Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2018/3544 E. 2020/3929 K. 24.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2018/3544
KARAR NO: 2020/3929
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/06/2018
NUMARASI: 2014/877 E., 2018/661 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/12/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili 09/11/2013 harç tarihli dava dilekçesinde özetle; 24/04/2013 tarihinde müvekkili …’a Eyüp İlçesi Silahtarağa Cad. Eyüp Devlet Hastanesi karşısında davalı …’nın kullandığı … plakalı aracın çarpması neticesinde yaralandığını, diğer davalı …’nin aracın maliki diğer davalı sigorta şirketinin de müvekkiline çarpan aracın trafik sigortasını yapan şirket olduğunu, davalıların dava konusu kaza nedeniyle müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, söz konusu kazanın oluşumunda davalı …’nın %100 asli kusurlu olduğunu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2013/61196 Soruşturma numarası ile soruşturmanın devam ettiğini, müvekkilinin kaza nedeniyle uzunca bir süre yoğun bakımda kaldığını ve ömür boyu çalışma gücünün çok büyük bir oranını kaybettiğini, müvekkilinin sürekli fizik tedaviye ihtiyaç duyduğunu, müvekkilinin tedavileri için yüklü miktarda maddi bedel ödemek zorunda kaldığını, ancak ödenen birçok kalem gider için tedavinin aciliyetine binaen her zaman fatura alınmasının mümkün olmadığını, tüm bunların bilirkişi incelemesinde açıkça ortaya çıkacağını, davalı … Sigorta A.Ş’nin sadece maddi tazminatlar yönünden ve ibraz edecekleri davalının araca ilişkin Sigorta Poliçesindeki koşullar çerçevesinde sorumlu olduğunu, bu sorumluluk çerçevesinde söz konusu sigorta şirketinin de dava edildiğini belirterek, davanın kabulü ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 2.000,00 TL maddi tazminatın tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, davacı … için 30.000,00 TL, davacı … için 5.000,00 TL ve davacı … için 5.000,00 TL olmak üzere toplamda 40.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’den olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı müvekkilinin diğer davalı … adına trafikte kayıtlı ve davalılardan … Sigortaya Zorunlu Trafik Sigortası ile sigortalı … plakalı araçla seyir halinde iken annesinin elinden birden fırlayarak kontrolsüz şekilde önüne çıkan küçük …’a çarptığını, bu üzücü kazanın meydana gelmesinde küçüğün aniden ve kontrolsüz yola atlaması olduğunu, kaza mahallinin 10-15 metre gerisinde ışıklı kavşak ve yaya geçidi olduğunu, müvekkilinin yeşil ışık kendisine yandığı için normal hızla seyretmekte olduğunu, fren ve direksiyon tedbiriyle kazayı önlemeye çalıştığını, kazanın oluşumunda müvekkilinin kusurunun olmadığını, bu kazaya ilişkin soruşturmanın halen İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2013/61196 Soruşturma nolu dosyasının devam ettiğini, kazayı müteakip gerek müvekkilinin gerekse babasının da kazada yaralanan …’ın tedavi gördüğü hastaneye gittiğini ve insani vazifelerini yaptıklarını, hastane ve tedavi giderlerinin kurumlarca karşılandığını, davacı tarafın maddi zararlarının tamamının diğer davalı … Sigortanın Zorunlu Trafik Kaza Poliçesi limiti dahilinde olduğunu belirterek davanın reddine, yargılama masraflarıyla vekillik ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; davacılar vekilinin dava dilekçesinde 24/04/2013 tarihinde yaramalı trafik kazasına karıştığını belirttiği … plakalı aracın 01/03/2013 başlangıç – 01/03/2014 bitim tarihleri arasında geçerli olmak üzere … numaralı Zorunlu Mali Mesuliyet (Trafik) Sigorta poliçesi ile maluliyet için kaza tarihi itibariyle şahıs başına 250.000,00 TL’sine kadar azami sorumluluk halleri ile müvekkili şirkete sigorta ettirildiğini, davacılar vekilinin tedavi giderleri ile ilgili maddi tazminat talebi bakımından davacılara karşı hiçbir sorumluluğunun bulunmadığını, bu davada tedavi masrafı olarak talep edilen maddi tazminatın SGK’nın sorumluluğunda olduğunu belirterek, davanın reddine, aksi halde tedavi giderleri dışındaki maddi tazminat talebi bakımından belirtilen şekilde hesaplama yapılarak hüküm tesis edilmesine, tedavi giderlerine ilişkin tazminat talebinin reddine, kaza tarihinden itibaren faiz talebinin reddine, dava açılmasına müvekkilince sebebiyet verilmediği için masraf, faiz ve vekalet ücreti ile sorumlu tutulmamasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki davanın Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılması gerektiğini, bu nedenle süresinde işbölümü itirazında bulunduklarını, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi 2002/1093 E. 2002/4857 K. 16.05.2002 tarihli ilamının bu yönde olduğunu, davalı …’nın sürücü, müvekkili …’nin araç maliki, … Sigorta’nın da zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olduğu … plakalı aracın davalı …’a çarparak yaraladığından bahisle huzurdaki maddi ve manevi tazminat istemli dava açıldığını, söz konusu kaza ile ilgili olarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı 2013/61196 Soruşturma nolu dosyasında soruşturmanın devam ettiğini, araç sürücüsü …’nın verdiği ifadede araçlara yeşil ışık yandığı esnada davacı küçüğün yola fırladığını ve frene basmasına rağmen kazayı önleyemediğini ifade ettiğini, davacı …’ın ise ceza dosyasında verdiği çelişkili ifadesinde yayalara yeşil ışık yandığı sırada sürücünün durmadığını beyan ettiğini, yayalara yeşil ışık yanmasına rağmen oğlu … dışında herhangi bir yayanın karşıdan karşıya geçmemesinin manidar olduğunu, ayrıca kaza tespit tutanağında beyanların çelişkili olduğu ifade edildikten sonra sürücünün hızını yaya geçidine yaklaşırken azaltmaması nedeniyle tali kusurlu olduğu görüşüne yer verildiğini, fakat buna ilişkin olarak aracın hasar durumu gibi herhangi bir delil ileri sürülmediğini, bu nedenle öncelikle sürücünün kazanın oluşumunda kusursuz olduğundan davanın reddini, kabul etmemekle birlikte mahkeme aksi görüşte ise davacı annesinin elinden kurtulup yola fırlayan davacı …’ın kusur oranının da dikkate alınarak sürücünün az kusurlu olarak belirlenmesini talep ettiklerini, Yargıtay 9.Ceza Dairesi 2006/3586 E. 2006/5159 K. 10.10.2006 tarihli ilamının bu yönde olduğunu, davacı küçüğün annesinin elinden kurtulup yola fırlayarak kusurlu davrandığını, müvekkilinin ise aşırı hızla gittiğine dair dosyaya herhangi bir delil ibraz edilmediğini, bu nedenle davacıların talep ettiği manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu, davacı küçüğün kusurlu davranışının trafik kazasına neden olduğu göz önüne alınarak öncelikle maddi ve manevi tazminat isteminin reddine, mahkeme aksi kanaatte ise davacı küçüğün kusur oranı göz önüne alınarak maddi ve manevi tazminata hükmedilmesini talep ettiklerini, müvekkilinin maliki olduğu aracın zorunlu mali mesuliyet sigortası olduğundan talep edilen bedelin öncelikle diğer davalı … Sigorta A.Ş.den talep edilmesi gerektiğini belirterek, davaya konu kazanın oluşumunda davacı küçük …’ın kusuru olduğundan öncelikle davanın reddine, aksi takdirde davacı küçüğün kusur oranının belirlenmesi ve talep edilen maddi ve manevi tazminatın kusur nispetinde indirilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucu; “Maddi tazminat açısından, davacı vekilince maluliyet nedeni ile maddi tazminata ilişkin dava 07.03.2017 tarihinde ıslah ile 182.078,63 TL’ye arttırılmıştır. Davacı …’in 23.09.2001 doğumlu olduğu, davalı sigorta şirketinin poliçe limiti ile dava tarihinden itibaren sorumlu olduğu, davalı işleten ve sürücünün KTK gereği olay tarihinden itibaren sorumlu olduğu, kişinin işlemiş ve işleyecek aktif- pasif kazanç hesabının değerlendirilmesi ve sonucu olarak davalılardan temerrütten itibaren yasal faiz isteyebileceği dikkate alınmıştır. Davacının kaza nedeni ile hüküm kurmaya elverişli açık ve net denetlenen bilirkişi heyetinden alınan rapor gereği ve ıslah da dikkate alınarak maluliyeti nedeni ile hükümde belirlenen miktar kadar (davalı sigorta şirketi açısından poliçe limitine dikkat edilerek) maluliyeti nedeni ile zararını davalılardan talep edebileceği anlaşılmıştır. Saptanan ve hukuksal durum bu olunca; davacı …’ in kusur durumuna da dikkat edilerek hesaplanan hükümde belirlenen maddi zarar miktarının davalılar tarafından tazmininin gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki biçimde hüküm kurulmuştur. Manevi tazminat açısından, davacı küçük …’in dava konusu olan trafik kazasında; yaya olarak yukarıda izah olunduğu üzere olayda %70 kusurlu sayılması gerektiği; davalıların da yine yukarıda izah olunduğu üzere %30 kusurlu sayılması gerektiği hususuna dikkat edilmiştir. Davalı araç işletenin ve sürücünün belirlenen kusurları gereğince TBK ve KTK gereğince işleten sıfatı ile manevi tazminattan sorumlu olduğu anlaşılmaktadır. Davalı sigorta şirketinin manevi tazminattan sorumlu olmadığı ayrıca manevi tazminat klozunun bulunmadığı anlaşılmaktadır. Manevi tazminat açısından yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere sigorta şirketi dışındaki kusur oranı ile sorumlu olan sürücü ve araç işleten olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte sorumludur. Davacı …’in kaza sonucu % 78 oranında meslekte kazanma gücünden sürekli kayba uğradığı teknik rapordan anlaşılmaktadır. Tarafların/ gerçek kişi mali sosyal durumuna, davacı …’ in yaşı ve kusur oranına dikkat edilmiştir. Davacının asgari geçimi dikkate alınarak statüsüne ve sosyal hayatına etkileri değerlendirilmiştir. Mahkememizce taktir olunan manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar her olaya göre değişebileceğinden, somut olayda taktir hakkını kullanılırken, somut olaya etkili olan nedenler de objektif ölçülere göre irdelenmiştir ve gösterilmiştir. Mahkememizce özel haller yaş küçüklüğü, maluliyet oranı, kusur… vb göz önünde tutularak, manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar verelen tutar adalete uygun değerlendirilmiştir. Davacı …’ in gerçek kişi davalılardan istemiş olduğu 30.000,00 TL manevi tazminatın günümüz şartlarında davacının sosyal statüsü, tarafların mali sosyal durumları ve olaydaki %70 kusuru nedeni ile yüksek bir rakam olduğu anlaşılmaktadır. İstenilen manevi tazminat para tutarı, aslında ne tazminat ne de cezadır,çünkü mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını amaç edinilmediği gibi, kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir, aksine, zarara uğrayanda bir huzur duygusu uyandırmayı, aynı zamanda ruhi ızdırabın dindirilmesini amaçlamaktadır. Bu nedenle tazminata benzer bir fonksiyonu da vardır, bu nedenle bu tazminatın sınırı amacına göre belirlenmiştir, taktir edilen miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır ilkelerine de dikkat edilmiştir. Manevi tazminat, kusurlu tarafın fiili sonucu bozulan ruh huzurunun, duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabın kısmen ve imkan nisbetinde iadesini amaçladığından mahkememizce TMK.nun 4. maddesi gereğince hak ve nesafete göre takdir hakkı kullanılarak, manevi tazminat miktarı tespit edilmiştir. Mahkememizce belirlemeyi yapılırken somut olayın özelliği, zarar görenin ve kusurlu tarafın ekonomik ve sosyal durumu, paranın alım gücü, kaza nedeniyle duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabı gözetilmiştir. Maddi ve hukuki olgular; hukuk- hak- nesafet- hakkaniyet- ülkenin ekonomik koşulları- tarafların ekonomik sosyal durumları- paranın satın alma gücü- davalının ve tarafların kusur durumları- olayın ağırlığı- olay tarihi- gelişen hukukta tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oran- davacı …’ in yaşı cezadan çok mağduru tatmin edici- manevi tazminatın bölünmezliği ile birlikte değerlendirilmiştir. Manevi zarardan davacının kaza nedeni ile maluliyeti sonucu elem duyduğu muhakkak olduğundan davalıların sorumlu olduğu anlaşılmış, davacı ve davalı tarafların ekonomik ve sosyal durumları, zararın ağırlığı, davalıların yüzdesel %30 kusuru, davacı tarafın durumu dikkate alındığında yüzdesel %70 kusuru nazara alınarak manevi tazminatın zenginleşme aracı olarak kullanılamayacağı hususu da dikkate alınmak suretiyle paranın satın alma gücü karşısında hakkaniyet gereğince makul bulunan- vicdanen kanaat edinilen talep edilen manevi tazminatın davacıya verilmesi gerekmiştir. Mahkememizin de kabulünde olduğu üzere, davalı tarafın kusuru oranında davacıyı malul ettiği bu kusurlu davranışların aynı zamanda hayatın olağan akışında mağduriyet yaşayan herkesi etkileyebilecek nitelikte olduğu, davacının tinsel aleminde üzüntü, elem, keder ve manevi yıkıma vücut verdiğine kanaat getirilmiştir. Yapılan yargılama sonucu ile tahkikatın tamam olduğu, eksikliğin bulunmadığı anlaşılmış; yargılamanın ceza yargılaması olmadığı, hukuk yargılaması olduğuna dikkat edilerek yargılamanın uzamaması için makul sürede yargılanma hakkı gereği ile tarafların iş bu davaya ilişkin olarak dilekçeler aşamasında beyanda bulundukları ve delil sundukları görülmüş, dilekçeler aşaması ve delil sunma sürelerinin de geçmiş olması sonucu iddia ve savunma hakkının kullanıldığı değerlendirilerek davalının fiilinin ve sorumluluğunun sabit olduğu anlaşıldığından usul ekonomisi de gözetilerek sözlü yargılama ve hüküm verilmek üzere son söz sorulmuş, hüküm verilmeden önce davacının ve davalının son sözleri alınmıştır. Mahkememizce, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TBK 58, 60, TMK 24,25, Anayasa’nın Temel Hak ve Özgürlükler Hükümleri doğrultusunda TMK 4. maddesi uyarınca) dikkate alınarak davacı yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekmiş, tüm dosya içeriğine göre vicdanen- takdiren ve kanunen aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. Faiz davacı tarafından istenilmekle haksız fiil oluşturan kaza tarihinden itibaren yasal faize yönelik karar değerlendirilmiştir. Yukarıda geniş bir şekilde izah edilen manevi tazminata ilişkin olgular birlikte değerlendirildiğinde, çocuk …’ in kusur oranının yüksekliği dikkate alındığında, tarafların mali sosyal durumu gözetildiğinde, manevi tazminatın amacı dikkate alındığında, ayrıca medeni hukuk gereği davacı ana ve babanın ebeveynlik hak ve yükümlülükleri de bulunduğu hususuna dikkat edilerek davacı ebeveynler anne … ve baba …’ ın manevi tazminata hak kazanamayacağına kanaat getirilmiştir.” gerekçesiyle; 1-Davacıların davasının kısmen kabulü kısmen reddi ile; a) Davacı …’ın maddi tazminat davasının asıl tazminat yönünden tam kabulü ile; 182.078,63 TL maddi tazminatın davalılardan … ve …den olay tarihi olan 24/04/2013 tarihinden itibaren davalı … Sigorta A.Ş’den dava tarihi olan 09/11/2013 tairinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacı …’a verilmesine, davalı … Sigorta A.Ş yönünden fazlaya ilişkin faiz isteminin reddine, b) Davacı … ve …’ın manevi tazminat davasının reddine, c) Davacı …’ın manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile kısmen reddine; 5.000 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’den olay tarihi olan 24/04/2013 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, verilen karar davalı … vekili ile davalı sigorta şirketi tarafından istinaf edilmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş vekili istinaf dilekçesinde; mahkemece yapılan hesaplamada zarar görenin kaza tarihi itibariyle 12 yaşında olması ve 18 yaşından önce herhangi bir gelir elde edemeyeceği hususunun değerlendirilmemiş olmakla karara esas alınan hesap raporunun bu bakımdan hatalı olduğunu, bundan başka davacının 18 yaşını bitirdikten sonra askerlik görevini ifa edeceği ve bu sürede herhangi bir kazancının söz konusu olamayacağı hususunun mahkemece dikkate alınmadığını belirterek, kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde; davacının %78 oranında meslekte kazanma gücünden sürekli kayba uğradığına dair tespitin gerçek dışı olduğunu, zira davacının günlük aktivitelerini yardım almaksızın tek başına yerine getirebildiğini ve aldıkları duyumlara göre iş yerinde çalıştığını, mahkemenin belirlediği manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak yeniden karar verilmesini talep etmiştir. İstinaf edenlerin sıfatı ve istinaf sebepleri ile sınırlı yapılan incelmeler ve değerlendirmeler sonunda; Dava, trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. 24/04/2013 tarihinde davacı …’a davalı …’nın sevk ve idaresindeki diğer davalı …’ye ait davalı … Sigorta A.Ş. tarafından ZMMS poliçesiyle sigortalı … plakalı aracın çarpması sonucu davacı …’ın Adli Tıp Kurumu 3.Adli Tıp İhtisas Kurulunun 17/06/2015 tarihli raporunda tespit edildiği üzere %78 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacak şekilde yaralandığı, söz konusu kazanın oluşumunda davalı …’nın %30 oranında kusurlu olduğu, anlaşılmıştır. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının ve maddi tazminata ilişkin (yaklaşık 1 yıllık askerlik hizmet süresi dışında) hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına ve manevi tazminatın takdirinde TBK.nun 56. maddesindeki özel haller dikkate alınarak hak ve nesafet kuralları çerçevesinde hüküm kurulmuş olmasına göre, HMK.353/1-b/1 maddesi uyarınca davalı … vekili ile davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf istemlerinin esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-Usûl ve yasaya uygun olan ve başlıkta yazılı bulunan İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/06/2018 gün ve 2014/877 E., 2018/661 K. sayılı kararına karşı davalı … vekili ile davalı … Sigorta A.Ş.vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gerekli 12.437,79-TL nispi istinaf karar ve ilam harcından, istinaf yasa yoluna başvuran davalılar tarafından peşin olarak yatırıldığı anlaşılan 4.347,00-TL harcın düşümüyle kalan 8.090,79-TL harcın davalılar … ve … Sigorta A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine, ayrıca davalı …’den alınması gereken 341,55-TL harcın (manevi tazminat nedeniyle) alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine, 3- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle taraflar yararına avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davalılar tarafından yapılan giderlerin üzerlerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 sayılı Kanunun 31 inci maddesiyle değişik HMK.m.361/1. hükmü gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.24/12/2020