Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2018/2556 E. 2020/3736 K. 19.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2018/2556
KARAR NO: 2020/3736
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/07/2018
NUMARASI: 2015/145 E., 2018/805 K.
DAVANIN KONUSU: Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 19/11/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; ehliyetsiz sürücü … yönetimindeki … plakalı araçla 25/08/2013 tarihinde karşı yönden gelen .. plakalı aracın çarpışması sonucunda araçta yolcu olarak bulunan müvekkilinin ağır yaralandığını, kusur olmayıp, zarar veren 3. Kişi konumunda olduğunu, bedensel zararını bulunduğunu, maluliyet oranının tespiti gerektiğini, kaza karışan aracın ZMMS poliçesi bulunmadığından davalıya başvuruda bulunulduğunu ve müvekkiline 17.733,00 TL ödeme yapıldığını, bununla zararın karşılanmadığını belirterek HMK 107.maddesi uyarınca, şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı vekili; davanın araç işletini … ve …’a ihbarını istemiş, davacıya yapılan ödeme ile yükümlülükten kurtulduklarını, ibranemenin geçerli olduğunu, ödeme ile zarar arasında fahiş bir fark olduğuna hükmedilirse bilirkişi raporunda ödemenin günceleştirilerek hesaplanması gerektiğini, ZMM sigortası teminat limitleri ve sürücünün kusuru oranında sorumlu olduklarını, davacının vücut fonksiyon kaybı ve meslekte kazanma gücü kaybı konusunda Adli Tıp Üçüncü Kurulundan rapor alınması gerektiğini, hatır taşımasının söz konusu olduğunu savunmuş ve davanın reddini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda “Yapılan yargılamada toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporuna göre; 25/08/2013 tanrihinde meydana gelen trafik kazasında araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığı ve sonucunda yapmakta olduğu işe göre, iş gücünden kayıp oranının %1, iyileşme süresinin 9 ay olarak kabulü gerektiği, aracın ZMM sigortasının bulunmaması nedeniyle davalıya yapılan başvuru sonucunda, 103/09/2014 tarihinde 17.733,00 TL ödeme yapıldığı belirlenmiştir. Dosyaya yansıyan delilere göre; davacının olay tarihi ve sonrasında mevsimlik işçi olarak alüminyum doğrama dış cephe işi yaptığı ve buna göre iş gücü kaybı oranının %1 olduğu kabul edilerek kazancı yasal asgari ücretin çok altında kaldığından olay tarihinde geçerli yasal asgari ücret esas alınarak yapılan hesaplama mahkememizce yerinde görülmüştür. Buna göre; davacının geçici iş göremezlik zarar tutarı, 7.463,02 TL sürekli iş göremezlik zarar tutarı 4.005,34 TL olarak hesaplanmış ve toplam tazminat tutarının 11.468,37 TL olduğu belirlenmiştir. Davacı yana ödenen 17.733,00 Tl tazminat ile aynı tarih itibarıyla hesaplanan 11.468,37 TL nin kıyaslanması sonucunda davalının üzerine düşen yükümlülüğünü yerine getirdiği, davacının giderilmesi gereken başkaca maddi zararın bulunmadığı ve bu nedenle davanın reddi gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Mahkemece davanın reddine ilişkin verilen karara karşı davacı vekili süresi içinde istinaf başvurusu yapmıştır. Davacı vekilinin istinaf nedenleri: Kaza öncesine ait gelir üzerinden hesaplama yapılması gerekirken, kaza sonrası gelir esas alınarak düzenlenen bilirkişi raporuna göre davanın reddine karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğuna ilişkindir. İstinaf edenlerin sıfat ve istinaf nedenleri ve kapsamı ile sınırlı olarak yapılan incelemede: Mahkemece alınan bilirkişi rapor ve ek raporu kapsamında davacının olay tarihi ve sonrasında mevsimlik işçi olarak alüminyum doğrama dış cephe işi yaptığı ve buna göre iş gücü kaybı oranının %1 olduğu kabul edilerek kazancı yasal asgari ücretin çok altında kaldığından, olay tarihinde geçerli yasal asgari ücret esas alınarak yapılan hesaplama kabul edilerek hüküm kurulmuştur. Davacının alüminyum doğrama dış cephe işi yaptığı mahkemenin de kabulündedir. Talimat yolu ile dinlenen tanık anlatımı bu hususu doğrulamakla beraber, davacının aylık kazancının 2.500,00 TL olduğunu bildirmiştir. Talep üzerine mahkemece yaptırılan emsal ücret araştırma sonuçlarında ise, bu miktarın üzerinde ücret bildirilmiştir. Mahkemece hükme esas alınan 09/06/2017 tarihli bilirkişi raporunda davacının SGK kayıtlarına göre kaza tarihinden hesap tarihine kadar elde ettiği kazançların asgari ücretin altında olduğunun tespiti ile bu nedenle asgari ücretin esas alındığı bildirerek tazminat hesabının yapılmış; itiraz üzerine alınan 19/03/2018 tarihli ek raporda ise aynı görüşün tekrarı ile emsal ücret araştırması sonuçları dikkate alınarak başka bir hesaplama yaptığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, bilirkişiler tarafından bildirilen bu hesaplamalardan kök rapordaki kaza tarihinden hesap tarihine kadar elde ettiği kazançların asgari ücretin altında olduğundan, bilirkişilerce asgari ücret esas alınarak yapılan hesaplamanın kabulü ile karar verildiği belirtilmiş ise de, bu yöndeki görüşün neden kabul edildiğine ilişkin denetime imkan verecek nitelikte gerekçe gösterilmemiştir. Diğer yandan hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının kazancı belirlenirken, kaza tarihinden rapor tarihine kadar olan ve SGK kayıtlarında yer alan kazançları dikkate alınmıştır. Kazanç kaybı tazminatı, davacının kazadan önce elde ettiği veya edebileceği gerçek kazancının, kısmen veya tamamen kaybının karşılığıdır. Bu nedenle tazminat hesaplanırken, davacının kaza tarihinden önceki gerçek gelir durumunun dikkate alınması gerekir. Bunun tespiti için sadece SGK kayıtları yeterli değildir. Bunun dışında sunulan ve sağlanan diğer delillerin birlikte değerlendirilmesi gerekir. Oysa mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının kazadan önceki değil, kazadan sonraki kazancı dikkate alınarak hesaplama yapılmış olup, mahkemece bu raporun hükme esas alınma gerekçesi belirtilmediği gibi, emsal ücret araştırma sonuçları ile tanık beyanının neden kabul edilmediği de açıklanmadığından bu durum HMK m.353/1-a/6 ‘daki hali oluşturacağından, ilk derece mahkemesi kararının bu nedenle kaldırılmasına ve kaldırma gerekçesine uygun inceleme ve değerlendirme yapılması için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenle KABULÜ ile; istinaf istemine konu olan ve başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde işlem yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE; 3-Peşin alınan istinaf karar ve ilam harcının istek halinde istinaf yasa yoluna başvuran davacıya İADESİNE, 4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, HMK. M.353/1-a/6 hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.19/11/2020