Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/1236 E. 2021/1000 K. 10.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/1236
KARAR NO: 2021/1000
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/01/2019
NUMARASI: 2017/638 E. – 2019/60 K.
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/06/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili; davalı şirkete Kasko Sigortası ile sigortalı …’ın malik ve işleteni olduğu … plakalı aracın 29/04/2017 tarihinde dava dışı sürücü …’nin kullandığı … plakalı araç ile çarpışması sonucu hasarlandığını, kazanın oluşumunda müvekkilinin kusurunun olmadığını, meydana gelen kaza neticesinde … plakalı araçta KDV dahil 4.551,00 TL hasar meydana geldiğini, müvekkil tarafından 250,00 TL ekspertiz ücreti ödendiğini, taraflarınca davalıya 30/05/2017 tarihinde başvuru yapıldığını, davalı tarafından başvuruya herhangi bir cevap verilmediği gibi müvekkile de bir ödeme yapılmadığını, dava dışı …’ın davalı sigorta şirketinden alacağını hukuka uygun olarak alacağın temliki yoluyla müvekkiline devrettiğini ileri sürerek fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere şimdilik 1.000,00 TL hasar bedelinin ve değer kaybının davalı sigorta şirketinden 10/06/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, dava konusu değer kaybının tespiti için yapılan ekspertiz ücreti masrafı olarak 250,00TL’nin ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini istemiştir. Bilahare 19/12/2018 tarihli bedel artırım dilekçesi ile davasını 4.551,00TL olarak ıslah etmiştir. Davalı vekili; 29/04/2017 tarihinde … plakalı aracın müvekkil şirketçe Maksimum Kasko Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, davacının temlik alacağı sebebiyle aktif husumet ehliyetinin bulunduğunu ispat etmesi gerektiğini, sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğu yönündeki iddiaları kabul etmediklerini beyanla davanın reddine karar verilmesi istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda “Dava, meydana gelen trafik kazası neticesinde dava dışı …’ın ait … plakalı araçta meydana gelen hasar bedelinin ve değer kaybının tazmini istemenine ilişkindir. Yapılan yargılama, toplanan deliller, bilirkişi raporu ile dosya kapsamındaki tüm belge ve bilgiler birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafça davaya konu zararın 29/04/2017 tarihinde meydana geldiği iddia edilmiş ise de bu tarihte meydana gelen kazaya ait kaza tespit tutanağı olmadığı, maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağı olmadığından bilirkişi tarafından hasarın meydana gelen çarpma ile uyumlu olup olmadığı değerlendirilmesi yapılamamış olup dava konusu aracın daha önce de maddi hasarlı kaza yaptığı göz önünde bulundurulduğunda davacı tarafça 29/04/2017 tarihinde maddi hasarlı kaza yapıldığı ispat olunamadığından” gerekçesiyle “1-Davanın REDDİNE,” karar verilmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekilinin istinaf nedenleri :Davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğine ilişkindir. İstinaf edenin sıfatı ile istinaf neden ve kapsamıyla sınırlı olarak yapılan incelemede: Dava, kasko sigortası ile sigortalı olan araçta, trafik kazası nedeniyle oluşan hasar ve değer kaybı bedeli isteğine ilişkindir. Dosya kapsamından davalıya sigortalı olan aracın 13/12/2016 ve 29/04/2017 tarihlerinde trafik kazası geçirdiği anlaşılmaktadır. Davacı ise 29/04/2017 tarihli trafik kazasını bu davaya konu yapmıştır. 29/04/2017 tarihli trafik kazasında hasarlanan ve davalı sigorta şirketine kasko sigortası ile sigortalı olan … plakalı araç srcüsü/ işleteni tarafından davalı sigorta şirketine yapılmış bir ihbar veya başvuru bulunmamaktadır. İşleten sigortalı bu kaza ile ilgili haklarını 17/05/2017 tarihli adi yazılı temlik sözleşmesi ile davacı şirkete temlik etmiştir. Temlik alan davacı şirket 30/05/2017 tarihli dilekçesiyle davalı sigorta şirketine başvurarak hasar bedelinin ödenmesi isteğinde bulunmuş; davalı sigorta şirketince başvurunun sonuçsuz bırakılması üzerine iş bu dava açılmıştır. Bu durumda kazanın oluştuğu 29/04/2017 tarihinden itibaren davalı sigorta şirketine başvuru yapıldığı 30/05/2017 tarihine kadar bir ay süre geçmiştir. Kaza tarihinde yürürlükte bulunan yasal hükümler gözetildiğinde Özellikle geç bildirimlerde sigorta ettirenin kastının bulunmaması halinde, davacı tarafından ihbarın süresinde yapılmamış olması tek başına hasar bedelinin ödenmesine engel teşkil etmeyecektir. TTK gereğince ihbarın kasıtlı olarak geç yapıldığı kanıtlandığı takdirde davalı sigortacı ödemeden kaçınabilir. Aksi halde geç ihbar nedeni ile zararda bir artış meydana gelir ve bu husus da ispatlanırsa davalı sigortacı artan zarardan sorumlu olmayacaktır. Diğer yandan rizikonun teminat kapsamında kalmadığını ispat yükü sigorta şirketine aittir. Sigorta şirketinin bu hususu soyut iddia ve ihtimallerle değil, somut delillerle ispat etmesi gerekmektedir. Bu açıklamalardan sonra somut olaya dönüldüğünde iddia edilen 29/04/2017 tarihli trafik kazasında davalıya sigortalı olan aracın hasarlandığına yönelik herhangi bir kaza tespit tutanağı bulunmadığı gibi, sigortalı ve temlik alanın beyanı dışında herhangi bir belge ve bilgi de mevcut değildir. Temlik belgesinde sadece kaza tarihinden ve aracın davacı şirkette tamir ettirildiğinden bahsedilmiş; davacı tarafından yapılan yapılan başvuruda ise çift taraflı kazadan söz edilmiş, ancak nerede oluştuğu belirtilmediği gibi, kazaya karışan diğer araç veya araçlarla ilgili herhangi bir beyan ve bilgi ve belge sunulmadığı gibi, bildirilmeme nedeni de açıklanmamıştır. Bu durumda sigorta şirketine yapılan bildirimin uygun bir bildirim olarak kabulü mümkün bulunmadığı gibi, hasarın kasko sigortası teminatı kapsamında bulunduğunun kabulü için de yeterli değildir. Bu durumda davacı kazanın kasko sigortası teminatı kapsamında bulunduğunu ispat edemediğinden, mahkemece bu hususta düzenlenen bilirkişi raporundaki görüş uyarınca davanın reddine karar verilmiş olmasında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK m. 353/1b/1 uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-Usul ve yasaya uygun olan ve başlıkta yazılı bulunan mahkeme kararına yönelik davacı istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,(HMK.m.353/1-b/1) 2-Alınması gereken 59,30-TL. harçtan peşin yatırılan 44,40-TL nispi karar ilam harcınınn düşümü ile 14,90-TL nispi karar ilam harcının istinaf eden davacı dan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-Yasa yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, HMK. m. 353/1-b/1 hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK. m. 362/1-a mad. gereğince, miktar itibariyle kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.10/06/2021