Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/1046 E. 2021/798 K. 28.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO : 2019/1046
KARAR NO : 2021/798
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/11/2018
NUMARASI: 2016/146 E., 2018/1233 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/04/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili; 04.08.2015 tarihinde, davalı … A.Ş. nezdinde ZMMS poliçesiyle sigortalı bulunan dava dışı … Tic. Ltd.Şti.’nin maliki ve … sürücüsü olduğu … plakalı araçla yine aynı şirket nezdinde ZMMS poliçesiyle sigortalı bulunan … maliki ve sürücüsü olduğu … plakalı aracın sebebiyet verdiği trafik kazasında aynı yönde seyir halindeki … plakalı aracın maliki ve sürücüsü bulunan müvekkillerinin murisi …nın vefat ettiğini, geride desteğinden yoksun olarak 13/04/1962 doğumlu dini nikâhlı eşi … ile 06/09/1991 doğumlu İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi 4.sınıf öğrencisi … kaldığını, müteveffanın resmen, ruhsatlı ve aktif bir şekilde serbest muhasebeci ve mali müşavir olarak çalıştığını, aylık 6.000,00 TL’den fazla gelirinin olduğunu belirterek fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla davacı eş … için 9.900,00 TL ve kızı davacı … için 100,00 TL olmak üzere toplam 10.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının 04/08/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir. Davacılar tazminat taleplerini 05/11/2018 tarihli dilekçe ile bilirkişi raporu doğrultusunda artırarak dini nikahlı eşi davacı … yönünden 67.675,68 TL’ye ve kızı davacı … yönünden ise 14.998,05 TL’ye yükseltmişlerdir.Davalı vekili;dava dilekçesinde bahsi geçen 04/08/2015 tarihinde kazaya karıştığı belirtilen … plakalı aracın ve …plakalı aracın müvekkili şirkete ZMMS poliçesiyle sigortalı olduğunu, söz konusu poliçelerde teminat limitinin kişi başı 290.000,00 TL olduğunu, müteveffanın dini nikâhlı eşiyle arasında destek ilişkisi bulunup bulunmadığının davacı tarafından ispat edilmesi gerektiğini, davacılardan … kaza tarihinde 24 yaşında olduğunu, müteveffanın desteğinden gerçekten yoksun kalıp kalmadığının belirlenmesi gerektiğini, destekten yoksun kalındığına kanaat getirilmesi halinde hesaplamada genel şartların dikkate alınmasını ve TRH 2010 tablosuna göre teknik faiz oranı %1,8 olmak üzere hesaplama yapılmasını, faiz başlangıç tarihi olarak dava tarihinin esas alınmasını, avans faizi yerine yasal faiz uygulanması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece yapılan yargılama sonunda “Dava, motorlu taşıt işletilmesi sırasında meydana gelen trafik kazası sonucu ölüm nedeniyle trafik sigortacısı durumundaki davalı şirketin sorumluluğuna dayalı maddi tazminat talebine ilişkindir. Dava konusu kazaya karışan her iki aracın trafik sigorta poliçelerinin davalı sigorta şirketince yapıldığı, davalı tarafa sigortalı araç sürücülerinin toplam % 100 kusur durumuna göre davalı sigorta şirketinin dava konusu destek zararının tazmininden tam sorumlu olduğu, davacıların tazminat taleplerini ibraz ettikleri 05/11/2018 tarihli dilekçe ile bilirkişi raporu doğrultusunda artırarak dini nikahlı eşi … yönünden 67.675,68 TL ve kızı … yönünden 14.998,05 TL tazminatın davalıdan tahsilini istedikleri anlaşılmakla subüta eren davanın kabulüne karar verilmiştir.” gerekçesiyle “1-Davanın KABULÜNE, Davalının ZMMS sigortacısı olduğu … ve … plakalı araçların karıştığı 04/08/2015 tarihli trafik kazası sonucu …’nın yaşamını yitirmesi ve davacıların desteğinden yoksun kalması nedeniyle davacı … için 67.675,68 TL ve davacı … için 14.998,05 TL olmak üzere takdir ve tespit olunan toplam 82.673,73 TL maddi tazminatın davalıdan tahsil edilerek davacılara ödenmesine,Hüküm altına alınan tazminata dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine,” karar verilmiştir.İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili ile davalı sigorta vekili tarafından süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davacılar vekilinin istinaf nedenleri: Müteveffa desteğinin kazancının düşük kabul edildiğine, desteğin destek süresi hesabında dikkate alınan yaşının düşük tutulduğuna, bilirkişi raporunda tazminat hesabının hatalı hesap yapıldığına, faiz başlangıç tarihinin hatalı belirlendiğine, avans faizi yerine yasal faiz verilmesinin hatalı bulunduğuna, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin eksik hesaplandığına yöneliktir.Davalı vekilinin istinaf nedenleri: Tazminat hesabının ZMMS genel şartları gereğince TRH- 10 tablosuna göre yapılmamasının hatalı bulunduğuna, desteğin kızı için hesaplanan destek süresinin hatalı hesaplandığına ilişkindir.İstinaf edenlerin sıfatı ile istinaf neden ve kapsamıyla sınırlı olarak yapılan incelemede:Dava, trafik kazasından kaynaklanan ve ZMMS sigortacısı aleyhine açılmış destekten yoksunluk tazminatı talebine ilişkindir.Davaya konu kazanın, davalı … A.Ş. nezdinde ZMMS poliçesiyle sigortalı bulunan … plakalı araç ve yine aynı şirket nezdinde ZMMS poliçesiyle sigortalı bulunan … plakalı araç ile davacıların desteğinin maliki ve sürücüsü olduğu … plakalı aracın çarpışması ile 04/08/2015 tarihinde meydana geldiği; kazada davacıların desteği … plakalı aracın sürücüsü …’nın vefat ettiği anlaşılmaktadır. Kazaya yol açan … plakalı aracın davacı sigorta şirketine 24/11/2014-2015 tarihleri arasında, … plakalı aracın ise yine davacı sigorta şirketine 01/06/2015-2016 tarihleri arasında geçerli olmak üzere ZMMS poliçesiyle sigortalı olduğu ve kazanın da 04/08/2015 tarihinde meydana geldiği anlaşılmakta olup, bu husus taraflar arasında uyuşmazlıklı değildir.1- Belirlenen bu hususlar dikkate alındığında somut davada uygulanması gereken hükümlerin tespiti önem kazanmaktadır. Kaza tarihi dikkate alındığında 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren SMMS genel şartlarının uygulanması söz konusudur. Yine … plakalı aracın davacı sigorta şirketine 01/06/2015-2016 tarihleri arasında geçerli olmak üzere ZMMS poliçesiyle sigortalı olduğu husus dikkate alındığında aynı durum söz konusu olmaktadır. Ne var ki, … plakalı aracın davacı sigorta şirketine 24/11/2014-2015 tarihleri arasında sigortalı olduğu gözetildiğinde bu araç yönünden ise 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren SMMS genel şartları değil, önceki genel şartların uygulanması gerekecektir. Bilindiği üzere, 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMMS genel şartları destek tazminatı hesabında TRH-10 tablosunu esas almış olup, önceki genel şarlar yönünden ise TRH-1931 tablosunun uygulanması söz konusuydu. Ne var ki, Anayasa Mahkemesi 09/10/2020 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 17/07/2020 tarihli ve 2019/40 esas sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90 ve 92. maddelerinde yer alan “Trafik Sigortası Genel Şartları” ifadeleri ile 2918 sayılı kanunun 92. maddesine “ı” bendi ile getirilen “Bu kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler” hükmünü anayasaya aykırılığı nedeniyle iptal edilmiştir.Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra artık derdest olan davalarda, sigorta şirketlerinin trafik kazalarından doğan tazminat sorumluluğuna, öncelikle (01/06/2015 tarihinden önce olduğu gibi ) 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümlerinin ve trafik sigortası genel şartlarının Karayolları Trafik Kanunu ve Borçlar Kanununa aykırı olmayan hükümlerinin uygulanması gerektiğinde herhangi bir duraksama olmaması gerekir.Bu durumda, Hazine Müsteşarlığı tarafından düzenlenen ve 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında yer alan destek tazminatının hesabına ilişkin TRH 10 tablosuna ilişkin hüküm, poliçenin düzenlendiği tarihte yürürlükte bulunan 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ile 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun ilgili hükümlerine aykırı olduğundan ve bu düzenlemeye yasal dayanak oluşturan kanuni düzenlemenin de Anayasa mahkemesince iptal edilmiş olması nedeniyle somut olayda uygulanmasının mümkün olmadığında duraksamamak gerekir. Diğer yandan Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 1989/4-586 Esas- 1990/199 sayılı kararı ve Yargıtay 17. H.D.nin yerleşik içtihatları gereği, Population Masculine Et– Feminine (PMF 1931) Tablosu esas alınarak desteğin ve hak sahiplerinin muhtemel yaşam süresinin belirlenmesi gereklidir. Mahkemece hükme esas alınan aktüarya bilirkişi raporunda ölen desteğin PMF 1931 Tablosu esas alınarak desteğin muhtemel yaşam süresi belirlendiğinden ve bu belirlemede de herhangi bir yanlışlık bulunmadığı saptanmıştır. Bu durumda mahkemece hükme esas alınan aktüarya bilirkişi raporunda destek tazminatı hesabının TRH-10 tablosu yerine, PMF-1931 tablosunun uygulanması ile yapılmış olmasında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığından, davalı sigorta vekilinin aksine ilişen istinaf itirazı ile davacılar vekilinin desteğin destek süresine ilişen istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir.2-Mahkemece hükme esas alınan aktüarya bilirkişi raporunda ölen desteğin kızı davacı … 06/09/1991 doğumlu olduğu ve kaza tarihinde 24 yaşında olduğunun kabulü ile kaza tarihinde üniversite 4. sınıf öğrencisi ve bekar olduğu ve 27 yaşında evleneceği kabul edilerek destek alma süresi buna göre belirlenmiştir.Desteğin, çocuklarının bakım ihtiyacından ne zaman kurtulacağını tayin etmek çocuğun yaşadığı yöreye, sosyal çevreye, çocuğun özelliklerine, cinsiyetine, ailenin sosyal ve ekonomik durumuna göre değişmektedir. Hakim, her somut olayda, destek ölmeseydi, ne kadar süre ile destek olacak idiyse bu süreyi destek süresi olarak kabul eder. Ana-babaya yardımda, onların yaşama süreleri; çocuklara yardımda ise, çocukların çalışmaya başlama süresi esas alınır. Çocuklarda, kız veya erkek olmalarına, yüksek öğrenim yapıp yapmamalarına göre farklı süreler kabul edilmektedir. Bunun dışında kız çocukları için genellikle, çalışmaya başlama veya evlenme ile destek ihtiyacı ortadan kalkar.Yargıtayın yerleşik ve kabul gören uygulamasına göre, yüksek öğrenim görme durumu bulunmayan kız çocuklarının 22 yaşına kadar, erkek çocuklarının 18 yaşına kadar; yüksek öğrenim gören ya da görme ihtimali bulunan çocukların ise 25 yaşına kadar destek alacağı dikkate alınarak destek tazminatı hesaplanması gerekmektedir. Ayrıca, somut gerçekliğin bulunduğu durumda varsayımlara dayalı olarak hesaplama yapılmaması gerektiği de açıktır.Somut olayda desteğin ölüm tarihi itibariyle 24 yaşında olsa da öğrenci olduğu saptanan davacı Gökçe için öğrenim süresi ve 25 yaş sonuna kadar destek tazminatı hesaplaması yapılması gerekirken, muhtemel evlenme süresi de eklenerek 27 yaşına kadar destek tazminatı hesabı yapılmış olması isabetsiz olduğundan, mahkemece yanlış hesaplanan tazminat miktarına göre karar verilmesi hatalı bulunduğundan, davalı vekilinin bu yöne ilişen istinaf itirazı yerindedir.3- Mahkemece hükme esas alınan aktüerya bilirkişi raporunda ölen desteğin kazadan önce mali müşavirlik yaptığı ve 2014 yılı beyannamelerine göre aylık kazancının 1.074,13 TL olduğu, kaza tarihindeki kazancının bilinmediği, 2014 yılı asgari ücrete oranlanması sonucunda aylık kazancının bulunan katsayı ile değerlendirildiği belirtilmek suretiyle tazminat hesabı yapılmış ise de tazminat hesabında ölen desteğin bilenen en son kazancının (asgari ücretten az olmamak üzere) esas alınması gerektiğinden, ölenin tazminat hesabına esas alınan kazancı hatalı tespit edilmiş bulunmaktadır. Bu nedenle davacılar vekilinin bu yönlere ilişen istinaf itirazları yerinde görülmüştür.4-Dava tarihi itibariyle KTK 97. maddesine göre sigorta şirketine başvuru zorunluluğu bulunmadığı, davacılar tarafından da davalı sigorta şirketine davadan önce herhangi bir başvuru yapıldığı iddia ve ispat edilmediğine göre davalı, dava tarihi itibariyle temerrüde düştüğünden, mahkemece dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi doğru olduğu gibi, araçlar ticari olmadığından yasal faize hükmedilmiş olması da doğru bulunduğundan, davacı vekilinin aksine ilişen istinaf itirazları yerinde bulunmamıştır.5-Davacı vekilinin yargılama giderleri ile vekalet ücretinin eksik hesaplandığına yönelik istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.Hal böyle olunca, davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurularının yukarıda açıklanan nedenlerle kısmen reddine ve kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının HMK m. 353/1-a/6 uyarınca kaldırılmasına, kaldırma gerekçesine göre işlem ve değerlendirme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere dava dosyasının mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;1-Davacılar vekili ile davalı vekilinin istinaf başvurularının yukarıda açıklanan nedenle ayrı ayrı KISMEN REDDİ, KISMEN KABULÜ ile istinaf istemine konu olan ve başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,2-Dosyanın kaldırılma gerekçesine göre işlem ve değerlendirme ve yargılama yapılarak karar verilmek üzere Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf yasa yoluna başvuran davacılar ve davalı tarafından yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendilerine İADESİNE,4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,5-İstinaf yasa yoluna başvuran davacılar ve davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan diğer yargılama giderlerinin ise ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sonucunda verilecek hükümde dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK m. 353/1-a hükmü uyarınca KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi.28/04/2021