Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2018/2552
KARAR NO: 2020/3772
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/06/2018
NUMARASI: 2017/361E. – 2018/694 K.
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 19/11/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; …’ın sevk ve idaresindeki tescilsiz motosiklet ile …’nin sürücüsü olduğu … plaka sayılı aracın çarpışması neticesinde meydana gelen 25/11/2010 günlü trafik kazasında vekil edeninin oğlu destek …’ın hayatını kaybettiğini, kazanın oluşumunda karşı araç sürücüsünün kusurlu olmadığını, tüm kusurun motosiklet sürücüsü olan …’a ait bulunduğunu, olayla ilgili olarak Manavgat 2. Asliye cEza Mahkemesinde görülen 2011/58 Esas sayılı dosya kapsamında alınan kusur bilirkişi raporu ile belirlendiğini, müteveffa …’ın sevk ve idaresindeki motosikletin ZMM sigortası bulunmaması nedeniyle davalı … Hesabına başvuruda bulunulduğunu, bu başvurunun 27/03/12017 tarihinde davalı tarafa uluşması rağmen sonuç alınamadığını ileri sürerek fazlaya ilişen haklar saklı kalmak kaydıyla (belirsiz alacak) 1.000,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihinden işletilecek faiziyle birlikte davalıdan alınarak 3.kişi konumunda bulunan davacıya verilmesini talep etmiş, 01/06/2018 bedel arttırım dilekçesi ile de istek miktarını 71.222,05-TL’ye çıkarttıklarını açıklamış ve bu miktarın dava tarihinden işletilecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesini istemiştir. Davalı … vekili cevabında özetle; dava açılmadan önce vekil edeni kuruma usulüne uygun şekilde yapılmış bir başvuru olmadığını, bu nedenle davanın öncelikle dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, ayrıca kazada ölen desteğin tam kusurlu olması nedeniyle talebin teminat dışı olduğunu, somut olayda borçlar Kanunun 135.maddesi kapsamında alacaklılık ve borçluluk durumunun birleştiğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuş ve zamanaşımı definde bulunmuştur. Mahkemece; iddia, savunma, toplanan deliller, olayla ilgili olarak Manavgat 2. Asliye Ceza Mahkemesine görülerek sonuçlandırılan 2011/58 E., 2011/243 Karar sayılı ilam ve tüm dosya kapsamı gözetilerek; 5237 sayılı TCK’nın 66.maddesi uyarınca; somut olayda 15 yıllık uzamış ceza zaman aşımı öngörüldüğünden dava tarihi itibariyle zaman aşımı süresinin geçirilememiş olduğu, bu nedenle davalı tarafın zaman aşımı definin reddi gerektiği, kazanın oluşumunda destek …’ın tam kusurlu olması ve kullandığı aracın da tescilsiz ve ZMM sigortasının bulunması nedeniyle …nın sorumluluğu yoluna gidileceği benimsenmek suretiyle hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporu doğrultusunda; “1-Davacının davasının kabulüne, 71.222,05 TL nin 12/04/2017 dava tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ” karar verilmiştir. Karara karşı davalı … vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. İstinaf nedenleri; ZMM Sigortası Genel Şartlarında belirtilen ve başvuru sırasında ibrazı gereken belgeler tamamlanmadan yapılan başvuru nedeniyle, davacıdan tamamlanması istenen evraklar ibraz edilmeden dava açıldığını, dolayısıyla usulüne uygun bir başvuru olmadığından davanın reddi gerektiği, ayrıca tazminat hesaplaması yapan bilirkişinin aktüer bilirkişi yapma birikimine sahip olmadığı halde bu konudaki itirazlarının değerlendirme dışı bırakılması sonuncuda yetersiz ve geçersiz nitelikteki bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının doğru olmadığı, tam kusur neticesinde ölen sürücü nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istenemeyeceğinin göz ardı edildiği, kabule göre destek tazminatı hesaplamasının 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMM Sigortası GEnel ŞArtlarına göre TRH-2010 Yaşam Tablosu ve 1,8 teknik faiz uygulanması gerekirken bunun yapılmamış olması ile kaza anında kask takmadığı, koruyucu ekipman kullanmadığı anlaşılan desteğin müterafik kusurlu olduğunun da dikkate alınmamasının isabetsiz olduğuna yöneliktir. Dava, trafik kazasına bağlı olarak meydana gelen ölüm olayına dayanılarak açılmış destekten yoksun kalma isteğine ilişkindir. İstinaf edenin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; 1-2918 sayılı KTK’nın 14/04/2016 tarih ve 6704 sayılı Kanunun 5. maddesi ile değişik 97. maddesine göre; “zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içerisinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” Söz konusu madde ile dava açmadan önce zorunlu mali sorumluluk sigorta şirketine başvuru yapılması dava şartı haline getirilmiştir. 14/05/2015 tarihli 29355 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.2.maddesinin 3.paragrafı ile aynı genel şartların C.7.maddesi başlığı ile birlikte 02/08/2016 gün 29789 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğü giren düzenlemeyle değiştirilmiş ve genel şartların Ek 6.maddesinde de tazminat ödemesinde istenilecek belgelerin neler olduğu açıklanmıştır. Genel şartların B.2.maddesinin 3.paragrafındaki değişiklik “Sigortacı; hak sahibinin, kaza veya zararın tespit edilebilmesi için bu genel şartlar ekinde yer alan gerekli tüm belgeleri sigortacının … veya şubelerinden birine ilettiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde tazminatı hak sahibine öder. Sigortacının kendisine iletilen belgelere haklı olarak itiraz etmesi veya kendisinin hak sahibinden ya da başka bir kurumdan haklı olarak yeni bir belge talep etmesi halinde söz konusu süre, yeni talep edilen belgenin sigortacının … veya şubelerinden birine iletilmesinden sonra başlar. Sigortacı, hak sahibinden münhasıran hak sahibinin tazminat hakkını etkileyen bilgi ve belgeleri talep edebilir. ” şeklindedir. Somut olaya dönüldüğünde, taraflar arasında dava açılmadan önce …na yazılı şekilde başvuruda bulunulduğu konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; başvuru sırasında bazı belgelerin ibraz edilmemiş olması halinde, başvurunun geçersiz olduğu diğer bir ifadeyle bu durumun başvuru şartının yerine getirilmemesi halini oluşturup oluşturmayacağına ilişkindir. Az yukarıda açıklanan KTK’nın 97.madde hükmü uyarınca, dava şartı haline getirilen husus dava açılmadan önce sigorta şirketine yazılı başvuruda bulunulması gereğidir. Anılan maddede, başvurunun yazılı olması dışında herhangi bir şart belirtilmediği gibi, 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Trafik Sigortası Genel Şartlarının C.7.maddesinde 02/08/2016 tarihinde yapılan “Zarar görenin zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigortacıya yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigortacının başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, hak sahibi sigortacının … veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinde, kazanın meydana geldiği yer mahkemesinde ya da zarar görenin ikametgahının bulunduğu mahkemede dava açılabileceği gibi uyuşmazlığın çözümü için Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurulabilir. ” şeklindeki değişiklikte de başvurunun geçerli sayılabilmesi için yazılı olması koşulu dışında herhangi bir ekleme yapılmadığı açıktır. Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartlarının B.2.maddesinin 3.paragrafında yapılan ve 02/08/2016 tarihinden itibaren geçerli olan değişiklik ise, yani tazminat ödemelerinde istenilecek belgelerin hangi belgeler olduğuna ilişkin değişiklik ise; esasen KTK’nın 99.maddesi hükmüne bağlı olarak getirilmiş bir düzenleme niteliğinde olup, dava şartı koşulu bakımından getirilmiş bir düzenleme niteliğinde bulunmadığından davalı vekilinin bu yöne ilişen istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir. 2-Görülmekte olan davada, trafik kazasının 25/11/2010 tarihinde meydana geldiği ve müteveffanın sevk ve idaresindeki aracın, ZMM sigortası bulunmadığı anlaşılmakta olup 14/05/2015 tarihli 29355 sayılı resmi gazetede yayınlanan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları 01/06/2015 tarihi itibarıyla yürürlüğe girmiş bulunmaktadır. Bu durumda, kazanın oluşumundan çok sonra yürürlüğe giren genel şartlardaki düzenlemelerin somut olaya uygulanamayacağı belirgin olup destek hesaplamasının kazanın meydana geldiği tarihteki yasal mevzuata ve yargısal içtihatlar doğrultusunda PMF yaşam tablosunun baz alınmasıyla yapılmasında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığından bu yöne ilişen istinaf itirazı da yersizdir. 3-Hükme esas alınan hesap raporunu düzenleyen aktüer bilirkişinin yetersiz olduğuna ilişkin yapılan istinaf isteğine gelince; bilirkişi … tarafından düzenlendiği anlaşılan 15/02/2018 günlü rapora karşı … tarafından yapılan 08/03/2018 günlü itiraz dilekçesinde sözü edilen bilirkişinin niteliği ve yeterliliği yönünde herhangi bir itirazda bulunulmadığı ve bu bilirkişinin 2018 yılı bilirkişi listesinden seçildiği anlaşıldığından davalı … Hesabının bu yöndeki soyut nitelikte istinaf itirazının da yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır. 4-Davalı tarafın, diğer istinaf itirazları değerlendirildiğinde; Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde ve özellike hükme esas alınan uzman bilirkişi raporundaki belirlemelerin ve hesap yönteminin oluşa, yerleşmiş uygulamalara uygun denetime elverir gerekçeler içermesi karşısında hükme esas alınmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; keza 25/11/2010 olan kaza tarihi itibariyle uygulanması gereken yasal mevzuat ve Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamaları dikkate alındığında; sürücü destek ister kendi kusuru, ister bir başkasının kusuru ile ölmüş olsun, ölüm destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğuran bir sonuç olduğundan; desteğin kusurunun destekten yoksun kalanlara yansıtılamayacağı; araç sürücüsünün veya işleteninin tam kusurlu olması halinde dahi 3.kişi konumunda olan destekten yoksun kalan kişinin sigorta şirketinden tazminat isteme hakkına sahip olduğu konusunda duraksama bulunmadığına; bu durumda 3.kişi sıfatıyla dava açan destekten yoksun kalan kişi bakımından TBK’nun 135. maddesinde düzenlenen alacaklı-borçlu sıfatlarının birleşmesi durumunun da gerçekleşmemiş olmasına ve ayrıca kazanın meydana gelmesinde tam kusurlu bulunan desteğin kask takmaması ve koruyucu ekipman kullanmaması nedeniyle müterafik kusurlu olduğu ve bu nedenle belirlenen tazminat miktarından müterafik kusur indirimi yapılması gerektiği ileri sürülmüş ise de, tam kusurlu bir kişinin kendi kusuruna katılması düşünülemeyeceği gibi, varsa bile bu yöndeki kusurun da kazanın oluşumundaki kusur gibi,destekten yoksun kalan ve 3.kişi konumunda bulunan davacılara yansıtılamayacağına göre davalı vekilinin tüm istinaf itirazlarının HMK.m.353/1-b/1hükmü uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-Usul ve yasaya uygun olan ve yukarıdaki başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına yönelik olarak davalı … vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK.m.353/1-b/1 hükmü gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf yasa yoluna başvuran davalıdan alınması gereken 4.865,18-TL nispi istinaf karar ve ilam harcından, peşin olarak yatırıldığı anlaşılan 1.217,00-TL’nin düşümü ile kalan 3.648,18-TL harcın davalı …’ndan alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, HMK. m.353/1-b/1 hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK.m.362/1-a gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.19/11/2020