Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/1321 E. 2021/1790 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/1321
KARAR NO: 2021/1790
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/09/2018
NUMARASI: 2017/393 E. – 2018/867 K.
DAVA: Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 18/11/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … şirketi nezdinde ZMM sigortalı … plaka sayılı kamyonet ile vekil edeninin sevk ve idaresindeki … plaka sayılı motosikletin çarpışması neticesinde meydana gelen 05/03/2015 günlü trafik kazasında vekil edeninin ağır bir biçimde yaralandığını, kazanın oluşumunda sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu bulunduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişen haklar saklı kalmak kaydıyla sürekli ve geçici iş göremezlik zararına karşılık 3.000,00-TL maddi tazminatın dava tarihinden işletilecek faiziyle davalı … şirketinden tahsiline karar verilmesini istemiş; 05/01/2018 günlü ıslah dilekçesi ile de istek miktarını 122.275,10-TL’ye çıkarttıklarını açıklamıştır. Davalı … şirketi vekili cevabında özetle; davacının davasını, kusur durum ve oranı ile uğradığı zararın miktarını usulüne uygun şekilde kanıtlaması gerektiğini, kaza nedeniyle elde ettiği gelir ve tazminat varsa bunların belirlenerek tazminat miktarından düşülmesi gerektiğini, ayrıca geçici iş göremezlik dönem zararından vekil edeni sigorta şirketinin sorumlu olmadığının gözetilmesini istediklerini beyan ederek davaya karşı koymuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; “Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları, toplanan deliller ve denetime elverişli görülerek hükme esas alınan rapor içeriklerine göre; 05/03/2015 tarihinde meydana gelen yaralamalı trafik kazasının oluşumunda davalı … şirketi tarafından trafik sigortası ile sigortalı … plaka sayılı kamyonet sürücüsü …’in kazanın oluşumunda %75; davacının ise %25 oranında kusurlu bulunduğu; davacının geçirmiş olduğu trafik kazası sonucu yaralanmasından dolayı iyileşme süresinin (geçici iş göremezlik) olay tarihinden itibaren 3 ay olduğu ve maluliyet (sürekli iş göremezlik) oranınında %21 olduğunun saptandığı ve tazminat uzmanı hesap bilirkişisinden alınan raporda yapılan hesaplama neticesinde davacının geçici tam iş görememezlik tazminat alacağının 2.135,40-TL sürekli iş göremezlik tazminatı alacağının ise 120.139,70-TL olduğu, toplam olarak belirlenen 122.275,10-TL iş görememezlik tazminatının davalı … şirketi yönünden poliçe limiti kapsamında bulunduğu; davacının, sürücü/işletenin kusuru ile oluşan zararın sorumluluğunu üstlenen davalı trafik sigortacısından bu zararını tazminini TBK.54, K.T.K. 85 ve 91 maddeleri ile Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası genel şartlarının A.1 maddeleri hükmü kapsamında talep edebileceği, dava açılmadan önce davalı … şirketine başvuru yapıldığına dair her hangi bir delilin dosyaya sunulmadığı, davacı tarafından dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edildiği, davalı … şirketinin dava ile temerrüte düştüğü, davacı yanın bedel arttırım dilekçesinde de talebinin bu yönde olduğu dikkate alınarak davanın kabulü ile dava ve talep arttırım dilekçeleri birlikte değerlendirilerek 122.275,10-TL (geçici ve sürekli iş görememezliğe ilişkin) maddi tazminatın 20/05/2015 dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” denilmek suretiyle; “-Davanın kabulü ile, dava ve bedel arttırım dilekçeleri doğrultusunda 122.275,10-TL (geçici ve sürekli iş görememezliğe ilişkin) maddi tazminatın 20/05/2015 dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ” karar verilmiştir. Karara karşı davalı … şirketi vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili tarafından dosyaya sunulan 04/02/2019 günlü dilekçede davalı … şirketinin istinaf başvurusunun reddi ile kararın aynen onanması istenilmiş ve ancak karar istinaf incelemesi sonucunda kaldırılacak olur ise, davacının geçici ve kalıcı iş göremezlik tazminatlarının değişen verilere ve bilinen döneme göre güncellenerek yeniden hesaplanması talebinde bulunularak istinaf başvuru harcı ile istinaf karar ve ilam harcı yatırıldığı görülmüştür. Davalı … şirketi vekilinin istinaf nedenleri; kusur durumu ve maluliyete ilişkin belirlemenin yetersiz ve geçersiz olduğu, hükme esas alınan raporlara yönelik itirazlarının değerlendirilmediği, geçici iş göremezlik zararı bakımından vekil edeni sigorta şirketinin herhangi bir sorumluluğu yoluna gidilemeyeceğinin göz ardı edildiği, bu nedenle de verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğu hususuna yöneliktir. Dava; trafik kazasından kaynaklanan geçici ve kalıcı iş göremezlik zararının tazmini isteğine ilişkindir. Görülmekte olan davada, taraflar arasında davalı … şirketi nezdinde ZMM sigortalı bulunan araç ile davacının sevk ve idaresindeki motosikletin çarpışması sonucunda gerçekleşen 05/03/2015 günlü çift taraflı trafik kazasında davacının yaralandığı konusunda herhangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki temel uyuşmazlık; kazanın oluşumunda kazaya karışan araç sürücülerinin kusur durum ve oranlarının ne olduğu, maluliyetin bulunup bulunmadığı, var ise bunun usulüne uygun şekilde usulüne uygun şekilde tespit edilmediği hususlarında toplanmaktadır. Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ile bir talepte bulunulması halinde zararın kapsamının belirlenmesi açısından malûliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi esaslı unsurdur. Bu belirlemenin ise; Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlardan, çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarih 11/10/2008 tarihinde önce ise Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihinden sonra ise Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümleri dikkate alınarak düzenlenmiş raporla yapılmış olması gerekir.Somut olayda; kazanın 05/03/2015 tarihinde meydana geldiği, hükme esas alınan maluliyete ilişkin raporun ise, kaza tarihinde yürürlükte bulunmayan 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Tespit İşlemleri Yönetmeliği ve Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü Hükümlerinden yararlanılarak düzenlendiği dolayısıyla, yetersiz rapor niteliğinde olduğu açık olduğu gibi, söz konusu raporda “Karışık ankiseyete-depresif duygu durum ile giden uyum bozukluğu” hastalığı nedeniyle davacının meslekte kazanma gücü kaybı oranının %21 olduğu sonucuna varıldığı görülmüştür. Bu durumda mahkemece; davalı tarafın konuya ilişkin itirazları ile olayın önemi, kaza nedeniyle davacıda geliştiği belirtilen hastalığın niteliği gözetilerek, davacının kaza sonrasında görmüş olduğu tedavilere ilişkin varsa eksik tedavi evrakları da getirtilerek ve gerekirse davacının kendisinin Adli Tıp Kurumuna sevki sağlanarak, yukarıdaki açıklamalar ışığında, kaza tarihinde yürürlükte bulunan 03 ağustos 2013 tarih ve 28727 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan “Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği” hükümleri esas alınarak ATK 3. Adli Tıp İhtisas Kurulundan davacının kaza nedeniyle uğradığı geçici ve kalıcı iş göremezlik durum ve oranının ne olduğu, davacıda var olduğu belirtilen “karışık anksiyete-depresif duygu durum ile giden uyum bozukluğu” şeklinde açıklanan hastalık ile kaza arasında illiyet bağı olup olmadığı hususunda dosyada mevcut diğer bilirkişi raporlarını da irdeleyen, ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınması ve ondan sonra oluşacak duruma göre; davacının uğramış olduğu geçici ve kalıcı beden gücü kaybı nedeniyle talep edebileceği tazminat miktarının ne olduğunun belirlenmesi gerekirken, bunun yapılmamış olması HMK.m.353/1-a/6 hükmü kapsamındaki hali oluşturacağından davalı vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan nedenlerle kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması, kaldırma gönderme kararının gerekçesi gözetildiğinde davalı vekilinin diğer istinaf itirazları ile davacı vekilinin yeniden yapılacak yargılama sırasında talep edebileceği istekleri konusunda bu aşamada herhangi bir değerlendirilme yapılmasına yer olmadığına karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-Davalı … şirketi vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜ ile, İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/09/2018 tarih ve 2017/393 E. – 2018/867 K. sayılı kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın belirtilen şekilde işlem, araştırma ve yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, -Kaldırma -Gönderme kararının gerekçesi gözetildiğinde davalı … şirketi vekilinin diğer istinaf itirazları ile davacı vekilinin istinaf başvurusu niteliği taşımayan taleplerinin bu aşamada değerlendirilmesine YER OLMADIĞINA, 3-Davacı vekili tarafından sunulan 04/02/2019 günlü dilekçe, davalı taraf istinafına karşı verilen cevap dilekçesinin devamı niteliğinde olup ilk derece mahkemesince verilen karara yönelik her hangi bir istinaf talebi içermediğinden davacı tarafça yersiz olarak yatırıldığı anlaşılan istinaf başvuru harcı ile maktu istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde davacıya İADESİNE, 4-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harçlarının talebi halinde kendisine İADESİNE, 5-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 6-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından yapılan diğer istinaf yargılama giderlerinin ise ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sonucunda verilecek hükümde dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda ve HMK.m. 353/1-a hükmü uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 18/11/2021