Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2018/2923
KARAR NO : 2020/3841
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/07/2018
NUMARASI : 2016/867 E., 2018/645 K.
DAVANIN KONUSU: Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/12/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili 18.08.2016 harç tarihli dava dilekçesinde özetle; davacı …’ın sevk ve idaresindeki diğer davacı …’nın yolcu olarak bulunduğu … plakalı araçla seyir halinde iken karşı istikametten gelen … plakalı …ın sevk ve idaresindeki araçla çarpışması sonucu müvekkillerinin yaralandığını, dava konusu kazada müvekkili …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı araçın hiç bir kusurunun olmadığını, kaza sonucunda her iki davacının da malul kalacak derecede vücut fonksiyonlarında kayıp oranının oluştuğunu, müvekkillerinin maluliyet oranlarının belirlenerek ödenmesi gereken tazminat oranlarının belirlenmesini istediklerini belirterek, davacıların bedensel zarara uğraması nedeniyle 6100 sayılı yasanın 107.maddesi uyarınca toplanacak delillere göre maddi tazminat tutarının belirlenerek (fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile zararın kapsamı belli olduktan sonra miktarı açıklanacak maddi tazminatın) şimdilik 200-TL’nin davalı … yönünden sigorta limitini aşmamak üzere temerrüt tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, davacılar tarafından dava öncesinde müvekkili kuruma başvuru yaptığını, başvuru sırasında müvekkiline sunulmamış olan ve tazminat hesabı için zaruri sağlık raporu, kusur raporu ve benzeri evrakların sunulması için davacı vekilinden 04/04/2016 tarihinde talep edilmesine rağmen müvekkili kuruma sunulmadığını, bu nedenle usulüne uygun başvuru bulunmadığından davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, davanın araç sürücüsü ve işletenine ihbarını talep ettiklerini, müvekkili sigortanın sadece sigortasız araçların kusuruna karşılık gelen hasar ve zararları karşılamakta olduğunu, Adli Tıp Trafik kürsüsünden kusur oranının saptanmasını, aktüer bilirkişisinden rapor alınmasını, hatır taşıması varsa bu indirimin uygulanmasını, müvekkili …nın sorumluluğunun limit ve kusur oranı ile sınırlı olduğunu belirterek, haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda;”Asıl ve ıslahla açılan davanın kısmen kabulü ile davacı … için 24.669,91-TL’nin, davacı … için 3.731,38 TL’nin 18.08.2016 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacılara verilmesine,Davacıların kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince 3.408,15-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılar vekiline verilmesine karar verilmiştir. Verilen karar davacılar vekili ile davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; dava dosyasında müvekkilleri arasında ihtiyari dava arkadaşlığı olduğunu, müvekkilleri adına ayrı ayrı maddi tazminata hükmedildiğini, ancak AAÜT gereğince ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken tek vekalet ücretine hükmedildiğini belirterek, istinaf incelemesi sonucu mahkeme kararın kaldırılmasını ve her bir müvekkili için ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacılar tarafından dava öncesinde müvekkili kuruma başvuru yapıldığını, başvuru sırasında müvekkiline sunulmamış olan ve tazminat hesabı için zaruri sağlık raporu, kusur raporu ve benzeri evrakların sunulması için davacı vekilinden 04/04/2016 tarihinde talep edilmesine rağmen müvekkili kuruma sunulmadığını, bu nedenle usulüne uygun başvuru bulunmadığından davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, davacı tarafın tüm zararının kazaya sebebiyet veren kişilerce karşılandığını, Isparta Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında dava ihbar olunan … ile davacıların uzlaştığını, ceza dosyasındaki uzlaşmanın tazminat hakkını ortadan kaldırdığını, davanın reddi gerektiğini, ayrıca mahkeme tarafından alınan rapor Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Raporları Hakkındaki Yönetmeliğe Uygun olmadığını, geçici iş göremezlik tazminatından müvekkili kurumun sorumlu olmadığını, tedavi gideri teminatı kapsamında sayılacağından SGK tarafından karşılanması gerektiğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasını ve müvekkili kurum lehine karar verilmesini talep etmiştir. İstinaf edenlerin sıfatı ve istinaf sebepleri ile sınırlı yapılan inceleme ve değerlendirmeler sonunda;Dava, trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Kaza tarihi olan 06.12.2015 tarihinde …’ın sevk ve yönetimindeki … plaka sayılı araç ile Antalya-İsparta karayolu üzerinde Çukur istikametine doğru seyrederken, karşı yönden gelen araçların seyir yoluna girerek karşıdan gelen davacı … yönetimindeki … plaka sayılı oto ile çarpıştığı, kaza sonucu davacı ve araçta yolcu olarak bulunan diğer davacı …’nın yaralandığı, … yönetimindeki … plaka sayılı aracın geçerli trafik sigortasının bulunmaması nedeni ile davacılar tarafından davalı … aleyhine bu davanın açıldığı, …’ın olayda tam kusurlu olduğu, anlaşılmıştır. Davalı vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı yapılan incelemede; 2918 sayılı KTK’nın 14/04/2016 tarih ve 6704 sayılı Kanunun 5. maddesi ile değişik 97. maddesine göre; “zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içerisinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” Söz konusu madde ile dava açmadan önce zorunlu mali sorumluluk sigorta şirketine başvuru yapılması dava şartı haline getirilmiştir.14/05/2015 tarihli 29355 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.2.maddesinin 3.paragrafı ile aynı genel şartların C.7.maddesi başlığı ile birlikte 02/08/2016 gün 29789 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğü giren düzenlemeyle değiştirilmiş ve genel şartların Ek 6.maddesinde de tazminat ödemesinde istenilecek belgelerin neler olduğu açıklanmıştır. Genel şartların B.2.maddesinin 3.paragrafındaki değişiklik “Sigortacı; hak sahibinin, kaza veya zararın tespit edilebilmesi için bu genel şartlar ekinde yer alan gerekli tüm belgeleri sigortacının … veya şubelerinden birine ilettiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde tazminatı hak sahibine öder. Sigortacının kendisine iletilen belgelere haklı olarak itiraz etmesi veya kendisinin hak sahibinden ya da başka bir kurumdan haklı olarak yeni bir belge talep etmesi halinde söz konusu süre, yeni talep edilen belgenin sigortacının … veya şubelerinden birine iletilmesinden sonra başlar. Sigortacı, hak sahibinden münhasıran hak sahibinin tazminat hakkını etkileyen bilgi ve belgeleri talep edebilir. ” şeklindedir.Somut olaya dönüldüğünde, taraflar arasında dava açılmadan önce sigorta şirketine yazılı şekilde başvuruda bulunulduğu konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; başvuru sırasında bazı belgelerin ibraz edilmemiş olması halinde, başvurunun geçersiz olduğu diğer bir ifadeyle bu durumun başvuru şartının yerine getirilmemesi halini oluşturup oluşturmayacağına ilişkindir.Az yukarıda açıklanan KTK’nın 97.madde hükmü uyarınca, dava şartı haline getirilen husus dava açılmadan önce sigorta şirketine yazılı başvuruda bulunulması gereğidir. Anılan maddede, başvurunun yazılı olması dışında herhangi bir şart belirtilmediği gibi, 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Trafik Sigortası Genel Şartlarının C.7.maddesinde 02/08/2016 tarihinde yapılan “Zarar görenin zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigortacıya yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigortacının başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, hak sahibi sigortacının … veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinde, kazanın meydana geldiği yer mahkemesinde ya da zarar görenin ikametgahının bulunduğu mahkemede dava açılabileceği gibi uyuşmazlığın çözümü için Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurulabilir.” şeklindeki değişiklikte de başvurunun geçerli sayılabilmesi için yazılı olması koşulu dışında herhangi bir ekleme yapılmadığı açıktır.Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartlarının B.2.maddesinin 3.paragrafında yapılan ve 02/08/2016 tarihinden itibaren geçerli olan değişiklik ise, yani tazminat ödemelerinde istenilecek belgelerin hangi belgeler olduğuna ilişkin değişiklik ise; esasen KTK’nın 99.maddesi hükmüne bağlı olarak getirilmiş bir düzenleme niteliğinde olup, dava şartı koşulu bakımından getirilmiş bir düzenleme niteliğinde bulunmadığından davalı vekilinin bu yöne ilişen istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.Görülmekte olan davada, trafik kazasının 06/12/2015 tarihinde meydana geldiği, anlaşılmaktadır.14/05/2015 tarihli 29355 sayılı resmi gazetede yayınlanan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları 01/06/2015 tarihi itibarıyla yürürlüğe girmiş bulunmaktadır.Bu durumda, işletenin hukuki sorumluluğunu poliçe ve genel şartlar kapsamında üstlenen sigortacıya karşı yöneltilen davalarda hesaplama ve değerlendirmelerin 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren genel şartlardaki esaslara göre yapılması gerektiği ileri sürülebilir ve bu durumda sakatlık tazminatına ilişkin sakatlık oranının belirlenmesinde Sakatlık Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporlarına İlişkin Mevzuat doğrultusunda hazırlanacak sağlık kurulu raporu dikkate alınacağı sonucuna varılabilir ise de; Yargıtayın yerleşmiş uygulamalarına göre; haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ile bir talepte bulunulması halinde malûliyetin varlığı ve oranına ilişkin belirlemenin Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlardan, çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarih 11/10/2008 tarihinde önce ise Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihinden sonra ise Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümleri dikkate alınarak düzenlenmiş raporla yapılmış olması gerekir. Diğer bir ifade ile; yargısal içtihatlarda maluliyete ilişkin raporların, Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümleri uyarınca düzenlenmesi gerektiğine ilişkin bir belirleme bulunmamaktadır. Kaldı ki bu yasa Anayasa Mahkemesince iptal edilmiş olup Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri uyarınca usulüne uygun şekilde düzenlendiği anlaşılan raporun hükme esas alınmasında herhangi bir yanılgı tespit edilmemiştir. Hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporunda, davacıların geçici ve kalıcı iş göremezlik dönem zararlarının hesaplandığı mahkemenin bu rapora göre verdiği kararda bir isabetsizlik bulunmamaktadır.Her ne kadar 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A.5.maddesinin “Sağlık Giderleri Teminatı” başlıklı (b) maddesinde “Kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar, tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile, trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık giderleri teminatı kapsamındadır. Sağlık giderlerin teminatı Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup, ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve …nın sorumluluğu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98 inci maddesi hükmü gereğince sona ermiştir.” denmekte ise de; 6111 sayılı kanunun 59.maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanununun 98.maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumunca karşılanacak sağlık hizmeti bedellerinin neler olduğu açıklanmış ve sınırlandırılmıştır. KTK’nun 98.maddesinde; trafik kazaları nedeniyle, üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın, SGK tarafından karşılanacağı belirtilmiş olup; 6111 sayılı yasanın geçici 1.maddesi ile de, “Bu kanunun yayınlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin SGK tarafından karşılanacağı belirtilmiş olup, buna göre SGK 6111 sayılı yasa ile değiştirilen 2918 sayılı KTK’nun 98.maddesi uyarınca tüm tedavi giderlerinden değil sadece söz konusu madde kapsamında kalan tedavi giderlerinden sorumludur. Diğer bir ifadeyle SGK’nun hangi tedavi giderlerinden sorumlu olduğu, kanun uyarınca belirlenmiş olup, anılan kanun kapsamı dışına çıkılarak yapılan genel şartlardaki düzenlemeler ile SGK’nun sorumluluk kapsamının genişletilmesi, bir kanun maddesinin idarenin yapmış olduğu bir düzenleme ile değiştirilmesi mümkün değildir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 25/01/2004 tarih, 2004/4-40E-2004/113 K.sayılı İçtihadı). Bu durumda, SGK’nun sorumluğunun kapsamını belirleyen KTK’nun 98.madde hükmüne aykırı olacak şekilde düzenlenen Genel Şartlardaki bu yöndeki bir belirlemenin, KTK’nun 92.maddesine 26/04/2016 tarihinde yürürlüğe giren değişiklik sonucu eklenen (İptal edilen) maddesi nedeniyle yasal hale geldiği de söylenemeyeceğinden, bedensel zararın bir türü olan geçici iş göremezlik zararından davalı sigorta şirketinin sorumlu tutulmasında da bir yanılgı bulunmadığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği sonucuna varılmıştır.Davacının istinaf sebepleri ile sınırlı yapılan incelemede; Dava dosyasında davacılar ihtiyari dava arkadaşlığı olup mahkemece her davacı adına ayrı ayrı maddi tazminata hükmedildiği, AAÜT gereğince ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken tek vekalet ücretine hükmedilmesi hatalı olduğundan, davacılar vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf talebinin kabulü ile kararın kaldırılmasına, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden HMK 353/1-b/2 maddesi uyarınca esas hakkında yeniden karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM : Gerekçe uyarınca;1-İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/07/2018 tarih ve 2016/867 Esas, 2018/645 Karar sayılı kararına karşı davalı vekilinin istinaf talebinin HMK.nun 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, davacılar vekili tarafından yapılan istinaf talebinin HMK 353/1/b-2 maddesi uyarınca KABULÜNE, a-İstinaf yasa yoluna başvuran davacılar tarafından yatırılan 35,90-TL nispi karar ve ilam harcının istek halinde iadesine, b-Alınması gereken 1.940,09-TL harçtan peşin yatırılan 485,10-TL harcın düşümü ile 1.454,99-TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,c-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,d-İstinaf yasa yoluna başvuran davacılar ve davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin takdiren kendi üzerlerinde bırakılmasına,2-İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/07/2018 tarih ve 2016/867 Esas, 2018/645 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, a-Davanın kabulü ile davacı … için 24.669,91-TL nin, davacı … için 3.731,38 TL nin 18.08.2016 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacılara verilmesine, b-Alınması gereken 1.940,09-TL harçtan peşin ve ıslahla alınan 126,20-TL harcın düşümü ile kalan 1.813,89-TL bakiye ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, c-Davacılar tarafından yapılan 1.534,70-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, d-Davacılar kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince 3.408,15-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı …’a ve 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı …’ya verilmesine, e-Davacının gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 24/11/2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanunun 42 nci maddesi ile değişik HMK.m.362/1-a hükmü gereğince kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.10/12/2020