Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2018/2929 E. 2020/3889 K. 10.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2018/2929
KARAR NO : 2020/3889
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/06/2018
NUMARASI : 2015/476 E. – 2018/621 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/12/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’ın maliki, dava dışı … da sürücüsü bulunduğu, … plaka sayılı aracın, yaya konumunda bulunan … isimli şahsa çarpması neticesinde meydana gelen 16/02/2012 günlü trafik kazasında adı geçen yayanın hayatını kaybettiğini, kazaya neden olan aracın ZMM sigortası olmaması nedeniyle … desteğinden yoksun kalan 3.kişi hak sahiplerine 27/03/2014 tarihinde 30.668,88-TL ödeme yapılmak zorunda kalındığını, yapılan ödemenin sigortasız araç maliki olan davalıdan ve sürücüden tahsili amacıyla İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğünün … sayılı icra dosyası kapsamında başlatılan takibin davalının itirazı üzerinde durduğunu ileri sürerek, haksız itirazın iptali ile birlikte %20’den az olmamak kaydıyla davalının icra inkar tazminatı ile mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı … vekili cevabında özetle; görev ve zaman aşımı itirazında bulunarak vekil edeninin kazaya neden olduğu ileri sürülen aracın maliki ise de işleteni olmadığı, aracın işleteninin … olduğunu, … isimli şahsın İstanbul Anadolu 20. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı 2012/406 Esas sayılı dosya bulunduğu, söz konusu bu dava dosyasında ileri sürülen durumun belirlendiğini, buna rağmen gerekli araştırmaları yapmadan ödemede bulunan davacının işleten sıfatı taşımayan vekil edeninden rücuan tazminat isteğinde bulunamayacağını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller, bilirkişi raporları ile olayla ilgili olarak İstanbul Anadolu 20. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülerek sonuçlandırılan 2012/406 Esas-2015/352 Karar sayılı dava dosyası gözetilerek; 16.02.2012 tarihinde, davalı …’ nin maliki olduğu ve ZMSS poliçesi bulunmayan …plaka sayılı aracın … çarpması neticesinde ..in yaşamını yitirdiği, davacı … tarafından müteveffanın yakınlarına 27.03.2014 tarihinde toplam 30.668,88 TL (eş … için 24.028,27 TL, çocuk … için 2.824,35 TL ve çocuk … için 3.816,27 TL olmak üzere) destekten yoksun kalma tazminatının ödendiğinin anlaşıldığı, aynı olaya ilişkin olan Anadolu 20. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/406 Esas sayılı dosyasında alınan kusur raporunda davalıya ait araç sürücüsünün % 25, müteveffanın ise % 75 oranında kusurlu olduklarının tespit edildiği, kusur ilişkin bu belirlemenin Sultanbeyli 2. Asliye Ceza Mahkemesince yapılan ceza yargılamasına ilişkin dosya kapsamında ATK’dan alınan raporla da örtüştüğü, bu durumda yeniden bir rapor alınmasının gerekmediği; her ne kadar davalı tarafça Anadolu 20. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/406 Esas sayılı dosyasında verilen kararın kesinleşmesinin beklenmesi istenilmiş ise de, söz konusu bu dosyada … tarafından yapılan ödemenin dikkate alınarak belirlenen tazminat miktarından düşüldüğü değerlendirildiğinde, kesinleşmenin beklenmesinin gerekmediği dolayısıyla 5684 sayılı yasanın 14 maddesi gereğince davacı tarafından 27.03.2014 tarihinde yapılan toplam 30.668,88 TL ödemenin ve ödeme tarihinden itibaren işletilen yasal faizin, … Yönetmeliğinin 16 maddesi gereğince rücuen tahsili amacıyla başlatılan takibin yerinde olduğu gerekçesiyle;”Açılan davanın KABULÜ ile, Davalının İAA ….İcra Müd. … Esas sayılı dosyasında yapmış olduğu itirazın iptali ile, takibin rücu alacağı ve işlemiş faiz olmak üzere toplam 31.470,47 TL alacak yönünden kaldığı yerden aynen devamına, Gerçek alacak miktarı tespit bakımından yargılama yapılması gerektiğinden likit olmayan alacak sebebiyle şartlar oluşmadığından icra inkar tazminat talebinin reddine, ” karar verilmiştir. Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.İstinaf nedenleri; İstanbul Anadolu 20. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/406 Esas sayılı dosyasının kesinleşmesinin beklenmeden karar verilmiş olmasının doğru olmadığı, zira vekil edeninin işleten sıfatı bulunmadığı, ayrıca yeniden kusur belirlemesi yapılmadan sonuca varılmış olmasının da hatalı olduğu hususlarına yöneliktir.Dava, geçerli trafik sigortası bulunmayan aracın karıştığı kaza sonucu yaralanan 3. şahsa ödeme yapan davacının, yaptığı ödemenin rücuen tahsili talebiyle başlattığı icra takibine karşı yapılan itirazın iptali isteğine ilişkin bulunmaktadır. İstinaf edenin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığına, davalının taraf sıfatını aldığı dolayısı ile de kendisini bağlar nitelikte bulunan İstanbul Anadolu 20. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülerek sonuçlandırılan 2012/406 Esas ve 2015/352 Karar sayılı ilamla davalı …’ın, … ile birlikte işleten sıfatını taşıdığı kabul edilerek sorumluluğu yoluna gidildiği ve söz konusu bu yargılama sırasında kazanın meydana gelmesinde taraf kusurlarının ne olduğu da usulüne uygun şekilde belirlenmiş olduğu anlaşıldığına, söz konusu bu kararın da UYAP sorgusundan görüleceği üzere Yargıtay 17. Hukuk dairesinin 17/12/2019 gün ve 2018/1951 E., 2019/12093 sayılı ilamı ile onandığı belirlendiğine göre ve ayrıca ZMM sigortası yaptırması zorunlu olan bir aracın, sigortasının bulunmaması nedeniyle, trafik kazası sonucunda zarara uğrayan 3.kişi hak sahiplerine ödeme yapmak zorunda kalan …nın sigortasız araç maliki-işletenine yöneltilerek açılan böyle bir davada, davalı gerçek kişi ise de kazaya neden olan aracın ticari nitelikte bir araç olması ve ticari amaçla işletilmekte bulunması nedeniyle görülmekte olan dava bakımından görevli olduğu anlaşılan mahkemece yazılı biçim ve şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olmasında herhangi bir isabetsizlik tespit edilemediğinden davalı vekilinin yerinde olmayan istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;1-Usul ve yasaya uygun olan ve yukarıdaki başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına yönelik olarak davalılardan davalı … vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK.m.353/1-b/1 hükmü gereğince ESASTAN REDDİNE,2-İstinaf yasa yoluna başvuran davalıdan alınması gereken 2.149,74-TL nispi istinaf karar ve ilam harcından, istinaf yasa yoluna başvuru sırasında peşin olarak yatırıldığı anlaşılan toplam 575,90-TL’nin düşümü ile kalan 1.573,84-TL harcın davalı …’dan alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine,3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, HMK. m.353/1-b/1 hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK.m.362/1-a gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 10/12/2020