Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2018/2427 E. 2018/1084 K. 11.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2018/2427
KARAR NO : 2018/1084
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/06/2018
NUMARASI : 2017/629 E. -2018/709 K.
DAVANIN KONUSU : Haksız Fiilden Kaynaklanan Tazminat.
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/10/2018
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalı şirkete kasko sigortası ile sigortalı …’in malik ve işleteni olduğu … plakalı aracın 29/03/2017 tarihinde hasarlandığını, kazanın oluşumunda müvekkiline atfedilebilir herhangi bir kusur olmadığını, .. . plakalı araçın 10/08/2016-2017 vade … kasko poliçe numaası ile davalı … şirketine sigortalı olduğunu, beyan ederek şimdilik 3.350,00TL hasar bedeli ve 250,00TL expertiz ücretinin 30/05/2017 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un tüketiciyi tanımlayan 3/k ve tüketici işlemini tanımlayan 3/l maddeleri uyarınca davaya konu uyuşmazlıkta Tüketici Mahkemesinin görevli olduğunu belirterek görevsizlik kararı verilmiştir.
Davacı vekili istinaf yoluna başvurmuştur.Davacı vekili istinaf dilekçesinde; aracın ticari minibüs olup ticaret mahkemelerinin görevli bulunduğunu ileri sürmüştür.
Davaya konu zararlandırıcı eylem 29/03/2017 tarihinde meydana gelmiş; dava ise, 13/07/2017 gününde açılmıştır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 12/06/2017 tarih ve 2015/611 E., 2017/6702 K. Sayılı ilâmında ve yine Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 20116/13768E-2017/6670K sayılı ile, 17/11/2015 tarih 2015/1305 E., 2015/12318 K. sayılı ilâmında da belirtildiği şekilde; 07.11.2013 tarihinde kabul edilen, 28.11.2013 tarihli 28835 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ve yayımı tarihinden altı ay sonra yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un “Amaç” başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra, “Kapsam” başlıklı 2.maddesinde: “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik işlemleri kapsar” hükmüne yer verilmiş; Yasa’nın 3.maddesinin (1.) bendinin (1) alt bendinde: “Tüketici işlemi, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi”; aynı maddenin (k) alt bendinde ise: “Tüketici, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi” ifade eder şeklinde tanımlanmıştır. Yine aynı maddenin (d) alt bendinde: “Hizmet, bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan ya da yapılması taahhüt edilen mal sağlama dışındaki her türlü tüketici işleminin konusunu ifade eder” düzenlemesine yer verilmiştir.
Bir hukuki işlemin, 6502 sayılı Yasa kapsamında kaldığının kabul edilebilmesi için; yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında, mal veya hizmet satışının: başka bir ifade ile bir tüketici işleminin olması gerekir.
6502 sayılı Yasanın 73/1’inci maddesinde; “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davaların, tüketici mahkemelerinde çözümleneceği” öngörülmüştür.
Somut olay değerlendirildiğinde,dava dışı …’ten alacağını temlik alan ve onun haklarına halef olan davacının yasada tanımlanan şekilde tüketici, davalının ise satıcı olduğu, dava konusu aracın ise özel araç niteliğininde bulunduğu anlaşılmaktadır. Davanın da 6502 sayılı Tüketici Yasasının yürürlüğe girdiği 28.05.2014 tarihinden sonra 13/07/2017 tarihinde açılmış olmasına göre davaya bakmaya tüketici mahkemesi görevlidir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçe uyarınca;
1-Davacı vekilinin istinaf isteminin HKMK 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı tarafından peşin yatırılan 35,90-TL maktu karar ve ilam harcının düşümü ile yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
4-Yasa yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,
HMK. 353/1-b/1 ile 362/1-c hükümleri uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda KESİN olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.11/10/2018.