Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/1242 E. 2021/1787 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/1242
KARAR NO: 2021/1787
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 31/01/2019
NUMARASI: 2017/592 E. – 2019/105 K.
DAVA: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 18/11/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; vekil edeni şirket nezdinde kasko sigortalı bulunan, … isimli şahsa ait … plaka sayılı dizel araca, davalı şirkete ait akaryakıt istasyonunda mazot yerine benzin konulması nedeniyle aracın ön kısmında çıkan yangın sonucunda, kasko sigortalı aracın pert hale geldiğini, aracın hasarsız piyasa rayiç değerinin 182.500,00-TL olduğu, hasarlı hurda değerinin ise 41.889,00-TL bulunduğunu, bu nedenle sigorta poliçesi kapsamında sigortalıya 182.500,00-TL ödeme yapılarak 6102 sayılı TTK’nun 1472.maddesi hükmü uyarınca haklarına halef olunduğunu belirterek, fazlaya ilişen haklar saklı kalmak kaydıyla 140.611,00-TL tazminatın sigortalıya ödeme tarihi olan 08/09/2016 tarihinden işletilecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı … A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı itirazında bulunarak vekil edeni şirkete ait akaryakıt istasyonunda sigortalı araç sahibinin aracına benzin konulmasını açıkta talep etmesi nedeniyle benzin yüklemesi yapıldığını, aracın dizel bir araç olduğuna dair üzerinde herhangi bir ibare bulunmadığını, bu itibarla araca dizel yakıt yerine benzin konulmasındaki kusurun tamamının araç sahibine ait olduğunu, ayrıca araçta meydana gelen yangının yanlış dolumdan kaynaklandığını gösterir bir delil de bulunmadığını, davacının iddiasını durumun bilirkişi raporu ile kanıtlanması gerektiğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; “Davanın KABULÜNE, 140.611,00TL rücuen tazminatın 08/09/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacı sigorta şirketine ödenmesine,” karar verilmiştir. Karara karşı davalı … A.Ş vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. İstinaf nedenleri; cevap dilekçesinde davaya karşı koyma nedenlerine benzer niteliktedir. Dava şartı niteliğindeki görev sorunu kendiliğinden ve öncelikle irdelenmelidir. Görülmekte olan dava; kasko sigortası poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan sigortacının ödediği bedelin zararın oluşumunda sorumluluğu olduğu ileri sürülen davalıdan rücuan tahsil isteğine ilişkin olup, bu niteliği ile 6102 sayılı TTK’nın 1472. maddesine dayalı bir rücu davasıdır ve halefiyete dayanılmaktadır. Halefiyet hallerinde sigortanın sorumlu kişiye karşı açacağı dava sigorta poliçesinden kaynaklanmamaktadır. Bilindiği üzere 22/03/1944 gün ve 37-9 sayılı Yargıtay İBK’na göre halefiyetle sigortacı tarafından açılan dava, sigortalı kimsenin sorumlu kişiye açtığı dava gibidir. Bir başka anlatımla sigortalı sorumlu kişiye hangi mahkemede dava açacaksa, sigortacı da o mahkemede açabilir. Diğer bir ifadeyle dava sigortalının hukukuna tabi olduğundan, sigortalı hangi mahkemede dava açacaksa halefi olan sigorta şirketi de o mahkemede dava açabilir. Somut olayda, kazaya karışan ve davacıya sigortalı olan … plaka sayılı aracın maliki gerçek kişi ve aracında özel otomobil olduğu anlaşılmaktadır. Sigortalının, tacir olduğuna ilişkin bir iddia olmadığı gibi araç da ticari olmadığından, böyle bir davada ticaret mahkemesinin görevli olmadığı açıktır. Ne var ki, 28/11/2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı “Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun”un (TKHK) 2. maddesinde Kanun’un kapsamı “bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinin (l) bendinde ise tüketici işlemi, “mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.” biçiminde tanımlanmıştır. 6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda Tüketici Mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanun’un 83.maddesinde de taraflardan birinin tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir. Görülmekte olan davada, dava dışı sigortalı gerçek kişi olduğuna ve akaryakıt nedeniyle zarara uğradığı belirtilen … plaka sayılı araç, hususi araç niteliğinde bulunduğuna göre, sigortalı gerçek kişi davalı şirkete göre tüketici konumunda olup, araca yakıt konulması işlemi bir tüketici işlemidir.(Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 2016/18198 esas ve 2018/3955 karar sayılı emsal içtihadı) Bu durumda, görülmekte olan dava 16/12/2015 tarihinde, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunu’nun yürürlüğe girdiği tarihten sonra açıldığına göre; davaya bakma görevi Tüketici Mahkemesine ait olup, ilk derece mahkemesince görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yazılı biçimde davanın esası hakkında hüküm kurulması yerinde olmadığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan bu nedenle kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın HMK’nın 353/1-a/3 maddesi hükmü uyarınca kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-Davalı … A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenle KABULÜ ile; istinaf istemine konu olan ve başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararının HMK.m.353/1-a/3 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde işlem ve değerlendirme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf yasa yoluna başvuru sırasında davalı … A.Ş. tarafından peşin olarak yatırıldığı anlaşılan 2.401,28-TL nispi istinaf karar ve ilam harcının isteği halinde kendisine İADESİNE, 4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan diğer giderlerin ise takdiren üzerlerinde bırakılmasına, HMK.m.353/1-a/3 hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 18/11/2021