Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/1121 E. 2021/666 K. 16.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/1121
KARAR NO: 2021/666
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/03/2018
NUMARASI: 2015/1072 E. – 2018/441 K.
DAVA: Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/04/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; vekil edenlerinden …’in eşi, diğer davacıların da anneleri olan …’in yolcu olarak seyahat etmekte olduğu sürücü … (müteveffa) yönetimindeki … plaka sayılı …’e ait (davalı … Ltd. Şti. Adına kayıtlı) otobüs ile, davalı …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı (davalı … ltd. Şti. adına kayıtlı) tır ve davalılardan …’in sürücüsü ve davalı …’in maliki bulunduğu … plaka sayılı aracın karıştığı kazada 10/04/2012 tarihinde hayatını kaybettiğini, kazaya karışan … plaka sayılı tırın, davalı …neş Sigorta A.Ş nezdinde, … plaka sayılı kamyonetin davalı … Sigorta A.Ş nezdinde ZMM sigortalı olduğunu, … plaka sayılı otobüsün ise davalı … Sigorta A.Ş nezdinde ZMM sigortalı ve davalı … Sigorta A.Ş nezdinde Zorunlu Taşımacılık Sigortası ile sigortalı bulunduğunu ileri sürerek fazlaya ilişen haklar saklı kalmak kaydıyla, davacılar … ve …’ein her biri için 20.000,00-TL, davacı … için 10.000,00-TL olmak üzere toplam 50.000,00-TL maddi tazminatın tüm davalılardan; yine her bir davacı için ayrı ayrı 40.000,00-TL olmak üzere toplam 120.000,00-TL manevi tazminatın da sigorta şirketleri dışında kalan diğer davalılardan kaza tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar ayrı ayrı davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; toplanan deliller ve bilirkişi raporlarına dayanılarak …’in ölümü ile sonuçlanan 10/04/2012 günlü trafik kazasının oluşumunda … plaka sayılı araç sürücüsünün %35, … plaka sayılı araç sürücüsünün %35 ve … plaka sayılı otobüs sürücüsünün de %30 oranında kusurlu olduğu, davacı …’in müteveffanın boşandığı eşi olması ve vefattan önce bu davacı ile müteveffanın birlikte yaşadığı ve destek ilişkisi içinde bulundukları yönünde kanaat oluşmadığı, ayrıca davacı …’in kaza tarihinde 24 yaşında, diğer davacı …’in de 21 yaşında olduğu ve SGK kayıtlarına göre her ikisinin de çalışan durumunda bulunması nedeniyle destek tazminat talep etme hakları olmadığı görüşünden hareketle; 1-Davacıların maddi tazminat davasının reddine, 2-a)Davacılardan …’in manevi tazminat davasının reddine, b)Davacılardan … ve …’in manevi tazminat davasının kısmen kabulüne, davacı … için 10.000,00 TL, davacı … için 10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 10/04/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketi dışındaki davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine ” karar verilmiştir. Karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. İstinaf nedenleri; davacı … ile müteveffa eşin 1994 yılında boşanmış iseler de, ölüm tarihine kadar hiç ayrılmadıkları, birlikte yaşamaya devam ettikleri halde ve diğer davacılar da kaza tarihinde öğrenci olmalarına rağmen bu yönlerdeki itirazları ve iddiaları kapsamında gösterdikleri deliller üzerinde durulmadan ve değerlendirilmeden yazılı biçim ve şekilde karar verilmiş olmasının hatalı olduğu, ayrıca kabule göre de davacılar … ve … lehine hüküm altına alınan tazminat miktarlarının son derece yetersiz bulunduğuna yöneliktir. İstinaf nedenleri ile kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan incelemede; 1-Dava, trafik kazası sonucunda meydana gelen ölüm olayına dayanılarak açılmış destekten yoksun kalma maddi tazminatı ve manevi tazminat isteğine ilişkindir. Destekten yoksun kalma maddi tazminatı, kaza tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 45/2.maddesinde düzenlenmiş olup “Ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir” şeklinde hükme bağlanmıştır. Bu kapsamda destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç destekten yoksun kalanların, desteğin ölümünden önceki maddi durumlarının korunmasıdır. Yani olaydan sonraki dönemde, destek olmasa bile destek olunanların ölümden önceki gibi yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın kendisine ödettirilmesidir. Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK’nun 45/2.maddesine dayanarak uğradığı zararın tazminini isteyebilir. Ancak destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilebilmesi için öncelikle ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gereklidir. Borçlar Kanunu’nun 45.maddesinde sözü geçen destek kavramı, hukuksal bir ilişkiyi değil eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır. O halde destekten söz edilebilmesi için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülmelidir. Davacılar vekili, müvekkillerinden … ile müteveffa …’in 1987 yılında evlenip 1994 yılında boşandıklarını, ancak boşanmaya rağmen tarafların imam nikahlı şekilde yaşamaya devam ettiklerini belirterek, destek olgusunun ispatı için nüfus kayıtları, elektrik aboneliği ve diğer abonelikleri ilişkin kayıt ve belgelerin dosyaya ikamesinin yanında tanık deliline de dayandıklarını açıklamış, düzenlenen heyet raporuna itirazlarını içeren dilekçesinde de bilirkişiler tarafından yapılan değerlendirmelerin hatalı olduğunu belirttikten sonra bu yönde araştırılmasını istedikleri hususlar ile dinlenmesini istedikleri tanık isimlerini bildirmiştir. Dosya içeriğinden ilk derece mahkemesi tarafından davacı vekilinin sunduğu 07/11/2017 günlü itiraz dilekçesinde bildirilen hususlar üzerinde durulmadığı, bu yönde gerekli araştırmaların yapılmadığı ve tanık dinletme isteklerinin karşılanmadığı anlaşılmıştır. Oysa ki davacı tarafça var olduğu ileri sürülen destek durumunun, her türlü delille ispatlanabileceği düşünülmek suretiyle; davacı …’in müteveffanın desteğinden yoksun kaldığını kanıtlayacak nitelikte varsa diğer tüm delillerini usulüne uygun şekilde sunması için mehil verilmesi, ondan sonra sunulacak ve sunulmuş olan tüm deliller ile bildirilen tanıklar da dinlenmek suretiyle bu davacının destekten yoksun kalıp kalmadığının ve ayrıca oluşacak duruma göre BK’nun 47.maddesi gereğince davacı … yararına manevi tazminat şartlarının oluşup oluşmadığının açıkça belirlenmesi gerekirken, eksik ve yetersiz inceleme sonucunda adı geçen bu davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş olması isabetsizdir. 2-Bundan ayrı, yerleşmiş Yargıtay uygulamaları ile dairemizin uygulamalarına göre, çocuklar için destekten yoksun kalacakları sürenin belirlenmesinde, çocukların yaşları, okuldaki eğitim durumları, içinde yaşadıkları sosyal ve ekonomik koşulların ayrı ayrı değerlendirilmesi, yüksek öğrenim yapacaklar ise (veya yapmakta iseler), 25 yaşının doldurulmasına kadar, yüksek öğrenim söz konusu değil ise yerleşik ve kabul gören uygulamaya göre erkek çocuklar için 18 yaşın, kız çocuklar için 22 yaşın desteğin sona ereceği yaş olarak kabul edilerek hesaplamanın buna göre yapılması gerekir. Somut olaya dönüldüğünde; davacı … 03/07/1988 doğumlu olup, olay tarihinde 24 yaşında ise de, dosyada mevcut Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesince düzenlenen 22/04/2014 yazıya göre, üniversitesinin istatistik bölümü öğrencisi olup 2013 yılı bahar döneminde mezun olduğu bildirilmiştir. Bu davacıya ait SGK belgelerinde ise kişinin 02/11/2006 tarihinde sigortalı olarak çalışmaya başladığı, ancak 30/11/2006 tarihinde çıkış yaptığı ve yeniden sigortalı olarak çalışmaya 01/04/2014 tarihinde başladığı görülmektedir. Bu durumda davacı …’in ölüm olayının gerçekleştiği 10/04/2012 tarihinde 25 yaşını doldurduğu 03/07/2013 tarihinde destekten yoksun kalma tazminatı talep hakkı olduğu düşünülmelidir. Diğer davacı … ise 09/12/1990 doğumlu olup, kaza tarihinde 21 yaşındadır. Yine dosyada mevcut Yıldız Teknik Üni. Öğrenci işleri daire başkanlığınca düzenlenen 22/04/2014 günlü yazıda; ilgili kişinin, Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümündeki öğrenimini 27/06/2012 tarihinde tamamladığı bildirilmiş olup, SGK kayıtlarına göre de …’in ilk işe giriş bildirgesi 19/12/2006 ise de, 10/01/2007 tarihinde çıkış yaptığı arada kayıtlı bir çalışmasının olmadığı, daha sonra 16/11/2012 tarihinde yeniden işle başladığı ve ondan sonra da çalışma hayatına düzenli olarak devam ettiği anlaşılmaktadır. Bu durumda davacı …’in ölüm olayının meydana geldiği 10/04/2012 tarihinde henüz üniversite öğrencisi olduğu ve öğrenimini 27/06/2012 tarihide bitirdiği ve fiilen çalışma hayatına da 16/11/2012 tarihinde başladığı, gelir getirecek işte çalışmaya başladığı 16/11/2012 tarihi itibariyle henüz 25 yaşını tamamlamadığı gözetilerek; 10/04/2012-16/11/2012 tarihleri arasında (ölüm tarihi ile kazanç getirici işte çalışmaya başladığı tarih arasında) destek tazminatı talep edilebileceği de düşünülmelidir. 3-Tüm bunlardan ayrı destekten yoksun kalma tazminatı talebi ile açılmış bir davada, ölenin gelirinin tespiti esaslı unsurdur. Müteveffaya ait SGK hizmet dökümüne göre aylık brüt ücretinin 1.601,13-TL olduğu kabul edilerek bir hesaplama yapılmış ise de, dosyada mevcut Mersin PTT baş müdürlüğüne ait aylık ücret bordrosuna göre müteveffanın en son aldığı ücret (tam olarak okunamamakta ise de) farklıdır. Hal böyle olunca, mahkemece bu husus üzerinde de durularak, müteveffanın gerçek gelirinin kayıtlara göre ne olduğunu duraksama oluşmayacak bir şekilde belirlenmesi ve ondan sonra yukarıda 1 ve 2 nolu bentlerde yazılı hususların gözetilmesi sonucunda davacıların talep edebilecekleri destek tazminatının ne olduğunun, konusunda uzman bir bilirkişi tarafından düzenlenmiş gerekçeli ve denetlenebilir nitelikteki bir raporla tespit edilmesi ve yine oluşan durum gözetilerek davacı …’in manevi tazminata ilişkin talebi bakımından bir karar verilmesi gerekirken, tüm bunların yapılmamış olması HMK.m.353/1-a/6 hükmü kapsamındaki hali oluşturacağından, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın açıklanan nedenlerle kaldırılmasına, kaldırma gönderme gerekçesi gözetildiğinde davacılar … ve …’in manevi tazminatın miktarına ilişkin istinaf itirazlarının bu aşamada değerlendirilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜ ile, İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/03/2018 tarih ve 2015/1072 E. – 2018/441 K. sayılı kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın belirtilen şekilde işlem ve yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf yasa yoluna başvuran davacılar tarafından peşin olarak yatırılan 35,90-TL maktu istinaf karar ve ilam harcı ile 341,55-TL nispi istinaf karar ve ilam harcının istek halinde kendilerine İADESİNE, 4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 5-İstinaf yasa yoluna başvuran davacılar tarafından yapılan diğer istinaf yargılama giderlerinin ise ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sonucunda verilecek hükümde dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda ve HMK.m. 353/1-a/6 hükmü uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 16/04/2021