Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/1501 E. 2021/2192 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1501
KARAR NO: 2021/2192
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/06/2018
NUMARASI: 2016/1096 E. – 2018/783 K.
DAVA: Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/12/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalıların maliki ve ZMM sigortacısı bulunduğu … plaka sayılı aracın neden olduğu 30/01/2015 günlü trafik kazasında, vekil edeninin vücudunda kırık oluşacak biçimde yaralandığını belirterek, fazlaya ilişen haklar saklı kalmak kaydıyla 500,00-TL’si geçici iş göremezlik tazminatına, 500,00-TL’si de kalıcı iş göremezlik tazminatına ilişkin olmak üzere toplam 1.000,00-TL maddi tazminatın tüm davalılardan, 50.000,00-TL manevi tazminatın ise davalı …’dan kaza tarihinden işletilecek avans faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiş; 10/01/2017 günlü dilekçe ile de maddi tazminata ilişkin davadan feragat ettiklerini, ancak manevi tazminata ilişkin talep bakımından davaya devam ettiklerini açıklamıştır. Davalı … vekili cevabında özetle; müvekkili davalının … plaka sayılı aracın maliki olduğunu, söz konusu bu aracın, İstanbul’da toplu taşıma alanında halk otobüsü olarak çalışmakta bulunduğunu, araç şoförünün de … olduğunu, olay günü … mesai bitiminde yakıt ikmali-araç temizliği amacıyla … benzin istasyonuna geldiğini, söz konusu istasyonda aynı amaçla bulunan davacı … ve dava dışı … (halk otobüsü şoförü.) ile birlikte … plaka sayılı otobüsün içinde alkol aldıklarını, istasyon görevlisinin …’dan aracı bulunduğu yerden kaldırmasını istediğini, …’ın da aracın yerini değiştirdiği esnada diğerlerinin araçtan inerek aracın önünde beklemeye başladıklarını, …’ın aracı geri vitese alacakken yanlışlıkla ileri vitese alması neticesinde, araç önünde duran ve birlikte içki içtikleri iki arkadaşına çarparak yaralanmalarına sebebiyet verdiğini, kazanın oluş şekli gözetildiğinde bu kazanın oluşumunda tek başına araç sürücüsü …’ın kusurlu olduğunun kabul edilemeyeceğini, aracın önünde duran davacının da kusurlu bulunduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; maddi tazminata ilişkin davanın, feragat nedeniyle reddi gerektiği, manevi tazminat talebi bakımından da davalı araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğu ve davacının %17 oranında meslekte kazanma gücünü kaybettiğinin anlaşıldığı, bu durumda maddi tazminata ilişkin ödemede bulunulduğu hususu ile tarafların mali ve sosyal durumları ile, tazminat yükümlüsünün aşırı yük altına sokulmaması tazminatın zenginleşme aracı kılınmaması, ceza niteliğine bürünmemesi duyulan manevi acıyı ve bozulan manevi dengeyi düzeltecek teselli ve ruhi tatmini sağlayacak ve hayat boyu duyulacak ve çekilecek elem ve acıya karşılık gelecek elem ve hususları nazara alınarak manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği benimsenmek suretiyle; “1-MADDİ TAZMİNAT TALEBİ YÖNÜNDEN; Davanın feragat nedeniyle REDDİNE, 2-MANEVİ TAZMİNAT TALEBİ YÖNÜNDEN; a- DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE b-25.000 TL manevi tazminatın 30/01/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … dan tahsili ile davacıya verilmesine, ” karar verilmiştir. Karara karşı davalı … vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.İstinaf nedenleri; feragat ile sonuçlanan maddi tazminat davasında, talep edilen miktar 1.000,00-TL olması nedeniyle, vekil edeni yararına 1.000,00-TL vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken, sadece 500,00-TL vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, ayrıca alkollü sürücünün aracını hareket ettireceğini bilmesine rağmen, aracın önünde durmaya devam eden davacının müterafik kusurlu sayılması gerekirken, bu yön üzerinde durulmadan karar verilmiş olmasının hatalı bulunduğu ve hüküm altına alınan manevi tazminat miktarının da çok fazla olduğu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması gerektiği hususuna yöneliktir. İstinaf edenin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir. 1-29906 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak 02/12/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6773 sayılı kanunun 41.maddesi ile değişik HMK’nın 341/2 madde hükmü uyarınca miktar ve değeri 3.000,00-TL’yi geçmeyen mal varlığı davalarına ilişkin kararlar kesin olup, hüküm tarihi itibariyle kesinlik sınırı 3.560,00-TL’ye çıkartılmıştır. Dosya kapsamından davacının fazlaya ilişkin hakları saklı tutmak kaydıyla 1.000,00-TL bedel üzerinde maddi tazminat talebinde bulunduğu, yargılama sırasında maddi tazminatın ne olacağına ilişkin mahkemece herhangi bir belirleme yapılmadığı, davacının da ıslah talebinde bulunmadığı, ancak daha sonra davacının maddi tazminata ilişkin talebinden feragat ettiği ve mahkemece bu nedenle maddi tazminata ilişkin davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda davalı …’un istinaf isteğine konu olan maddi tazminata ilişkin karar davalı bakımından, miktar itibariyle kesin nitelikte olduğundan yasa yolu kapalı bulunmaktadır. HMK.m.346/1 hükmü uyarınca, miktar itibariyle ret kararının mahkemesince verilmesi gerekli ise de; temyiz merciine de aynı yetkinin tanındığı 01/06/1990 gün ve 1989/03-1990/04 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı da gözetilmek suretiyle, davalı … vekilinin maddi tazminata bağlı olarak düzenlenen vekalet ücretine ilişkin istinaf başvurusunun usulden reddine karar verilmesi gerekmiştir. 2-Davalı vekilinin diğer istinaf itirazlarına gelince; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56/1. maddesine göre, hakimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak manevi tazminat adı ile hak sahibi yararına takdir edeceği para tutarı, adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden; hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Bu açıklamalar ışığında somut olaya dönüldüğünde; İstanbul Anadolu 54. Asliye Ceza Mahkemesinde görülerek sonuçlandırılan ve 12/09/2017 tarihinde kesinleşen 2015/788 E., 2016/378 K.sayılı ceza yargılamasına ilişkin dosya kapsamından da anlaşılacağı üzere, kazanın oluşumunda … plaka sayılı araç sürücüsünün geri vites yerine yanlışlıkla aracı ileri vitese alması ve araçla davacıya çarpması şeklinde gerçekleşen kazanın oluşumunda … plaka sayılı araç sürücüsünün asli kusurlu olduğu anlaşıldığına göre, böyle bir kazada yaya konumunda bulunan davacıya yükletilebilecek bir kusur olamayacağı gibi müterafik kusurun varlığından da söz edilemeyeceğinden, yeniden bir kusur incelemesi yapılması gerekmediği; hal böyle olunca zararlandırıcı eylemin tarihi, olay meydana geliş şekli, kusur durumu, davacıda meydana gelen yaralanmanın niteliği, maluliyet oranı, paranın alım gücü, tarafların dosyaya yansıyan sosyo ekonomik durumları dikkate alındığında, yaralanma ile sonuçlanan taksirli eylem nedeniyle hüküm altına alınan manevi tazminat miktarının yukarıda açıklanan ilkelere ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde düzenlenen takdir hakkının kullanmasına ilişkin kurala uygun bulunmasına göre; davalı … vekilinin açıklanan bu hususlara yönelik istinaf itirazları yerinde olmadığı, reddi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-Yukarıdaki başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesine ait kararla, maddi tazminata talebine bağlı olarak hüküm altına alınan vekalet ücretine ilişkin hüküm bölümüne yönelik olarak davalı … vekili tarafından yapılan istinaf isteminin yukarıda (1) sayılı bentte gösterilen nedenle HMK’nun 341/2, 346/1 ve 352.madde hükümleri uyarınca USULDEN REDDİNE, 2- Yukarıdaki başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına yönelik olarak davalı … vekili tarafından yapılan ve (1) nolu bent dışında kalan diğer istinaf itirazlarının ise; HMK.m.353/1-b/1 hükmü gereğince ESASTAN REDDİNE, 3-İstinaf yasa yoluna başvuran davalıdan Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 1.707,75-TL istinaf karar ve ilam harcından, istinafa başvuru sırasında peşin olarak yatırıldığı anlaşılan 426,94-TL’nin düşümü ile bakiye 1.280,81-TL’nin davalı …’dan alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine, 4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 5-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda ve HMK.m. 353/1-a hükmü uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 30/12/2021