Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2018/2728 E. 2020/3781 K. 26.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2018/2728
KARAR NO : 2020/3781
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/05/2018
NUMARASI : 2015/578 E. – 2018/499 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 26/11/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı, kendilerine ait … plakalı aracın 14/03/2005 tarihinde şirket çalışanı … sevk ve idaresinde iken trafik kazasına karıştığı ve sürücü … vefat ettiği, kaza nedeniyle Bakırköy 25. İş Mahkemesi’nin 2013/128 E. 270 K. Sayılı dosyası ile yapılan yargılama sonucunda (Gaziosmanpaşa …. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasına) toplam 129.550,00 TL ödediklerini, meydana gelen trafik kazasının davalı … şirketinin düzenlendiği ZMMS poliçesi kapsamında olması nedeniyle bedelin davalı … şirketinden tahsili isteminde bulunmuştur.Davalı ise; aradaki poliçe ilişkisinin ve kaza tarihinde poliçenin yürürlükte olduğunu kabul etmekle birlikte, poliçe toplam teminatının 50.000,00 TL olduğunu, davacının vefat eden sürücünün yakınlarına ödemek zorunda kaldığı destekten yoksun kalma tazminatının rücuen tahsilini talep ettiğini, rücu şartlarının olup olmadığını mahkemenin araştırmasını istediklerini, davayı kabul etmediklerini savunmuştur.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; 1-Davanın kısmen kabulü ile; davalının icra dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptaline, takibin (23.562,78 TL asıl alacak, 588,81 TL işlemiş faiz olmak üzere ) toplam 24.151,53 TL üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, Alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, 2-Alacak hesabı yargılamayı gerektirdiğinden davalı aleyhine icra inkar tazminatı hükmedilmesine yer olmadığına, karar verilmiştir. Davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; sürücü yakınlarının destekten yoksun kalma tazminatı talep edemeyeceklerini belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.Davacı vekili istinaf dilekçesinde; mahkemenin gerekçeli kararında birleşik kasko sigorta poliçesi yönünden gerekçe yazılmadığını ” Hukuksal Koruma Sigortası Klozu” yönünden sorumluluğun belirlenmediğini, davalının manevi tazminattan sorumluluğunun bulunduğunu, faiz başlangıç tarihi ve faiz oranının hatalı belirlendiğini belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.İstinaf edenlerin sıfatı ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemede; Davacıya ait … plakalı aracın 14/03/2005 tarihinde davacı çalışanı … sevk ve idaresinde iken trafik kazasına karıştığı ve sürücü …vefat ettiği, kaza nedeniyle sürücü yakınlarına toplam 129.550,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davacı tarafından ödendiği, bu bedelin tahsili için yapılan icra takibinin ise davalının itirazı üzerine durduğu anlaşılmıştır. 1)İstinaf talebinde bulunan tarafın sıfatına, istinafın kapsam ve nedenine; dosya içindeki bilgi ve belgelere, Mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde; hükme esas alınan uzman bilirkişi raporundaki belirlemelerin ve hesap yönteminin oluşa, yerleşmiş uygulamalara uygun denetime elverir gerekçeler içermesine; 14/03/2005 olan kaza tarihi itibariyle uygulanması gereken yasal mevzuat ve Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamaları dikkate alındığında; sürücü- işleten destek ister kendi kusuru, ister bir başkasının kusuru ile ölmüş olsun, ölüm destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğuran bir sonuç olduğundan; desteğin kusurunun destekten yoksun kalanlara yansıtılamayacağı; araç sürücüsünün veya işleteninin tam kusurlu olması halinde dahi 3.kişi konumunda olan destekten yoksun kalan kişinin sigorta şirketinden tazminat isteme hakkına sahip olduğu konusunda duraksama bulunmadığına; bu durumda 3.kişi sıfatıyla dava açan destekten yoksun kalan kişi bakımından TBK’nun 135. maddesinde düzenlenen alacaklı-borçlu sıfatlarının birleşmesi durumunun da gerçekleşmemiş olmasına; kaza tarihinden çok sonra 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMMS genel şartlarının somut olayda uygulanma yerinin bulunmamasına, göre davalı … vekilinin bu hususlardaki istinaf taleplerinin reddine karar verilmesi gerekmektedir. Mahkemece gerekçeli kararda birleşik kasko sigorta poliçesi yönünden gerekçe yazılmadığını, ” Hukuksal Koruma Sigortası Klozu” yönünden sorumluluğun belirlenmediği, belirtilmiş ise de; gerekçeli kararda 3.750-TL işlemiş faiz olarak belirtilen miktarın aslında bilirkişi raporu ile belirlenen ” Motorlu araca ve sürücüye bağlı hukuksal koruma” teminatı olduğu, bu hususun maddi hatadan kaynaklandığı tüm dosya kapsamına göre; işleten veya sürücünün eşinin, usul ve fürunun İMMS sigorta poliçesinden yararlamayacağının da tespit edildiği de gözönünde tutulduğunda buna ilişkin davacı vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir. Ancak, davalının 24/09/2014 tarihi itibariyle temerrüte düştüğü, bu tarihten itibaren davacının faiz talep edebileceği, yine tarafların tacir olması nedeniyle talebiyle bağlı kalınarak ticari faize hükmedilmesi gerekirken yasal faize hükmedilmesinin hatalı olduğu, bu hususların giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden davacı vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf talebinin HMK 353/1-b/2 maddesi uyarınca kabulü ile kararın kaldırılmasına, esas hakkında yeniden hüküm kurulması gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;1- İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/05/2018 tarih ve 2015/578 E., 2018/499 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin HMK 353/1/b-2 maddesi uyarınca KISMEN KABULÜNE, Davalı vekilinin istinaf talebinin ise HMK 353/1-b/1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,1/1- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 35,90-TL nispi karar ve ilam harcının istek halinde iadesine, Alınması gereken 1.649,79-TL harçtan peşin yatırılan 350,80-TL nispi karar ilam harcınınn düşümü ile 1.298,99-TL nispi karar ilam harcının istinaf eden davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 1/2- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,1/3- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin takdiren kendi üzerinde bırakılmasına,2- İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/05/2018 tarih ve 2015/578 E., 2018/499 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2/ 1-Davanın kısmen kabulü ile; davalının icra dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptaline, takibin (23.562,78 TL asıl alacak, 718,50-TL işlemiş faiz olmak üzere ) toplam 24.281,28- TL üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, Alacağa takip tarihinden itibaren ticari faiz uygulanmasına, 2/2-Alacak hesabı yargılamayı gerektirdiğinden davalı aleyhine icra inkar tazminatı hükmedilmesine yer olmadığına, 2/3-Alınması gerekli 1.658,65- TL harçtan peşin alınan 1.618,37 TL harcın mahsubu ile bakiye 19,72-TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,2/4-Davacı tarafından bilirkişi ve tebligat ücreti olarak yatırılan 1.712,60 TL yargılama giderinden kullanılmayan 42,10 TL masrafın mahsubu ile ret ve kabul oranı dikkate alındığında bakiye 302,84 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, arta kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, 2/5-Davalı taraf gider yapmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 2/6-Taraflarca yatırılan ancak sarf olunmayan gider avansı olması halinde karar kesinleştiğinde talep halinde taraflara iadesine, 2/7-Hüküm altına alınan miktar üzerinden AAÜT hükümlerine göre davacı lehine 4080 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 2/8-Reddedilen kısım yönünden AAÜT 13/3 maddesi hükümlerine göre davalı lehine 4080 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 2/9-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 24/11/2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanunun 42 nci maddesi ile değişik HMK.m.362/1-a hükmü gereğince kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.26/11/2020