Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/1165 E. 2021/1011 K. 10.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/1165
KARAR NO: 2021/1011
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/01/2019
NUMARASI: 2014/1036 E. – 2019/11 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/06/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili; 11/11/2013 tarihinde davalı sürücü …’in … plakalı aracı ile seyir halinde iken müvekkillerinin desteği yaya müteveffa …’ ya çarpıp vefatına neden olduğundan bahisle evlat ve kardeşlerini kaybeden davacıların destek zararının, defin gideri zararı ile birlikte manevi zararlarının tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiş, 02/06/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile davacı … bakımından tazminat miktarını 25.114,89 TL’ye yükselttiklerini, cenaze ve defin gideri taleplerini ise 4000,00 TL olarak arttırdıklarını beyan etmiş, 02/06/2015 tarihli dilekse ile de manevi tazminata ilişkin taleplerini açıklayarak 83.000,00 TL manevi tazminat talep ettiklerini beyan etmiştir. Davalı … vekili; kazaya karışan aracın müvekkili nezdinde sigortalı olduğunu, kaza nedeniyle sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve teminat limiti ile sınırlı olduğunu, davacıların kusur ve zararı ispatlamaları gerektiği, manevi zararın teminat kapsamında olmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili; davacı yanın dava dilekçesinde manevi tazminat miktarını belirtmemesi nedeniyle manevi tazminat talebinin usulden reddine karar verilmesini, müteveffanın boya ustası olduğuna dair herhangi bir belge sunulmadığını, davacının iddiasını ispat etmesi gerektiği aksi takdirde tazminat hesabının asgari ücretten yapılması gerektiğini, ayrıca davacıların müteveffanın destek olduğunu da ispatlamaları gerektiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … şirketi vekili; müvekkili şirketin filo ile kiralama yaptığını, ana sözleşmesinde araç kiralama işinin de yer aldığını, kazaya karışan aracın … şirketine uzun dönem kira sözleşmesi ile kiralandığını, kaza tarihindeki araç sürücüsü …’in de aracın kiralandığı şirketin çalışanı olduğundan bahisle öncelikle davanın dava dışı şirkete ihbarını ve müvekkili bakımından husumet yokluğundan reddine karar verilmesini talep etmiştir. İhbar olunan … şirketi vekili; kaza tarihinde araç sürücüsü davalı …’in müvekkili şirketin çalışanı olması sebebiyle müvekkilinin haklarının da etkileneceğinden bahisle davaya katılmak istediklerini beyan etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda “Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; talebin trafik kazası nedeniyle doğan maddi ve manevi zararın tazmini olduğu, davalı … şirketi tarafından kazaya karışan aracın maliki ise de uzun süreli kira sözleşmesi dikkate alındığında işleteni olmadığı ve kaza nedeniyle sorumluluğu bulunmadığı; Diğer davalılar sürücü ve sigortacı bakımından ise; davalı …’in kazanın meydana gelmesinde %20 oranında kusurlu olduğu, davacı …’in desteğinin ise %80 oranında kusurlu olduğu, dolayısıyla davalı sürücü … ve davalı sigortacının davacıların zararından sorumlu olduğu, davacının destek zararı belirlenirken gelir miktarının asgari ücret üzerinden değerlendirilmesi gerektiği, davacı …’in destek zararının 7294,78 TL olduğu ve davacıların ıslah dilekçesi dikkate alındığında davanın destek zararı bakımından kısmen kabulüne ve ıslah dilekçesindeki avans faizi talebi dikkate alınarak her ne kadar sigorta poliçesinde aracın niteliği otomobil olarak yer alsa da ticari şirket tarafından kullanıldığı gözetilerek avans faizi yürütülmesine, bununla birlikte her ne kadar dava dilekçesinde temerrüt tarihinden itibaren faiz talep edilmesine rağmen ıslah dilekçesinde dava tarihinden itibaren talep edilmesi nedeniyle dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesine karar vermek gerektiği kanaatine varıldığı, Diyarbakır Belediye Başkanlığı’nın cevabi yazısında cenaze ve defin giderinin yaklaşık 600,00 TL olmakla birlikte ücretsiz olarak yapıldığının bildirildiği, davacıların mezar açma, cenazenin yıkanması…vs ilişkin yapılan masraflara dair herhangi bir yazılı belge sunmadıkları da dikkate alındığında defin ve cenaze giderine ilişkin taleplerinin reddi gerektiği; Manevi tazminat talebi bakımından ise kazanın meydana geliş şekli, kazadaki kusur oranları ile tarafların sosyo ekonomik durumları dikkate alınarak davanın kısmen kabulüne karar vermek gerektiği” gerekçesiyle “1-Davalı … şirketi aleyhine açılan maddi ve manevi tazminat taleplerinin pasif husumet yokluğundan reddine,2- Davacı … tarafından davalılar … sigorta ve … adına açılan maddi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile; 7294,78 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılar … sigorta ve …’ten dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, Fazlaya ilişkin taleplerin reddine,3- Davacılar tarafından davalı … aleyhine açılan manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile; … için 10.000 TL manevi tazminatın, … için 5.000 TL manevi tazminatın, … için 5000,00 TL manevi tazminatın, … için 5000,00 TL manevi tazminatın, … için 5000,00 TL manevi tazminatın davalı …’ten kaza tarihi olan 11/11/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsili ile davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine, ” karar verilmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından verilen karara karşı davacı vekili ile davalı … şirketi vekili tarafından süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekilinin istinaf nedenleri :Davalı … San. A.Ş. lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin, destek kazancının asgari ücret kabul edilmesinin, cenaze ve defin giderine hükmedilmemesinin hukuka aykırı olduğuna ve hükmedilen manevi tazminat miktarlarının düşük bulunduğuna yöneliktir. Davalı … şirketi vekilinin istinaf nedenleri : İşleten değişikliği nedeniyle davanın müvekkili yönünden reddi gerektiğine, kusur raporları arasında çelişki bulunduğuna, tazminat hesabının hatalı bulunduğuna ve avans faizine hükmedilemeyeceğine yöneliktir. İstinaf edenlerin sıfatı ile istinaf neden ve kapsamıyla sınırlı olarak yapılan incelemede: Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir. Davaya konu kazanın, davalı …’in sürücüsü, davalı … şirketinin ZMM sigortacısı bulunduğu, davalı … San. A.Ş’nin kayıt maliki ve ihbar olunan … şirketinin ise kiraladığı … plakalı aracın 11/11/2013 tarihinde yaya müteveffa …’ ya çarpmasıyla oluştuğu; kazada davacıların evlat ve kardeşleri olan yaya …’in vefat ettiği anlaşılmaktadır. 1-Davalı … şirketi tarafından ZMM sigortası ile sigortalı bulunan … plakalı aracın maliki davalı … San. A.Ş adına sigortalı bulunduğu, ancak uzun süreli kiralama sözleşmesi ile ihbar olunan … şirketine kiralandığı anlaşılmaktadır. Bu durumda 2819 sayılı KTK 3. maddesi gereğince işleten sıfatı malik yerine, aracı uzun süreli kiralayan ve araç üzerinde fiili hakimiyeti bulunan ihbar olunan … şirketinde bulunduğunun kabulünde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalı … şirketi bu işleten değişikliği olgusuna dayanarak poliçenin geçersiz hale geldiğini ve bu nedenle sorumlu bulunmadıklarını bildirmiştir. 2918 sayılı KTK’nın 94. maddesinde; “Sigortalı aracı işletenlerin değişmesi halinde, devreden kişi 15 gün içinde sigortacıya durumu bildirmek zorundadır. Sigortacı sigorta sözleşmesini durumun kendisine tebliği tarihinden itibaren onbeş gün içinde feshedebilir. Sigorta fesih tarihinden onbeş gün sonrasına kadar geçerlidir.” denilmektedir. Kaza tarihinde yürürlükte bulunan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’ndaki İşletenin Değişmesi başlıklı C.4 maddesinde de “…sözleşme süresi içinde işletenin değişmesi halinde sigorta sözleşmesi, işletenin değiştiği tarihten itibaren 10 gün süresince herhangi bir işleme gerek kalmaksızın ve prim ödenmeksizin yeni işleten için de geçerlidir.” hükmünü içermektedir. Açıklanan düzenlemeler gözetildiğinde; aracın uzun süreli kiralama sözleşmesi nedeniyle, işleteninin değiştiği, bu nedenle de araç maliki ile davalı … arasında düzenlenen poliçelere dayanılarak, sigorta şirketinin sorumluluğu yoluna gidilemeyeceği sonucuna varılabilir ise de bu durumun, işleten değişikliği nedeniyle 3.kişi konumunda bulunan davacıları bağlayabilmesi için araç malikinin işleten değişikliğini sigortacısına bildirmesi ve sigortacının da bu bildirim sonucunda sözleşmeyi feshetmesi, bu fesihten sonra da 15 günün geçmesi gerekmektedir. Somut olayda, sigorta şirketi işleten değişikliğinin kendisine bildirildiğine ve ZMM sigorta poliçesinin bu nedenle feshedildiğine ilişkin belgelerini ibraz etmediği gözetildiğinde davalı … şirketinin oluşan zarardan diğer davalıyla birlikte sigorta poliçesi kapsamında davacıları karşı sorumlu olduğunun kabul edilmesi gerektiğinden, davalı … şirketinin bu yönlere ilişen istinaf itirazlarının da yerinde bulunmamıştır. 2-Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacıların desteğinin kazancı asgari ücret kabulü ile destekten yoksunluk tazminatı hesaplanmıştır. Davacıların desteğinin kazadan önce “boya ve alçı ustası” olarak çalıştığı ileri sürülmüş ise de mahkemece “Davacının desteğinin boya ustası olduğunu ispat etmesi gerekmektedir, ancak dosyamız kapsamına buna ilişkin herhangi bir delil ibraz edilmediği, aksine kazadan öncesine ait SGK hizmet dökümüne göre 2013 yılında brüt 1025,00 TL maaş ile çalıştığı, söz konusu tarihte brüt asgari ücretin de 1021,00 TL olduğu, bu haliyle davacının destek zararı belirlenirken gelir miktarının asgari ücret üzerinden değerlendirilmesi gerektiği” gerekçesiyle kazancının asgari ücret kabul edilmiştir. Mahkemenin bu kabul ve gerekçesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığından ve tazminat hesabı da yerleşik hesaplama şekline uygun olarak yapıldığından davacılar vekili ile davalı … şirketi vekilinin bu yönlere ilişen istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir. 3- Aynı olayla ilgili ceza yargılaması sırasında ATK tarafından düzenlenen 09/05/2014 tarihli raporda ” Davalı sürücü …’in %50 oranında, yaya …’nın ise %50 oranında kusurlu olduğu” bildirilmiştir. Mahkemece alınan 01/12/2014 tarihli bilirkişi heyet raporunda Davalı sürücü …’in %10 oranında, yaya …’nın ise %90 oranında kusurlu olduğu” bildirilmiştir. Yine mahkemece alınan 14/09/2015 tarihli bilirkişi raporunda “Davalı sürücü …’in %10 oranında, yaya …’nın ise %90 oranında kusurlu olduğu” bildirilmiştir. ATK Trafik İhtisas Dairesinin 19/07/2019 tarihli raporunda “1) Davalı sürücü …’in %20 oranında kusurlu olduğu, 2) Müteveffa yaya …’nın %80 (yüzde seksen) oranında kusurlu olduğu” bildirilmiştir. Mahkemece ATK Trafik İhtisas Dairesinin 19/07/2019 tarihli raporu esas alınarak hüküm kurulmuştur. Kusura ilişkin olarak dosyada mevcut bilirkişi raporları arasında kusur oranları bakımından çelişki bulunmakta ise de mahkemece hükme esas alınan ATK kusur raporunda, diğer bilirkişi raporları da değerlendirilmek ve gerekçesi de belirtilmek suretiyle kusur oranının belirlenmesi ve bu belirlemenin de oluşa ve dosyadaki bilgi ve belgelere uygun ve denetime elverişli bulunması nedeniyle, hükme esas alınmasında herhangi bir isabetsizlik görülemediğinden, davalı … şirketi vekilinin bu yöne ilişen istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. 4-Davada avans faizi talebinde bulunulmuş ve mahkemece de avans faizine hükmedilmiştir. Eldeki davada davacılar tacir değilse de araç işleteni olan ihbar edilen … tacir olduğundan TTK 3 m. gereğince ticari iş niteliğinde bulunduğundan TTK 8/1 ve 3095 sayılı kanunun 2/2 maddesi gereğince avans faizi uygulanmasında herhangi bir isabetsizlik tespit edilmediğinden, davalı … şirketi vekilinin bu yöne ilişen istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. 5- Davacılar vekili tarafından 02/05/2015 tarihli açıklama dilekçesiyle davacı anne … için 35.000,00 TL, diğer davacılar için ise 12.000,00’er TL manevi tazminat talebinde bulunulmuş olup; mahkemece … için 10.000 TL; davacı … için 5.000 TL; davacı … için 5000,00 TL; … için 5000,00 TL ve davacı … için 5000,00 TL manevi tazminata hükmedilmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56/1. maddesine göre, hakimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak manevi tazminat adı ile hak sahibi yararına takdir edeceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden; hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Dava konusu olayda, kazanın meydana geldiği tarih, kusur durumu, kazada ölenle davacıların olan yakınlıkları, tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, olay tarihindeki paranın alım gücü, manevi tazminatın bir sebepsiz zenginleşme aracı olmaması ile yukarıda açıklanan ilkeler göz önünde tutulduğunda; mahkemece takdir edilen manevi tazminat miktarları yerindedir. Bu nedenle davacılar vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazının reddi gerekmiştir. 6-Davalı … San. A.Ş. hakkında işleten olduğu inancıyla dava açıldığından, kayıt maliki bu şirketin maliki olduğu aracı uzun süreli kira sözleşmesi ile ihbar olunana kiraladığından, davacı tarafın davadan önce haberdar olması beklenemeyeceğinden hakkında dava açılmasına sebebiyet veren davalı … San. A.Ş. lehine hiç vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekirken yazılı olduğu gibi vekalet ücretine karar verilmesi doğru olmadığı gibi, kaza tarihi itibariyle makul olan 300-TL cenaze giderine hükmedilmemesinin de hatalı olduğu gözönünde tutulduğunda, davacılar vekilinin bu yönlere ilişen istinaf isteği yerinde ise de bu yanılgının giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte bulunmadığından, mahkeme hükmünün dairemizce düzeltilebileceği sonucuna varılmıştır. Hal böyle olunca, dosyadaki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde az yukarıda açıklanan hususu dışında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı … şirketi vekilinin istinaf başvurusunu yukarıda açıklanan nedenlerle esastan reddine, ancak davacılar vekilinin istinaf başvurusunun ise yukarıda açıklanan nedenlerle kısmen esastan reddine, kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının HMK m. 353/1-b-2 uyarınca kaldırılmasına, kaldırma gerekçesi gereğince yukarıda 6 nolu bette açıklanan ve kabul edilen istinaf nedenine uygun şekilde esas hakkında yeniden hüküm tesis edilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1- İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/01/2019 tarih ve 2014/1036 E., 2019/11 K. sayılı kararına karşı davacılar vekili tarafından yapılan istinaf talebinin HMK 353/1/b-2 maddesi uyarınca KABULÜNE, Davalı …vekilinin istinaf talebinin HMK 353/1-b/1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 1/1- İstinaf yasa yoluna başvuran davacılar tarafından yatırılan 222,00-TL nispi karar ve ilam harcının istek halinde iadesine, 1/2- Alınması gereken 498,30-TL harçtan peşin yatırılan 124,57-TL nispi karar ilam harcının düşümü ile 373,73 nispi karar ilam harcının istinaf eden davalı …’dan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 1/3- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 1/4- İstinaf yasa yoluna başvuran taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin takdiren kendi üzerinde bırakılmasına, 2- İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/01/2019 tarih ve 2014/1036 E., 2019/11 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2/1-Davalı … şirketi aleyhine açılan maddi ve manevi tazminat taleplerinin pasif husumet yokluğundan reddine, 2/2- Davacı … tarafından davalılar … sigorta ve … adına açılan maddi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile; 7.294,78 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile 300-TL cenaze giderinin davalılar … sigorta ve …’ten dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, Fazlaya ilişkin taleplerin reddine, 2/3- Davacılar tarafından davalı … aleyhine açılan manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile;… için 10.000 TL manevi tazminatın, … için 5.000 TL manevi tazminatın, … için 5000,00 TL manevi tazminatın, … için 5000,00 TL manevi tazminatın, … için 5000,00 TL manevi tazminatın Davalı …’ten kaza tarihi olan 11/11/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsili ile davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine, 2/4- Maddi tazminat talebi için alınması gereken karar ve ilam harcı 518,79-TL olduğundan peşin alınan 25,20 TL ile 93,00 TL ıslah harcının mahsubu ile eksik kalan 400,59 TL harcın davalılar … ve … sigorta şirketinden müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irad kaydına, 2/5- Manevi tazminat talebi bakımından alınması gereken karar ve ilam harcı 2049,30 TL olduğundan alınan 284,00 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 1765,30 TL harcın davalı …’ten tahsili ile hazineye irad kaydına, 2/6- Davacı tarafça iş bu dava için yapılan 25,20 TL peşin, 93,00 TL ıslah ve 284,00 TL ıslah harcından ibaret toplam 402,20 TL harcın davalı … şirketi bakımından 118,20 TL’si ile sınırlı olmak üzere davalılar … ve … sigorta şirketinden müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, 2/7- Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AATT’ye göre belirlenen nispi vekalet ücreti maktu vekalet ücretinden az olamayacağından maddi tazminat talebi bakımından 4.080-TL vekalet ücretinin davalılar … ve … Sigorta’dan müştereken ve müteselsilen, manevi tazminat talebi bakımından 2.725-TL vekalet ücretinin davalı …’den tahsili ile davacıya ödenmesine, 2/8- Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden manevi tazminat talebi bakımından karar tarihinde yürürlükte bulunan AATT’ye göre belirlenen nisbi vekalet ücreti maktu vekalet ücretinden az olamayacağından 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalı …’den tahsili ile davacıya ödenmesine, 2/9- Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden manevi tazminat talebi bakımından karar tarihinde yürürlükte bulunan AATT’ye göre belirlenen nisbi vekalet ücreti maktu vekalet ücretinden az olamayacağından 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalı …’den tahsili ile davacıya ödenmesine, 2/10- Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden manevi tazminat talebi bakımından karar tarihinde yürürlükte bulunan AATT’ye göre belirlenen nisbi vekalet ücreti maktu vekalet ücretinden az olamayacağından 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalı …’den tahsili ile davacıya ödenmesine, 2/11- Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden manevi tazminat talebi bakımından karar tarihinde yürürlükte bulunan AATT’ye göre belirlenen nisbi vekalet ücreti maktu vekalet ücretinden az olamayacağından 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalı …’den tahsili ile davacıya ödenmesine, 2/12- Davalılar … Sigorta ve … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden maddi tazminat talebinin reddedilen kısmı yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen nispi vekalet ücreti maktu vekalet ücretinden az olamayacağından 2.725-TL vekalet ücretinin davacı …’dan tahsili ile davalılara ödenmesine, 2/13-Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden manevi tazminatın reddedilen kısmı yönünden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT’nin 10/2.maddesine göre belirlenen 2725,00 TL vekalet ücretinin davacı …’dan, 2725,00 TL vekalet ücretinin davacı …’dan, 2725,00 TL vekalet ücretinin davacı …’dan, 2725,00 TL vekalet ücretinin davacı …’dan, 2725,00 TL vekalet ücretinin davacı …’dan tahsili ile davalıya ödenmesine, 2/14 – Davacı tarafça iş bu dava için yapılan 2750,00 TL bilirkişi ücreti ile 365,40 TL tebligat ve posta giderinden ibaret toplam 3115,40 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre belirlenen 1.135,15- TL’sinin davalı … şirketi yönünden 300,75-TL’si ile sınırlı olmak üzere davalılar … Sigorta ve …’ten müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, geriye kalan kısmının ve davalı … şirketi için yapılan yargılama giderinin davacı yan üzerinde bırakılmasına, 2/15-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 24/11/2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanunun 42 nci maddesi ile değişik HMK.m.362/1-a hükmü gereğince kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.10/06/2021