASI: 2018/758 E. – 2019/164 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 04/03/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 26/12/2016 kaza tarihinde sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile davacı …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklete çarpması sonucu meydana gelen kazada davacının yaralandığı ve malul kaldığını belirterek, 3.500,00-TL daimi maluliyet ve 100,00-TL geçici iş göremezlik olmak üzere toplam 3.600,00-TL tazminatının davalı … şirketine başvuru tarihi olan 04/06/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; CMK’nın 253.maddesi gereğince davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; “Ceza yargılaması sırasında şikayetten vazgeçmenin tazminat isteme hakkını ortadan kaldırması için kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı CMK’nın 253/19 madde hükmü uyarınca usulüne uygun olarak düzenlenmiş bir uzlaşmanın varlığı veya 5237 sayılı TCK’nun 73.maddesinin 7. bent hükümlerine göre şikayetten vazgeçme sırasında kişisel haklardan da vazgeçildiğinin ayrıca ve açıkça belirtilmesi gerekir. Somut olayda, davacı ile zararlandırıcı eylem sorumlusu arasında usulüne uygun şekilde düzenlenmiş ve tamamlanmış bir uzlaşma tutanağının varlığı karşısında davacı tarafça açılan davanın reddine karar vermek gerekmiştir” gerekçesi ile; Davanın reddine, karar verilmiştir. Davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; meydana gelen kazada davalı … şirketinin sorumluluğunun bulunduğunu, davalı ile davacı arasında herhangi bir uzlaşma bulunmadığını, uzlaşma formunda açıkça sigorta şirketinden tazminat istenmeyeceğinin belirtilmediğini, uzlaşma tutanağının usulüne uygun olmadığını belirterek istinaf yoluna başvurmuştur. İstinaf edenlerin sıfatı ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemede; 26/12/2016 kaza tarihinde sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile davacı …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklete çarpması sonucu meydana gelen kazada davacının yaralandığı ve malul kaldığı anlaşılmıştır. Dava trafik kazası nedeniyle malûliyet talebi tazminatı isteğine ilişkin bulunmaktadır. Olaya ilişkin olarak açılan Çarşamba Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2017/113 sayılı soruşturma dosyasında, savcılık tarafından, Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 253 üncü maddesi kapsamında, uzlaştırma faaliyetlerinde bulunulmuş, kazadaki yaralanma nedeniyle müştekinin kendisinden özür dilenmesi karşısında uzlaşmayı kabul edeceğini belirtmiş, bunun sonucunda tarafların uzlaştıklarına dair 17/01/2017 tarihli uzlaştırma raporu düzenlenmiş, Cumhuriyet Savcısınca uzlaştırma raporu onaylanmış ve Çarşamba Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 15/02/2017 tarihli kararıyla kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği anlaşılmış ise de, bu tarih itibariyle davacının maluliyet durumunu belirleyen bir raporun dahi düzenlenmemiş olduğu, uzlaşmanın sonuçları hakkında da davacıya yeterli ve açık bir bilgi verilmediği, sadece “uzlaşmanın anlam ve sonuçları anlatıldı” şeklinde soyut bir ifade ile yetinildiği görülmektedir. Bu durumda, söz konusu uzlaşma raporunun yasanın aradığı anlam ve nitelikte bir uzlaşma kapsamında bulunmadığı, diğer bir ifadeyle davacının şartlarını ve sonuçlarını tam olarak kavrar bir biçimde özgür iradesiyle yaptığı bir anlaşma niteliği taşımadığı gibi, davacının uğramış olduğu maluliyet zararının giderilmesine ilişkin bir belge niteliğinde de bulunmamaktadır. Bu nedenle söz konusu uzlaşma tutanağına istinaden CMK 253/19. maddesi gereğince davacının tazminat talebinin reddine karar verilmesi hatalı bulunmaktadır. Bu itibarla davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüne, HMK 353/1-a/6 maddesi gereğince verilen kararın kaldırılması gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-Davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜ ile, istinaf istemine konu olan ve başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40-TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine İADESİNE, 4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, HMK. m.353/1-a/6 hükümleri uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.04/03/2021