Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2018/2359 E. 2020/3663 K. 11.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2018/2359
KARAR NO : 2020/3663
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/05/2018
NUMARASI : 2014/1468 E., 2018/353 K.
DAVANIN KONUSU: Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/11/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, 20/04/2014 tarihinde dava dışı araç sürücüsü … sevk ve idaresindeki bulunan tescilsiz motosikleti ile Selçuk – Tire yolu üzerinde seyir halinde eken yol kenarında park halinde bulunan … plaka sayılı aracın sol arka kısmına çarpması sonucunda motosiklette yolcu olarak bulunan müvekkilinin yaralandığını, müvekkilinin kaza tarihinde 15 yaşında olduğunu kaza sonrasında sağ bacağında kırıktan dolayı hareket kısıtlığı meydana geldiğini, kaza sonucunda yaralanan müvekkili için 3.000 TL maddi tazminat kaza tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı vekili; güvence hesabı yönetmeliğine göre motorlu bisikletlerin kullanmasından ileri gelen zararların hesaptan karşılanmayacağını, dava konusu olayda hatır taşımasını söz konusu olduğunu, bu nedenle davanın davalı kuruma yöneltilmesinin mümkün olmadığını, yeni yasa kapsamında davalı kurumun sorumluğunun sona erdiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla maluliyet oranının ispatlanması gerektiğini, dava konusu trafik kazasında davacının bu nedenle davanın reddi gerektiğini, kusur durumu ile meydana gelen zarar arasındaki illiyet bağının tespit edilmesi gerektiğini, davacının mütefarik kusurunun da tespit edilmesi gerektiğini, davacıya SGK tarafından ödeme yapılıp yapılmadığının tespit edilmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davalı kurumun sorumluğunun doğması halinde kaza tarihi itibariyle ZMMS teminat limiti ve kusur oranıyla sınırlı olduğunu, faiz isteminin, faiz başlangıç tarihinin ve yargılama gideri isteminin haksız ve hukuka aykırı olduğun beyan ederek davanın reddine karar verilmesini dilemiştir. Mahkeme tarafından yapılan yargılama sonunda “İddia, savunma, alınan bilirkişi kök ve ek raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacının trafik kazası sonucu yaralandığı, … plaka sayılı aracın sigortacısı bulunmadığından Güvence hesabına karşı husumet yöneltildiği konusunda ihtilaf bulunmadığı, ihtilafın davacının maluliyet oranı, araç sürücülerinin kusurları, davacı tarafından talep edilen tazminattan davalının sorumluluğu ve tazminat miktarı hususunda olduğu, yapılan ve hüküm kurmaya elverişli olduğu mahkemece değerlendirilen bilirkişi raporlarına göre davacının talep edebileceği maddi tazminat miktarının 30.228,31 TL olup davacının ıslah ile artırdığı talebinin 27.245,47 TL olduğu, emsal nitelikteki Yargıtay kararları da gözetildiğinde talep edilebilecek tazminat miktarı olan 30.228,31 TL den Yargıtayın Kararlı İçtihatları gereği %20 oranında indirim yapıldığından davacının talep edebileceği miktarın 24.182,65 TL olduğu, miktarında ıslah ile artırılan değerin daha altında olduğu anlaşıldığından bu miktara hükmedilmesi gerekeceği, dosya kapsamında bulunan yaralananın beyanı, sürücü ve motor sahibi ile yaralananın anne ve babasının beyanı gözetildiğinde, davacının arkadaşının motosikleti ile karşılıksız olarak yolcu olarak taşındığı sırada kazanın meydana gelmesi gözetildiğinde taşımanın hatır taşıması olduğu ve bu nedenle indirim yapılması gerekeceği, kaza tespit tutanağındaki saptamalara göre davaya konu araç motosiklet olup aracın ZMMS olmadığından davalı … hesabının meydana gelen maddi zarardan sorumlu olduğu sonuç ve vicdanı kanaatine varılarak davacının davasının artırılmış bedel üzerinden kısmen kabulüne, takdiri indirim nedeniyle dava kısmen kabul edildiğinden davalı taraf lehine avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, hüküm kurmak gerekmiştir.” gerekçesiyle “Davacının davasının artırılmış bedel üzerinden kısmen kabulüne, 24.182,65 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine, “ karar verilmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından verilen karara karşı davalı … vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf nedenleri: Davalı vekilinin istinaf nedenleri: Görülmekte olan davada davacının kask takmamak ve koruyucu ekipman kullanmamak ve ayrıca ehliyetsiz olduğunu bildiği araç sürücüsünün sevk ve idaresindeki araca binmek suretiyle, mütefarik kusuru bulunmasına rağmen herhangi bir kusur indirimi yapılmaksızın karar verilmiş olmasının hatalı olduğu; kaza tarihinde 18 yaşından küçük olan davacı yararına geçici iş göremezlik tazminatına hükmedilmiş bulunmasının doğru olmadığı gibi kalıcı iş göremezlik zararının hesaplanmasına davacının askerlikte geçireceği sürenin dahil edilmesinde de isabet bulunmadığı hususlarına ilişkindir. İstinaf edenin sıfat ve istinaf nedenleri ve kapsamı ile sınırlı olarak yapılan incelemede: 1- Türk Borçlar Kanunu’nun 52. maddesi hükmüne göre zarara uğrayan, zarar doğuran eyleme razı olmuş veya kendisinin sebep olduğu hal ve şartlar zararın meydana gelmesine etki yapmış veya tazminat ödevlisinin durumunu diğer bir surette ağırlaştırmış ise, hâkim, tazminat miktarını hafifletebilir. Davaya konu olan olayda, davacının ZMM sigortası bulunmayan motosiklette yolcu olarak bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda davcının kazanın oluşumunda bir kusuru bulunmamakta ise de yargılama sırasında davalı … vekili davacının kaza anında kask takmaması, koruyucu ekipman kullanmaması ve ayrıca ehliyetsiz olduğu belirgin bulunan kişinin kullandığı araca bilerek binmek suretiyle müterafik kusurlu olduğunun kabul edilmesi gerektiğini ileri sürerek, bu durumların belirlenecek tazminatta dikkate alınmasını talep etmiştir. Mahkemece, davalı tarafın, kask takmamak ve koruyucu ekipman kullanmamak şeklinde oluştuğunu ileri sürülen müterafik kusur durumu ile ilgili olarak bir değerlendirme yapılmış ise de, ileri sürülen ve diğer bir müterafik kusur durumunu oluşturabilecek “ehliyetsiz olduğunu bildiği kişinin kullandığı araca binmek” şeklindeki fiille ilgili olarak olumlu veya olumsuz bir değerlendirme yapılmış değildir.Bu durumda mahkemece davalı tarafça ehliyetsiz kişinin kullandığı araca binmek suretiyle oluştuğu ileri sürülen eylemin gerçekleşip gerçekleşmediği belirlenmeksizin ve gerçekleşmiş ise bu durumun müterafik kusur oluşturup oluşturmayacağı tartışılıp değerlendirilmeksizin, diğer bir ifade ile davalı tarafın bu yöndeki savunması üzerinde durulmaksızın karar verilmiş olması isabetsizdir. 2-Dosya kapsamından, temin edilen kök ve ek aktuer bilirkişi raporlarında davacı için geçici iş göremez olduğu dönem için, tazminat hesaplaması yapıldığı ve mahkemece de bu raporların hükme esas alınması sonucunda davacı yararına geçici iş göremezlik tazminatına hükmedildiği anlaşılmaktadır. Davacı kaza tarihinde 14 yaşında olup gelir getiren bir işte çalıştığı ileri sürülmediği gibi yaşı itibariyle gelir getirecek bir işte çalışması da söz konusu değildir. Hal böyle olunca davacının geçici iş göremez olduğu dönemde mahrum kaldığı bir kazançtan bahsedilemeyeceği düşünülmeksizin ve bu yöndeki davalı taraf savunması değerlendirilmeksizin yazılı biçim ve şekilde davacı yararına geçici iş göremezlik tazminatına hükmedilmesi de hatalı olmuştur. 3- Bundan ayrı, mahkemenin hükme esas aldığı aktüerya raporda, davacının askerlikte geçecek süresini de kapsar biçimde bakiye ömür süresinin tamamı için tazminat hesaplaması yapılmış; davacının kazadaki yaralanmasından kaynaklanan %3,3 oranındaki maluliyetinin askerliğe engel teşkil edip etmeyeceği konusunda da herhangi bir araştırma yapılmamıştır.Açıklanan bu durum karşısında mahkemece; davacının kazadan kaynaklanan maluliyetinin derecesi ve niteliğine göre, askerliğe engel teşkil edip etmeyeceğinin (maluliyet raporu eklenerek yazılacak yazı ile) ilgili askerlik şubesinden sorulması; ondan sonra alınacak cevaba göre ondan sonra askerlikte geçireceği sürede efor tazminatı verilip verilmeyeceği tartışılarak davacının talep edebileceği tazminat miktarının belirlenmesi için, rapor düzenleyen bilirkişiden ek rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken bunun yapılmamış olması da yerinde bulunmamaktadır. Hal böyle olunca yukarıda bentler halinde belirtilen şekilde araştırma, inceleme ve değerlendirme yapılmadan karar verilmiş olması hali HMK.m. 353/1-a/6 hükmü kapsamındaki hali oluşturacağından davalı vekilinin bu yönlere ilişen istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması gerektiği, sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;1-Davalı … vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜ ile, istinaf istemine konu olan ve başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,2-Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine İADESİNE,4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,5-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,HMK. m.353/1-a/6 hükümleri uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.