Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/1533 E. 2022/422 K. 24.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/1533
KARAR NO: 2022/422
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/03/2019
NUMARASI: 2018/47 Esas 2019/256 Karar
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/03/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesinin kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin murisi …i’nin 16/12/2015 tarihinde saat 14:30 sıralarında, yolcu olarak bulunduğu müteveffa …’ın sevk ve idaresinde olan … plakalı aracın karıştığı tek taraflı trafik kazası neticesinde olay yerinde hayatını kaybettiğini, söz konusu aracın davalı sigorta şirketin nezdinde ZMSS kapsamında sigortalı olduğunu, müvekkili tarafından yapılan başvuru üzerine sigorta şirketi tarafından ödeme yapıldığını, ancak bu ödemenin yeterli olmadığını belirterek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00.-TL maddi tazminatın (limitle sınırlı) kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden tahsiline, yargılama giderlerinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini, talep ve dava etmiş, davacı vekili 06/11/2018 tarihli bedel arttırım dilekçesi ile 1.000,00-TL tazminat taleplerini 42.372,34-TL arttırarak 43.372,34-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi lie birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini, talep etmiştir. Davalı vekili, davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; Davanın kısmen kabulü ile 26.960,08-TL destek tazminatının 14/04/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş, verilen karara karşı davacı vekili ile davalı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekilinin istinaf başvuru sebepleri; Vefat edenin diğer mirasçılar tarafından Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/48 esas sayılı dosyası ile dava açıldığı, verilen karar üzerine davalı sigorta şirketinin istinaf kanun yoluna başvurduğu, görülmekte olan davada ilk derece mahkemesince bilirkişiden tazminat hesabı için rapor alındığı, rapora göre kusur oranı esas alınmaksızın belirlenen 49.868,59-TL tazminattan yapılan ödemenin güncellenerek düşülmesi neticesinde belirlenen toplam 43.372,34-TL üzerinde davanın ıslah edildiği, İlk derece mahkemesinin; Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/48 esas sayılı dosyasında alınan raporda belirlenen müteveffanın %20’lik kusur oranını tazminata da uygulayarak 26.960,08-TL tazminata hükmettiği, ancak Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/48 esas sayılı dosyasında mübrez 12.10.2017 tarihli rapor incelendiğinde … plakalı aracın müteveffa sürücüsü …’ın asli ve tam kusurlu (%100 oranında) olduğunun tespit edildiği, bu husus göz önüne alınmadan kusur oranlaması yapılarak belirlenen tazminat üzerinden hükmün kurulmasının isabetsiz olduğu, hususlarına ilişkindir. Davalı … Sigorta vekilinin istinaf sebepleri; Dava konusu olayda işleten-davacı arasındaki ilişki bakımından hatır taşıması bulunmakta olup yerel mahkeme tarafından hatır taşıması indirimi yapılmamasının hatalı olduğu, davaya konu kazada sigortalı aracın işleteni … olup davacının murisi … olduğundan davaya konu kaza haksız fiile dayandığından ispat yükünün davacı üzerinde olduğu, davacı ve vekilinin davaya konu kazada hatır taşıması olmadığını ispat etmeden, mahkeme tarafından hatır taşıması olmadığına yönelik hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğu, mahkeme tarafından müvekkili şirketin; hatalı hesaplanan ve indirim yapılmayan tazminattan sorumlu tutulmasına ilişkin hüküm kurulmasının haksız olduğu, hususlarına ilişkindir. İstinaf edenlerin sıfatı ve istinaf sebepleri ile kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan incelemede; Dava, trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma maddi tazminatı istemine ilişkindir. Dosya kapsamından;16/12/2015 tarihinde …’ın sevk ve idaresinde olan … plakalı aracın yaptığı trafik kazasında araç içinde yolcu olarak bulunan …’nin vefat ettiği, davacının ölen …’nin babası olduğu, davalı sigorta şirketine yapılan başvuru sonucu 26/10/2016 tarihinde davacıya 12.934,80 TL ödeme yapıldığı, davacının ödemenin yeterli olmadığı iddiası ile ZMM sigortacısı aleyhine eldeki davayı açtığı anlaşılmıştır. 6098 sayılı BK’nın 51. maddesinde hakimin, tazminatın kapsamını durumun gereğine ve özellikle kusurun ağırlığına göre belirleyeceği belirtilmiştir. Dosya içerisinde mevcut olan kolluk ifadelerine göre araçta yolcu olarak bulunan destek ile araç sürücüsünün akraba oldukları, sürücünün araba almak için İstanbul’a gittiği ve dönüşte kazanın olduğu (sürücünün eşi ile kardeşinin kolluk ifadesi) anlaşılmakta ise de hatır taşıma ilişkisinin değerlendirilmesinde taşıma ya da kullanmanın kimin çıkar ve yararına olduğunun saptanması önemlidir. Taşıma ve kullanmada işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin bir çıkarı veya yararının bulunması halinde hatır taşımasından söz edilemeyecektir. Somut olayda, destek ile sürücünün akraba oldukları anlaşılmakta ise de, dosya kapsamından taşımanın davacıların desteği veya sürücünün çıkarına olup olmadığı anlaşılamamaktadır. Taşımada sürücünün menfaatinin bulunmadığı iddiası ise davalı tarafça ispat edilemediğinden, belirlenen tazminattan hatır taşıması indirimi yapılmamasında yargısal uygulamalara, usul ve yasaya aykırılık tespit edilememiştir. İlk derece mahkemesince kusur ile ilgili rapor alınmamış, murisin eşi ve çocuklarının açtığı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/48 esas sayılı dosyasında hükme esas alınan kusur raporu (davacının desteği olay sırasında emniyet kemeri takmamış olmakla tali %20 oranında kusurlu kabul edilmiş) dikkate alınarak ve bilirkişi tarafından hesaplanan tazminattan %20 oranında kusur indirimi yapılarak tazminata hükmedilmiştir. Oysa, davacının desteğinin araçta nizamlara aykırı ve kendi can emniyetini tehlikeye atacak şekilde koruyucu önlemler almaksızın yolculuk etmesi, sürüş kusurlarından olmayıp hakim tarafından müterafik kusur kabul edilerek tazminattan % 20 müterafik kusur indirimi yapılması gerekirken, yolcu olan desteğin trafik kazasının meydana gelmesinde %20 oranında kusurlu kabul edilmesi doğru olmamıştır. Bu nedenle hükme esas alınan bilirkişi raporunda ve kusura ilişkin alınan raporda davacının desteğinin emniyet kemeri takmaması nedeniyle müterafik kusuru bulunduğu kabul edilerek, sürücünün %100 kusur oranına göre davalı sigorta şirketinin davadan önce ödediği miktarın, ödemenin yapıldığı tarih ile zarar hesabının yapıldığı tarih arasında işleyen yasal faiz hesaplanarak sigorta ödemesinin güncellenmesi ve güncellenmiş miktarın, tazminat miktarından mahsup edilmesi ve bulunan tazminat tutarından %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılması gerektiği kanaatine varılmıştır. Netice olarak, hükme esas alınan aktüerya raporunda kusur indirimi yapılmaksızın hesaplanan tazminattan mahkemece %20 kusur nedeniyle yapılan indirim Yargıtay’ın yerleşik uygulamaları uyarınca %20 oranında müterafik kusur indirimine denk geldiğinden ve yapılan hata sonuca etkili olmadığından aktüerya raporunda hesaplanan tazminattan %20 oranında indirim yapılarak karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamıştır. Ancak mahkemece davalı sigorta şirketinin davadan önce ödediği bedelin, ödemenin yapıldığı tarih ile zarar hesabının yapıldığı tarih arasında işleyen yasal faizinin hesaplanarak sigorta ödemesinin güncellenmesi ve güncellenmiş miktarın, tazminat miktarından mahsup edilmesi gerekirken, ödeme güncellenmeden bulunan tazminat miktarından düşülmesi isabetsiz bulunduğundan, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazının kısmen kabulüne, kararın HMK.nun 353/1-b/2 maddesi gereğince kaldırılmasına, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, 12.934,80 TL ödemenin yapıldığı tarih (26/10/2016) ile zarar hesabının yapıldığı tarih (17/10/2018) arasında işleyen yasal faiz hesaplanarak sigorta ödemesinin güncellenmesi ve güncellenmiş miktarın (12.934,80 TL + 2.299,56 TL faiz = 15.234,36 TL), tazminat miktarından mahsup edilmesi ve bulunan (49.868,59 TL-15.234,36 TL = 34.634,23 TL) tazminat tutarından %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılması (34.634,23 TL x %20-6.926,46-TL=27.707,77-TL) suretiyle yeniden hüküm kurulması, davacı vekilinin istinaf itirazlarının ise HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM/ Gerekçe uyarınca; 1/Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/03/2019 tarih ve 2018/47 Esas 2019/256 Karar sayılı kararına karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi hükmü gereğince ESASTAN REDDİNE, davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/2 maddesi gereğince KABULÜNE, a/İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından yatırılması gereken 80,70-TL harçtan peşin yatırılan 44,40-TL harcın düşümü ile bakiye 36,30-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, b/İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan harcın talep halinde davalıya iadesine, c/İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, d/İstinaf yasa yoluna başvuran taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin takdiren kendi üzerilerinde bırakılmasına, 2/Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/03/2019 tarih ve 2018/47 Esas 2019/256 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, a/Davanın kısmen kabulü ile 27.707,77-TL destek tazminatının 14/04/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, b/492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 1.892,71.-TL karar harcından mahkememiz veznesine yatırılan 35,90.-TL peşin harç ile 144,73.-TL ıslah harcının mahsubu ile eksik kalan 1.712,08.-TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, c/Davacı tarafından yatırılan 35,90.-TL başvurma harcı, 35,90.-TL peşin harç ile 144,73.-TL ıslah harcının davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, d/Davacı tarafından yapılan 150,50.-TL posta gideri ve 500,00.-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 650,50.-TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre hesaplanan 415,56-TL’sının davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, e/Davalı tarafından herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, f/Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, g/Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre red edilen miktar üzerinden hesaplanan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine, 3/Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK.m.362/1-a hükmü gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere, oy çokluğu ile karar verildi.24/03/2022
-MUHALEFET ŞERHİ- Dava, tek taraflı trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. 1-Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda BK.nın 43. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hâkim, tazminattan mutlaka indirme yapmak zorunda değilse de, bunun dahi gerekçesini kararında tartışması ve nedenlerini göstermesi gerekir. O halde davalı tarafça davacı murisinin araç içinde hatır için taşındığının belirtilmesi nedeniyle Mahkemece, bu savunma üzerinde durularak, muris yolcu ile sürücü arasındaki ilişkinin ne olduğu, taşımanın hatır için olup olmadığı, tarafların yakınlığı, varsa hatır için taşımanın kimin arzusu ve ne amaçla yapıldığı gibi olayın özel şartları göz önüne alınarak araştırma ve inceleme yapılması gerekmektedir.(Bknz. Yargıtay 17 HD, 27.04.2017 tarih, 2014/23314 E., 2017/4696 K.) Somut olayda, davalı sigorta şirketi vekili tarafından cevap dilekçesi ile olayda hatır taşıması bulunduğu yönünde savunma yapılmış olmakla, yerel mahkemece, davacı desteğinin hatır için taşınıp taşınmadığı hususunun araştırılması ve hatır taşımasının var olduğunun anlaşılması halinde TBK.nın 51.maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması gerekirken, bu husus üzerinde durulmadan, dosya bazında araştırma yapılıp, gerekçede tartışılmadan karar verilmesinin doğru olmadığı, 2- Emniyet kemerinin takılmaması zararın belirlenmesinde esas alınması gereken bir kusur olmayıp, hakimin tazminatı belirlerken B.K.44. madde hükmüne göre resen gözönüne alınması gereken müterafik kusurdur. (Bknz. Yargıtay 17.HD’nin 2016/3135 Esas,2018/11955 Karar sayılı ilamı) Her ne kadar eldeki dosyada, hükme esas alınan ve aynı kazaya ilişkin başka bir dosyada alındığı anlaşılan kusur raporunda davacı desteğinin emniyet kemeri takmadığı kabul edilerek desteğe %20 kusur izafe edilmiş ise de, davacı desteği yolcu olup trafik kazasının meydana gelmesinde bir kusuru bulunmamaktadır.Ancak, davalı sigorta şirketi vekilince cevap dilekçesinde bu hususta açıkça müterafik kusur savunmasında bulunulmuş olup; somut olaya özgü olarak, dosya bazında araştırma ve değerlendirme yapılmak suretiyle, tek taraflı olarak meydana gelen trafik kazasında, kaza tespit tutanağı mevcut ise kaza tespit tutanağına, mevcut değil ise olay yeri tespit tutanağı …vs irdelenerek yerel mahkemece, desteğin emniyet kemerinin takılı olup olmadığı hususunun dosya kapsamı ve varsa tanık beyanları da değerlendirilerek netleştirilmesi, desteğin emniyet kemerinin takılı olmaması halinin müterafik kusur teşkil ettiği gözetilip bir karar verilmesi gerekirken, bu husus üzerinde durulmadan yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı, 3-Somut olayda, dosya kapsamında alınan aktüer bilirkişi raporunda, davacı için destekten yoksun kalma tazminatı 49.868,59-TL olarak hesaplanmış, yerel mahkemece bu miktardan desteğe emniyet kemeri takmadığı kabul edilerek yüklenen %20 oranında kusura karşılık gelen 9.973,718-TL’nin tenzil edilmesi sonucunda rakam olarak 39.864,88-TL bulunmuş, bu rakamdan da 12.934,80-TL tutarında yapılan sigorta ödemesi mahsup edilerek davacının hak ettiği destekten yoksun kalma tazminatı miktarının 26.960,08-TL olduğu kabul edilerek hüküm kurulmuştur. Oysa yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre destekten yoksun kalma tazminatı hesaplamasında, davacı için davalının %100 kusuruna (desteğin kusursuzluğuna) göre hesaplanan 49.868,59-TL tazminattan; öncelikle sigorta tarafından yapılan 12.934,80-TL ödemeye, ödeme tarihi ile aktüerya hesabının yapıldığı tarihe kadar hesaplanacak %9 oranında yasal faiz tutarının eklenmesi (güncelleme) ile bulunacak rakamın tenzil edilmesi, akabinde netice tutardan hatır taşıması var ise %20, desteğin müterafik kusuru var ise %20 indirim yapılması ile bulunacak sonuç rakama hükmedilmesi gerekirken, desteğin kazanın meydana gelmesinde kusuru varmış gibi kabul edilerek hesaplanan tazminattan %20 kusur indirimi yapılması ve sigorta ödemesinin faiz güncellemesi yapılmadan tenzil edilmesinin doğru olmadığı, Bu halde tüm bu açıklamalar ışığında yerel mahkemece yapılacak iş, öncelikle aynı aktüer bilirkişiden, belirtilen şekilde hesaplama yapılması için ek rapor alınması, akabinde hatır taşıması ve müterafik kusur hususlarında yapılacak araştırma sonucuna göre hareket edilerek, varılacak neticeye göre bir karar verilmesinden ibaret olmaldır. Açıklanan nedenlerle, yerel mahkemece eldeki dava dosyasında, eksik inceleme ve araştırma ile karar verildiği, bu itibarla; yerel mahkeme kararın HMK 353/1.a.6 maddesi gereğince kaldırılıp, kaldırma kararı doğrultusunda inceleme, araştırma yapılması ve yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerektiği; dosyadaki eksik inceleme ve araştırmaya dayalı hususların HMK 353/1.b.2 maddesi gereğince karar kaldırılıp yeniden hüküm kurulmak suretiyle giderilemeyeceği, bunun sağlıklı ve denetlenebilir olmayacağı düşüncesiyle, sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.