Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2018/2759 E. 2020/3749 K. 19.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2018/2759
KARAR NO: 2020/3749
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/05/2018
NUMARASI: 2014/1646 E., 2018/575 K.
DAVANIN KONUSU: Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 19/11/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; 07/03/2014 tarihinde müvekkili sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklet ile … Sigorta A. Ş. nezdinde sigortalı, ruhsat kaydı …’e ait olan … sevk ve idaresindeki … plakalı araçla çarpışması sonucu maddi hasarlı ve yaralanmalı trafik kazası meydana geldiğini, davalı …’ın meydana gelen kazada ağır kusurlu olduğunu, müvekkilinin motosikletinin hasar gördüğünü ve 500,00 TL nakliye masrafı yaptığını, müvekkilinin paket servis elemanı olarak çalıştığını, kaza nedeniyle motosikletinin 18 gün serviste kaldığını ve bu süre boyunca çalışamadığını, 630,00 TL gelir kaybına ve 1.800,00 TL servise çıkamadığı için bahşiş kaybına uğradığını, toplamda 3.370,00 TL maddi zararları olduğunu ve 7.000,00 TL manevi zararları olduğunu beyanla toplamda 10.370,00 TL maddi ve manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Sigorta A. Ş. vekili; dolaylı zararların sigorta poliçesi teminatında olmadığını bu nedenle müvekkilinden talep edilemeyeceğini, manevi taleplerin ZMM teminatı kapsamında olmadığını, manevi tazminat taleplerinin müvekkili yönünden reddi gerektiğini, dava açılmadan önce müvekkiline başvuruda bulunulmadığını bu yüzden temerrüde düşmediklerini beyanla davacının taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili; müvekkilinin kazayla bir alakası olmadığını, zarar ile fiil arasında da illiyet bağı bulunmadığını, davacı tarafından talep edilen kazanç kaybının gerçek dışı olduğunu, talep edilen manevi zararın oluşmadığını, davacının asli kusurlu olduğunu, arabayı süren ve olayı gerçekleştirenin diğer davalı olduğunu bu nedenle müvekkiline isnat edilecek bir durum olmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … davaya cevap vermemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda “Dava, trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davalılardan … kazaya karışan … plakalı aracın maliki, … kaza anında sürücüsü, … Sigorta A.Ş. aracın sigortacısıdır. ATK kusur raporuna göre davacının gerçekleşen kazada %25 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiği, toplam 3.460,00 TL zarardan davacının kusur oranına isabet eden miktar düşüldüğünde davacının 2.595,00 TL maddi zararının olduğu, bu zararın 442,50 TL’sinden sigorta poliçesi kapsamında davalılardan … Sigorta A.Ş.’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte sorumlu olduğu, diğer davalıların ise tüm zarardan kaza tarihinden itibaren sorumlu oldukları anlaşılmakla bu miktar yönünden; Sosyal ekonomik durum araştırmaları, kusur durumu, davacının kaza sonrası tedavi süreci, davacının bu süreçte yaşadığı manevi zorluklar ve tüm dosya kapsamı göz önüne alınarak, manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 2.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …ten kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair istemin reddine karar verilerek” gerekçesiyle “Manevi tazminat yönünden; Davanın KISMEN KABULÜNE, 2.595,00 TL’nin (davalı … Sigorta A.Ş.’nin bu miktarın 442,50 TL’sinden sorumlu olması kaydıyla) davalılar … ve … bakımından kaza tarihi olan 07/03/2014’den, davalı … Sigorta Şirketi bakımından dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE, Fazlaya dair istemin REDDİNE, Manevi tazminat yönünden; Davanın KISMEN KABULÜNE, 2.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’ten kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE, Fazlaya dair istemin REDDİNE,” karar verilmiştir. İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davacı … vekili tarafından süresi içinde istinaf başvurusu yapılmıştır. Davacı vekilinin istinaf nedenleri: Mahkemecen takdir edilen 2.000 TL manevi tazminat, davalının olaydaki kusurunun ağırlığı ve yoğunluğu, davacının uğradığı manevi zararın çok yönlülüğü ve boyutu karşında hakkaniyete ve adalete uygun olmadığına ilişkindir. İstinaf edenin sıfat ve istinaf nedenleri ve kapsamı ile sınırlı olarak yapılan incelemede: Davacı, dava dilekçesiyle 7.000,00 TL manevi tazminat talep etmiş; mahkemece 2.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 56/1. maddesine göre, hakimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak manevi tazminat adı ile hak sahibi yararına takdir edeceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden; hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Dava konusu olayda, kazanın meydana geldiği tarih, kusur durumu, meydana gelen yaralanmanın niteliği (davacının iş güçten kalmayacak şekilde yaralanmış olması), tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, olay tarihindeki paranın alım gücü, manevi tazminatın bir sebepsiz zenginleşme aracı olmaması ile yukarıda açıklanan ilkeler göz önünde tutulduğunda; Mahkemece davacı yönünden takdir edilen manevi tazminat miktarı yeterli olduğundan davacı vekilinin istinaf itirazının reddi gerekmiştir. Hal böyle olunca, dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkemece az yukarıda açıklanan esaslar dikkate alınmak suretiyle hükmedilen manevi tazminat miktarının yeterli bulunmasına, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde de usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; davacı vekilinin yerinde olmayan istinaf başvurusunun esastan reddi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-Usûl ve yasaya uygun olan ve başlıkta yazılı bulunan mahkeme kararına yönelik olarak davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK.m.353/1-b/1 hükmü gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcından istinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 18,50 TL istinaf karar ve ilam harcının davacıdan alınarak hazineye irat KAYDINA, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-Yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, 5-Kullanılmayan gider avansının talebi halinde davacıya iadesine, HMK. m.353/1-b/1 hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK.m.362/1-a gereğince kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.19/11/2020