Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/1135 E. 2021/781 K. 28.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO : 2019/1135
KARAR NO : 2021/781
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/12/2018
NUMARASI : 2015/389 E., 2018/1335 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/04/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; 25/09/2010 tarihinde davalı … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın müvekkili … çarparak müvekkilinin ağır yaralanmasına sebebiyet verdiğini, … plakalı aracın mali mesuliyet sigortacısı … A.Ş.’nin de gerçekleşen zarardan sorumluluğunun bulunduğunu beyanla kazaya neden olan … plakalı araç üzerine teminatsız olarak tedbir konulmasını, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla geçici iş göremezlik nedeniyle 700,00TL kalıcı hasar sürekli iş göremezlik nedeniyle ise 1.000,00TL muayene tedavi yerlerine gidiş masrafı için 100,00TL müvekkilinin bakıcı giderleri için 200,00TL olmak üzere toplamda şimdilik 2.000,00TL, manevi tazminat olarak ise 25.000,00TL’nin … kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir. Bilahare 10/02/2018 tarihli dilekçeyle davacı … için 2.000 TL talep ettiği maddi tazminat talebini 21.718,44 TL artırarak 23.718,44TL’ ye yükseltmiştir.Davalı … A.Ş. vekili; davacının talebinin KTK. 109. maddesi uyarınca zamanaşımına uğradığını, müvekkili sigorta şirketinin davaya konu kaza nedeniyle toplam 1.431,13TL tutarında ödeme yaptığını, müvekkil şirketin sorumluluğunun sigortalısının kusuru ve poliçe limitiyle sınırlı olduğunu, müterafik kusur için kazada kusurlu olmanın değil kaza sonucu oluşan zararın vukusunda kusur sahibi olunması gerektiğini, ulaşım ve bakıcı giderlerinin poliçe teminatı dışında olduğunu, davanın açılmasına müvekkili sebebiyet vermediğinden yargılama giderlerine faize ve vekalet ücretine hükmolunmamasını talep etmiştir.Diğer davalı davaya cevap vermemiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonunda “Dava; trafik kazası nedeniyle uğranılan cismani zarar nedeniyle açılan maddi manevi tazminat davasıdır. ATK Trafik İhtisas Dairesi’nin dosya içeriğiyle uyumlu ve hükme esas alınabilir raporu dahilinde oransal şekilde yapılan kusur ayrımının dosya içeriğiyle de uyumlu olduğu değerlendirilmiştir. … plaka sayılı araç davalı sigorta şirketi nezdinde kaza tarihini de kapsayacak şekilde ZMMS poliçesi ile sigortalanmış olup her iki davalının meydana gelen zarardan kusur nispetinde 6098 Sayılı TBK 49, 54, 6102 Sayılı TTK 1401 ve 1409. 2918 Sayılı KTK 91., ve devamı maddeleri uyarınca sorumlulukları esastır. Yargıtay 17. H.D. 2015/15598 E. 2018/7298 K. sayılı ilamında da belirtildiği üzere sigorta şirketinin tazmin sorumluluğu geçici dönem iş göremezlik zararını da kapsamaktadır. Bununla birlikte davacı vekilinin beyanına istinaden yol ve bakıcı giderlerine dair talepte bulunulmakta ise de ayrıca rapor tanzimi isteminde bulunulmadığından ve bu kısma yönelik olarak inceleme yapılamadığından değerlendirmeye alınmamıştır. Dosyada mübrez maluliyet ve kusur raporları dahilinde aktüer bilirkişi tarafından hazırlanan rapor hükme esas alınabilir nitelikte görülerek davacının geçici ve sürekli iş göremezlik dönemi toplam zararının 23.418,44 TL olduğu anlaşılmakla iş bu bedelin ıslah dilekçesindeki talep dikkate alınarak ve haksız fiile konu eylemin ağırlığı kusur durumu, celbolunan sosyal ve mali durum araştırma raporları, manevi tazminatın zenginleşme aracı olarak kullanılmaması ilkesi yanında manevi olarak zarar görenin zararınında dindirme niteliğindeki özelliği de dikkate alınmak suretiyle” gerekçesiyle “(1)Maddi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile; Geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı olarak tespit olunan 23.418,44TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, Fazlaya ilişkin talebin reddine,(2)Manevi tazminat isteminin KISMEN KABULÜ ile;1.000,00TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı … alınarak davacıya verilmesine, Fazlaya ilişkin talebin reddine,” karar verilmiştir.İlk derece mahkemesi tarafından verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davacı vekilinin istinaf nedenleri: Yol ve bakıcı gideri tazminatı taleplerinin kabul edilmemesinin kanuna aykırı bulunduğuna,faiz başlangıç tarihinin hatalı olarak belirlendiğine ve hükmedilen manevi tazminatın düşük kaldığına ilişkindir.İstinaf edenin sıfatı ile istinaf neden ve kapsamıyla sınırlı olarak yapılan incelemede:Dava, trafik kazasından kaynaklanan geçici iş göremezlik, sürekli iş göremezlik, muayene tedavi yerlerine gidiş masrafı ve bakıcı giderlerine ilişkin maddi ile manevi tazminata ilişkindir.Davaya konu kazanın, davalı … sevk ve idaresindeki ve diğer davalı sigorta şirketine ZMM sigortalı … plakalı aracın 25/09/2010 tarihinde davacı yaya … çarpması ile oluştuğu; kaza sonucunda davacının yaralandığı anlaşılmaktadır.1-Davacı vekili, davacının yaralanması nedeniyle fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere muayene tedavi yerlerine gidiş masrafı için 100,00TL müvekkilinin bakıcı giderleri için 200,00TL tazminat tabilinde bulunmuştur. Hükme esas alınan 12/12/2017 tarihli aktüer raporda; tedavi yol gideri ve bakıcı giderine ilişkin evrak sunulmadığı gerekçesiyle hesaplama yapılmamış ve uzman doktor bilirkişinin dosya kapsamında görüş bildirmesinin daha hakkaniyetli olacağına yer verilmiştir. Davacı vekili ise 10/02/2018 tarihli dilekçesinde bu taleplerini tekrarladığını bildirmiştir. Mahkemece davacının bu talepleri yönünden “ayrıca rapor tanzimi isteminde bulunulmadığından ve bu kısma yönelik olarak inceleme yapılamadığından değerlendirmeye alınmamıştır.” gerekçesiyle bu taleplerin reddine karar verilmiştir. Gerçekten de davacı vekilince dosyaya bu giderlere ilişkin herhangi bir bilgi ve belge sunulmuş değildir. Diğer yandan davacının yaralanmasına ilişkin ATK raporunda “Davacının geçirdiği trafik kazası nedeniyle ” %10 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı ve iyileşme (isgöremezlik) süresinin 25/09/2010 tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabileceği” bildirilmiştir. Davacının bu süre içinde bakıcı ihtiyacı içinde olup olmadığı raporda açıklanmış değildir. Ancak davacının bu süre için bakıcı gideri tazminatı talebi bulunmaktadır.Davacı kural olarak dava konusu kazadaki yaralanması sonucu tedavi sürecinde yapılması muhtemel ve fatura edilemeyen (kaçınılmaz) tedavi giderlerini (iyileşme sürecinde ve hastane dışındaki bakım-bakıcı, ulaşım, ilaç, pansuman, refakatçi vs. gibi zorunlu giderler) isteyebilir. Kaza tarihi itibariyle tedavi sürecindeki bu giderler 2918 Sayılı Yasanın 98. maddesi kapsamı dışında kaldığından bu giderlerden diğer davalıyla birlikte davalı sigorta şirketinin de sorumlu olacağı açıktır.Zarara uğrayanın işlerini görememesi nedeniyle tutmak zorunda kaldığı yardımcı veya hasta bakıcı için ödemek zorunda kaldığı giderleri de kaza tarihi itibariyle ayrıca zarardan sorumlu kişilerden isteyebileceği açıktır. Davacının iyileşme süresi içinde bakıcı giderine ihtiyaç duyup duymadığı ve eğer duyuyor ise bunun süresinin ne olacağı alınan maluliyet raporunda belirtilmediğinden, Mahkemece Adli Tıp Kurumu 3 İhtisas Dairesinden rapor aldırılarak davacının zararlandırıcı eylem sonunda yaralanmasının niteliği itibariyle geçici iş göremezlik süresi içinde bakıcı hizmetine ihtiyaç duyup duymayacağı, duyacak ise süresinin ne olacağı net olarak belirlenmeli ve ondan sonra belirlenen duruma göre bu talep hakkında bir karar verilmelidir. Diğer yandan her ne kadar davalı sigorta şirketi yol giderlerinden sorumlu değilse de diğer davalı davacının tedavi süresinde ve tedavi amacıyla yaptığı yol giderlerinden sorumludur. Davacı bu hususta belge ve bilgi sunmamış ise de yaralanmasının niteliği ve tedavi süreci de gözetilerek bu hususta uzman bilirkişiden alınacak rapor ile bu giderlerin tespiti mümkündür. Bu nedenle mahkeme kararı hatalı bulunduğundan, davacı vekilinin bu yöne ilişen istinaf itirazları yerinde görülmüştür.2- Davaı, dava dilekçesiyle 25.000,00TL manevi tazminat talep etmiş; mahkemece 1.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmiştir. Hakim manevi tazminat miktarını belirlerken Türk Medeni Kanununun 4. maddesi gereğince hak ve nesafet ilkeleriyle bağlı kalmalı, tarafların kusurunu, yaralanmanın nitteliğini, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarını, kusurlu eylemin mağdurda uyandırdığı elem ve ızdırabın derecesini, istek sahibinin toplumdaki yerini, kişiliğini, hassasiyet derecesini gözetmelidir. Takdir edilecek manevi tazminat, zarara uğrayanda manevi huzuru gerçekleştirecek tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalı, ne var ki mamelek hukukuna dair zararın karşılanması amaç edinilmediğinden zenginleşme aracı da olmamalıdır. Dava konusu olayın gelişimi ve yukarda belirtilen ilkeler gözetildiğinde, mahkemece, hükmedilen 1.000,00 TL manevi tazminat miktarının az olduğunun kabulü gerekir. O halde yukarda belirtilen ilkeler doğrultusunda takdir edilecek daha makul bir miktar manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, mahkemece yazılı şekilde karar verilmiş olması da hatalı bulunduğundan, davacı vekilinin bu yöne ilişen istinaf itirazı da yerinde görülmüştür.3-Davacı vekili 10/02/2018 tarihli dilekçesiyle “maddi tazminat talebi ile manevi tazminat talebinin kabulüyle dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte tahsilini” istemiş olup, mahkemece de dava tarihinden itibariyle faize hükmedilmiştir. Mahkemece davacı vekilinin faiz talebine uygun ve talebiyle bağlı kalınarak dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığından, davacı vekilinin bu yöne ilişen istinaf itirazının reddi gerekmiştir.Hal böyle olunca, davacı vekilinin istinaf itirazlarının yukarıda 3 nolu bentte açıklanan nedenle reddine, yukarıda 1 ve 2 nolu bentlerde açıklanan nedenlerle kabulüne, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının HMK m. 353/1-a/6 uyarınca kaldırılmasına, kaldırma gerekçesine göre işlem ve değerlendirme yapılması için dava dosyasının mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenle KABULÜ ile istinaf istemine konu olan ve başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,2-Dosyanın kaldırılma gerekçesine göre işlem ve değerlendirme ve yargılama yapılarak karar verilmek üzere Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine İADESİNE,4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,5-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan diğer yargılama giderlerinin ise ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sonucunda verilecek hükümde dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK m. 353/1-a hükmü uyarınca KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi.28/04/2021