Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/1512 E. 2021/2195 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1512
KARAR NO: 2021/2195
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İİNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/02/2019
NUMARASI: 2014/1336 E. – 2019/111 K.
DAVA: Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/09/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalıların maliki, sürücüsü ve ZMM sigortacısı olduğu … plaka sayılı aracın, 19/04/2014 tarihinde yolun karşısına geçmeye çalışan vekil edeni yayaya çarpması neticesinde meydana gelen trafik kazasında, müvekkilinin ağır bir biçimde yaralandığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 1.000,00-TL ‘si geçici ve kalıcı iş göremezlik zararına, 1.864,86-TL’si de tedavi ve yol giderlerine karşılık olmak üzere toplam 2.864,86-TL maddi tazminatın tüm davalılardan, 50.000,00-TL manevi tazminatın ise davalı sigorta şirketi dışında kalan diğer davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiş, 05/11/2018 günlü ıslah dilekçesi ile de geçici ve kalıcı iş göremezlik zararına ilişkin 1.000,00-TL’lik istek miktarını 32.740,53-TL çıkarttıklarını açıklamıştır. Davalılar cevap dilekçelerinde özetle; davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; davanın konusunu oluşturan kazanın oluşumunda, davalı araç sürücüsünün %30 oranında, davacı yayanın ise %70 oranında kusurlu olduğu, davacının %10,3 oranında meslekte kazanma gücünü kaybettiğini, iyileşme süresinin de 6 ay bulunduğu benimsenmek suretiyle, hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporu doğrultusunda; “1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, 1.864,86 TL tedavi giderinin dava tarihi olan 20/10/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tüm davalılardan alınarak davacı tarafa verilmesine, 4.378,11 TL geçici iş göremezlik tazminatının dava tarihi olan 20/10/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tüm davalılardan alınarak davacı tarafa verilmesine, 26.470,99 TL sürekli iş göremezlik tazminatının dava tarihi olan 20/10/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tüm davalılardan alınarak davacı tarafa verilmesine, 20.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihi olan 20/10/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’dan alınarak davacı tarafa verilmesine, Davacı tarafın fazlaya ilişkin taleplerinin REDDİNE, ” karar verilmiştir. İlk derece mahkemesince verilen kararın, manevi tazminata ilişkin hüküm bölümüne yönelik olarak davacı vekili tarafından, katılma yolu ile de davalılar … ve … vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekilinin istinaf nedenleri; hüküm altına alınan manevi tazminat miktarının yetersiz olduğu ve yargılama giderlerinin eksik hesaplandığı, davalılar vekilinin istinaf nedenleri ise; manevi tazminata ilişkin hüküm nedeniyle ödenmek zorunda kalınan bedelin kredi çekilmek suretiyle karşılandığı, bu nedenle paraları kalmayan müvekkilleri tarafından istinaf yasa yoluna başvurulamadığı, ancak aleyhe hüküm altına alınan maddi ve manevi tazminat miktarlarının çok fazla bulunduğu, bu nedenle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi gerektiğine yöneliktir. Dava trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkin bulunmakta ise de, davacı tarafça, manevi tazminata ilişkin hüküm bölümüne yönelik olarak istinaf başvurusunda bulunulduğundan, katılma yolu ile davalı tarafça istinaf edilebilecek hüküm bölümünün de sadece manevi tazminata ilişkin olabileceği gözetilerek; istinaf edenlerin sıfatına, istinafların kapsam ve nedenleriyle ve sadece manevi tazminata ilişkin hüküm bölümüyle ve yargılama giderleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; Dosyada mevcut bilgi ve belgelerden, davacının vücudunda kemik kırıkları oluşacak şekilde yaralanması ile sonuçlanan 19/04/2014 günlü trafik kazasının oluşumunda davalı araç sürücünün % 30 oranında, davacı yayanın ise %70 oranında kusurlu olduğu, kaza neticesinde davacının %10,3 oranında çalışma gücü kaybına uğradığı ve iyileşme süresinin de 6 ay olduğu anlaşılmakta olup esasen bu yönler bakımından taraflar arasında da bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56/1. maddesine göre, hakimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak manevi tazminat adı ile hak sahibi yararına takdir edeceği para tutarı, adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden; hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Dava konusu olayda zararlandırıcı eylemin tarihi, olayın meydana geliş şekli, kusur durumu, davacıda meydana gelen yaralanmanın niteliği, iyileşme süresinin uzunluğu, uğradığı maluliyetin oranı, yaşı, yaptığı iş (beden eğitimi öğretmeni), paranın alım gücü ile tarafların dosyaya yansıyan sosyal ve ekonomik durumları dikkate alındığında, yaralanma ile sonuçlanan taksirli eylem nedeniyle hüküm altına alınan manevi tazminat miktarının yukarıda açıklanan ilkelere ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde düzenlenen takdir hakkının kullanmasına ilişkin kurala uygun bulunmasına ve ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sırasında davacı tarafça yapıldığı dosya kapsamından anlaşılan giderlerin , manevi tazminata ilişkin talebin ağırlıklı olarak reddedildiği de gözetildiğinde yazılı biçim ve şekilde yapılan paylaştırılması sonucunda bir kısım giderlerin davalı taraftan alınmasına, kalan bir kısım giderlerin de davacı taraf üzerinde bırakılmış olmasında da usul ve yasaya aykırı bir yön tespit edilemediğinden, her iki taraf vekilinin yerinde görülmeyen istinaf itirazlarının reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-Usul ve yasaya uygun olan ve yukarıdaki başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesince verilen manevi tazminata ilişkin hüküm bölümüne yönelik olarak davacı vekili tarafından, katılma yolu ile de davalılar … ve …. vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK.m.353/1-b/1 hükmü gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf yasa yoluna başvuran davacıdan Harçlar Kanunun uyarınca alınması gereken 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcından, istinafa başvuru sırasında peşin olarak yatırıldığı anlaşılan 44,40-TL’nin düşümü ile bakiye 14,90-TL’nin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine, 3-Katılma yolu ile birlikte istinaf yasa yoluna başvuran davalılardan alınması gereken 1.366,20-TL istinaf karar ve ilam harcı ile 121,30-TL istinaf başvuru harcının davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine, 4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 5-İstinaf yasa yoluna başvuran taraflarca istinaf aşamasında yapılan giderlerin yapan üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda ve HMK.m. 353/1-a hükmü uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 30/12/2021