Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2018/973 E. 2020/388 K. 05.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2018/973
KARAR NO : 2020/388
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/11/2017
NUMARASI : 2014/1320 E., 2017/952 K.
DAVANIN KONUSU: Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 05/03/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesi ile; … sevk ve idaresindeki davalı sigorta şirketince ZMMS poliçesi ile sigortalanan … plakalı aracın 18/02/2011 tarihinde karışmış olduğu tek taraflı kaza sonucu araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığını ve malûl kaldığını, davalı sigorta şirketine yapılan başvuru üzerine bir miktar ödeme yapıldığını ancak yapılan ödemenin davacının zararını karşılamadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00-TL malûliyet tazminatı ve bakıcı gideri tazminatının davalı sigorta şirketinden tahsline karar verilmesini talep etmiş, 18/05/2017 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 146.559,36-TL geçici ve sürekli işgöremezlik tazminatı, 6.982,50-TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 153.541,86-TL’ye yükseltmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile; 25/07/2010 tarihli trafik kazasına karıştığı belirtilen … plaka sayılı aracın müvekkili şirkete 1131746 nolu poliçe ile 14/11/2009-2010 tarihleri arasında zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalandığını, söz konusu poliçeye göre teminatının sakatlanma kişi başı 150.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, kaza nedeniyle davacıya 24/06/2011 tarihli ibraname karşılığı 19.260,00 TL tazminat ödendiğini, davacının bu ödeme karşılığında müvekkili şirketi ibra ettiğini, müvekkili şirketin kazadan dolayı sorumluluğunun kalmadığını, sigortalı araç sürücüsünün kazanın oluşunda herhangi bir kusurunun bulunmadığını, sigortalı aracın sürücüsünün kusursuzluğu nedeniyle poliçe sorumluluklarının bulunmadığını, isnat edilen kusuru kabul etmediklerini, müvekkili şirketin tüm bilgi ve belgelerle ihbar yapılarak temerrüde düşürülmediğini, olay tarihinden itibaren faiz talebinin reddi gerektiğini, olayın haksız fiilenden kaynaklandığını, yasal faize hükmedilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; kazaya karışan araçta yolcu olarak bulunan davacının kusursuz olduğu, kusurun araç sürücüsü … ait olduğu, Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kurulunun 06/03/2017 tarihli raporu ile kaza nedeniyle davacının %37 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme süresinin 9 aya kadar uzayabileceğinin tespit edildiği, davalı sigorta şirketince %12 özür durumu dikkate alınarak davacıya yapılan ödemenin güncellenmesi sonucu bilirkişi heyeti tarafından davacının talep edebileceği tazminat miktarının belirlendiği, sigorta hukukunun TTK’da düzenlenmesi nedeniyle ticari iş niteliğinde olduğundan belirlenen tazminat miktarına avans faizi işletilmesi gerektiği görüşünden hareketle; davanın kabulüne, 146.559,36-TL geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı ile 6.982,50-TL bakıcı gideri tazminatı olmak üzere 153.541,86-TL’nin 18/02/2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş, karara karşı davalı sigorta şirketi vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.Davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf sebepleri; kazaya karışan aracın özel araç olması nedeniyle avans faizine hükmedilmesinin hatalı olduğu, SGK tarafından davacıya ödenen geçici işgöremezlik tazminatının belirlenen tazminattan mahsup edilmesi gerektiği, davacıya 2011 yılında ödeme yapıldığı ve davacı tarafından sigorta şirketinin ibra edildiği, ibraname üzerinden 2 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açılan davanın reddi gerektiği, davacıya yapılan ödememin güncellenmesinde hata yapıldığı, ATK raporunda davacının bakıcıya ihtiyacı olduğuna ilişkin bir tespit bulunmamasına rağmen davacı lehine bakıcı giderine hükmedildiği, davacının iyileşme süresinin gerçekte daha kısa olduğu, davacının araçta hatır için taşınması nedeniyle hatır taşıması indirimi yapılarak karar verilmesi gerektiği, 18/11/2011 tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin hatalı bulunduğu, davacı tarafından sakatlık oranının arttığına ilişkin yeni bir raporun sigorta şirketine ibraz edilmediği, bu nedenle daha yüksek malûliyet oranı üzerinden belirlenen tazminat nedeniyle sigorta şirketinin 2011 yılında temerrüde düşmesinin söz konusu olmadığı, faiz başlangıcı yönünden verilen kararın yanlış olduğu hususlarına ilişkindir.Dava, trafik kazası nedeniyle; malûliyet ve bakıcı gideri tazminatı talebine ilişkin bulunmaktadır.1)İstinaf edenin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenine, dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına, hükme esas alınan 02/05/2017 tarihli bilirkişi raporunun olaya, oluşa ve Yargıtay uygulamalarına uygun denetlenebilir gerekçeler içermesine, bu raporun hükme esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmamasına, kaza sonrasında davalı sigorta şirketine başvuru sonucunda, sigorta şirketince davacı tarafa ödeme yapılarak ibraname alınmış ise de, ibranamede hangi zararlara ilişkin ödeme yapıldığının belirtilmemesi ve hesap bilirkişisi tarafından davacının talep edebileceği zarar miktarı olarak belirlenen miktar ile ibranamede ödendiği belirtilen miktar arasında fahiş fark bulunması nedeniyle, ibranamenin sadece yapılan ödemeye ilişkin bir makbuz niteliğinde bulunmasına, bu nedenle de KTK 111/2. maddesinde öngörülen 2 yıllık hak düşürücü dava açma süresinin olayda uygulama yeri bulunmamasına, davacı tarafça sigorta şirketine başvuru sırasında sunulan Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından düzenlenen 25/01/211 tarihli sağlık kurulu raporunun hangi mevzuat hükümleri doğrultusunda hazırlandığının belli olmaması, kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmemesi nedeniyle geçersiz bir rapor olmasına, davacının maluliyetinin yargılama sırasında temin edilen 06/03/2017 tarihli ATK 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu Raporu ile tespit edilmesine, meydana gelen kazanın bir iş kazası olmaması nedeniyle davacıya SGK tarafından yapılan ödemelerin belirlenen tazminattan mahsup edilmesinin mümkün bulunmamasına, bilirkişi tarafından davalı sigorta şirketine yapılan ödemenin Yargıtay uygulamalarına uygun olarak güncellenmesi suretiyle rapor düzenlenmesine, davacının kazaya karışan aracın sürücüsü olan … kayınvalidesi olduğunun dosya kapsamı ile sabit bulunmasına, aile bireyleri arasındaki taşıma nedeniyle hatır taşımasının söz konusu olmamasından dolayı hatır taşıması indirimi yapılmadan karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına, davacının geçici işgöremezlik süresinin ATK raporu ile belirlenmiş olmasına, bilirkişi hesap raporunun davalı sigorta şirketi vekiline 09/05/2017 tarihinde tebliğ edilmiş olmasına rağmen davalı sigorta şirketince bilirkişi raporuna karşı bir itirazda bulunulmaması nedeniyle raporun sigorta şirketi yönünden kesinleşmiş olmasına, bu nedenle bilirkişi raporu ile davacı lehine 9 aylık bakıcı gideri tazminatı hesaplanması ve mahkemece de bu tazminata hükmedilmesine, HMK 357/1. maddesi gereğince davalı sigorta şirketince yargılama sırasında ileri sürülmeyen hususların istinaf aşamasında ileri sürülemeyecek olmasına göre davalı sigorta şirketi vekilinin bu yöndeki istinaf taleplerinin HMK.353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmektedir.2) Kazaya karışan araç … marka, kullanım şekli hususi/yolcu nakli olan bir araç olup belirlenen tazminat miktarına yasal faiz işletilmesi gerekirken avans faizine hükmedilmesi, yine davalı sigorta şirketince kaza sonrası yapılan başvuru üzerine 24/06/2011 tarihinde kısmi ödeme yapılmış olması nedeniyle, kısmi ödeme tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken 18/02/2011 tarihinden itibaren faize hükmedilmesi hatalı bulunmaktadır. Ancak bu yanılgıların giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden HMK 353/1-b/2 maddesi gereğince Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına, belirlenen tazminat miktarına sigorta şirketince yapılan kısmi ödeme tarihinden itibaren yasal faiz iletilmek suretiyle yeniden hüküm kurulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;1- İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/11/2017 tarih ve 2014/1320 E., 2017/952 K. sayılı kararına karşı davalı … A. Ş. vekili tarafından yapılan istinaf talebinin yukarıda (1) nolu bentte gösterilen nedenlerle HMK 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle KABULÜNE,1/1- Davalı … A. Ş. tarafından yatırılan 2.648,00-TL nispi istinaf karar ve ilam harcının talep halinde kendisine İADESİNE, 1/2- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 1/3- İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan giderlerin takdiren kendi üzerinde bırakılmasına,2- İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/11/2017 tarih ve 2014/1320 E., 2017/952 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2/1- Davanın KABULÜNE, 146.559,36-TL geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı ile 6.982,50-TL bakıcı gideri tazminatı olmak üzere toplam 153.541,86-TL tazminatın 24/06/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,2/2/- Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereği alınması gereken 10.011,47-TL karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan toplam 546,20-TL harcın mahsubu ile bakiye 9.465,27-TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,2/3- Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT gereğince belirlenen 14.474,75-TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,2/4- Davacı tarafından yapılan ve dava açılış gideri 575,20-TL, ATK rapor ücreti 512,90-TL, bilirkişi ücreti 400,00-TL ve tebligat ve müzekkere gideri 463,00-TL’den ibaret toplam 1.951,10-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,2/5- HMK 333. md. uyarınca davacı ve davalı tarafından yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi sonrası talep halinde yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 24/11/2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanunun 42 nci maddesi ile değişik HMK.m.362/1-a hükmü gereğince kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 sayılı Kanunun 31 inci maddesiyle değişik HMK. m. 361/1. hükmü gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.05/03/2020