Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/1233 E. 2021/1755 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/1233
KARAR NO: 2021/1755
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/01/2019
NUMARASI: 2017/267 Esas – 2019/55 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/11/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili 06/03/2017 harç tarihli dava dilekçesinde özetle; 05.07.2016 tarihinde meydana gelen trafik kazası neticesinde müvekkili şirket nezdinde ZMSS ile sigortalı … plakalı araç sürücüsünün, … plakalı aracın hasar görmesine sebebiyet verdiğini, bu kaza nedeniyle zarar gören araç için kasko sigortacısın … Sigorta A.Ş’ye 6.026,00 TL, … plakalı aracın sahibine de 3.590 TL değer kaybı bedelinin ödendiğini, davacının tazminat miktarlarını sigortalıdan rücuen tahsil etme hakkının bulunduğunu, müvekkili şirketin ödenen tutar için davalı tarafa başvuruda bulunduğunu, ancak herhangi bir ödeme yapılmaması üzerine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile davalı/borçlu … A.Ş. hakkında ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında davalı /borçlunun itirazının iptaline, takibin 9.616,00- TL asıl alacağın ödeme tarihi olan 28.09.2016 tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile biriikte devamına ve %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini, dava ve talep etmiştir.Davalı, davanın reddini talep etmiştir. Açılmış olan dava üzerine ilk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama neticesinde; Karayolları Trafik Sigorta Poliçesi Genel Şartlar’ın Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması ve Sigortacının Sigortalıya Rücu Hakkı başlıklı B4. maddesinin f bendi gereğince sigorta şirketinin rücu hakkının doğması için zorunlu haller hariç olmak üzere olay yerini terk etmesi hali sayılmış olup; bu durum bedeni hasara neden olan trafik kazaları için getirilmiş bir düzenlemedir. Madde metninden bu açıkça anlaşılmaktadır. Somut olayda bedeni hasar olmayıp maddi hasar söz konusudur. Bu nedenle Genel Şartlar B.4.f bendi uygulama alanı bulmayacaktır. Somut olay değerlendirildiğinde salt olay yerinin terk edilmesi veya sürücünün olay yerinden firar etmesi rizikonun ve dolayısıyla hasarın teminat dışında kaldığının kabulü için yeterli kabul edilmemiştir. Davacı dava dilekçesinde sürücünün alkollü olduğunu veya bu gibi ağır kusur hallerini de ileri sürmemiş olup, örneğin alkolllü olduğu ileri sürülse dahi Yerleşik Yargıtay içtihatları gereğince kazanın münhasıran alkolün etkisi altında meydana geldiği hususu da sigorta şirketi tarafından ispatlanmalıdır. Somut olayda davacı dava dilekçesinde salt olay yerini terk etme haline dayanmakta olup; sürücünün olay yerini terk etmesi tek başına rücu nedeni olarak kabul edilmediğinden açılan davanın reddine karar verilmiştir, gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, verilen karara karşı yasal süresi içerisinde davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekilinin istinaf sebepleri; dava konusu kazanın 29.12.2015 tarihinde meydana geldiği Trafik Sigortası Genel Şartlarının 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe girdiği, poliçe vadesinin 14.12.2015/2016 olup yeni genel şartların uygulanması gerektiği, hükmün gerekçesinde belirtilenin aksine sigortalının bedeni hasar olmaması durumunda olay yerini terk etmemesi gerektiği, fakat kazanın akabinde yalnızca araçta maddi hasar oluşmasına rağmen sigortalının olay yerini terk ettiği, haliyle müvekkili şirketin rücuen ödenen miktarı talep etme hakkı bulunduğu, mahkemece verilen kararda salt olay yerinin terk edilmesinin rücu talebi için yeterli olmadığının belirtilmesinin kanuna aykırı olduğu, hususlarına ilişkindir. İstinaf edenin sıfatı ve istinaf sebepleri ile kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan incelemede; Eldeki dava, meydana gelen trafik kazası neticesinde hasar gören araç için ZMM sigortacısı tarafından ödenen tazminatın sigortalısından rücuen tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Bu tür davalarda, sigortacı, 2918 sayılı KTK’nın 95/2.maddesi uyarınca; tazminat yükümlüğünün azaltılmasına ve kaldırılmasına ilişkin halleri 3.kişilere karşı ileri süremeyeceğinden, zarar görene ödeme yaptıktan sonra sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre tazminatın kaldırılmasını ve indirilmesini sağlayabileceği oranda kendi sigorta ettirenine rücu edebilecektir. Bu rücu hakkı, kaynağını halefiyet ilkesinden almamakta, sözleşme ve yasa gereği sigorta ettirene karşı defi hakkı bulunan sigortacı, bu hakka dayanarak kendi sigortasına dönebilmesi kuralından kaynaklanmaktadır. Somut olayda davacı, davalıya ait aracın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortacısıdır. Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının “zarar görenlerin haklarının saklı tutulması ve sigortacının işletene rücu hakkı” başlığı taşıyan B.4 maddesi gereği ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye dair kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene rücu edebilir. Rücu sebepleride belirtilmiş olmakla beraber somut olayda olduğu gibi sürücünün kaza mahallini terk etmesi tek başına rücu sebebi değildir. TTK’nın 1409.maddesine göre sigortacı sözleşmede öngörülen rizikonun gerçekleşmesinden doğan zarardan sorumludur. Ayrıca sözleşmede öngörülen rizikolardan herhangi birinin veya bazılarının sigorta teminatı dışında kaldığını ispat hakkı sigortacıya aittir. Neticede dosyadaki kayıt ve belgelere, araç sürücüsünün tam kusurlu olmasının ve kaza yerini terk etmesinin tek başına rücu sebebi olmamasına, ZMM Sigorta Genel Şartlarının 4F maddesinin koşullarının somut olayda gerçekleşmemesine, ilk derece mahkemesinin somut olayda sigortacı yararına rücu hakkının gerçekleşmediği yönündeki kabulünde ve delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin istinaf istemlerinin esastan reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-)Usul ve yasaya uygun olan ve yukarıdaki başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi ara kararına yönelik olarak davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-)İstinaf yasa yoluna başvuran davacıdan alınması gereken 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcından peşin olarak yatırılan 44,40-TL harcın düşümü ile bakiye 14,90-TL harcın davacından alınarak hazineye gelir kaydına, 3-)İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 4-)İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK.m.362/1-f hükmü gereğince kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.11/11/2021