Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2018/2564
KARAR NO : 2020/3821
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/05/2018
NUMARASI : 2015/82 E., 2018/585 K.
DAVANIN KONUSU: Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 26/11/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili 23/01/2016 harç tarihli dava dilekçesinde özetle; sürücüsü ve plakası tespit edilemeyen aracın 21/06/2008 tarihinde yaya olan müvekkiline çarpması sonucu müvekkilinin yaralandığını ve sakat kaldığını, davalıya gerekli belgelerle başvurulduğunu ancak yeterli bir ödeme yapılmadığını, 1992 doğumlu müvekkilinin beden gücündeki kayıp oranının tespit edilerek davalıdan gerekli sakatlık, ölüm ve tedavi giderlerinin tahsiline karar verilmesini talep ettiklerini, ayrıca tedavi süresince %100 malul olduğundan bakıcı giderlerinin de tahsil edilmesini istediklerini, müvekkiline kaza tutanağında belirtildiği üzere kusur yüklenemeyeceğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile öncelikle (250,00 TL tedavi gideri, 50,00 TL bakıcı gideri, 200,00 TL geçici maluliyet ve 500,00 TL kalıcı maluliyet olmak üzere 1.000,00 TL tazminatın) 6100 sayılı yasanın 107.maddesi gereğince belirlenecek maddi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; davacı yanın sırf eksik harç ödemek için çok küçük bir asgari talep sonucunu belirttiğinden dürüstlük kuralına aykırı davrandığını, eksik harcın tamamlattırılması gerektiğini, davacının 21/06/2008 tarihinde meydana gelen trafik kazasında yaralanarak malul kaldığı iddiasıyla tazminat talebinde bulunulduğunu, 2918 sayılı yasanın 109/1.maddesi uyarınca iki yıllık zamanaşımı süresinin olduğunu, davada uzamış zamanaşımı süresinin de uygulanamayacağını, bu nedenle süresinde açılmayan davanın reddi gerektiğini, davacı adına huzurdaki davadan önce 10/12/2013 tarihinde başvurulduğunu, 119529 sayılı hasar dosyası açıldığını, başvuru belgeleri noksan olduğundan davalı kuruluş tarafından 23/12/2013 ve 03/04/2014 tarihli yazılarla ikmalinin istendiğini, davacının bu yazıların gereğini yerine getirmediğini, 16/07/2014 tarihli dilekçe ile bu kez davacı adına … A.Ş tarafından tazminat talebinde bulunulduğunu, 04/08/2014 tarihli raporda Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından verilen sağlık kurulu raporunda %10 olarak açıklanan özür oranının rasyonel/ doğru kabul edilebilir düzeyde olduğunun açıklandığını, davalı kuruluş tarafından görevlendirilen kişi tarafından kusur raporu düzenlendiğini, olaya firari sürücünün %70 ve davacının %30 oranında kusurlu olduğu kanaatinin bildirildiğini, davacının ödeme talebine ilişkin aktüeryal inceleme yaptırıldığını ve davacının özürlülük oranı, kazanın oluşumundaki kusur oranları gözetilerek 26.369,00 TL’nin ödeneceği sonucuna varıldığını, bu miktarın 09/09/2014 tarihinde talep üzerine davacının hesabına ödendiğini, ödemeye ilişkin makbuz ve ibraname başlıklı belgenin bizzat davacı tarafından imzalandığını, açılan davanın haksız olduğunu, hesaplanan miktar ile alınan miktar arasında açık nispetsizlik olduğunun ispat edilmesi gerektiğini, yoksa davanın reddinin gerektiğini, davadan önce yapılan ödeme gözetilerek avans ödemesi talebinin reddinin gerektiğini, bakıcı gideri talep edilemeyeceğini, davalının sorumluluğunun kusur oranı ile kaza tarihindeki teminat limitiyle sorumlu olduğunu, davacının kazada asli veya müterafik kusurunun ve maluliyet oranının belirlenmesi gerektiğini, kusur raporunun üniversitelerin trafik alanında uzman bilirkişi heyetinden seçilecek bilirkişi heyetinden ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli rapor alınması gerektiğini, maluliyet oranının Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi tarafından belirlenmesi gerektiğini, davanın açılmasına neden olmadıklarından temerrüde düşmediklerini ve dilekçedeki faiz başlangıç tarihini ve faiz talebinin kabul edilemeyeceğini, avans faizi talebinin yerinde olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda;Bilirkişi heyet raporu alınmış, ATK maluliyet raporu alınmış, tarafların iddia, savunma, toplanan delilleri ile rapora itirazları görülmüş, 11.09.2017 tarihli heyet raporu denetime elverişli olup hüküm kurulurken davacı ıslahına da dikkat edilerek değerlendirme yapılmıştır. Tüm veriler, deliller toplanarak dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiş; davacının kaza nedeni ile bedensel zarar gördüğü anlaşılmış, daimi ve geçici maluliyetinin bulunduğu, bakım süresinde bakıma ihtiyacı olduğu, davacının yaşı- bakiye ömür süresi, kazanç durumu, tarafların mali sosyal durumları, işlemiş dönem aktif- pasif kazancı , işleyecek dönem aktif- pasif kazancı, peşin değer, maddi zararın miktarı hesabı, bakıcı ihtiyacının bulunduğu süreç ile ilgili olarak bilirkişi heyetinde adli tıp uzmanı bilirkişinin hesabı ile usule uygun değerlendirme- hesaplama yapıldığı ve kusur durumu ile yasal düzenleme dikkate alınarak davalı açısından limitsel sorumluluk gereğince hesaplama yapılmıştır. Saptanan ve hukuksal durum bu olunca; aşağıdaki şekilde taleple bağlı kalınarak 08.12.2017 tarihinde ıslahın varlığı da gözetilerek kanunen karar verildiği gerekçesi ile;
6100 sayılı HMK’nın 26. maddesi gereğince davacının davasının kabulü ile 29.300,87 TL maluliyet nedeniyle maddi tazminatın ve 1.430,26 TL bakıcı giderinin temerrüt tarihi olan 09/09/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline davacıya verilmesine karar verilmiş, verilen karar davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; hükme esas alınan hesap bilirkişisi raporunun hatalı düzenlendiğini, özellikle kaza tarihinde 16 yaşında olduğu sabit olmasına rağmen geçici iş göremezlik tazminatı hesaplaması yapılmasının doğru olmadığını, bakıcı gideri talebinin kabulüne ilişkin kararın da hatalı olduğunu, bakıcı tutulduğunun ispatlanamadığını, aile içi bakım nedeniyle indirim yapılması gerektiğini, davacıya dava öncesi müvekkili tarafından yapılan ödeme tarihindeki verilere göre hesaplama yapılması gerektiğini, hükmedilen miktarlar yönünden faiz başlangıcınında hatalı olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.İstinaf edenin istinaf sebepleri ile sınırlı yapılan incelemede;Somut olayda; sürücüsü ve plakası tespit edilemeyen aracın 21/06/2008 tarihinde yaya olan davacıya çarpması sonucu davacının yaralandığı, davalı … hesabına başvurulduğu, davalı … tarafından kaza tarihinde 16 yaşında olan davacıya 09/09/2014 tarihinde 26.369,00 TL ödeme yapıldığı, anlaşılmıştır.Dosya içindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, kaza tarihinde 16 yaşında olan davacının SGK’dan gelen hizmet dökümünden sigortalı çalıştığının belgelenmiş olmasına, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişilerin raporunda belirtilen kusur oranı, maluliyet oranı ve davalı tarafından yapılan ödemenin yetersiz olması nedeniyle karar tarihine en yakın veriler dikkate alınarak (dava tarihinden önce davacıya ödenen miktara yasal faiz uygulanıp hesaplanan tazminattan mahsup edilmek suretiyle) yapılan bakıcı gideri dahil olmak üzere maddi tazminata ilişkin hesaplamaların hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre davalı … vekilinin istinaf taleplerinin HMK.nun 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-Usul ve yasaya uygun olan İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin 29/05/2018 tarih ve 2015/82 esas 2018/585 karar sayılı mahkeme kararına yönelik davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nun 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,2- Alınması gereken 2.099,24-TL harçtan peşin yatırılan 524,81-TL nispi karar ilam harcının düşümü ile 1.524,43-TL nispi karar ilam harcının istinaf eden davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-Yasa yoluna başvuran davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,HMK. m. 353/1-b/1 hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK.nun 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 26/11/2020