Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2018/2952 E. 2020/3983 K. 24.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2018/2952
KARAR NO: 2020/3983
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/04/2018
NUMARASI: 2015/1147 E. – 2018/386 K.
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/12/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalı sigorta şirketi nezdinde ZMM sigortalı olan davalı …’in sürücüsü, diğer davalının da işleteni bulunduğu … plaka sayılı aracın neden olduğu 11/06/2015 günlü çift taraflı trafik kazasında … plaka sayılı karşı araç sürücüsü olan vekil edeni …’ın vücudunda kemik kırıkları oluşacak şekilde ağır bir biçimde yaralandığını, iş gücü kaybına uğradığını ileri sürerek davacı …’a iş gücü kaybı, kazanç kaybı ve tedavi gideri zararına karşılık olmak üzere ve fazlaya ilişen haklar saklı kalmak kaydıyla 1.500,00-TL maddi tazminatın tüm davalılardan; ayrıca davacı … için 20.000,00-TL ve davacı …’in annesi olan diğer davacı … için de 8.000,00-TL manevi tazminatın sigorta dışındaki davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiş, davacı vekili tarafından 20/10/2017 günlü ön inceleme duruşma oturumunda; “… MÜVEKKİL HOLLANDA’DA YAŞAMAKTADIR. ORADA KAÇAK İŞÇİ OLARAK ÇALIŞTIĞINDAN TÜRKİYEYE GELME İMKANI BULUNUMAMAKTADIR, KAÇAK ÇALIŞTIĞINDAN RESMİ KANALDAN BULUNDUĞU ÜLKEDE RAPOR ALMA İMKANIMIZ DA YOKTUR, SONUÇ OLARAK BİZİM MÜVEKKİL YÖNÜNDEN KESİN SAĞLIK RAPORUNUN ALDIRILMASI, BİR SAĞLIK KURULUŞUNA SEVKRİ İLE KAZA SEBEBİYLE MALULİYET DURUMUNUN SAPTANMASI TALEBİMİZ BULUNUMAMAKTADIR, MÜVEKKİLİN DOSYADA MEVCUT TIBBİ BELGELERLE SINIRLI OLARAK DEĞERLENDİRME YAPILARAK MANEVİ TAZMİNAT TALEBİMİZ KONUSUNDA KARAR VERİLMESİNİ İSTİYORUZ,” şeklinde açıklama yapılmıştır. Davalı … Limited Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; vekil edeninin kazaya neden olduğu ileri sürülen aracın, maliki olmadığını, sadece araç sürücüsünün iş vereni sıfatını taşıdığını, söz konusu aracın, uzun süreli kiralama sözleşmesi ile kiralanmış olmasının vekil edeni davalı şirkete işleten sıfatını vermeyeceğini ileri sürerek, davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı … vekili cevabında özetle; yetki ve görev itirazında bulunarak, görülmekte olan dava bakımından vekil edeninin yerleşim yeri olan Nevşehir asliye hukuk mahkemesinin görevli ve yetkili olduğunu, ayrıca kazanın aracın lastiğinin patlaması nedeniyle meydana geldiği gözetildiğinde, vekil edenine yükletilecek bir kusur bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Davalı sigorta şirketi vekili cevabında özetle; davanın reddine karar verilmesini istemiş, daha sonra dosyaya sunduğu 27/10/2016 günlü dilekçe ile; davacı tarafın maddi zararlarının karşılandığını ve bu şekilde sulh olunduğunu belirterek 23/08/2016 günlü ibraname ve feragatname başlıklı belgeyi sunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; kazanın meydana gelmesinde, davacı araç sürücüsünün herhangi bir kusurunun bulunmadığı, tüm kusurun davalı sürücü …’e ait bulunduğu benimsenmek ve ayrıca; “Davacının maddi tazminat talebinin bulunmaması ve maluliyeti yönünden rapor aldırılmaması yönündeki beyanları dikkate alınarak bedensel zararların tespiti bakımından iddianın araştırılması ve delil toplanması faaliyetinden vazgeçilmiş, Davacı …’in yakını olan …’in, ağır bedensel zarar nedeniyle manevi tazminat talep edebilmesi için diğer davacı olan …’in ağır bedensel zararı oluştuğunu dosyaya mevcut delil ve belgelerle kanıtlanamadığı anlaşılmakla davacı …’in manevi tazminat isteminin reddine karar vermek gerekmiştir. Her ne kadar davacı … maddi tazminat talep etmiş ise de dosyada mevcut delil ve belgelere göre bedensel zararların kanıtlanması mümkün olmayıp, bu yönden maddi tazminat isteminin ispatlanamaması nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir. ” denilmek suretiyle; “1-Davacı …’ın maddi tazminat taleplerinin reddine, 2-Davacı …’ın manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile, 6000 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 11/06/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … Ltd. Şti den müştereken ve müteselsilen tahsili ile adı geçen davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, 3-Davacı …’ın manevi tazminat taleplerinin reddine, ” karar verilmiştir. Karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. İstinaf nedenleri; maddi tazminat alacağı dava açıldıktan sonra ödenmiş olup, maddi tazminat bakımından karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmesi gerekirken, talebin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, ayrıca vekil edeni … lehine belirlenen tazminat miktarının çok yetersiz bulunduğu ve kaza sonucunda …’ın ağır bir biçimde yaralandığı dosya kapsamından anlaşıldığı halde annesi olan davacı …’ın maddi tazminata yönelik talebinin yazılı biçim ve şekilde reddine karar verilmesinde isabet olmadığı, kabule göre de reddedilen maddi ve manevi tazminatlar yönünden tüm davalılar bakımından tek bir vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken, her bir davalı için ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinin de usulsüz bulunduğu hususlarına yöneliktir. Dava, trafik kazası sonucunda meydana gelen yaralanmaya bağlı olarak açılmış maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir. Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. (Anayasa m.141/3). İlke, adil yargılanma hakkı kapsamında ve kamu düzenine ilişkin bulunmaktadır. (Anayasa m. 36/1 ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi m.6). Mahkeme kararlarının gerekçe bölümünde; sav ve savunmaların özeti, çekişmeli ve çekişmesiz noktalar ile ret ve üstün tutulma nedenleri; sabit görülen olgulardan çıkarılan sonuçlar ile hukuki nedenin gösterilmesi gerekir. (HMK m. 297/1-c). Bundan ayrı, HMK’nun 297/2 madde hükmüne göre; hakim, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar etmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakları açıkça bildirmesi gerekir. Gerekçe, mahkemenin benimsediği olgular ile hüküm bölümü arasındaki yasal bağ niteliğinde olup; taraflar nezdinde ve yasa yolu incelemesi bakımından denetim olanağı sağlamalı ve hüküm bölümüyle de tam olarak örtüşmelidir. Somut olaya dönüldüğünde; davalı … Sigorta A.Ş nezdinde ZMM sigortalı olan, diğer davalılarında sürücüsü ve işleteni bulunduğu … plaka sayılı araç ile davacı …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın, çarpışması neticesinde meydana gelen 11/06/2015 günlü trafik kazasında davacı …’in yaralanarak Nevşehir Devlet Hastanesine kaldırıldığı, ilk ifadesinin de bu hastanede alındığı ve davacının bu ifadesinde vücudunda kırıklar oluşacak şekilde ağır bir biçimde yaralandığını bildirdiği, yargılama sırasında da davalı sigorta şirketi ile davacı vekili arasında davacıya 23/08/2016 günlü ibraname karşılığında uğradığı bedensel zararlara karşılık olmak üzere (maluliyet) 80.000,00-TL’si maddi tazminat, kalanı da yargılama gideri ve vekalet ücretine ilişkin olarak toplam 94.550,00-TL ödeme yönünde anlaşmaya varıldığı, ibranameye konu bedelin de davacılar vekili hesabına gönderildiği ve bu konudaki bilgilerin 27/10/2016 tarihinde davalı sigorta şirketi vekilince mahkemeye sunulduğu anlaşılmaktadır. Söz konusu bu ibranamenin dosyaya sunulmasından önce,20/10/2017 günlü duruşma oturumunda davacılar vekili tarafından davacı …’in ülkeye gelme imkanı olmadığı için maluliyet durumunun saptanmasına ilişkin talepleri olmadığı bildirilerek, dosyada mevcut tıbbi belgelere göre manevi tazminat talepleri konusunda karar verilmesi istenilmiş ancak maddi tazminat isteği bakımından açık bir beyanda bulunulmamıştır. Bu durumda mahkemece dosyada mevcut olan ve davalı sigorta şirketi tarafından dosyaya sunulan 23/08/2016 günlü ibranamenin ve yine davalı sigorta şirketi vekilinin 27/10/2016 günlü dilekçedeki yargılama giderleri ile vekalet ücretine ilişkin beyanları maddi tazminata ilişkin uyuşmazlığın çözümünde dikkate alınması gerekirken, oluşan bu durum üzerinde durulmadan, tartışılmadan ve uygun bir gerekçe yazılmadan maddi tazminata ilişkin talebin reddine karar verilmesi isabetsiz olmuştur. 2-Bundan ayrı, davacılar vekili davacı …’in yaralanması nedeniyle duyulan üzüntü ve acı nedeniyle davacı … bakımından 20.000,00-TL, davacı anne … bakımından da 8.000,00-TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Mahkemece, davacı …’in uğradığı bedensel zararın ağır nitelikte olduğu kanıtlanamadığından bahisle davacı …’in manevi tazminat isteğinin reddine, diğer davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 6.000,00-TL manevi tazminatın davalı sigorta şirketi dışındaki davalılardan tahsiline karar verilmiştir. Oysa, davacı …’in kaza sonucu yaralandığı, Nevşehir Devlet Hastanasine kaldırıldığı ve olayla ilgili olarak soruşturma başlatıldığı, soruşturma sırasında alınan ifadesinde de davacı vücudunda kemik kırığı olduğunu bildirdiği sabit olduğuna göre mahkemece; Acıgöl/Nevşehir Jandarma Komutanlığınca Nevşehir Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilen 16/06/2015 günlü fezleke uyarınca ne gibi bir işlem yapıldığı araştırılıp belirlenmeden, söz konusu soruşturmaya ilişkin tüm kayıt ve belgeler getirtilmeden, soruşturmanın akibeti üzerinde durulmadan ve soruşturma sırasında yaralanmaya ilişkin olarak alınan doktor raporu olup olmadığı tespit edilmeden, ayrıca Nevşehir Devlet Hastanesine götürülen yaralı …’la ilgili olarak söz konusu bu hastanede yapılan tedavilere ilişkin resmi nitelikteki belgeler temin edilmeden ve değerlendirilmesi yoluna gidilmeden, diğer bir ifade ile davacı …’in trafik kazası sonucunda gördüğü tedavilere ilişkin olarak temin edilen resmi evraklar kapsamında …’in yaralanmasının niteliği ve iyileşme süresi hakkında gerekirse (davacı hazır edilemese dahi) bilirkişi incelemesi yaptırılıp yaptırılamayacağı tartışılmadan manevi tazminata ilişkin talepler bakımından yazılı biçimde karar verilmiş olması da doğru değildir. Hal böyle olunca yukarıda iki ayrı bent halinde yazılı bulunan hususlardaki eksiklikler ve yanılgılı değerlendirme HMK.m.353/1-a/6 hükmü kapsamındaki hali oluşturacağından davacılar vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan nedenlerle kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması, kaldırma gerekçesi değerlendirildiğinde davacılar vekilinin öteki itirazlarının bu aşamada değerlendirilmesinin gerekmediği düşünülmektedir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜ ile, İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/04/2018 tarih ve 2015/1147 E. – 2018/386 K. sayılı kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın belirtilen şekilde işlem ve yargılama yapılarak yeniden bir hüküm kurulmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-Davacılar tarafından yatırılan 35,90-TL istinaf karar ve ilam harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 5-Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sonucunda verilecek hükümde dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda ve HMK.m. 353/1-a/6 hükmü uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 24/12/2020