Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2018/2395 E. 2020/3665 K. 11.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2018/2395
KARAR NO: 2020/3665
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/05/2018
NUMARASI: 2015/477 E., 2018/665 K.
DAVANIN KONUSU: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/11/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; Davalı sigorta şirketine sigortalı … plakalı aracın 04/05/2013 tarihinde Göynük istikametinden Mudurnu istikametine doğru seyir halinde iken virajı alamadığını ve tek taraflı olarak kaza yaptığını, araç içerisinde bulunan müvekkilinin yolcu konumunda olduğunu, geçirdiği bu kaza sonucu sürekli sakat kaldığını, müvekkili yolcu olduğundan kendisine kusur izafe edilemeyeceğini ileri sürerek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak ilk aşamada 2.000,00 TL sürekli sakatlık tazminatının olay tarihinden itibaren başlayacak avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, davacı vekili 07/03/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile sürekli iş göremezlik tazminat talebini, geçici iş göremezlik tazminatı talebi şeklinde ıslah ederek ve talebini 2.323,41 TL arttırarak 4.323,41 TL ‘ye çıkarmıştır. Davalı vekili; Dava dışı …’ya ait … plaka sayılı aracın müvekkili şirket nezdinde 15.05.2012 Başlangıç, 15.05.2013 Bitiş Tarihli, … Poliçe Numaralı Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile sigortalı bulunduğunu, davacı tarafın iddia ettiği üzere sürekli iş göremezlik tazminat taleplerinin huzurdaki yargılamada belirlenebilmesinin ancak ve ancak sözü edilen kazada tarafların kusur oranlarının belirlenmesinden sonra tespit olunabileceğini, kaza sonrası alınan ifade tutanaklarında “kazanın meydana geldiği yolun mıcır ile kaplı olduğu ve yolda uyarı levhalarının bulunmadığı belirtilmiş olduğundan” ve dahi davacı tarafın emniyet kemeri takıp takmadığı belirtilmemiş olduğundan ve müvekkili şirket sigortalısının kusuru oranında mesul olduğundan tarafların kusur oranlarının tespit edilmesi gerektiğini, davacının vücut fonksiyonlarında kayıp olduğu iddiasının ise Adli Tıp Kurumunca tespit edilmesi gerektiğini, sigortalı ve davacı tarafından müvekkil şirkete dava tarihinden önce yapılmış bir başvuru tespit edilemediğini, davacı tarafın ilgili kurumdan kaza tarihindeki aylık gelirinin tespit edilmesi gerektiğini beyan ederek davanın karar verilmesini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda “Davacı tarafından açılan dava, haksız fiilden kaynaklanan tazminat davasıdır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, geçirmiş olduğu kaza sonucu davacının geçici veya kalıcı olarak maluliyete uğrayıp uğramadığı, uğramış ise maluliyet oranının ne kadar olduğu, davacının talep edebileceği tazminat bulunup bulunmadığı, var ise tazminat miktarının ne kadar olduğu hususlarındadır. Tek taraflı trafik kazası olduğu anlaşılan olayla ilgili olarak düzenlenen 04.05.2013 tarihli Trafik Kazası Tespit Tutanağında olayın, sigortalı aracın dava dışı sürücüsü …’nın 2918 sayılı KTK’nun 52/1-a maddesini ihlal etmesiyle kazanın meydana geldiği belirtilmekte olup, başka herhangi bir kimse ya da unsura kusur atfedilmemiştir. Taraflar arasında davalı sigorta şirketine ZMSS poliçesiyle sigortalanmış olan … aracın dava dışı sürücüsü …’nın %100 kusurlu olduğu hususunda uyuşmazlık olmadığı anlaşıldığından dava dışı sürücü …’nın %100 oranında kusurlu olduğu kabul edilmiştir. Davalı sigorta şirketine ZMSS poliçesiyle sigortalanmış olan … aracın dava dışı sürücüsü …’nın %100 kusurlu olduğu olayda yaralanarak altı ay malul ve iş göremez durumda kalan davacının davasının dosya kapsamına uygun, ayrıntılı, açıklayıcı ve hüküm kurmaya elverişli ATK Maluliyet Raporu ve Aktüarya Bilirkişi Raporu çerçevesinde” gerekçesiyle “ Davanın dava ve ıslah dilekçelerine göre kabulü ile 4.323,41 TL tazminatın dava tarihi olan 07/05/2015 tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiştir. İlk derece mahkemenin davanın kabulüne ilişkin verdiği iş bu karar aleyhine davalı sigorta şirketi vekili tarafından süresi içinde istinaf başvurusu yapılmıştır.
İstinaf nedenleri: Davalı vekilinin istinaf nedenleri: Davacının dava dilekçesindeki talebi sürekli iş göremezlik olduğu halde ıslah ile geçici iş göremezlik talep etmesine muvafakatleri olmadığı halde ıslahla istenen talebin kabul edilmiş olmasının doğru olmadığına ilişkindir. İstinaf edenin sıfat ve istinaf nedenleri ve kapsamı ile sınırlı olarak yapılan incelemede: Davacı vekili dava dilekçesinde açıkça sürekli iş göremezlik tazminatı talebinde bulunmuştur. Daha sonra 07/03/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile alınan bilirkişi raporu kapsamında talebinin geçici iş göremezlik dönemini de kapsadığını belirterek geçici iş göremezlik tazminat talebinde bulunmuştur. Davacının dava dilekçesinde istediği tazminat, sürekli iş göremezlik tazminatıdır. Geçici iş göremezlik ve sürekli iş göremezlik kavramları farklı kavramlar olup, sürekli iş göremezlik dönemi, geçici iş göremezlik döneminin bitiminden itibaren başlar. Bu nedenle davacı vekilinin dava dilekçesindeki talebinin geçici iş göremezlik dönemini de kapsadığı yönündeki beyanı yerinde değildir. Ne var ki, davacı vekili 07/03/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile alınan bilirkişi raporu kapsamında talebini geçici iş göremezlik tazminat talebine çevirdiğinden, HMK 176 vd. maddeleri gereğince diğer tarafın muvafakatine ihtiyaç duyulmadan, bu şekilde yapılan ıslah da mümkün ve geçerli olduğundan, mahkemenin davacı vekilinin ıslah talebini dikkate alarak hüküm kurmasında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığından, davalı vekilinin bu yöne ilişen istinaf itirazı yerinde değildir. Hal böyle olunca, mahkemece toplanan delillere, hükme esas alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına, davanın geçici iş göremezlik tazminatını da kapsayacak şekilde ıslah edilmiş bulunmasına, mahkemenin de ıslah durumunu gözeterek karar vermiş bulunmasına, mahkemenin dosya kapsamına uygun sonuca ulaşmış bulunmasına ve bu hususta da herhangi bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin istinaf itirazının HMK m. 353/1-b/1 gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-Usul ve yasaya uygun olan ve yukarıdaki başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına yönelik olarak davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK.m.353/1-b/1 hükmü gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf yasa yoluna başvuran davalıdan alınması gereken 295,33 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 74,00 nispi istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 221.33 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydedilmesine, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, HMK. m.353/1-b/1 hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK.m.362/1-a gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.11/11/2020