Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2018/958 E. 2020/151 K. 06.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO : 2018/958
KARAR NO : 2020/151
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/03/2018
NUMARASI : 2018/1418 E. – 2018/1418 K.
DAVANIN KONUSU : Hakem Kararının Tebliğe Çıkarılması / Saklanması
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 06/02/2020
Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesi ile; 04/03/2015 olay tarihinde davacıların desteği …’ın davalının ZMMS sigortacısı olduğu … plaka sayılı araç ile dava dışı … plaka sayılı araç arasında kalarak yaşamını yitirdiğini ve davacıların destekten yoksun kaldıklarını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere davacı … için 7.501,00-TL ( 40.649,198-TL) destekten yoksun kalma tazminatı, davacı … için 7.501,00-TL ( 71.007,51-TL) destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevabında, davanın reddini talep etmiştir. Uyuşmazlık Hakem Heyetince; dava konusu kazanın iş yerinde gerçekleştiğini, bu nedenle iş kazası niteliğinde olduğunu ve sigorta tahkim komisyonunda bakılamayacağını belirterek talebin reddine karar vermiştir. İtiraz Hakem Heyetince; davacının yaptığı itirazın kabulü ile alınan bilirkişi raporları doğrultusunda davacı … için 40.649,198-TL destekten yoksun kalma tazminatı, davacı … için 71.007,51-TL destekten yoksun kalma tazminatının 26/01/2017 temerrüt tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar vermiştir. Davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacılar tarafından sigorta şirketine usulüne uygun olarak başvuru yapılmadığını, olayın iş kazası olduğunu, kazanın karayolu dışında gerçekleştiğini, sigortalı araç sürücüsünün kusur durumunun belirlenmediğini, davacılar lehine fazla vekalet ücretine hükmediliğini belirterek istinaf yoluna başvurmuştur. İstinaf edenin sıfatı ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemede; 04/03/2015 olay tarihinde davacıların desteği …’ın davalının ZMMS sigortacısı olduğu … plaka sayılı araç ile dava dışı … plaka sayılı araç arasında kalarak yaşamını yitirdiği ve davacıların destekten yoksun kaldığı anlaşılmıştır. Davacılar vekili tarafından sigorta şirketine 10/01/2017 tarihli dilekçe ile zorunlu belgeler ile başvuruda bulunulduğu, bu nedenle başvuru şartının yerine getirilmiş olduğu, 2918 sayılı KTK’ nın 2.maddesinde bu kanunun karayolların da uygulanacağı belirtilmiş ise de, aynı maddenin (a) ve (b) fıkralarında esasen karayolu tanımında girmediği halde, genel trafiğin kullanımına açık yerlerde “karayolu gibi” kabul edilmiştir. Karayolunun asfalt, beton, taş veya toprak olma arasında da bir fark bulunmamakta olup; bu açıdan köy, orman, dağ ve yayla yolları ile tarla yolları da karayoludur. Ayrıca, az yukarıda belirtilen yollarla bağlantısı olan alanlar da aynı kapsamda değerlendirilmiştir. Bu itibarla, yasal düzenlemeler ile Yargıtay’ın bu konudaki yerleşmiş uygulamaları da gözetildiğinde; KTK’nın uygulanması için bir kazanın mutlaka karayolunda meydana gelmesi gerekmemektedir. Kazanın karayolu ile bağlantısı olan veya karayolu sayılan bir alanda meydana gelmiş olması da yeterlidir. 04/03/2015 olan kaza tarihi itibariyle uygulanması gereken yasal mevzuat ve Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamaları dikkate alındığında; sürücü- işleten destek ister kendi kusuru, ister bir başkasının kusuru ile ölmüş olsun, ölüm destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğuran bir sonuç olduğundan; desteğin kusurunun destekten yoksun kalanlara yansıtılamayacağı; araç sürücüsünün veya işleteninin tam kusurlu olması halinde dahi 3.kişi konumunda olan destekten yoksun kalan kişinin sigorta şirketinden tazminat isteme hakkına sahip olduğu konusunda duraksama bulunmadığına; bu durumda 3.kişi sıfatıyla dava açan destekten yoksun kalan kişi bakımından TBK’nun 135. maddesinde düzenlenen alacaklı-borçlu sıfatlarının birleşmesi durumunun da gerçekleşmemiş olmasına; kaza tarihinden çok sonra 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMMS genel şartlarının somut olayda uygulanma yerinin bulunmamasına, davacı lehine 5684 sayılı sigortacılık kanunu 30/17 maddesi uyarınca tam vekalet ücretine hükmedilmesinde yasaya aykırılık bulunmadığıda anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf talebinin HMK 353/1-b/1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-Usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunan 05/02/2018 tarih ve 2017/İ.5371-2018/İHK-846 sayılı Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti kararına yönelik olarak davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK. 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90 TL maktu karar ve ilam harcının talep halinde davalıya İADESİNE, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına, HMK. m.352 hükmü uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK. m. 362/1-a gereğince, KESİN olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.06/02/2020