Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2018/2931 E. 2018/1389 K. 22.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2018/2931
KARAR NO : 2018/1389
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/03/2017
NUMARASI : 2015/33E.- 2017/139 K.
DAVANIN KONUSU : Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/11/2018
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı sigorta şirketi nezdinde trafik sigortalı bulunan … plaka sayılı aracın, kusuru neticesinde meydana gelen trafik kazası sonucunda vekil edeni küçük …’nün ağır şekilde yaralanarak beden gücü kaybına uğradığını belirterek (belirsiz alacak) fazlaya ilişen haklar saklı kalmak üzere 1.000,00-TL maddi tazminatın kaza tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden tahsilina karar verilmesini istemiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili cevabında özetle; kazaya karıştığı ifade edilen … plaka sayılı aracın vekil edeni şirket nezdinde, trafik sigortalı bulunduğunu, ancak davacı yana 11/07/2012 tarihinde toplam 48.118,00-TL ödeme yapılarak ibraname alındığını, KTK’nın 111.madde hükmü uyarınca görülmekte olan davanın iki yıllık hak düşümü süresinden sonra açıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı gözetilerek, davalı tarafından davacı yana davanın konusunu oluşturan kaza nedeniyle 11/07/2012 tarihinde 9.623,00-TL ve 38.495,00-TL ödeme yapıldığının anlaşıldığı, 2918 sayılı yasanın 111.maddesinde tazminat miktarlarına ilişkin olupta yetersiz ve fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşma ve uzlaşmaların, iki yıl içinde iptal edilebileceğinin düzenlendiği, maddede yazılı iki yıllık sürenin hak düşümü süre olduğu ve resen gözetilmesi gerektiği, davanın ise yasal iki yıllık hak düşümü süresinin geçirilmesinden sonra açıldığının anlaşıldığı görüşünden hareketle, davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı taraf vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
İstinaf nedenleri; davalının 11/07/2012 tarihinde yapıldığını ileri sürdüğü ödemelere ilişkin ibraname, dosya kapsamında olmadığı halde yazılı biçim ve şekilde davanın reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu, kabule göre de, vekil edeninin maluliyetinin halen devam etmekte olduğunu, dosya kapsamında alınan 03/08/2016 günlü ATK raporuyla belirlendiğini, ATK raporunda belirtilen maluliyet oranı dikkate alınarak tazminat hesaplaması yapılması gerektiği hususlarına yöneliktir.
İstinaf edenin sıfatı, istinafın kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat isteğine ilişkindir.
Görülmekte olan davada davacı vekili, 06/08/2009 tarihinde meydana geldiği anlaşılan trafik kazası nedeniyle, vekil edeni küçüğün yaralandığını ileri sürerek maddi tazminat isteğinde bulunmuştur.
Dosya kapsamından, 06/08/2009 tarihinde meydana gelen trafik kazasına bağlı olarak davacı küçüğün uğradığı maddi zararlara karşılık olarak %30 maluliyet ve %100 kusur üzerinden yapılan hesaplama sonucundan, davalı sigorta şirketi tarafından 11/07/2012 tarihinde toplam 48.118,00-TL maddi tazminat ödemesi yapıldığı ve bu ödemeyle ilgili olarak da küçüğün babası …’den aynı günlü iki ayrı ibraname alındığı ve ibranamelerde iş bu tazminatı almakla söz konusu olaydan dolayı, … Sigorta Şirketinden hiçbir hak ve alacaklarının kalmadığının beyan edildiği anlaşılmaktadır. Görülmekte olan davanın, 09/01/2015 tarihinde açılmış olduğu gözetildiğinde, KTK’nın 111.maddesinde öngörülen iki yıllık hak düşümü süresinin geçirilmesinden sonra açıldığıı konusunda herhangi bir duraksama bulunmadığına, %30 maluliyet baz alınarak yapılan ödeme gözetildiğinde, yargılama sırasında ATK 3.İhtisas Dairesinden alınan raporda maluliyet oranının %8,1 olarak belirlenmesi nedeniyle değişen ve gelişen bir durumun varlığından da söz edilemeyeceğine ve yargılama sırasında davacı tarafça, ödemenin alınmadığı da ileri sürülmediğine göre; mahkemece yazılı biçim ve şekilde davanın reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik tespit edilemediğinden davacı tarafın istinaf başvurusunun reddi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;
1-Usul ve esas yönünden hukuka uygun olan ve başlıkta yazılı bulunan mahkeme kararına yönelik olarak davacı taraf vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle HMK.m.353/1-b/1 hükmü uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı taraftan alınması gereken istinaf karar ve ilam harcının, peşin olarak yatırıldığı anlaşıldığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
4-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı yan tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin üzerlerinde bırakılmasına,
HMK. m. 353/1-b/1 hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 7035 sayılı Kanunun 31 maddesi ile değişik HMK. m. 361/1 maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz yasa yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.22/11/2018.