Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/1576 E. 2019/1177 K. 30.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/1576
KARAR NO : 2019/1177
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/10/2018
NUMARASI : 2016/1278 E., 2018/964 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/05/2019
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı Mehmet Karabalak’ın maliki olduğu…plakalı aracın davacı sigorta şirketince ZMMS poliçesi ile sigortalandığını, 12/02/2012 tarihinde davalının aracının da karıştığı zincirleme trafik kazası meydana geldiğini, bu kazanın oluşumunda dava dışı sigortalı aracı kullanan … asli kusurlu olduğunu, bu kişinin aracı alkollü ve ehliyetsiz olarak kullandığnı, kaza sonrasında müvekkili şirket aleyhine kazaya karışan araçlar tarafından dava açılarak masrafların talep edildiğini, müvekkili şirketin zarara uğrayan dava dışı kişilere ödeme yaptığını, yaptığı ödemeleri davalıdan rücuen talep ettiğini, ancak davalının alacağın tahsili amacı ile açılan İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu, yapılan itirazın haksız olduğunu belirterek, davalı tarafından icra takibine karşı yapılan itirazın iptaline, davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; dava konusu icra takibinin yetkisiz icra müdürlüğünde açıldığını, yetkili icra müdürlüklerinin Tosya icra müdürlükleri olduğunu, bu sebeple itiraz ettiklerini, davanın süresinde açılmadığını, mahkemenin görevsiz olduğunu, Tüketici mahkemelerinin görevli olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir. Mahkemece, kısa karar ile davanın reddine karar verilmiş, gerekçeli kararda açılan davada tüketici mahkemelerinin görevli olduğu, her ne kadar mahkemede bu kanaat hasıl olmuş ise de karar duruşmasının yapıldığı son celsede kısa karar olarak sehven davanın reddine dair hüküm kurulduğu, mahkemenin asıl kanaatinin dava dilekçesinin usulden reddine yönelik olduğu belirtilerek, davanın reddine, HMK’nın 20. maddesinde belirtilen yasal süreler içerisinde yapılacak başvuru üzerine dosyanın görevli İstanbul Tüketici Mahkemesine gönderilmesine, karar verilmiş, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. Davalı vekilinin istinaf sebepleri; kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki bulunduğu, mahkemece nihai karar verilerek dosyadan el çekilmesine rağmen dosyanın görevsizlik kararı verilerek tüketici mahkemesine gönderilmesine karar verilmesinin hatalı olduğu, basit yargılama usulüne tabi olan davada kararın davacı vekilinin yüzüne tefhim edilmesiyle kanun yolu süresinin başlayacağı, davacı yönünden verilen kararın kesinleşmiş olduğu, davanın reddine karar verilmiş olmasına rağmen kötü niyet tazminatı talepleri ile ilgili karar verilmemesinin yanlış olduğu hususlarına ilişkindir. Dava, trafik kazası nedeniyle dava dışı kişilere ödeme yapan sigorta şirketince, yapılan ödemenin sigortalısından tahsili talebiyle başlatılan icra takibine itirazın iptali talebine ilişkin bulunmaktadır. 6100 sayılı HMK’nın 297/1-2 maddeleri uyarınca, mahkeme kararında; hüküm sonucunun, taraflara yükletilen hak ve sorumlulukların şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde ayrı ayrı ve açıkça gösterilmesi gerektiği gibi, HMK’nun 297/c maddesi gereğince hükmün gerekçesinde, tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin gösterilmesi gerekir. Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiği T.C. Anayasası’nın 141/3 maddesinde de açıkça belirtilmiştir.Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur.Kanun yolu denetimi yapılabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hükmün bulunması gerektiği açıktır(Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 05/03/2019 tarih ve 2016/7790 E., 2019/2468 K. Sayılı kararı).Somut olayda, mahkemenin yargılamayı sonuçlandırdığı kısa kararda; “1-Davanın reddine” şeklinde karar verilmiş, gerekçeli kararın gerekçe kısmında ise, açılan davada tüketici mahkemelerinin görevli olduğu, her ne kadar mahkemede bu kanaat hasıl olmuş ise de karar duruşmasının yapıldığı son celsede kısa karar olarak sehven davanın reddine dair hüküm kurulduğu, mahkemenin asıl kanaatinin dava dilekçesinin usulden reddine yönelik olduğu belirtilerek, “1-Davanın reddine, 2-HMK’nın 20. Maddesinde belirtilen yasal süreler içerisinde yapılacak başvuru üzerine dosyanın görevli İstanbul Tüketici Mahkemesine gönderilmesine,” denilerek kısa karar ve gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmıştır. Bu durum HMK’nın 294/3 maddesine aykırılık teşkil ettiğinden 10/4/1992 gün ve 1991/7 Esas-1992/4 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı uyarınca kısa karar ve hüküm fıkrası ile gerekçe arasındaki çelişkinin giderildiği bir hüküm kurulmak üzere Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına, dosyanın Mahkemesine geri gönderilmesine, davalı vekilinin diğer istinaf taleplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, istinaf talebine konu İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/10/2018 tarih ve 2016/1278 E., 2018/964 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,2-Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde işlem yapılmak üzere Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, davalı vekilinin diğer istinaf taleplerinin bu aşamada incelenmesine YER OLMADIĞINA, 3- Davalı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40-TL istinaf karar ve ilam harcının istek halinde kendisine İADESİNE,4- Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5- Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,HMK. m.353/1-a/6 hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.30/05/2019